Dha Yurt Bülteni-10 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni-10

1)ALACABEL'DE KAR YAĞIŞI ANTALYA- Konya karayolunun Alacabel mevkii geceden beri etkili olan kar yağışı nedeniyle beyaza büründü.

21.11.2017 14:45

1)ALACABEL'DE KAR YAĞIŞI

ANTALYA- Konya karayolunun Alacabel mevkii geceden beri etkili olan kar yağışı nedeniyle beyaza büründü.

Antalya ile Konya'yı bağlayan Akseki ve Seydişehir ilçeleri arasında kalan 1825 rakımlı Alacabel mevkiinde gece kar yağışı başladı. Yer yer şiddetlenerek etkisini sürdüren kar yağışı nedeniyle bölge beyaza büründü. Yer yer kar kalınlığının 5 santime ulaştığı Alacabel'de ulaşımda herhangi bir aksaklık yaşanmazken, trafik ekipleri sürücüleri dikkatli olmaları konusunda uyardı.

Görüntü Dökümü

--------------

Yoldaki kar yağışından

HABER- KAMERA: Adem ÇETİN/AKSEKİ,

=================================================

2)TAŞ OCAĞINDAKİ PATLAMADA EVİN ODASINA TAŞ YAĞDI

DENİZLİ'nin Honaz İlçesi Aşağıdağdere Mahallesi yakınında faaliyet gösteren taş ocağında yapılan dinamitli patlatmalar yüzünden mahalleye adeta taş yağıyor. Dün (pazartesi) yapılan patlamada dağdan fırlayan bir taş parçası, mahalle yaşayan Huriye Turan'ın evinin kiremitlerini kırıp, çatıyı deldikten sonra odaya düştü. Muhtar Murat Efe, halkın can güvenliğinin olmadığını, köye taş yağarken, hiçbir yetkilinin ilgilenmediğini, tonlarca ağırlıktaki kaya parçalarının evlerin yakınına kadar düştüğü söyledi.

Aşağıdağdere Mahallesi'nde yaşayanlar taş ocağı yüzünden tepkili. Mahallenin yaklaşık 400 metre yanındaki Kelkaya Dağı'nda özel bir şirkete ait kalker taşı ve agrega ocağında gerçekleştirilen patlatmada, köylünün üstüne taş yağdı. Son olarak dünkü patlamada dağdan fırlayan bir kaya parçası, Turan'ın evinin kiremitlerini parçalayarak çatıyı deldi, odaya düştü. Taşın düştüğü sırada evinin alt katında bulunan Turan, gürültüyle birlikte üst kata koştu. Çatısının delindiğini ve taş parçasını gören Turan, durumu jandarmaya bildirdi. Eve gelen jandarma ekipleri inceleme yapıp, tutanak tuttu. Taşın odaya düştüğü sırada kimsenin olmadığını belirten Turan, "Sürekli patlamalar oluyor. Çok gürültülüydü, bir anda üst kattan ses geldi, baktığımda çatının delindiğini ve taşı gördüm. Evde patlamalar nedeniyle yarıklar oluşuyor. Sürekli taş parçaları geliyor, bu taş bir insanın üzerine düşse, öldürür. Evlerimize taş yağıyor, artık buna bir çare bulsunlar" dedi.

Mahallede yaşayan İbrahim Sarıtaş, patlamalar nedeniyle tonlarca ağırlıktaki kaya parçalarının mahalleyi tehdit ettiğini, kaya parçalarının evlerin yakınına kadar düştüğünü, bazı kayaların evlerin çatılarını delip girdiğini de söyledi. Son iki yılda taş ocağındaki patlamalar nedeniyle tonlarca ağırlıktaki kaya parçalarının evlerin birkaç metre yakınına kadar yuvarlandığını ifade eden Aşağıdağdere Muhtarı Murat Efe ise yüzlerce kilo ağırlığındaki dev kayalar evlerin bir kaç metre dibine ve taş ocağı tehlikesi yüzünden köylülerin artık kullanmadığı futbol sahasına düştüğünü söyledi.

"BİRİLERİNİN ÖLMESİ Mİ GEREK"

Mahallede yıllardır taş ocağı yüzünden huzur kalmadığını belirten Muhtar Efe, "Bu sorunun çözülmesi için illaki birilerinin ölmesi mi gerekiyor. Mahallemize taş yağıyor, hiçbir yetkili ilgilenmiyor. Patlamalar yüzünden mahalle halkının can güvenliği tehdit altında. Tonlarca ağırlıktaki kaya parçaları evlerin birkaç metre yakınına kadar düşüyor. Biraz daha gitse, 5-6 evi yıkar, insanlar ölebilir. Yetkili yerlere durumu defalarca bildirdik, ama hiçbir sonuç alamadık" dedi.

Görüntü Dökümü

--------------

Eve düşen kaya parçasından ve delinen çatıdan görüntü

Huriye Turan'ın konuşması

Kaya parçalarından görüntü

İbrahim Sarıtaş'ın konuşması

Dağdan görüntüler

Muhtar Murat Efe'nin konuşması

Haber: Ramazan ÇETİN- Kamera : Deniz TOKAT/ DENİZLİ,

=======================================================

3)PROF. DR. ÖZKAN: KAFA NAKLİ, YÜZ NAKLİNDEN DAHA ZOR DEĞİL

TÜRKİYE'nin ilk yüz naklini gerçekleştiren Prof. Dr. Ömer Özkan, son günlerde tartışma konusu olan kafa naklini değerlendirdi. Özkan, "Teknik olarak kafanın nakledilmesi, yüz naklinden daha zor değil. Orada beklenti ve sonucun olumlu olması önemli" dedi.

Akdeniz Üniversitesi'nde (AÜ) Türkiye'nin ilk yüz naklini gerçekleştiren Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, İtalyan cerrah Sergio Canavero'nun kafa nakliyle ilgili bir ceset üzerinde gerçekleştirdiği operasyon ve bu konuya ilişkin gündemdeki tartışmaları değerlendirdi. Kafa nakliyle ilgili şu an için konuşulacak çok fazla bir şey olmadığını söyleyen Özkan, kafa nakli söyleminin insanlara değişik, güzel ve farklı geldiğini; ama düşünüldüğünde bu cerrahın yaptığı şeylerin de kendi çapında faydalı olduğunu, onun için de başarılı olduğunun farz edilebileceğini söyledi. Prof. Dr. Özkan, fikirlerin öne sürüldüğünü ve insanların buna ilgi duyduğunu, böyle bir şeyin beklentisinin oluştuğunu söyledi.

'ZOR OLAN NAKİL DEĞİL, YAŞAM'

'2016'da yapılacak', '2017'de yapılacak' derken '2018'de ceset üzerinde yapıldı, başarılı oldu' denilmesinin biraz ilginç olduğunu aktaran Prof. Dr. Özkan, şöyle konuştu:

"Bizim yaptığımız ameliyatlarda bir dokuyu çıkarırsınız bu dokunun nakledilebileceğini göstereceksiniz; ama alınmış bir kafa bir yere nakledildiğinde başarılı denmesi için insanların da çok iyi bildiği, bilim camiasının karşısına çıktığı şey sinir iyileşmesinin nasıl olacağı. Naklettiğiniz kafayı yaşattığınızı düşünelim. Bunun için önemli olan diğer sinir fonksiyonlarını yerine getirecek o iyileşmenin nasıl olduğunu öğrenmek gerekiyor. Bununla ilgili deneyler yapılması gerekiyor. Bu da tabi kadavrada yapılacak bir şey değil. Ölü beden üzerinde kafa kondu, damarlar karşı karşıya geliyor, sinirler karşı geliyor. Bu, buraya oturabilir, dikilebilir, yer tutabilir burada ve bunun sabitlenmesi sağlanabilir. Bu zaten kimsenin aklında olan bir soru işareti değil. Soru işareti sinir iyileşmesiyle ilgili; ama bunun gündemde olması, insanlar bu konuya ilgi duyuyor. Çıtanın yüksek tutulması, beklentinin yüksek olması o kişinin bu konuda başarılı olduğunu gösteriyor."

'BAŞARI ORANININ ÇOK YÜKSEK OLMADIĞINI BİLİYORUZ'

Bahsedilen cerrahın sıradan bir cerrah olmadığını söyleyen Özkan, "Hedefleri olan, mesleğinde başarılı birisi; ama konunun özüne bakarsanız neden Avrupa'da değil, Amerika'da değil de en azından bizim ülkemiz gibi organ naklinin disipline edildiği ülkelerde değil, Çin'de bu gündeme geliyor? Bu tür nakillere şu an için bu şekilde gelişmiş ülkelerin çok fazla izin vermesini beklemek doğru değil. O nedenle Çin'de birçok nakil yapılıyor. Parmak nakli de yapılıyor, şu anda başka ülkelerin izin vermediği nakiller de yapılıyor. Bunların sonuçlarını bilmiyoruz. Tabi başarı oranının da çok yüksek olmadığını biliyoruz" dedi.

'EN ÖNEMLİSİ SİNİR İYİLEŞMESİ'

Kafa naklinin yapılıp, yapılamayacağını değerlendiren Prof. Dr. Özkan, şunları söyledi:

"Bu soru, hep soruluyor. Bana göre, bunun yapılması için de öncelikle deneysel çalışmaların tamamlanması lazım. Onu kendisinin yapması gerekmiyor; ama eski yıllara da giderseniz yapılmış kafa nakli dediğimiz şeyler nedir. Köpeğin kafası alınmış başka bir köpeğin sırtına dikilmiş; ama bunda bir sinir iyileşmesinden bahsedilmiyor. Belli saatler içinde yaşayan kafadan bahsediliyor; ama onun da çok uzun yaşamadığını biliyoruz. Onun dışında kendisinin hayvanlarda, maymunlarda yaptığı çalışmalar var; ama o hayvanın kafasının çıkarılıp, yerine konulduğu bir çalışma yok. Kendilerinin başarılı dedikleri çalışmalarda da konuşan, yürüyen, yiyen, içen bir hayvandan bahsedemiyoruz. En önemlisi de burada sinir iyileşmesinin olmasıdır. Çünkü beyin alındığında, başka yere nakledildiğinde, sadece ellerin çalışmasından bahsetmiyoruz. Beyin dediğimiz kavram bizim solunum merkezimiz, yani akciğerimize, kalbimize hükmeden bir organ. Onun için de kesilen sinirin oraya hükmetmesi lazım. Dolayısıyla bizim başarılı diyebilmemiz için nakledilen kafadan sonra o vücudun normal bir insan gibi çalışması nefes alması, kalbinin atması gerekir. Hiçbir makine, hiçbir şeye ihtiyaç duymadan. Felsefesi çok basit. Beyin ölümü gerçekleşmiş ama bir gövde var, gövde sağlam. Bu kişi bırakılırsa birkaç saat içinde ölecek ama kafanın alt kısmı sağlam olduğunu varsayıyoruz. Beyin yok sadece beyin çalışmıyor. Diğer tarafta belli hastalıklar var. Beyin iyi olduğu halde vücut kötü. Yani kas, sinir hastalıkları var. Sonuçta gövdenin fonksiyonu görmediği ama beynin düşündüğü hastalıklar var. Orada ikisinin değiş tokuşu oluyor. O beyne bir gövde nakli yapıyorsunuz."

'KRİTERLER ÇOK DAHA FAZLA OLUR'

Kafa nakli durumunda, uyum konusunda da bilgi veren Özkan, "Bir kol naklinde bile birçok kritere uymak gerekiyor. Medikal, enfeksiyon, hastanın genel sağlık durumu ve kan değerleri, doku uyumlarıyla ilgili çok boyutlu kriterler var. Burada kriterler çok daha fazla olur. Tabi yapıldıkça anlaşılır; ama bunun için deneysel çalışmaların çok ilerlemesi lazım. Ne dersek çok afaki olacak. O taşınan beynin hükmettiği ciğer, kalp, akciğer bile çok önemli. Beyin ölümü olmuş bir gövde, vücudu çalışmayan bir beyin karşılıklı yer değiştirecek" dedi.

'TEKNOLOJİ YETERLİ'

Kafa nakli konusunda mevcut teknolojilere de değinen Prof. Dr. Özkan, "Bunu mikro ve beyin cerrahinin iyi olduğu, iyi bir nakil yapan hemen hemen her merkezin yapmasında sorun yok; ama naklin devamında bu hastanın yaşatılması önemli. 'Ben, bunu yaptım, oldu' demek değil. Yaptığımız işin işe yarayıp, yaramayacağı çok önemli. Burada ben, eğer o sinir iyileşmesi sorununu çözdüysem ondan da daha fazla hasta sayısı olan sinir, omurilik felçleri çözülmüş olurdu. Bu, biraz da insanlara umut fazlalığı getiriyor gibi. Biraz kırıcı olabilir, dikkat etmek gerekiyor. Tabi bizim bilmediğimiz, henüz literatüre sunulmayan bilgiler mi var diye düşünülürse de ben olmadığını söylüyorum. Öyle şeyler genellikle paylaşılır, paylaşmak durumundasınız; ama sinir iyileşmesinin o probleminin çok çözüldüğünü düşünmüyorum. Damarların bağlanması, nakil bu işi iyi yapan her yerde yapılabilecek durumda. Dünyada sayılı ülkeler var, Türkiye'de bunların içerisinde" diye konuştu.

'ÜTOPİK BİR GÜNDEM'

Türkiye açısından kafa naklinin şu an gündemde olmasının pek söz konusu olmadığını vurgulayan Özkan, "Öyle bir fayda oluşturacağını düşünmüyoruz. Bu, sadece ütopik bir gündem oluşturuyor, biz de buna alet oluyoruz bunları konuşmakla; ama halkı da bilgilendirmek gerekiyor. Bir ameliyatta bir insana yüzde 50 ölüm riski veriyorsanız kolay kolay kabul edemez. Son evre tümörlerde bile kabul edilmiyor ki burada yüzde 50'den çok daha fazla hem ölüm hem işe yaramama riski" dedi.

'YÜZ NAKLİNDEN ZOR DEĞİL'

Teknik olarak kafanın nakledilmesinin, yüz naklinden daha zor olmadığını dile getiren Prof. Dr. Özkan, şunları söyledi:

"2017 sonunda yapılacaktı. Özüne bakarsanız bunlar, sadece gazete haberleri üzerinde yorum yaptığımız konular. Yine de ben, o cerrahı kendi açımdan tebrik ediyorum. Böyle bir gündemi getirdi, tepkilere rağmen; çünkü düşünürseniz kalp naklinin ilk yapıldığı yıllarda Güney Afrika'da bu kalp nakli gerçekleşti. Hasta daha sonra kaybedildi; ama oradaki kriterler belli şeylerdi. O hasta kaybedildi; ama günümüzde kalp nakli birçok insana hayat oluyor. Burada biraz daha hazırlık, gövdenin yarısının nakli, başka birisi bir şey diyecek yeniden insan yaptık görüntüsü olacak. Bunlar, fantastik, değişik şeyler. Bu da insanlara güzel geliyor; ama teknik olarak kafanın nakledilmesi, yüz naklinden daha zor değil. Orada beklenti ve sonucun olumlu olması önemli. İnsanları tedirgin eden, nakledilen insanın nakledildiği zaman sonuçları nasıl olacak, fonksiyonları çalışacak mı, o beyin o süreci hissederken ağrılar duyacak mı, eziyet olacak mı, neler olacak? Bunların hiçbirini bilmiyoruz."

Görüntü Dökümü

---------------------

Ömer Özkan'ın açılması

Detay

Haber- Mehmet ÇINAR- Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,

================================================

4)ANTALYALI KADINLARDAN HDP'Lİ YÜKSEKDAĞ VE EĞİTİMCİ GÜLMEN'E KARTPOSTAL

ANTALYA Kadın Platformu, aralarında HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ile KHK sonrası ihraç edildiği için açlık grevi başlatan ve daha sonra tutuklanıp hastaneye gönderilen eğitimci Nuriye Gülmen'in de aralarında bulunduğu tutuklu kadınlara kartpostal gönderdi. Antalya Kadın Platformu üyesi yaklaşık 30 kadın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında tutuklu kadınlara dikkat çekmek için Muratpaşa İlçesi'ndeki Güllük PTT'si önünde bir araya geldi. Kadınlar yanlarında getirdikleri 'Tutsak kadınlara özgürlük, yaşasın kadın dayanışması' yazılı pankartı açıp basın açıklaması yapmak isteyince alanda bekleyen sivil polisler izin alınması gerektiğini belirtti. Kısa süreli gerginliğin ardından kadınlara açıklama yapmaları için izin verildi.

Platform adına açıklama yapan Büro Emekçileri Sendikası (BES) Antalya Şube Başkanı Devrim Mol, "Bizler bugün özgürlükleri ellerinden alınan kadınlar, tutsak kadınlarla dayanışma amacıyla kartlarımızı göndermek için bir araya geldik. Ezilmişliğe ve sömürüye karşı mücadele edilirken tüm kadın tutsakların serbest bırakılmasını istiyoruz. Her sene olduğu gibi bu 25 Kasım'da da var olacağız. Biz kadınlar el ele şiddete, tacize ve tecavüze hayır demek için tüm kadınları etkinliklerimize davet ediyoruz" dedi.

Açıklamanın ardından kadınlar, tutuklu kadınlara gönderilmesi için yanlarında getirdikleri kartpostallara duygu ve düşüncelerini yazdı. Bazı kadınlar, tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve KHK ile ihraç edildiği için açlık grevi başlatan daha sonra tutuklanıp hastaneye gönderilen eğitimci Nuriye Gülmen'e kartpostal yazdı. 1.50 TL olan zarf gönderim ücretini fazla bulan bazı kadınlar ise aralarında birleşip tek zarf içerisinde birden fazla kartpostal gönderdi.

Görüntü Dökümü

----------------------------

Kadınların kartpostal doldurması

Kadınlardan detay

Kadınların taşıdığı pankarttan detay

Kadınların sivil polislerle izin konusundaki tartışması

BES Antalya Şube Başkanı Devrim Mol açıklamasından detay

Kadınların PTT gişelerine zarfları teslim etmesi

122 MB//2.40 DK

Haber-Kamera: Alparslan ÇINAR/ANTALYA,

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni-10 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement