Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Geçmişteki birtakım yanlışları, hataları, eksikleri bugün yürütülen mücadeleye teşmil etmeye çalışanlar art niyetlidir. Terör örgütünün değirmenine bunlar su taşımaktadırlar. Ahlak, vicdan ve hukuk sınırları içinde mücadele yürüten her bir güvenlik görevlisi benim öz kardeşim, öz evladım mesabesindedir, canımdan bir parçadır. Bunun böyle bilinmesi lazım" dedi.
Erdoğan, Türk Kızılayı Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, terör eylemlerini kınayarak, silahlar, el yapımı bombalar, roketler, canlı bombalar ve bombalı araçlarıyla güvenlik güçlerini ve vatandaşları hedef alan teröristlerin önünde iki yol bulunduğunu ifade etti.
"Ya teslim olup, adaletin haklarında verecekleri karara razı olacaklar ya da kıstırıldıkları deliklerde birer birer etkisiz hale getirileceklerdir. Başka çareleri yok." diyen Erdoğan, Türkiye'nin önünde artık ikinci bir yol kalmadığını vurguladı. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Demokratik açılım' dedik olmadı. 'Milli, birlik ve kardeşlik' dedik olmadı. 'Çözüm Süreci' dedik, yine olmadı. Tüm samimiyetimizle, tüm iyi niyetimizle, her türlü riski, eleştiriyi göze alan diğer alternatifleri hayata geçirmeye çalıştık, olmadı. Karşılığında mahalleleri, sokakları, binaları tuzaklanmış şehirler, 79 milyonun tamamını hedef alan bombalı araçlarla yavrularımızı katletti, şehit etti. Dolayısıyla, terör örgütünün, onun güdümündeki yapıların söyledikleri hiçbir sözün geçerliliği, güvenilirliği yoktur. Bizim de milletimizin de devletimizin de nezdinde en küçük bir itibarı, en küçük bir karşılığı kalmamıştır.
Bölge insanı, terör örgütünün o sırtlan yüzünü gördükçe, devletine daha çok sahip çıkmaktadır. Bundan sonra terör örgütü ve yandaşları, yalanlarıyla, riyalarıyla evrensel kavramların arkasına saklamaya çalıştıkları kanlı elleriyle ne bölge halkını ne de dünyayı kandıramayacaklardır. Bölücü terör örgütü, bölge ve Türkiye üzerinde hesabı olan herkes için elverişli bir malzeme olmanın ötesinde hiçbir karşılığı, itibarı, anlamı olmayan 'kullan-at' türü bir araçtır.
Ülkemizdeki her vatandaşımız gibi Kürt kardeşlerim de bu gerçeği görmektedir. Buradan tüm güvenlik güçlerime sesleniyorum, terörle ve teröristlerle yürüttüğünüz mücadelede devletimiz de milletimiz de sonuna kadar sizin yanınızdadır. Güvenlik güçlerimizi canları pahasına yürüttükleri bu mücadeleden dolayı eleştirmeye, tahkir etmeye, tehdit etmeye kalkanlar karşılarında önce şahsımı ve ardından milletimi bulurlar, bunu bilmeleri lazım."
"Kimse, bu millete o paçavralarını bayrak diye dayatamaz"
Erdoğan, "Geçmişteki birtakım yanlışları, hataları, eksikleri bugün yürütülen mücadeleye teşmil etmeye çalışanlar art niyetlidir. Terör örgütünün değirmenine bunlar su taşımaktadırlar. Ahlak, vicdan ve hukuk sınırları içinde mücadele yürüten her bir güvenlik görevlisi benim öz kardeşim, öz evladım mesabesindedir, canımdan bir parçadır. Bunun böyle bilinmesi lazım" dedi.
Güvenlik güçlerinin görevlerini gönül huzuruyla yürütebilmeleri için ihtiyaç duyulan düzenlemelerin süratle hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, operasyonlarda hayatlarını kaybeden tüm şehitlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralanan güvenlik görevlilerine şifa diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Tek millet diyoruz. Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Boşnak,Gürcü ve Romanı ile aklınıza ne gelirse tek millet, 79 milyon tek millet. Tek bayrak. Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır. Toprak, eğer ki uğrunda ölen varsa vatandır. Kimse, bu millete o paçavralarını bayrak diye dayatamaz. Bunun, çok iyi bilinmesi lazım. Avrupa'da bize dost görünmeye çalışanlar, uluslarası toplantıyı yaptıkları yerin yanında terör örgütü olarak ilan ettikleri örgütün paçavrasını, teröristlerin resimleri kurdurdukları çadırda orada sergiliyorlar. Ondan sonra da 'dostuz' diyorlar. Nasıl dostuz? Eğer, dostsak, terör örgütü olarak ilan ettiğin bir örgütün, paçavrasını orada sen nasıl dalgalandırırsın? Nasıl onları misafir edersin? O teröristlerin resimlerini orada nasıl sergilersin? Bu nasıl dostluk?"
"Tek vatan" anlayışının öneminin de altını çizen Erdoğan, "780 bin kilometrekareyle tek vatan ve bu vatanda kimse operasyon yapamaz." dedi.
Erdoğan, dördüncü unsurun da "tek devlet" olduğunu vurgulayarak, "Bizim, tek devletimiz var. Türkiye Cumhuriyeti devleti. Yok, paralel devlet yapılanmasıymış, yok şu devletmiş, yok bu devletmiş. Asla ve katiyen böyle bir şeye yeltenenler karşılarında bizi bulacaklardır. Şu andaki mücadele, paralel devlet yapılanmasıyla da aynı istikamette devam ediyor, diğerleriyle de aynı istikamette devam ediyor. Bu kutlu yolda mücadele ederken tüm kahramanlarımıza muvaffakiyetler diliyorum. Allah yüreklerine, bileklerine güç, kuvvet versin" diye konuştu.
Ankara Kızılay'da bölücü terör örgütünün gerçekleştirdiği bombalı saldırı üzerine Azerbaycan'da yapılacak toplantıya gidemediğini anımsatan Erdoğan, "Avrupa'daki saldırıların ardından başsağlığı için oralara koşan liderlerden hiçbiri de ülkemize kadar zahmet etmemişti." dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Azerbaycan ziyaretim mümkün olmayınca, kardeşim Cumhurbaşkanı Aliyev, 'siz gelmeyin, ben Türkiye'ye geliyorum' demiş ve kendisi Türkiye'ye gelmişti. Acımızı burada paylaştık. Yüksek düzeyli stratejik toplantımızı burada yaptık. Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Toplantısı'nın ardından yaptığımız basın toplantısında Sayın Aliyev kardeşimizle, o kardeşle, o birbirimize sarılışımız dünyaya aslında önemli bir mesajdı. Kendisiyle, Amerika'da Güvenlik Zirvesi sırasında da görüşmemiz oldu. Orada dertleşme fırsatımız oldu. Tabii, henüz ülkeye dönmeden Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki olaylar patladı. Kendisine başsağlığı diledim. Bu saldırıda da yine hayatlarını kaybeden Azerbaycan askerlerine Allah'tan rahmet ve dostum Aliyev'e, Azerbaycanlı kardeşlerime başsağlığı diliyorum. Çünkü yoğun bir mücadele, yoğun bir savaş orada devam ediyor.
Türkiye, Karabağ meselesinde en başından beri Azerbaycan'ın yanındadır ve yanında olmaya da devam edecektir. Karabağ'da yaşanan işgalin ve katliamların acısı Türk milleti olarak bizim de yüreğimizi yakıyor. Karabağ'ın işgal edildiği günlerde 1992 yılında rahmetli Abdurrahim Karakoç abimiz, bu konuda duygularını 'Kendimizden koptu kendi bağrımız/ Zulüm girdabında yandı bağrımız/ Hedef tahtasına döndü bağrımız/ Alevler sizdeyse közü bizdedir/ Sizdeki yaranın özü bizdedir' diye dile getirmiş. Biz de Azerbaycanlı kardeşlerimize aynısını söylüyoruz. Közü, bizdedir.
"Hayatını kaybeden her Azerbaycan askeriyle bizim de bağrımızdan bir parça koptu" diyen Erdoğan, "Zulüm ilelebet devam etmez. Karabağ bir gün yeniden mutlaka asli sahibine geri dönecek, Azerbaycan'ın olacaktır, buna inanıyorum. Neredeyse çeyrek yüzyıldır vatanlarından uzak yaşayan Karabağlı kardeşlerimiz bir gün mutlaka yurtlarına, evlerine döneceklerdir. Buna yürekten inanıyorum. Bir kez daha dost ve kardeş Azerbaycan'a olan desteğimizi ifade ediyor, kayıplarından dolayı kendilerine taziyelerimi iletiyorum." ifadelerini kullandı.
Yaşanan her hadisenin, acının, mağduriyetin, dökülen her gözyaşının Kızılay'ın önemini çok daha farklı gösterdiğini ifade eden Erdoğan, yaralı askerlerin tedavisiyle başlayıp, "kara gün dostu" unvanını hak eden geniş bir hizmet ağına ulaşan Kızılay'ı daha da ileriye taşıyacaklarını söyledi.
Kızılay'ın, afetten kan ihtiyacına, göçten uluslararası yardım operasyonlarına, eğitimden araştırma, geliştirmeye kadar her konuda kendi alanının marka kurumu haline dönüşmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, bu çalışmaları yaparken yeni seçilecek yönetimin, 30 dönüm arazi üzerindeki yeni merkeziyle dünyaya çok daha farklı mesajları olacağına inandığını aktardı.
Erdoğan, yeni projelerle Kızılay'ın ciddi bir sıçramayı gerçekleştireceğini belirterek, Olağan Genel Kurulun, Kızılay'a, millete ve dünya mağdurlarına hayırla olmasını temenni etti.
Konuşmalardan önce, aralarında Suriyeli çocukların da bulunduğu koro, konser verdi.
Genel Kurula, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da katıldı.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Suriyeli mülteci çocuklar tarafından el işi kağıdıyla yapılan Türk bayrağı hediye edildi.
Öte yandan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Divan üyeleriyle tokalaşırken düşen Türk ve Kızılay bayraklarını yerden alarak, öptü ve alnına koydu.
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Türk Kızılayı Olağan Genel Kurulu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?