Dha Yurt Bülteni - 5 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni - 5

Oğlunu öldüren gelinine ömür boyu hapsi duydu, mahkemeye teşekkür ettiBursa'da, ayrı yaşadığı eşini, doğum günü olan 11 yaşındaki oğlunu almak için gittiği evinde tabancayla vurarak öldüren gelinine ömür boyu ile 2 yıl 1 ay hapis cezası verildiğini duyan kayınvalide, mahkeme heyetine "Adalet...

10.05.2019 10:49

Oğlunu öldüren gelinine ömür boyu hapsi duydu, mahkemeye teşekkür etti

Bursa'da, ayrı yaşadığı eşini, doğum günü olan 11 yaşındaki oğlunu almak için gittiği evinde tabancayla vurarak öldüren gelinine ömür boyu ile 2 yıl 1 ay hapis cezası verildiğini duyan kayınvalide, mahkeme heyetine "Adalet yerini buldu" diyerek, teşekkür etti.

Olay, 2017 yılının Kasım ayında Orhangazi ilçesine bağlı Arapzade Mahallesi'nde meydana geldi. Birgül Günar (38), şiddetli geçimsizlik nedeniyle 20 yıllık eşi ve 2 çocuğunun babası Erdoğan Günar'ı (43) terk ederek, ayrı yaşamaya başladı. Çiftin 11 yaşındaki oğulları F.G. babasıyla birlikte kalmayı sürdürdü. Birgül Günar, olay günü, doğum günü olan oğlunu almak için terk ettiği eve gitti. Çift arasında çıkan tartışma kavgaya döndü. Bu sırada Birgül Günar, eline aldığı tabancayla Erdoğan Günar'a 5 el ateş etti. Kanlar içinde yere yığılan Günar, olay yerinde yaşamını yitirdi. Birgül Günar ise oğlunu da alıp, karakola giderek teslim oldu. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Günar, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak, Yenişehir Kadın Cezaevi'ne konuldu. Birgül Günar hakkında, Bursa 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 'yakın akrabayı öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı.

'KORKU VE PANİKLE OLAY MEYDANA GELDİ'

Karar duruşmasına 2 çocuk annesi tutuklu sanık ile avukatları Oktay Erdoğan ve Aşkın Efe Çoşkun ile öldürülen Erdoğan Günar'ın annesi Hatice Günar, kardeşi Sedat Günar ve avukatları Enes Balık katıldı. Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü avukatı Funda Mine Akdogan'ın da hazır bulunduğu duruşmada sanık avukatları, müvekkillerinin 20 yıllık evli olduğunu, eşinden şiddet görmesine rağmen evliğini sürdürmek için elinden geleni yaptığını, boşanma davası açtığını, eşine evden uzaklaştırma kararı aldırdığını, olay günü de oğlunu doğum günü nedeniyle eşinin evine almaya gittiğini, o saatte işte olması gereken eşiyle karşılaşmaları üzerine yaşanan tartışmada korku ve paniğe kapılarak, olayı gerçekleştirdiğini iddia ettiler. Avukatlar tutuklu sanığın tahliyesini istediler.

'EŞİMİ ÇOK SEVİYORUM, PİŞMANIM'

Duruşmada eski ifadelerini tekrarlayan Birgül Günar da "Hakim bey siz beni affetseniz, ben kendimi affetmem" diyerek, başladığı son savunmasında şunları söyledi:

"Olay günü oğlumun doğum günüydü. Sinemaya gitmek istediğini söyledi. Ben de oğlum alıp sinemaya götürecektim. Eşim silahı istemişti. Yanıma aldım ve onu da eşime verecektim. Eve gittiğimde beni zorla içeriye çekti. Sonra elime silah geçti. Nasıl ateş aldığını bile hatırlamıyorum. Burnum kanadı. Eşim kanepede oturuyordu. Evden oğlumu alıp çıktım. Eşimin ölümüne neden olduğum için pişmanım. Eşimi çok seviyorum. Planlayarak öldürmedim. Çocuğunun doğum gününde kimse babasını öldürmek istemez. Çocuklarımın yanına gitmek için tahliyemi istiyorum."

Mahkeme, Birgül Günar'a önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Ardından cezayı tahrik indirimiyle müebbet hapis cezasına çevirdi.  Mahkeme Birgül Günar'a ayrıca 'ruhsatsız silah bulundurmak' suçundan da 2 yıl 1 ay hapis cezası verdi. Öldürülen Erdoğan Güner'in annesi Hatice Günar, kararı duyunca mahkeme heyetine teşekkür ederek, "Adalet yerini buldu" dedi.

Görüntü Dökümü

----------

Kadın ile adliye önünde röportaj

Yürümelerinden görüntü

Adliyeden görüntü

Süre: 00.40 Boyut: 83 MB

Haber - Kamera: Halil ÖZÇOBAN/BURSA,

======================

Ameliyatında ihmal olduğu gerekçesiyle hukuk mücadelesi başlattı

İzmir'de yaşayan, eski hemşire Makbule Bahar (42), 2015 yılında ortopedi ameliyatı oldu. Ameliyatının nörolog eşliğinde gerçekleştirilmesi gerektiğini söyleyen, ancak ebenin yer aldığını belirten Bahar, yanlış teşhis sonucu ameliyat edildiğini ve engellilik oranının arttığını ifade ederek şikayetçi oldu. Hukuk mücadelesi başlattığını söyleyen ve yüzde 77 engelli hale gelen Bahar, "İlk geçirdiğim ameliyatlar sebebiyle engel oranım arttı ve tedavim için geç kalındı" dedi.

İzmir'in Bayraklı ilçesinde yaşayan Makbule Bahar'a 2007 yılında, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde hemşirelik yaptığı sırada nörolojik bir hastalık olan multipl skleroz (MS) teşhisi konuldu. Hastalığı yüzünden severek yaptığı mesleğini 13 senenin ardından bırakmak zorunda kalan Bahar, hipertansiyon, şeker, astım ve vertigo hastası da olması nedeniyle yüzde 57 engelli raporu aldı. 2014 yılında düşme nedeniyle İzmir'deki bir devlet hastanesine başvurdu. Hastanede kendisine MR çekildiğini ve durumunun normal olduğu belirtilerek eve gönderildiğini iddia eden Bahar'ın kalça ve bacak ağrıları ise dinmedi. 1 yıl sonra dizinden iki kez ameliyat geçiren genç kadın daha sonra başka bir devlet hastanesine başvurdu. Ameliyatından 2 ay sonra bu devlet hastanesinde MR çekilen Bahar'a avasküler nekroz olduğu ve hastalığının 2'nci evreye ulaştığı söylendi.

'ENGELLİLİK ORANIM ARTTI'

Bu şekilde yanlış teşhis aldığını anlayan ve ameliyatında ihmal olduğunu ileri süren Bahar şunları söyledi:

"Ameliyattan sonra iki ay sonra çekilen MR'da avasküler nekroz hastası olduğum anlaşıldı. Böyle bir şeyin aniden gelişmesi, 2. evreye gelmesi mümkün değil. Gittiğim hastane beni boşu boşuna ameliyat etmiş oldu. Ben normal MR ile ameliyata alındım. Boşu boşuna dizimden iki kere ameliyat oldum. Bu olaydan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi sürecim başladı ancak ilk geçirdiğim ameliyatlar sebebiyle engel oranım arttı ve tedavim için geç kalındı."

'NÖROLOG YOK EBE VAR'

Konuyla ilgili hukuki mücadele başlatan Makbule Bahar'ın avukatı Cenk Çağdaş Çakır ise süreci şöyle anlattı:

"Makbule hanımın gerçekleşen ameliyattan sonra sakatlık durumu ortaya çıktığı için, ameliyatı yapan ekip hakkında şikayette bulunuldu. Ekip sorunun nerede olduğunu tespit edemediği için 'açıp bakmak' amacıyla bir ameliyat gerçekleştirmiş. Dava aşamasına geçmeden önce idari soruşturma yapılması gerekiyor ve Konak Kaymakamlığı öncelikle bu soruşturmayı reddetti. Bunun üzerine İzmir 1. Bölge İdare Mahkemesi'nde açılan davada bu ret kararı kaldırıldı. Şu an için Konak Kaymakamlığı yeniden bir soruşturma başlattı ve Makbule Hanım'ın mevcut tıbbi durumunu değerlendirmek üzere bir adli tıp bilirkişisi yakında bir randevu verecek. Ekipte eksiklerin olduğu gerek Konak Kaymakamlığı'nın yaptığı soruşturmada, gerekse mahkemedeki evraklarda yer alıyor. MS hastası olduğu için ameliyatta bulunması gereken nörolog, ameliyat sırasında ameliyathanede hazır değil. Fakat ekipte orada asla olmaması gereken bir ebe var. Makbule hanıma yapılan ameliyat zaten acil bir durumda yapılan bir ameliyat değil. Bir MS hastasına, kendi doktoruna danışılmadan asla yapılmaması gereken bir müdahale. Sonunda hiçbir şey elde edilemiyor. Sadece sorunun nereden kaynaklandığına bakmak için yapılan ameliyat sonucunda şu an Makbule Hanım yüzde 77 engelli hale geldi. Makbule Hanım'ın zararını tazmin etmek için biz arabuluculuk yoluna da gidiyoruz. Şu an yüzde 77 olan engel durumunun zaman içinde çoğalma riski de var. Konak Kaymakamlığı sıfırdan bir araştırma yapıyor. Çok büyük olasılıkla bir iki ay içinde, Cumhuriyet Savcılığı'na ceza işlemler için soruşturma izni vereceğini düşünüyorum."

'BAŞKASI YANMASIN'

Ameliyatla birlikte zor bir süreç yaşadığını anlatan Makbule Bahar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Benim MS hastası olduğum için tam teşekkürlü bir hastanede nörolog eşliğinde veya izniyle ameliyat edilmem gerekirdi. Ben tüm bu sebeplerden dolayı hukuki süreci başlattım. Bununla birlikte epikriz raporlarında ameliyata 2 anestezi uzmanı, bir ebe ve bir doktor girdiği anlaşıldı. Ebenin diz ameliyatında ne işi var çok merak ediyorum. Daha sonra birçok ameliyat geçirdim, toplamda 9 ameliyat oldum. Engel oranım yüzde 77'ye yükseldi. Tedavim için geç kalındı. Bundan sonraki süreçte bilirkişi tam kaybımın ne kadar olduğunu tespit edecek. Hukuki işlemler başladı. Ben bu ihmalleri ortaya çıkarmak istiyorum. Ben yandım başkası yanmasın. İnsan hayatı bu kadar ucuz değil. Benim hayatımı bitirdiler. Bana da 13 sene can emanet ettiler, ben de hemşireydim."

Görüntü Dökümü

----------

-Makbule Bahar ile röp.

-Avukat Cenk Çağdaş Çakır ile röp.

-Genel detay görüntüler

Haber: Hande NAYMAN Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,

===================

Hatay'da fuhuş operasyonu: 19 gözaltı

Hatay'da yurtdışından iş vaadiyle kandırarak getirdikleri yabancı uyruklu kadınları fuhuşa zorlayan çeteye yönelik 13 farklı adrese düzenlenen eş zamanlı operasyonda gözaltına alınan 4'ü Suriye uyruklu toplam 19 kişi adliyeye sevk edildi. Zorla fuhuş yaptırılan Fas uyruklu 20 kadın da kurtarıldı.

Hatay'ın merkez Antakya ilçesinde Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliğine bağlı ekipler uzun süren takip sonrası yurtdışından iş vaadiyle kandırarak getirdikleri yabancı uyruklu kadınları fuhuşa zorladığı tespit edilen çeteye yönelik operasyon düzenledi. 13 farklı adrese düzenlenen eş zamanlı operasyonda 4'ü Suriye uyruklu toplam 19 şüpheli gözaltına alınırken, bu şahıslar tarafından fuhuş yapmaya zorlandıkları tespit edilen,  Fas uyruklu toplam 20 kadın kurtarıldı. Gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen şüpheliler arasında kucağında bebeği olan bir kadın dikkat çekti. Zorla fuhuş yaptırıldığı tespit edilen 20 Fas uyruklu kadın ise sınır dışı edildi.

Görüntü Dökümü

-----------

Şüphelilerin emniyetten çıkarılması

Polis aracına bindirilmesi

Aracın emniyetten binasından çıkışı

SÜRE: 01: 37 BOYUT: 185 MB

Haber-Kamera: Hüseyin BOZOK/HATAY,

==================

Üniversiteli ayakkabı tamircisi Avrupa şampiyonu oldu

Niğde'de geçimini ayakkabı tamirciliği yaparak sağlayan üniversite mezunu Mehmet Tayfur, Antalya'da 29 ülkeden sporcuların katıldığı Uluslararası Türkiye Açık Kick Boks Avrupa Kupası'nda veteranlar branşında Avrupa şampiyonu oldu.

Tarih öğretmeni olan, ancak atanamayan Mehmet Tayfur, baba mesleği olan ayakkabı tamirciliği yaparken bir yandan da kick boks sporu yaptı. Tayfur, Antalya'da yapılan ve 29 ülkeden 2 bin 800 sporcunun katıldığı Uluslararası Türkiye Açık Kick Boks Avrupa Kupası'nda veteranlar 74 kiloda Avrupa şampiyonu oldu. Niğde'de şampiyonluk unvanı ile dönen Tayfur, "Üniversiteyi bitirdikten sonra baba mesleği olan ayakkabı tamirciliğini sürdürmeye başladık. Gündüzleri baba mesleği olan ayakkabı tamirciliği ile ekmek paramızı kazanırken, akşamları ise sporla uğraşıyordum" dedi.

Hedefinin dünya şampiyonluğu olduğunu belirten Tayfur, "Ayakkabı tamiri yaparak ekmeğimi kazanmaya devam ederken yine antrenmanlarıma devam ediyorum. Yeni öğrenciler de yetiştiriyoruz. Hedefim, dünya kupasına katılıp orda büyük başarılar kazanıp al bayrağımızı göklere çektirmek" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

-----------

-Mehmet Tayfur ayakkabı tamiri yaparken görüntüler

-Kick boks antrenmanından görüntü

-Boks torbasına yumruk ve tekme atarken görüntü

-Mehmet tayfur ile röportaj

-Kick boks milli takım antrenörü Ali Kale ile röportaj

Haber-Kamera:  Adnan ÇELEBİ/NİĞDE,

====================

Nahcivan'da yandı, Erzurum'da tedavi görüyor

Nahcivan'da evinin mutfağındaki ocağa doğalgaz bağlamak isteyen Mammadali Rzazade (59), sigara yakmak isteyince ölümden döndü. Vücudunun büyük bir bölümünde derin yanıklar oluşan evli ve 5 çocuk babası Rzazade, Erzurum'da tedaviye alındı.

Nahcivan'da yanık merkezi olmadığı için Bakü'ye gönderilen Mammadali Rzazade buradaki tedavi masraflarının çok olması nedeniyle Erzurum'a getirildi. Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Tedavi Merkezi'nde tedavi altına alınan Rzazade'nin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Eşini kurtaran Türk doktorlarına teşekkür eden Nezaket Rzazade, "Eşim mutfakta ocağa ek olarak bir hat çekiyordu. Ben ve çocuklarım salonda oturuyorduk. Eşim unutup sigara yakmak isteyince büyük bir patlama oldu. Mutfağa gittiğimizde eşimin üzerindeki kıyafetlerinin yandığını gördük. Kovalarla su döküp söndürdük. Nahcivan'da yanık servisi olmadığı için bizi Bakü'ye gönderdiler. Ama oradaki tedavinin çok pahalı olması nedeniyle Erzurum'a geldik. Burada paradan önce insan sağlığının önemli olduğunu gördük. Herkes bize kucak açtı. Bu sevgi bize günlerdir çektirdiği acıyı unutturdu" diye konuştu.

Bir anlık dikkatsizliğinin pahalıya mal olduğunu söyleyen Mammadali Rzazade de "Erzurum'da özel bir şirkette uzun yıllar çalıştım. İş bitince ülkeme döndüm. Mutfaktaki ocağa doğal gaz çekiyordum. Sigara yakmak isteyince büyük bir patlama oldu ve bulunduğum yer alevlerle doldu. Sonra üzerindeki elbiselerin yandığını gördüm. Yardımıma koşan eşim ve çocuklarım üzerime su dökerek söndürdü. Yaşamam bir mucizeydi. Nahcivan'da yanık merkezi olmadığı için Bakü'ye gittik. Orada ise tedavi masraflarını karşılamamız mümkün değil. Ağır yanıklar içinde karayolu ile Erzurum'a geldik. Şimdi çok iyiyim. Allah Türkiye'yi başımızdan eksik etmesin" dedi.

Görüntü Dökümü

----------

-Mammadali Rzazade'nin yanık servisinde yatması

-Nezaket Rzazade'nin eşi ile konuşması

-Mammadali Rzazade'neye takılan serum

-Nezaket Rzazade ile röp

SÜRE: 02.43 BOYUT: 305 MB

Haber-Kamera: Turgay İPEK - ERZURUM,

=====================

Avcıların vurduğu flamingo, tahnitle ölümsüzleştirildi

Aksaray'da Hamidiye sazlığında vurulup telef olan 4 flamingodan 1'i, üniversite tarafından tahnit yapılarak ölümsüzleştirildi.

Kentte, 22 Nisan günü Hamidiye sazlığında kimliği belirsiz avcılar tarafından 4 flamingo tüfekle vurularak telef oldu. Telef olan flamingolardan 1 tanesi Aksaray Üniversitesi Veteriner Fakültesi'ne getirilerek 3 günlük çalışmayla tahnit (bozulmaması için ölüyü ilaçlama) edildi. Veteriner Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ramazan İlgün, flamingoya nasıl tahnit yapıldığını anlattı. İlgün, önce flamingonun organlarının çıkartıldığını belirterek şunları söyledi:

"Hayvanın içerisindeki organları temizleyerek doğal bütünlüğünü bozmadan içini doldurduk. İçerisine köpük, pamuk ve ince galvanize tel kullandık. Telef olan hayvanımızı böylece ölümsüzleştirerek laboratuvarımızda sergilemeye başladık."

Yapılan uygulamanın emek isteyen bir iş olduğunu ifade eden İlgün, "Bu doldurma işlemi emek isteyen bir iştir. Özelikle küçük hayvanlarda biraz daha özen istiyor. Çünkü doğal yapısı ve bütünlüğü bozulmaması ve içerisinin kokmaması için kimyasal maddeler kullanılması gerekiyor. Özelikle bunu 24 saat bekletiyoruz. Daha sonra içerisini boşaltıp kimyasal ilaçlama yapıp, içine tel örgülerle işleyip doğal yapısını bozmadan anatomik bütünlüğünü sağlıyoruz. Uygun vaziyette kuruttuktan sonra da kokuşmasını önleyici ürün kullanıp işlemi tamamlıyoruz. Bunun yayında üniversitemizde keklik, bıldırcın ve tavşanı da aynı yöntemle doldurduk" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

----------------

-Tahnit yapılan fmakirgooar detay

-Doç. Dr. İlgün röp.

Haber- Kamera: Erkan ALTUNTAŞ AKSARAY DHA))

========================

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni - 5 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement