Cumhurbaşkanını karşısında görünce ne yapacağını şaşırdı
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, geçen pazar günü Karaman programında kendisini çaya davet eden aileyi ziyaret etmek istedi. Aynı binada oturan Abdurrahman Daş (29), Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, karşısında görünce heyecandan ne yapacağını şaşırdı. Erdoğan'ın, elini öpüp, sım sıkı sarılan Daş, Erdoğan'ı, annesiyle cep telefonuyla konuşturdu. O anlar ise arkadaşları tarafından cep telefonu kamerasıyla kaydedildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen 17 Aralık günü Karaman'da partisinin il kongresine katıldı, ardından da Aktekke 15 Temmuz Demokrasi Meydanı'nda toplu açılış töreninde halka seslendi. Meydandaki bir binanın balkonundan 'Gurbetçi ailesi, Reisimiz çay davetimize evet! dermisiniz' yazılı pankart açıldı. Erdoğan, törenin ardından çay davetinde bulunan Hollanda'da yaşayan Bozağaç ailesine ziyaret için girdiği binada 29 yaşındaki Abdurrahman Daş ile karşılaştı. Trafik hasar danışmanlığı yapan Daş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı karşısında görünce ne yapacağını şaşırdı. Elini öpüp, sım sıkı sarıldı. Erdoğan da, "Beni komaya sokacaksınö diyerek espriyle uyardı. Daş, Erdoğan'ı, çaya davet etti. Erdoğan da, bir üst kattaki kendisini çaya davet eden aileyi ziyaret edeceğini belirtti. Bunun üzerine Daş, Erdoğan'ı, telefonla annesi Pakize Daş ile konuşturdu.
Erdoğan, anne Daş'a, "Senin bu delikanlı ne alem çocuk, az kalsın beni komaya sokacaktı" diyerek annesiyle bir süres telefonla sohbet etti. Bu anlar ise arkadaşları tarafından cep telefonu kamerasına kaydedilip, sosyal medyada paylaşıldı.
'CUMHURBAŞKANI'NI GÖRÜNCE ŞAŞIRDIM'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, karşısında görünce ne yapacağını şaşırdığını ifade eden Daş, şunları söyledi:
"O gün, Cumhurbaşkanımızın bizim binaya geleceğini hiç beklemiyordum. Cumhurbaşkanımızı karşımda görünce ne yapacağımı bilemedim. O gün balkondan hep çayı göstererek, 'reis çay var gelir misin' diye hep bağırdım. O da, Allah razı olsun bizleri kırmadı geldi. Düşünsenize koskoca Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ayağınıza çay içmeye geliyor. Şimdiye kadar ben hiç Ak Partiye oy vermemiştim. Bir oyum bile nasip olmamıştı. Cumhurbaşkanımızı karşımda görünce heyecandan 3 bir süre sım sıkı sarılmışım, Cumhurbaşkanımız hemen bana 'Dur ne yapıyorsun, beni komaya sokacaksın' diye espri yapınca ne yaptığımı anladım. Çok değişik bir duyguydu. Halen heyecanından duramıyorum. İnanın kelimeler bile kifayetsiz kalıyor. "
Daş, Erdoğan'ın, yeniden Karaman'a gelmesi durumunda çay içmeye davet etti.
Görüntü Dökümü
-----------------------
Abdurrahman Das'ın, Cumhurbaskanı'na sarılması
annesiyle görüştürmesi
Daş, röp.
Haber- Kamera: Muammer ŞEN KARAMAN DHA))
======================================
Sarıkamış şehitleri için yürüdüler
MANİSA'da 11 sivil toplum kuruluşu Sarıkamış Şehitlerini Yaşatma ve Dayanışma Derneği Genel Merkezi'nin organizasyonunda bir araya gelerek Sarıkamış şehitlerini anmak için doğa yürüyüşü yaptı. Spil Milli Parkı'ndan gerçekleştirilen 15 kilometrelik yürüyüş,1446 metre yüksekteki Bayrak Mevkii'nde son buldu.
24 Aralık Sarıkamış Şehitlerini Anma Günü çerçevesinde Manisa'da Sarıkamış Şehitlerini Yaşatma ve Dayanışma Derneği Genel Merkezi tarafından doğa yürüyüşü düzenlendi. 11 sivil toplum kuruluşundan yaklaşık 200 kişinin katıldığı yürüyüş öncesinde, Şehzadeler ilçesindeki Cumhuriyet Meydanı'nda bulunan Milli Egemenlik Anıtı'nın önünden dev Türk bayrağı açılıp, Sarıkamış şehitleri için saygı duruşunda bulunuldu. Ardından birklikte İstiklal Marşı okundu.
Yürüyüş ile ilgili bilgi veren Sarıkamış Şehitlerini Yaşatma ve Dayanışma Derneği Genel Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Öztürk Demir, amaçlarının Sarıkamış şehitlerinin o gün soğuk havada yürüyüş sırasında yaşadıkları acıları hissedebilmek olduğunu ifade etti. Demir, "Soğuk havada doğa yürüyüşünü gerçekleştirerek Sarıkamış Şehitleri'ni o gün soğukta yaşadıkları sıkıntıları ve zorlukları hissetmek istedik. Yaptığımız yürüyüş o günkü şartlara nazaran kolay olabilir. Ancak biz o ruhu yaşamak istedik. Gayemiz, Sarıkamış şehitlerimizi unutmamak ve unutturmamak" diye konuştu. Konuşmanın ardından kalabalık, 15 kilometrelik doğa yürüyüşüne başladı. Yol boyunca, "Şehitler ölmez vatan bölünmez" sloganları atılan Spil Milli Parkı'ndaki doğa yürüyüş 1146 metre yükseklikteki Bayrak Mevkii'nde son buldu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Yürüyüş için toplananlardan görüntü
-Sarıkamış Şehitlerini Yaşatma ve Dayanışma Derneği Genel Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Öztürk Demir'in açıklaması
-Yürüyüşten görüntü
-Slogan atılmasından görüntü
-Genel ve detay görüntüler
Haber - Kamera: İlker KILIÇASLAN/ MANİSA,
=====================
'Parkinson 20'li, 30'lu yaşlarda da görülüyor'
GAZİ Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayşe Bora Tokaçer, parkinson hastalığının 20'li ve 30'lu yaşlarda da ortaya çıkabildiğini söyledi.
Antalya'da düzenlenen Ulusal Nöroloji Kongresi'ne katılan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tokaçer, parkinson hastalığı ve nedenleriyle ilgili bilgi verdi. Prof. Dr. Tokaçer, "Parkinson hastalığı aslında bir ileri yaş hastalığı, 55- 60 yaş üzeri nüfusta yüzde 1 oranında görülen bir hastalık. Kendi nüfusumuza ve yaş gruplarına uyarladığımızda, Türkiye'de de 130 bin kadar parkinson hastası olduğu tahmin ediliyor. Ancak ilaç kayıtları, hastane kayıtları bunun çok çok altında. Muhtemelen birtakım kişiler parkinson hastası olduklarını bilmiyor ve ne yazık ki sağlık merkezlerine başvurmuyorlar" dedi.
'EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ HAREKETTEKİ YAVAŞLAMA'
Türkiye'deki 130 bin parkinson hastası içinde, genelde ileri yaştakilerin olduğunu anlatan Prof. Dr. Tokçaer, "Ancak bazı yörelerde, özellikle anne ve babada hastalığın bilinmediği ama yakın akrabalık ya da aynı köy gibi kapalı çevre içerisinde olan evliliklerde bizim 'çekinik genler' dediğimiz, anne babada belirti vermeyen ama çocukta hastalığa yol açan genler neticesinde yüzde 5 ile 10 oranında da 'kalıtsal' dediğimiz parkinson hastalığına rastlamak mümkün. Bunun özelliği genellikle 40 yaş altında başlaması, 20'li yaşlar, 30'lu yaşlarda da ortaya çıkabilmesi. Hastalığın en önemli özelliği hareketteki yavaşlama. Dolayısıyla genç birinde de hareketlerde bir yavaşlama görüyorsak, bunu 'Bu yaşlarda bu hastalık olmaz' diye düşünmemek lazım. 'Acaba parkinson hastası olabilir mi?' diye yine bir nöroloji hekimine danışarak, böyleyse uygun tedavisine başlayıp, hastanın günlük hayat kalitesini yükseltmek lazım" diye konuştu.
'FİZİK AKTİVİTE YAPMALARINI ÖNERİYORUZ'
Parkinson hastalığının zamanla hareketleri yavaşlatan; ama yıllar içinde dengeyi bozarak, düşmelere yol açtığını vurgulayan Prof. Dr. Ayşe Bora Tokçaer, şöyle devam etti:
"Biz artık gerek parkinson hastalarında gerekse demans, alzheimer hastalarında daha teşhis koyduğumuzda fizik aktivite yapmalarını öneriyoruz. Çünkü fizik aktivite yaptığımızda bu kastan, eklemden gelen bilgi beyindeki alıcı bölgeler ve diğer şebekeler üzerinden birtakım düzenlemelerle kişileri bu hastalıklarda biraz koruyucu rol oynuyor. Hastalığı önlemese de en azından dengenin daha uzun korunmasını, alzheimerda da belleğin daha uzun korunmasını sağlayabiliyor. İdeali aslında bu hastalıklara daha hiç bulaşmadan evvel, hiç bu hastalıklar başlamadan evvel çok genç yaşlardan itibaren düzenli spor alışkanlığımız olursa bu hastalıkları birazcık daha öteleyebileceğiz. Okumayı özellikle demans hastaları açısından söylemeliyim. Beyinde bazı bağlantılar var. Sinapslar dediğimiz. 'İşleyen demir ışıldar' prensibi. Ne kadar çok işitsel görsel veri alırsak beynimiz o kadar çalışıyor. Bu nedenle okuma önemli bir şey. Bütün toplumun genç yaştan itibaren ama bu hastalıklar başladığında da 'Artık aklımda kalmıyor' demeden, gerekiyorsa bir metni iki kere okuyarak okumayı sürdürmesi önemli."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Toplantıdan detay
RÖP: Prof. Dr. Ayşe Bora Tokaçer
Ellerden yakın detay
RÖP: Prof. Dr. Ayşe Bora Tokaçer
HABER- KAMERA: Levent YENİGÜN/KEMER (Antalya),
==================================================
Berber, dükkanında kitap okuyarak örnek oluyor
ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde berberlik yapan Mehmet Gün (30), işinden geri kalan zamanları kitap okuyarak, değerlendiriyor. Gün, 15 yıldır sürdürdüğü kitap okuma alışkanlığıyla müşterilerine ve çevresine örnek oluyor.
Manavgat'a bağlı Belenobası Mahallesi'nde ilkokulu bitirdikten sonra 2000 yılında 13 yaşındayken ilçe merkezine gelen Mehmet Gün, berber yanında çırak olarak çalışmaya başladı. Okuma merakı olan Gün, berberlik mesleğini öğrenmeye çalışırken, iş yerinde bulduğu gazete, kitap ve dergileri okumaya çalıştı. Kütüphaneden ödünç kitap alınabileceğini 15 yaşında öğrenen Gün, bir kütüphaneye üye oldu. Hem çalışan hem de fırsat bulduğu zamanlarda kütüphaneden aldığı kitapları okuyan Gün, ortaokulu ve liseyi dışarıdan bitirdi.
MÜŞTERİLERİNE İLHAM VERDİ
Berberlikte usta olan ve mesleğini devam ettiren Gün, kitap okuma alışkanlığından vazgeçmedi. İşinden vakit buldukça kitap okuyan Gün, müşterilerine ve çevresine de ilham kaynağı oldu. Dükkanına gelip, sıra bekleyen müşterileri için bir raf oluşturan ve kitapları dizen Gün, çevresine de okuma alışkanlığı aşıladı. Bazı müşterileri onun sayesinde kütüphaneye üye oldu. Haftada ortalama 2- 3 kitap bitiren Gün, Manavgat İlçe Halk Kütüphanesi'nin başlattığı 'Örnek Okur Projesi' kapsamında 'aralık ayının örnek okuru' seçildi.
'SÜREKLİ OKUMAYA ÇALIŞIYORUM'
Mehmet Gün, kitap okumaya vakit ayırmanın önemli olduğunu, kitap okumamak için mazeret olmayacağını söyledi. Gün, "Ortaokul ve liseyi dışarıdan bitirdim. Fırsatım olursa üniversiteyi de bitireceğim. Okuma alışkanlığı küçük yaşlarda başladı. Şimdi sürekli okumaya çalışıyorum. Okuduğum kitapların yüzde 90'ını kütüphaneden alıyorum. Kütüphanenin kitap arşivi bayağı geniş. Her türlü kitabı bulabiliyorsun" dedi.
'İNSANLARA BAKIŞ AÇIN DEĞİŞİYOR'
Son yıllarda televizyon izlemenin kendisi için işkence gibi olmaya başladığını belirten Gün, "Hep felaket haberleri duyuyoruz, görüyoruz ya da anlamsız dizilerle zamanımızı tabiri caizse öldürüyoruz. Bunun yerine kitap okumayı tercih ediyorum. Kitap okumak, insanın ufkunu açıyor. Ne okursan oku, bir şeyler oku. İnsanlara bakış açın değişiyor. İnsanlarla konuşman değişiyor. Ortalama bir fikir edinebiliyorsun. Kişisel gelişim kitapları özellikle çok etkili" diye konuştu.
Manavgat İlçe Halk Kütüphanesi'nin başlattığı projede 'aralık ayının örnek okuru' seçilmesinin kendisini şaşırttığını ve sevindirdiğini aktaran Gün, kitap okuduğu için ödüllendirileceğinin daha önce aklına gelmediğini de belirtti.
'PAHALI OLMASI OKUMAMAK İÇİN SEBEP DEĞİL'
Kitapları kütüphaneden aldığını söyleyen Gün, müşterilerinin de sıra beklerken ilgilerini çeken kitapları okuduğunu, iş yerine kütüphaneden onlar için kitap getirdiğini kaydetti. Haftada bir gün mutlaka iş yerini açmadan önce sabah erken saatte kütüphaneye giderek, hem kendisi hem de müşterileri için kitap aldığını anlatan Gün, şunları söyledi: "Okumak güzel, herkese tavsiye ederim. Parasıyla alamasa bile kütüphanede bir sürü kitap var. Seçenek çok, okumak istedikten sonra insan okuyor. 'Kitap pahalı' falan diyoruz da 15, 20, 30 lira olan kitaplar var. Yani pahalı olması okumamak için sebep değil. Bulabiliyorsunuz. Okumak istedikten sonra tanıdığından alıyorsun; eşinden, dostundan alıyorsun, kütüphaneden alıyorsun. Seçenek çok. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 100 temel eserinin yarıdan fazlasını okumuşumdur. 20 civarında kişisel gelişim kitabı okudum. Tarih kitapları, tarihi romanlar onlardan da çok okudum. Sayısını bilemiyorum."
'FARKLI OKUMA HİKAYELERİ OLANLARI SEÇİYORUZ'
Manavgat İlçe Halk Kütüphanesi Müdürü Hidayet Oktay da 'Örnek Okur' projesi hakkında bilgi verdi. İlçede okur kitlesini artırabilmek için projeye başladıklarını belirten Oktay, "Hedefimiz, farklı okuma hikayeleri olanları kamuoyuyla paylaşmak. Amacımız, çok kitap okuyan değil; hakikaten zorluk içindeki insanların hikayesini çıkarmaktı. 2017 yılının Aralık ayında başladığımız projenin ilk örnek okuru olarak berber kardeşimiz Mehmet Gün'ü seçtik" dedi. Mehmet Gün'ün yoğun çalışma temposuna rağmen okumaktan vazgeçmediğini kaydeden Oktay, berber dükkanına bıraktıkları kitapları gelen müşterilerinin de okuduğunu, aralarından bazılarının kütüphaneye gelerek, düzenli kitap almaya başladığını söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Manavgat Halk Kütüphanesinden görüntü
Mehmet Gün'ün kütüphaneye gelişi
Kitapları incelemesi
RÖP 1: Kütüphane Müdürü Hidayet Oktay
Mehmet Gün'ün berber dükkanını açması
Müşterileri tıraş etmesi
RÖP 2: Mehmet Gün
Detay görüntüler
HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN/MANAVGAT (Antalya),
===================================================
Hz. İbrahim'den kalan gelenek: Tirit
ŞANLIURFA'da, Hz. İbrahim peygamber döneminden kaldığı ifade edilen yöresel tirit yemeği; içindeki kuzu eti, ekmek, yoğurt ve bol sarımsağıyla kış aylarında bağışlılık sistemini güçlendirdiği için yoğunlukla tercih ediliyor.
Şanlıurfa mutfağının en eski lezzetlerinden olan ve genellikle kış aylarında sabahları tüketilen tirit 'İçen hasta olmaz' dedirten yemeklerin başında geliyor. Kent merkezindeki yıllardır tirit yapan 68 yaşındaki Bedir Gül, yöresel yemeğin Hz. İbrahim peygamber döneminden bu yana tüketildiğini söyledi. Müşterilerinin sabah namazı saatinden itibaren geldiğini belirten Gül, "İbrahim Peygamberimizden kalma tirit yemeği genellikle kış mevsiminde tüketilir. Saatlerce kazanlarda kaynatılan kuzu eti, fitil haline geldikten sonra altına lavaş ekmek konulmuş olan bakır tabağın üstüne konulup et suyu eklenerek ikram edilir. İsteyen tiriti yoğurtlu sarımsakla da yiyebilir. Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için tercih edilen tiriti tüketenler kolay kolay mevsimsel hastalığa yakalanmıyor" dedi.
Tiritin kente özgü bir kahvaltı türü olduğunu belirten lokantacı Şükrü Bayram ise kışın tercih edilen yemeğin birkaç saatte tükendiğini ifade etti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------------------
Tirit yemeğinin hazırlanması
Yemek hakkında bilgi veren ustalar
Tirit yemeğinin servis edilmesi
Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Ömer ŞULUL-ŞANLIURFA-DHA)
==================================================
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-4 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?