Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 1 Kasım seçimine ilişkin, "Teröre sırtını dayayan, terörü estetize ederek siyaset yapmaya çalışanların hesaplarının boşa gittiği bir kez daha görülmüştür. Yine bu çerçevede Cumhurbaşkanlığı makamına saldırarak, hakaret ederek siyaset yaptığını zannedenlerin de hesapları tamamen boşa çıkmıştır" dedi.
Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yaptığı basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
1 Kasım seçiminin çok yüksek bir katılımla ve barışçıl bir ortamda, vatandaşların demokratik haklarını kullanmasıyla gerçekleştiğini ifade eden Kalın, sonucun ülke, millet ve bölge için hayırlı olmasını diledi.
"Özellikle Cumhurbaşkanlığı açısından, bu seçimlerin başarıyla yapılmış ve milletin iradesinin sandıkta bu şekilde tecelli etmiş olmasından büyük bir memnuniyet duyduğumuzu tekrar ifade etmek isteriz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ilk gün yaptığı yazılı açıklamada da ifade ettiği gibi bundan sonra Türkiye'nin büyük meselelerine hep birlikte, iktidarıyla, muhalefetiyle, yoğunlaşmak durumundayız" diyen Kalın, bölgenin kritik bir dönemden geçtiğini, 2023 hedeflerine giderken hayata geçirilmesi gereken birçok proje olduğunu ve bunlara odaklanma zamanı geldiğini belirtti.
Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kutuplaşma siyasetini, ötekileştirme söylemlerini artık bir kenara bırakma zamanıdır. Rövanşist söylemlerden, intikamcı duygulardan uzak, milletin bütün fertlerinin bu sürecin içerisinde yer aldığını, her birinin hakkının eşit olduğunu kabul ederek bu seçim sonrası dönemi hep birlikte değerlendirmek, ülkemizin hedeflerine hizmet noktasında bunu bir fırsata çevirmek durumundayız. Sayın Cumhurbaşkanımızın seçim öncesinde, 7 Haziran sonrasında ama aslında siyasi kariyerinin hemen her döneminde yaptığı bir çağrının altını bir kez daha çizmek isterim. Özellikle güven ve istikrar noktasında Sayın Cumhurbaşkanımızın da dikkat çektiği nokta, sandıkta da bu şekilde tecelli etmiş durumdadır.
Bu seçim elbette birçok yönüyle tartışılmaya devam edecek ama özellikle Cumhurbaşkanlığı açısından baktığımız zaman, burada aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı makamına yönelik birtakım saldırıların, suçlamaların da bir cevabı verilmiş oldu. Bizim umudumuz artık bundan sonra bu tartışmaların tamamen bir kenara bırakılmasıdır. Cumhurbaşkanlığı makamının, mekanının, Cumhurbaşkanı'nın şahsının artık bu tür tartışmaların dışında bırakılması gerekir. Türkiye'de bir sakinleşme, normalleşme, kucaklaşma için bu adımlar büyük önem taşımaktadır. Her kurum gibi Cumhurbaşkanlığı makamı da milletimizin ortaya koyduğu iradeye saygılıdır. Bunun neticelerini de hep birlikte hayata geçirmek için el birliğiyle gayret edeceğiz."
"Güvenlik-özgürlük dengesini sağlamak için tedbirler alındı"
Anayasa'nın 114'üncü, İçtüzüğün 3'üncü maddesinin, TBMM'nin toplanması ve hükümetin kurulması süreci konusunda açık hükümler içerdiğine dikkati çeken Kalın, Yüksek Seçim Kurulu'nun kesin seçim sonuçlarını açıklamasından beş gün sonra TBMM'nin toplanacağını, milletvekillerinin yemin töreninin ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hükümeti kurma görevini vereceğini anlattı.
Terörle mücadelenin 7 Haziran seçiminin ardından olduğu gibi 1 Kasım seçiminden sonra da devletin öncelikli konularından biri olarak gündemde olmaya devam edeceğini söyleyen Kalın, ister PKK ister DAEŞ, terörün her türüne karşı mücadelenin kararlılıkla süreceğini vurguladı. Terör örgütü PKK'nın 7 Haziran seçiminden sonra sivil vatandaşlara, güvenlik güçlerine saldırılarına işaret eden Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gerek Doğu ve Güneydoğu'da gerekse ülkemizin diğer noktalarında güvenlik-özgürlük dengesini sağlamak için, kamu düzenini inşa ederken aynı zamanda vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli tedbirler alındı, bundan sonra da alınmaya devam edilecektir. PKK'nın terör siyasetine, onun siyaset yoluyla meşrulaştırılmasına, ona birtakım güzellemeler, şirinleştirmeler yapılmasına asla izin verilmeyecektir. Nitekim 1 Kasım seçim sonuçlarının en önemli neticelerinden, mesajlarından bir tanesi de aslında bu olmuştur. Teröre sırtını dayayan, terörü estetize ederek siyaset yapmaya çalışanların hesaplarının boşa gittiği bir kez daha görülmüştür. Yine bu çerçevede Cumhurbaşkanlığı makamına saldırarak, hakaret ederek siyaset yaptığını zannedenlerin de hesapları tamamen boşa çıkmıştır."
-"Türkiye terörün her türüyle kararlılıkla mücadele edecek"
DAEŞ ile mücadelenin de kararlılıkla devam edeceğinin altını çizen Kalın, bu konuda Silahlı Kuvvetler'in gerekli tedbirleri aldığını, gerekli operasyonları yaptığını dile getirdi. DAEŞ ile mücadele çerçevesinde bugüne kadar örgütle ilişkisi olduğundan şüphelenilen 20 binden fazla insana Türkiye'ye giriş yasağı konulduğunu, 2 binden fazla kişinin sınır dışı edildiğini, Türkiye içinde yapılan operasyonlarda da binden fazla tutuklama gerçekleştiğini belirten Kalın, şöyle konuştu:
"Terörün her türüyle, ister PKK ister DHKP-C ister DAEŞ terörü ister başka tür terör olsun, Türkiye kararlılıkla mücadeleye devam edecektir. Sınır ötesi yapılan operasyonlarda da Türkiye, uluslararası hukuktan aldığı hak ve imkanlarla bu operasyonları gerçekleştirmektedir. Türkiye aynı zamanda DAEŞ ile mücadele uluslararası koalisyonunun da bir üyesidir. Hava sahamızı uluslararası müttefiklerimizle beraber kullanıyoruz, kullandırıyoruz."
-"Bu, insani, vicdani bir görevdir"
Suriyeli sığınmacılar konusuna da değinen Kalın, Aylan Kurdi'nin cansız bedeninin fotoğrafının, Avrupa kamuoyunun dikkatini Suriye ve sığınmacılar konusuna çektiğini ancak krize çözüm noktasında uluslararası toplumun kararlı, kapsamlı, sonuç alıcı bir eylem planı ortaya koyamadığını söyledi. Suriyeli mülteci krizinin çözümüne yönelik Türkiye'nin üzerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirmeye devam ettiğini vurgulayan Kalın, bu kapsamda 2,2 milyon civarında Suriyeli'nin Türkiye'de ağırlandığını ve bunun sürdürüleceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, başbakanlığı döneminde de birçok defa belirttiği "açık kapı politikasına" mülteciler noktasında devam edileceğini dile getiren Kalın, "Çünkü bu, insani, vicdani bir görevdir. Uluslararası hukuktan kaynaklanan bir görevdir. Çünkü insanları bile bile savaşın ortasında bırakamazsınız, ölüme terk edemezsiniz. Başka ülkeler böyle davranabilir ama Türkiye sorumluluk sahibi bir devlet olarak bölgedeki milletlerle, insanlarla çok yakın, tarihi akrabalık bağları olan bir millet olarak da böyle bir şeye tabii ki asla izin vermez" ifadelerini kullandı.
"Avrupa'dan veya başka yerlerden ne tür yardımlar gelirse gelsin veya gelmesin biz Suriye mültecilerine yönelik insani vazifelerimizi yerine getirmeye devam edeceğiz" diyen Kalın, Suriyeli mülteci kriziyle ilişkili olarak Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde yaşanan ivmenin de umut verici olduğunu söyledi. Kalın, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu ivmeyi biz devam ettirmek, hızlandırmak, Türkiye-AB ilişkilerinde belki yeni bir sayfa açarak yeni bir dinamizm getirmesini de arzu ediyoruz. Bu çerçevede ekim ayının başında Sayın Cumhurbaşkanımızın Brüksel ziyareti oldu. Orada AB Başkanıyla, Komisyon Başkanıyla, Parlamento Başkanıyla görüşmeleri oldu. Ardından Sayın Merkel Türkiye'yi ziyaret etti. İstanbul'da yaptığımız görüşmede de mülteci meselesinin değişik yönleri ele alındı.
Özellikle mültecilere yönelik bir acil eylem planının hayata geçirilmesi, Türkiye'nin önünde bulunan yeni fasılların açılması ki biz en az 6 ya da 7 faslın hemen açılabileceğini çeşitli vesilelerle ifade ettik. Burada külfet paylaşımı noktasında da bir ortak anlayışa varılmasını biz tabii ki temenni ediyoruz. Yaptığımız görüşmelerde de bu konuları gündeme getirdik ve bundan sonra da getirmeye devam edeceğiz. Fakat mülteci krizi bir sonuçtur, bunun kökenine inmeden, sorunun asıl membasına gitmeden mülteci krizini çözmek elbette mümkün değildir. Mülteci krizinin kökeninde de Suriye'de devam eden savaş vardır. Bu savaşın sorumlusu olarak, 370 bin insanın ölümünden sorumlu olan Beşşar Esad rejimidir. Bunu dünyanın önde gelen bütün ülkeleri de ifade etmektedir."
"Pozisyonumuz açık ve nettir"
Bu kapsamda son iki hafta içinde Viyana'da düzenlenen iki Suriye toplantısına dikkati çeken Kalın, bu toplantılara Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu'nun da katıldığını hatırlattı. Kalın, toplantılarda Türkiye, ABD, Rusya ve Suudi Arabistan'ın öncülüğünde yeni bir sürecin başlatıldığını belirterek, şöyle konuştu:
"İki toplantıdan çıkan netice öncelikle Suriye'de bir siyasi geçiş sürecinin sağlanması için şartların oluşturulması, olgunlaştırılması bu arada tabii ki mültecilere insani yardımların ulaştırılması. Bu konuda mutabakata varılmış olmakla birlikte Esed'in geleceği ile ilgili görüş ayrılıkları devam etmektedir. Bu konuda bizim pozisyonumuz, Suudi Arabistan'ın pozisyonu, diğer pek çok bölge ülkesinin pozisyonu açık ve nettir. Aynı şekilde Fransız, Amerikan, İngiliz birçok yetkili de Suriye'nin geleceğinde artık Esed'in bir yerinin olmayacağını ifade etmektedirler. Beşşar Esed, Suriye'yi birleştiren, Suriye'yi tekrar geleceğe taşıyabilecek bir lider olma özelliğini çoktan kaybetmiştir. Bu görüş ayrılıklarına rağmen biz Türkiye olarak tarafların, ilgili bütün tarafların Suriye meselesinde masanın etrafında bulunmasını önemsiyoruz. Bu çerçevede de ikinci Viyana toplantısında, İran dışında diğer ülkelerin de bu toplantıda yer almasını biz olumlu karşıladık. Önümüzdeki haftalar içinde bu Viyana toplantıları devam edecek Suriye ile ilgili. Bu çalışmayı da yakından izlemeye devam edeceğiz."
Türkiye'nin dönem başkanı olduğu G20'nin liderler zirvesinin 15-16 Kasım'da Antalya'da yapılacağını anımsatan Kalın, kritik bir dönemde, bölgesel ve küresel sınamaların kapıya dayandığı bir zaman diliminde dünyanın en gelişmiş ekonomilerinin, güçlü ülkelerinin Antalya'da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında bir araya geleceğini söyledi. Dünyanın acil siyasi, ekonomik konularının toplantıda ele alınacağını dile getiren Kalın, hazırlıkların kapsamlı bir şekilde devam ettiğini, güvenlikten lojistiğe tüm ilgili birimlerin çalışmalarını sürdürdüğünü vurguladı.
Zirvede, "istihdam, kapsayıcılık, uygulama" başlıkları altında küresel ekonomik konuların etraflı bir şekilde ele alınacağını bildiren Kalın, dünyanın önde gelen liderlerini bir araya getirdiği için toplantıda terörle mücadele ve sığınmacı krizi gibi önemli siyasi konuların da gündeme geleceğini belirtti. Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ev sahibi olması dolayısıyla birçok liderle ikili görüşmeler de yapacağını kaydetti.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (1) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?