MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin partisine ihtiyacı olduğunu belirterek, "Biz Türk milleti için gerekirse tüm gemileri yakarız. 30 Mart Türk milletine hazırlanan hain projelerin delik deşik edileceği tarihtir" dedi.
Partisinin İzmir İl ve ilçe belediye başkan adaylarını açıklamak için düzenlenen törende konuşan Bahçeli, "İzmir'i hak ettiği itibar ve gelişmişlik düzeyine çıkarmak için kararlı ve hazırlıklı olan kıymetli dava arkadaşlarımı sizlerin huzurunda açıklayacağız. Milliyetçi Hareket Partisi bu aziz kentimizi topyekûn yönetmeye, dengeli kalkındırmaya, hızlı büyütmeye ve çok kazandırmaya iddialı ve inançlıdır. İzmir CHP ile AKP arasındaki seviyesiz itişmeye ve kayıkçı kavgasını andıran gerilime mecbur değildir. İzmir kriz tellallarının eline mahkûm olmamalıdır" diyerek şöyle devam etti:
"Türk milletinin mavi gökyüzü başını AKP'nin çektiği, CHP'nin iştahla yardım ettiği malum ve meşhur odaklar tarafından perdelenmiştir. Biliyoruz ki, zincirleme gelen felaketleri buna sebep olanlar engelleyemez. İzmir'in meselelerini müsebbipleri çözemez. İzmir'i kurtarılmış cephe olarak vehmeden, sorunlara tamamen ideolojik mercekle yaklaşan sözde elit tabaka bir yanda, bu aziz kente gavur yaftası vuran inanç hortumcuları diğer yandadır. Uçurumun iki yanında toplanan fırsatçılar İzmir'in aleyhine olacak ne varsa yapmaktadır. Milli vicdanına güvendiğim, Cumhuriyet'i kalplerinde yükselten İzmirli kardeşlerim artık demagojiden bıkmıştır. Laf kalabalıkları karın doyurmamaktadır.
Belagat örnekleri, hamaset nutukları İzmirlinin hayatına, hanesine ve hasretini çektiği mutlu ve refah dolu günlerin gelmesine katkı vermemektedir. İzmir sorunlarından kurtulmak için her imkâna sahiptir. İnşallah İzmir'de 30 Mart günü sandıklar patlayacaktır. Ve Milliyetçi Hareket Partisi İzmir'de başarıya ulaşacaktır. Türkiye'nin MHP'ye ihtiyacı vardır. Türk milletinin MHP'ye çağrısı artık yüksek sesle işitilmektedir. Mazlumlar, mağdurlar, muhtaçlar, milliyetperverler, mukaddesat âşıkları, müessir kalpler, milli vicdanlar, millet sevdalıları, düşkünler, yetimler, boynu bükükler alayı birden Milliyetçi-Ülkücü Hareket'e umut bağlamıştır. Vatanımızın her köşesinde 'Artık Yeter' sadaları çınlamaktadır. Sorumluluğumuz büyüktür. Görevimiz ağır, işimiz çoktur. Bize göre, Türkiye'nin düzlüğe çıkması, engellerden ve engebelerden sıyrılması için 30 Mart altın fırsattır. Tehlikelerin alt edilmesi için 30 Mart milattır.
Türkiye'nin toparlanması, nabzının düzelmesi, prangalarından kurtulması için 30 Mart nirengi noktasıdır.
Emanetin sahibi aziz milletimiz 30 Mart'ta iktidarından ana muhalefetine, PKK'sından BDP'sine, HDP'sinden var olan değişik kaos tüccarlarına kadar bütün hastalıklı ve hasarlı siyaset odaklarına en ağır dersi verecektir.
AKP devranı yakında kapanacaktır. AKP kervanı yolda kalacaktır. AKP mumu sönecektir. Aldatma, kandırma ve palavra iktidarı kepengi indirecektir. AKP gemisi milli iradeye toslayacak ve siyasi tarihin dehlizlerine gömülecektir.
Recep Tayyip Erdoğan sultası, hanedanın saltanatı, hukuksuzluğun egemenliği, küstahlığın hükümranlığı, şiddetin bilirkişiliği geri gelmemek üzere bitecektir. Türk milleti 30 Mart'ta huzura uyanacak, İzmir belaları def edecektir.
Buna inancım tamdır. 30 Mart, ihanetin başına çuval geçirilecek tarihtir. 30 Mart, bölünme ve parçalanma katarının devrileceği tarihtir. 30 Mart Türklüğe biçilen kefenin, Türk milletine hazırlanan hain projelerin, vatana örtülen kapkara örtünün delik deşik edileceği tarihtir. 30 Mart kavgadan menfaat uman, çatışmadan beslenen, cepheleşmeden nemalanan tüm gruplara, tüm aktörlere, tüm işbirlikçilere milli iradenin tokadı olacaktır. Kaldı ki başka çare kalmamıştır."
-"İZMİR İÇİN TÜM ZORLUKLARI YENERİZ"-
Parlak geleceğe bir ve beraberce ulaşmanın, milli ruh ve şuurla olacağını ifade eden Bahçeli, "Biliyor ve seviniyorum ki, Milliyetçi Hareket Partisi'nin her ferdi, vatan, bayrak ve millet ortak sevgisinde buluşmuş, kökeni, mezhebi ve anasının dili ne olursa olsun, milletimin her evladı tarihi vazifeye hazırdır. 45 yıllık bu kutlu hareket her insanımızı aziz ve eşsiz görerek, hiç kimseyi yabancı ve öteki telakki etmeyerek, doğudan batıya, kuzeyden güneye Türkiye'ye hizmet etmeye hazırdır. Biz Türk milleti için gerekirse tüm gemileri yakarız. Biz İzmir için tüm zorlukları yeneriz" dedi.
Bahçeli şöyle devam etti:
"Biz vatanımız için gerekirse candan, gerekirse yardan, gerekirse de serden gözümüzü kırpmadan, en küçük tereddüt göstermeden anında vazgeçecek yüce gönüllüğü gösteririz. Bundan herkes emin olmalıdır. Tıpkı dün olduğu gibi, iş başa düşer, ki çok yakında düşecektir; ezayı göğüsler, çileyi yere serer, eşkıyayı bir çırpıda ezer geçeriz. Tıpkı dün olduğu gibi, şehadet şerbetinden kana kana içmiş mübarek ülkücü ömürlerin hatırasını bayrak yapar; cefayı imanımızla eritir, kuşatmaları sevdamızla yarar, kumpasları cesaretimizle tersine çeviririz. Ne oyunlardan yılarız, ne tuzaklardan korkarız. Ne saldırılardan ürkeriz, ne de onun bunun iftirasından çekiniriz.
Allah'a hamd ederim ki, adımız belli, sanımız belli; geldiğimiz yer belli, gideceğimiz kutlu gaye açıktır. Yarım asra yaklaşan siyasi mücadelemizin her sayfası, her satırı şeref ve şanla doludur. Tertemiz bir maziden süzülüp gelen, Türk-İslam ülküsünde kaynaşmış, karışmış ve kucaklaşmış fedakâr ve kahraman nesillerin bizlere bıraktığı mirası baş tacı yaparak ilerliyoruz. Türk milletinin yegâne gücü olduğumuzun farkında olarak, bir adım dahi gerilemeyecek mücadele azmimizle milletimize hizmet etmek amacıyla yanıp tutuşuyoruz. Biz iyinin, güzelin, zarafetin, nezaketin ve gönülleri kazanmanın yanındayız. Biz doğru insanlarla, doğru yerde, doğru hedeflerle doğrunun tarafındayız. Biz dürüstlüğün, milli vakarın, korkusuzca milli varlığı savunmanın derdindeyiz. Çok şükür yalpalayarak, kavisler çizerek, fırıldak gibi dönerek bugünlere gelmedik. Çok şükür birilerinin gölgesi, vesayeti altında siyaset yapmadık. Kısa görüşlü, köhne anlayışlı, kısır zihniyetli, çarçabuk sönen heyecanlarla yola çıkmadık. Ölümlerden korkmadık, yaşatmaktan ve taptaze bahar havası gibi umut dağıtmaktan ayrılmadık."
-"GÜNAHA BATANLARDAN, PARAYI TERCİH EDENLERDEN OLMADIK"-
Partisinin yerli ve yabancı mihraklara asla tavizkar olmadığını vurgulayan Bahçeli, "Sırf çıkar ittifaklarına bel bağlayarak devleti tanınmaz ve tanımlanmaz hale getirmedik, böyle bir şeyi aklımızın ucundan geçirmedik" dedi. İstediklerini sadece "Önce Allah'tan sonra Türk Milletinden istediklerini" söyleyen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Allah'a ne kadar şükretsek azdır ki, zalimlerden, zulmedenlerden, nefsine tapanlardan, şirk koşanlardan, günaha batanlardan, parayı imana tercih edenlerden olmadık. Din bezirgânları, din kaçkınları, din sömürücüleri arasında fani hayatımızın hiçbir bölümünde bulunmadık. Yüce dinimiz İslam'ı nakde çeviren ahlaksızlardan, Tevhid inancını siyaset ve ticaret malzemesi yapan münafıklardan, çağımızın vicdanı soykırıma uğramış Deccallarından hamd-ı senalar ederim ki olmadık, bundan sonra da kesinlikle olmayacağız. Hakikatleri hırslarıyla örseleyenler, banka hesaplarını manevi zenginliğe üstün tutanlar, şeytani dürtüleri rahmani tutkuların üzerine çıkaranlar kuşku yok ki bizi anlayamazlar.
Milliyetçi Hareket Partisi fırtınalı denizde en güvenli limandır. Milliyetçi Hareket Partisi gecenin en zifiri anında gözleri kamaştıran nurlu ışıktır. Milliyetçi Hareket Partisi göz gözü görmez toz toprak içinde yılgınlıkları dağıtan, çıkış yolunu gösteren milli fenerdir. Biz bu anlayış, bu kabul, bu köklü ve sağlam tecrübeyle 30 Mart 2014 seçimlerine hazırlanıyoruz. Kutlu davamızı başarıyla daha da büyütmek, yerelden genele manşetleri yene yene, senaryoları yırta yırta, bariyerleri yıka yıka, tezgâhları yaka yaka iktidar olmak bizler için tarihi bir mesuliyettir. Biz de bunu başaracak irade haddinden fazladır. Biz de bunu gerçekleştirecek yürek, ileri görüşlülük, derin vizyon, engin birikim, azalmayacak heyecan, tavsamayacak bağlılık, zayıflayamayacak mensubiyet duygusu, eksilmeyecek mücadele ziyadesiyle vardır. Yalnız ve yalnız Türk milletinin menfaatini gözetmekten yorulmayacağız. Sadece ve sadece Türkiye demekten, Türk ve İslam'ın yaşandığı ve kalbimizde canlı tuttuğumuz fikri ve vicdani vatan coğrafyalarıyla ilgilenmekten vazgeçmeyeceğiz."
-"SON 11 YILDIR, YAŞANMAYAN REZALET VE BUNALIM KALMAMIŞTIR"-
Türkiye son 11 yıldır her tarafından kuşatıldığını söyleyen Bahçeli, "Neredeyse yaşamadığı rezalet ve bunalım kalmamıştır. Başbakan ve hükümeti komplolarla, tehlikeli kampanyalarla Türk milletinin tepesine çökmüş, önünü kapatmış, bağrına ateş topu gibi düşmüştür. Dünden bugüne herkes şahittir ki; Telefon ve ortam dinlemeleriyle özel hayatlar mahvedilmiştir. Çarşaf çarşaf mahrem bilgiler servis edilerek insan hak ve özgürlükleri baltalanmıştır.
Tuzaklar kurulmuş, iftiralar atılmış, odalara böcekler monte edilmiş, haneler gözetlenmiştir. Şafak vakitleri operasyonlar yapılmış, evler köşe bucak aranmış ve suç dosyalarına uyduruk, ihdas edilmiş kanıtlar koyulmuştur.
Sözde darbe davalarında kullanılmak üzere kazılar yapılmıştır. Topraktan silahlar fışkırıyor diye beyanatlar verilmiştir. Bavul dolusu belgeler, sahte CD'ler aslı astarı olup olmadığına bakılmaksızın darbe teşebbüslerine delil olarak kullanılmıştır" dedi.
TSK'nın içinden terör örgütleri çıkarıldığını ve genelkurmay başkanları terörist olarak suçlanmış ve cezaevine konulduğunu hatırlatan Bahçeli, "Hazırlanan eylem planlarına atılan imzaların ıslak olup olmadığıyla ilgili izler sürülmüş, Türk askeri tabur tabur mahkemelerde sorguya çekilmiştir. Geceli gündüzlü araştırma, inceleme ve soruşturmalar yapılmış, darbeci olarak mimlenenlerin hayatı karartılmıştır. Sözde darbe davalarındaki usül hataları, sübjektif yorumlar, üretilmiş deliller, PKK'lı gizli tanıklar, vicdanlara sığmayan kararlar asrın skandalı olarak hafızalara kazınmıştır" diye konuştu.
-"TSK AŞAĞILANDI"-
"Darbeyle hiçbir alakası olmayan terörle mücadele kahramanları tarihin en ciddi insanlık suçuna maruz kalmışlardır" vurgusu yapan Bahçeli, şöyle konuştu:
"Kırılmadık kalp, yıkılmadık umut, üzülmedik mazlum, terslemedik vicdan neredeyse bırakılmamıştır. Darbecilerle mücadele propagandasıyla TSK aşağılanmıştır. Ülkemiz AKP'nin iktidar yıllarında insafını bozuk para gibi gören ahlaksızların, ciğeri beş para etmez müfterilerin oyuncağı olmuştur. Bu haksızlık elbette kimsenin yanına kalmayacaktır. Ve sonunda TSK'ya atfedilen suçlamaların komplo olduğu, zoru görünce her değerini satacak AKP'li yüzler tarafından itiraf edilmiştir.
Sözde darbe davalarında verilen kararların adil ve hukuka uygun olmadığı artık anlaşılmıştır. Bu yanlışın düzeltilmesi, hakların iadesi için gerekli hukuki girişim hızlı bir şekilde yapılmalıdır. Hatırlarsanız, Başbakan Erdoğan Türk askeri yargılanırken, ne hikmetse, hukukun üstünlüğünü hiç dilinden düşürmemiş, hukuka saygısını hiç elden bırakmamıştır. Başbakan Erdoğan Türkiye'yi 17 Aralık'tan beri meşgul eden 'Rüşvet ve Yolsuzluk' iddialarını örtbas etmek için her yola başvurmaktadır. Gizli kapaklı işlerin meydana çıkmasından oldukça rahatsızdır. Rüşvet alıp veren faillerin, yolsuzluğun içine batan yandaşların, bürokratların, siyasetçilerin, bakanların ve hanedan mensuplarının adaletin karşısına çıkmasından aşırı korkmaktadır. İktidar; hukuka müdahale etmekte, adil yargılamayı sekteye uğratmaktadır. Savcıların görevini mevzuata uygun icra etmesine zorluk çıkarmaktadır. Polisin adli kolluk görevini tam ve eksiksiz yapmasını sabote etmektedir. Başbakan ve hükümeti Anayasa'ya aykırı davranmaktadır. Cumhuriyet savcıları tarafından, yolsuzlukla anılan, haklarında çok vahim iddialar bulunan kişilerin mahkeme karşısına çıkarılmasına Başbakan mani olmaktadır."
-"TÜRKİYE HUKUK DEVLETİ OLMAKTAN HIZLA UZAKLAŞTI"-
Bahçeli, Türkiye'nin hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaştığını belirterek, "Başbakan'a göre hedef yapılan güzel işler, demokrasi, millet ve milli iradedir. Yani ortada hırsızlık, yolsuzluk, hukuksuzluk, kapkaç, aşırma yoktur. Bu kafaya göre bunların hepsi kuru iftiradır. Büyüyen Türkiye'ye karşı kan, faiz ve savaş lobileri harekete geçmiş, çeteler belini doğrultmuş, paralel devlet tezgah kurmuştur. 'Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu'nun Türkiye dışında planlanan alçak bir proje olduğu, bunun ise maşalığını, taşeronluğunu ülke içinde bazı örgüt, bazı medya, sermaye ve siyaset çevrelerinin üstlendiği Başbakan tarafından hayasızca beyan edilmiştir.
Bu mantığa göre ortada rüşvet falan da yoktur. Çalma çırpma haberleri düzmecedir, iddialar asılsızdır.
Güya kirli ittifaklar işbaşındadır. Güya karanlık örgütler devrededir. Sanırsınız ki, Başbakan ve hükümeti masumdur, Türkiye'yi çekemeyenler ellerini ovuşturmaktadır. Gene sanırsınız ki, Başbakan etrafıyla birlikte sütten çıkmış ak kaşıktır. Her tarafı kara kesilmiş, milletin kesesine, devletin kasasına, yetimlerin hakkına, yok yoksulun cüzdanına hortum bağlayan iktidar ve yandaşları yüzsüzce, pervasızca, telaşla üste çıkmaya çalışmaktadır. Başbakan Erdoğan sözüm ona yeni Türkiye'nin istiklal mücadelesini başlattıklarını utanmaksızın, yüzü kızarmaksızın açıklamaktadır" şeklinde konuştu.
-"YOLSUZLUK NE ZAMAN İSTİKLAL SAVAŞI OLMUŞTUR?"-
Başbakan Erdoğan'ın "İstiklal" benzetmesini sert dille eleştiren Bahçeli, "Bu savaşın tarafları kimdir, kimlerden oluşmaktadır? Başbakan için istiklal ne anlama gelmektedir? Yolsuzluğu örtmek ne zamandır istiklal savaşı olmuştur?
Hırsızı kayırmak ne zamandır istiklal savaşı olarak formüle edilmiştir? Rüşvetçileri kollamak, kara paracıları temizlemek, yasa dışı bağlantıları kapatmak istiklal kavramıyla nasıl özdeşleştirilmektedir? Helale yüz çevirip haramın derin çukuruna düşmek istiklal mi, yoksa ikbal mücadelesi midir? Kul hakkını gasp etmek istiklalin mi, yoksa iflas etmiş siyasetin mi eseridir? Ayakkabı kutularının banka şubesi olması, kamu arazilerini usulsüz şekilde yönetiminde mahdum ve yandaşların yer aldığı vakıflara peşkeş çekilmesi istiklal midir? İhalelere fesat karıştırılması, altın kaçakçılığı, bakanlara kuryeler eşliğinde ve çantalar dolusu rüşvet dağıtılması istiklal olarak mı görülmektedir?" sorularını gündeme getirdi.
Başbakan Erdoğan'ın istiklali en son ağzına alması gereken kişi olduğunu söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Çünkü istiklalimize kast eden bu şahıstır. İstiklalimizi gölgeleyen, yerli ve yabancı güç ve çevrelere devleti teslim eden bu kişidir. Türk milletinin istiklalini terör lobilerine, cinayet projelerine, illegal örgütlere, devlet içinde yuvalanan her neviden gruplara ikram eden bu gıybet ehli ve günahkâr yüzdür. Böylesi garabet kişilikler, dün lanetlediğini bugün kutsamaktan, kapalı kapılar arkasında veryansın ettiklerine de meydanlarda alkış tutmaktan asla kaçınmazlar. Başbakan Erdoğan da aynen böyle yapmaktadır. Milletimizi etnik temelde bölme teşebbüsü yetmemiş, bu kez de zihnen ve kalben parçalamayı amaçlamıştır. Başbakan Erdoğan ithamlardan ve suçlamalardan yakayı kurtarabilmek niyetiyle Türk milletini birbirine düşürmeye azmetmiştir.
Türkiye 17 Aralık'tan beri kan kaybetmektedir. Başbakan Erdoğan ve hükümeti hukuk devleti prensibini rafa kaldırmak için her çirkefliğe meyletmektedir. İktidarla menfaat birliği kurmuş sahtekârlar, imtiyazlı zümre, yeni yetme elit taife tam korumaya alınmış, zırha büründürülmüştür. Bu ülkede kanun karşısında herkes eşittir. Şayet 'Rüşvet ve Yolsuzluk' iddialarında adı geçenler yargı önüne çıkarılmazsa hukukun vaaz ettiği eşitlik ilkesi zedelenecektir. Mahkemelere güven tamamen bitecektir. Hiç kimsesi olmayan, arkası ve dayanağı bulunmayan insanlarımızın devlete karşı itimat ve inançları eriyecektir. Bu durum bir devletin çökmesi, orman kanunlarının egemen olması için yeter sebeptir. Milli vicdan bu gelişmeler karşısında perişan olacak, toplumu bir arada tutan ahlaki ve hukuki normlar birer birer hükümsüz kalacaktır. Uyarıyorum, bu şartlar altında ekonomik kriz kaçınılmazdır. Dikkat edilsin, krizin tüm belirtileri görülmeye başlanmıştır. Türkiye bu doz ve ölçüde giderse, siyasetin hukuka duvar olması sürerse; Dövizdeki yükselme, borsadaki iniş daha da hızlanacak, Türkiye vahim bir ekonomik buhranla, reel krize kadar sıçrayacak panik haliyle karşılaşacaktır. Yerli veya yabancı yatırımcılar kaçacak, Türkiye'nin risk primi artacak, faizleri durdurmaya kimsenin gücü yetmeyecektir."
-"TARİHE KAYIT DÜŞÜYORUM"-
"Tarihe kayıt düşüyorum" diyen Bahçeli, "Bu kapsamda fren tutmayan yoksulluk ve işsizlik döngüsü, siyasi kaos demokrasi dışı müdahalelere açık davetiye çıkaracaktır. Hukukta başlayan çöküş hali dalga dalga büyüyerek güven duygusuna öldürücü bir darbe vuracak, birlikte yaşama idealini sarsacaktır. Muhtemeldir ki, bölücüler bu sisli ve karanlık ortamdan istifade etmek için provokasyonlarını artıracaklar, yangın Türkiye'yi baştanbaşa etkisi altına alacaktır. Yolsuzlukların üstüne kararlı ve sağlam gidilmedikçe, Türkiye üçüncü dünya ülkesi klasmanına gerileyecek, maalesef ki etnik, mezhep ve ideolojik bölünmeler keskinleşecektir" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'a "Aklı varsa biraz susmalı, geriye çekilmelidir. Görevini yapan savcılara 'yüz karası' diyen Başbakan, gücü yetiyorsa, vicdanı varsa, yolsuzluğun başında değilse, yüzü zift gibi kararmış yanındaki hırsızlara, milletin parasıyla zenginleştirdiği asalaklara bakmalıdır" diyerek yüklenen Bahçeli, "AKP'ye oy vermiş kardeşlerim bu vahim gerçekleri görmelidir. AKP'nin içindeki vatansever milletvekili arkadaşlarım yetti gayri diyerek devreye girmeli, daha fazla kendilerini göstermelidir. Artık Başbakan'ın önündeki yollar ikiye düşmüştür. Ya 'Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması'nın önünü açacak, ya da kendi sonunu hazırlayacaktır. Ya Tunus'un devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali gibi ülkeden kaçacak, ya da yüce Divan'da yaptıklarının hesabını verecektir" dedi.
-MHP ADAYI BELLİ OLDU-
Bahçeli'nin konuşmasının ardından MHP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayının Murat Taşer olduğu açıklandı.
Son Dakika › Güncel › MHP Lideri Bahçeli: Gerekirse Tüm Gemileri Yakarız - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?