Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, " Türkiye'de çok büyük bir hezimet yaşayan bu paralel yapının kendisini kiralayacak yeni efendiler aradığını, bu amaçla da ülkesine, milletine ihaneti uluslararası medya üzerinden gerçekleştirmek istediğini görüyoruz" dedi.
Erdoğan, 7. Büyükelçiler Konferansına katılan büyükelçilere, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda yemek verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, yaşanan badireler karşısında Türkiye'nin büyüklüğünü bütün dünyaya gösterdiğini söyledi.
Erdoğan, "Türkiye üzerinde yapılmak istenen operasyonlar, ameliyatlar, milletin gücü karşısında erimiştir. Bundan sonra da erimeye mahkumdur. Mevcut sorunları da aşarak, başlayan süreçleri de ilerleterek artık enerjimizi içteki yapay sorunlardan ziyade güçlü ekonomiye, güçle dış politikaya, güçlü ve müreffeh bir toplum inşasına yoğunlaştırmak zorundayız" dedi.
Türkiye'ye karşı yapılmak istenen bütün operasyonlara karşı son derece dikkatli olunması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Son derece müteyakkız olmaları gereken bir süreçten geçiyoruz. Özellikle batıda medya ve başka odaklar, Türkiye'ye karşı yoğun bir algı operasyonu içindeler. Batı medyasında Türkiye'deki hadiselerle ilişkin olarak çok sayıda haber, yorum bütün bunların yanında adete Türkiye'nin demokrasiden nasibini almamış bir ülke gibi gösterme gayretleri bizlerin de dikkatini ciddi manada çekiyor. Bu kadar yanlı, taraflı, hatta tüm bu haberlerin yalan olduğunu görüyoruz. Ve dürüst değiller, samimi değiller. Geliyorlar bizimle oturuyorlar, konuşuyorlar, kendilerine gerekli cevapları veriyoruz, belgeleri gösteriyoruz bütün bunlara rağmen yine bildiklerini okuyorlar. Bunlar samimiyetsiz. Bunlar dürüst değil. Onun için ben büyükelçilerimizden şunu istiyorum: Bunların karşısında dik durun. Bunların karşısında onlara yaptıkları ahlaki olmayan bütün bu asparagas haberleri, bu yalan haberleri bunların yüzüne yüzene çalmanız lazım. Siz, 77 milyon Türk milletinin orada birer temsilcisi, misyon şefisiniz. Buradan asla taviz vermemeniz gerekiyor. Çünkü bu bizim için çok çok önemli."
-"Bilgileri belgeleri bize aktarın"
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"İşte bakıyorsunuz bir haşhaşi grup kalkıyor buralarda senatolarında, parlamentolarında her türlü yalana dayalı her türlü haberi, her türlü oralarda kumpaslar, vesaireler bunları yürütüyorlar. Bunu bozacak olan kim? Birinci derece siz değerli büyükelçilerimiz olacaksınız. Bize ulaştırılması gereken neyse o bilgileri, belgeleri bize aktarın. Biz gümbür gümbür bunları konuşuruz. Kim olursa olsun konuşuruz. Bizim bunlardan geri adım atmak gibi asla bir lüksümüz olamaz. Üzerilerine üzerilerine gideceğiz. Bu milletin tarihinden gelen bir sorumluluğu var. Bir gücü var. Bunu bir kenara koyamayız ve kimse bizim gündemimizi belirleyemez. Biz bugün artık dünyada gündem belirleyen, bu gündemi belirleyenler arasında yer alan bir ülke konumundayız."
-"Biz onlardan daha güçlüyüz"
"Türkiye'de çok büyük bir hezimet yaşayan bu paralel yapının kendisini kiralayacak yeni efendiler aradığını, bu amaçla da ülkesine, milletine ihaneti uluslararası medya üzerinden gerçekleştirmek istediğini görüyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Nerelere nasıl paralar savurduğunu, bunu da biliyoruz. Nerelerde nasıl kendine yemek masaları ayırt ettiklerini de onu da biliyoruz. Bütün bu olayların altında yatan gerçek nedir? Oralarda kendileri için lobiler oluşturmak, kulisler yapabilmek. Arkadaşlar, biz onlardan daha güçlüyüz. Öyleyse şu anda Milli Siyaset Belgesi içerisinde yer almaya namzet olan bu paralel yapı artık dünyada gereken yere oturacaktır. Milli Güvenlik Kurulu bununla ilgili tavsiye kararını almıştır. Hükümetimiz bunu Bakanlar Kurulundan geçirmiştir ve şimdi 2015 Milli Siyaset Belgesi içerisinde de yerini alacaktır. Bu artık böyle bir örgüttür. Büyükelçilerimizin mevcut tüm personelleriyle gerçeklerin duyulması ve duyurulması için daha gayretli olmaları gerektiği açıktır."
Basın özgürlüğü, terör hadiseleri, polisin müdahalesi, teröre karşı alınan tedbirler ile Irak ve Suriye'deki terör örgütleri üzerinden Türkiye'nin karalanmak istendiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları bildirdi:
"Bakıyorsunuz işte bir Tahşiye olayı çıkıyor ve bu olaydan dolayı bir operasyon, hemen olay nereye saptırılıyor? Basın özgürlüğü. Basın özgür değilmiş. Ne Avrupası'ndan ne de diğer ülkelerde, batının genelinde Türkiye'deki basın kadar özgür bir medya yoktur. Ne yazılı ne görsel. Bunların hepsini de biz gittik, gezdik, gördük. Sıkıysa siz oralarda kalkın aynen bizde olduğu gibi Başbakan, Cumhurbaşkanına saldırın, saldıramazsınız. Almanya'da yapın aynı şeyi, yapamazsınız. Fransa'da yapın, yapamazsınız. Amerika'da, Rusya'da yapamazsınız. Bu gerçekleri sizler en az benim kadar biliyorsunuz. Dolayısıyla bunların yüzüne yüzüne onların oradaki yazılı ve görsel medyada çıkan şeylerini önlerine koymanız gerekir. Kendi ülkelerinde ciddi boyuttaki ihlalleri, baskıları, tırmanan tehditleri görmeyenler, görmek istemeyenler, Türkiye üzerinden vicdanlarını rahatlatmaya çalışıyorlar. Bunların hiç birine karşı boynumuzu eğmeyeceğiz."
-"Bu tür alışkanlıklardan vazgeçsinler"
"Türkiye, hiç kimsenin parmak sallayarak büyük bir kibir içinde suçlayacağı, itham edeceği bir ülke değildir. Bu tür alışkanlıkları olanlar artık bundan vazgeçsinler. Eski alışkanlıklarıyla Türkiye'ye parmak sallamaya, Türkiye'yi azarlamaya kalkışanlar karşılarında artık yeni bir Türkiye'nin ekonomisiyle, demokrasisiyle, dış politikasıyla büyük bir Türkiye'nin olduğu görsünler" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle Avrupa Birliği, Türkiye politikasını artık gözden geçirmek durumundadır. Yeterince oyaladılar, yeterince vakit kaybettirdiler. Şu anda Avrupa Birliği'nin çok ciddi tehlikelerle, tehditlerle karşı karşıya iken bunları görmek, bunları bir defa bir an önce değerlendirmek, bunlara çare üretmek yerine, Türkiye'ye ders vermeye kalkışması acınacak bir durumdur. Bakın, ırkçı, ayrımcı özellikle de Müslümanları hedef alan faaliyetler, Avrupa'da artık gizlenemez noktaya geldi. Avrupa Birliği müktesebatı içerisinde bunların yeri var mı? Tam bunlara karşı durulması gerekmiyor mu? Her gün Müslümanlara yönelik, camilere yönelik alçakça saldırılar düzenleniyor. Irkçı örgütler bazı batı toplumları nezdinde maalesef her gün daha fazla sempati kazanıyor, hüsnü kabul görüyor. Bizim sürekli dikkat çektiğimiz, sürekli vurguladığımız ve tedbir alınması için uyardığımız İslamafobi artık Avrupa'da ciddi bir tehdit teşkil ediyor. Romanlara neler yaptığını biliyorsunuz bunların. Eğer bu günde mesele ciddiye alınmazsa bu günde popülizm, Avrupa siyasetçilerini esir alırsa, Avrupa Birliği ve Avrupa değerleri artık tartışma konusu yapılır."
Türkiye'nin Suriye konusundaki duruşunun haklılığının her geçen gün doğrulandığını belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Bugüne kadar batılı müttefiklerimize DEAŞ ve Ayn el Arap'la sınırlı tutulmaya çalışılan bir mücadeleyle çözülemeyeceğini, sorunun kökeninde Eset rejiminin, zulmünün yattığını ve DEAŞ'ın ancak bunun bir ürünü olarak görülebileceğini sürekli söyledik. Rejimin ürünü olan DEAŞ Irak'ta yıllardır devam eden mezhepçi, bölücü ve ayrıştırıcı politikalarla etkileşim içine girerek büyük bir tehdit olarak ortaya çıkmıştır. Tabii ki durumun bu hale gelmesinde gözardı edemeyeceğimiz bir diğer etken de uluslararası toplumun kararsız tutumu. Diğer bir deyişle Birleşmiş Mİlletlerin harekete geçmekteki yetersizliği olmuştur."
NATO'nun eski Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen'in Gaziantep'te yaptığı konuşmasında "sadece hava harekatıyla bu iş çözülmez" sözlerini hatırlatan Erdoğan, "Kara harekatının da olması gerektiğini söylüyor. Biz bunu ta başından söyledik. 'Kara harekatı olmadan buradan netice alamazsınız' dedik. Sadece dostlar alışverişte görsün, bu olur başka bir şey olmaz. Ayn el Arap'ta biliyorsunuz, bizim bir görüşmemiz oldu Sayın Başkan'la yaptığımız. Dedik ki "niye Ayn el Arap. Bunun sizin için stratejik bir önemi mi var?" Ve ne dedi biliyor musunuz? "Eğer biz buraya şu anda mühimmat destek vermezsek iki gün içerisinde Kobani düşer." İki ay geçti düştü mü? Gönderdikleri mühimmatın bir kısmı malum DEAŞ'a gitti, bir kısmı da oradaki savaşçıların eline geçti. Ne oldu hale süreç devam ediyor?" diye konuştu.
Fransa'ya yaptığı ziyarette Cumhurbaşkanı François Hollande'ye "Stratejik olan yer burası değil, Halep'tir. Halep ile ilgili bir çalışmanız var mı" dediklerini belirtti. Ertesi gün Fabius, bir makalesinde Halep'in önemini anlattığını ve bunun ses getirdiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Gerçekçi olmaya mecburuz, ama dert başka olunca, hesap başka olunca, orada bizim iyi düşünmemiz lazım. Zira Kobani, Afrin, Kamışlı, burada başka hesap yapıyorlar. Stratejik olan bu. Bunu da herhalde Türkiye yutacak durumda değil. O zaman atmamız gereken adımı, yapmamız gerekenleri de biz yapacağız. Niye? Çünkü 950 kilometre bir Suriye sınırı, bizim için düşünülmesi gereken bir sınırdır. Bunu biz kalkıp da Irak sınırıyla birleştirdiğimiz zaman neredeyse bin 280, bin 290 kilometre bir sınır meydana geliyor. Burada Türkiye'nin hassasiyeti önemli. Ama, size ne? Sizin hassasiyetiniz ne? Irak için petrol, anlıyoruz. Suriye için ne? Orada da yeni bir yapılanma. İşte burada, bütün büyükelçi arkadaşlarımın bu hassasiyet üzerinden hareket etmeleri önem arz ediyor."
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Erdoğan'dan Büyükelçilere Yemek - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?