Başbakan Davutoğlu Ortak Yayında Soruları Yanıtladı - Son Dakika
Politika

Başbakan Davutoğlu Ortak Yayında Soruları Yanıtladı

Başbakan Davutoğlu Ortak Yayında Soruları Yanıtladı

Davutoğlu: (1) "Bizim çözüm sürecinden anladığımız, bu tarihi derinliğe dayanan kimlik ve bugün demokratik hukuk devleti vatandaşlığından kaynaklanan ortak hukuk sistemi ve ortak vatandaşlık hissimizin dayandığı insan hakları, insan odaklı politika. O bakımdan kesinlikle karamsarlığa kapılmasın hiç kimse.

16.10.2014 01:04
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bizim çözüm sürecinden anladığımız, bu tarihi derinliğe dayanan kimlik ve bugün demokratik hukuk devleti vatandaşlığından kaynaklanan ortak hukuk sistemi ve ortak vatandaşlık hissimizin dayandığı insan hakları, insan odaklı politika. O bakımdan kesinlikle karamsarlığa kapılmasın hiç kimse. Ne biz bu iradeyi terk ederiz ne de bu çözüm sürecini bir şantaj gibi kullanmak isteyenlere fırsat veririz" dedi.

Başbakan Davutoğlu,  45 bölgesel ve yerel kanalın ortak yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Davutoğlu, bir gazetecinin son gelişmelerle birlikte çözüm süreciyle ilgili karamsarlığa düşmeye gerek olup olmadığını sorması üzerine, "Karamsarlığa düşmeye hiç gerek yok. Çünkü çözüm süreci olarak adlandırdığımız süreç  konjonktürel bir süreç değil" dedi.

Süreci, 30 yıldır devam eden ve daha öncesinde de yaşanan sıkıntıların biriktirdiği sorunlar yumağı olduğu için "çözüm süreci" olarak adlandırdıklarını dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fakat aslında şifa edici bir tarihi süreç var. Bu topraklardaki ortak tarihimiz bizi 1071 Malazgirt'te Alparslan'ın ordusundaki Kürtler, Türkler, bütün Anadolu kavimleri aslında yeni bir ışıkla bir araya geldiler. Artuklular, Eyyubiler Anadolu'da Mezopotamya arasında ve bütün Anadolu'da bir anlamda bizim kültürümüzün kaynaklığını teşkil eden o büyük birikim Selçuklular ortak tarihimizin eseri, ortak bir geçmişimiz var. İdris-i Bitlisi ile Sultan Selim arasındaki ilişki ve arkasından gelen o 5 asrı aşkın bir sürede, bütün o ortak kader bilincinin oluşturduğu muhteşem bir arka plan var. Şehirlerimizdeki mimariye bakarsanız bunu görürsünüz. Mardin'de hangi mimariyi diğerinden ayırt edebileceksiniz. Diyarbakır'a geldiğimde yaptığım konuşmada söyledim, 'tarihdaşlık' dedim. Diyarbakır'ın her bir surunda kimi Kürt kökenli, kimi Türk kökenli, kimi Mezopotamya'da hakim olmuş ama hepsi ortak medeniyetin paydası olan muhteşem bir tarihin arka planına sahibiz biz.

Bugün bu problemi çıkaranlar ister vaktinde insan haklarını, özgürlükleri sınırlayan ve tabiri caizse ceberrut, sert devlet anlayışını temsil eden, işte Dersim'de bir çok yerde görülen uygulamalar ki katı bir merkeziyetçi tavrın eseriydi ve empoze edici bir kimlik sadece bir Mezopotamya'da değil Güneydoğu Anadolu'da değil Anadolu'nun diğer taraflarında da farklı şekillerde tek tipçi bir anlayış vardı."

Davutoğlu, mevcut tek tipçi anlayışa tepki olarak başka bir tek tipçi anlayış ortaya çıktığını ve bunun da Kürt kimliğini tek bir statükoya, tek bir aidiyete indirgeyen, ortak paydayı mümkün olduğu kadar unutturmaya çalışan bir başka ideolojik tavır olarak ortaya çıktığını belirterek, şöyle devam etti:

"Çözüm süreciyle kastettiğimiz o tarihin derinliğinden gelen kardeşliği keşfeden bunu modern demokratik devlet anlayışıyla insanına saygı gösteren, her bir insanın  ana dilini, lehçesini, kültürünü sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da değil ülkenin her yerinde saygıyla anan, hiç kimseyi tahkir etmeyen, hiç kimseyi  dışlamayan bir vatandaşlık kimliğinde birleştirmeye çalıştık. Tarihdaşlık ve vatandaşlık. Tarihdaşlığın esası şu kimse tereddüt etmesin ki ben birçok Güneydoğu Anadolu şehrimizi doğudaki birçok şehrimizi akademisyen olarak da bir ilim adamı olarak da ziyaret ettim. Benim Konya sokaklarında hissedip de Diyarbakır sokağında hissetmediğim herhangi bir duygu yok. Aynı şeyi Diyarbakır'da da söyledim, Paris'te hissedemem. Hani 'Doğu'nun Paris'i Diyarbakır' demiştim Diyarbakır'daki konferansımda, 'Paris ne ki, Diyarbakır varken Paris'in ismi yoktu' diye ifade ederken aslında Diyarbakır'a duyduğum muhabbeti ve o sokakların her bir zerresinde hissettiğim o derin ortak kimlik aidiyetinden bahsediyorum. Aynı şekilde Mardin'e benim ne kadar aşık olduğumu Mardinliler bilir. Bunu şahsileştirmek için söylemiyorum. Bir Diyarbakırlı da Konya'ya gittiğinde Hazreti Mevlana'nın o arka bahçelerinde yürüdüğünde aynı şeyi hisseder."

"Aynı apartmanda karşılıklı oturan Türkler'le Kürtler'i ayırt edebilecek misiniz?"

"Şimdi nedir bizleri ayrı kılacak olan şey bunu söylüyorum" ifadesini kullanan Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Kurban Bayramı gibi kutsal bir bayramı, doğusunda, batısında ülkenin her yerinde bir yasa dönüştüren bu vandalizmin, bu şiddetin anlamadığı şey bu ya da yok etmeye çalıştığı şey bu. Yani öyle bir ayrım psikolojisi yerleşsin ki iki ayrı dünyadaymışız gibi algılansın. Olmaz. Niye olmaz biliyor musunuz? Sadece Konya ve Diyarbakır'da hissedilen şeyler açısından değil İstanbul'un belli semtlerinde aynı apartmanda karşılıklı oturan Türkler'le Kürtler'i ayırt edebilecek misiniz? ya da Araplar'ı ya da diğerlerini. Zaten bunu anlayamadıkları için bizim içerideki çözüm sürecine bakışımızı anlayamıyorlar, Suriye politikasını veya diğerlerini de anlayamıyorlar. Bizim için fark yok. Bunu bir Başbakan olarak devlet sorumluluğu içinde söylüyor değilim sadece. Zaten bir başbakan olarak herhangi bir vatandaşımın diğerinin yanında üstün ya da farklı, imtiyazlı gördüğüm anda bu koltuğu bırakmam gerekir ama bu toprakların bir evladı olarak ben de Hakkari'de doğmuş olabilirdim, bu benim elimde olan bir şey değil. Bu toprakların evladı olarak bu topraklarda yetişen birisi olarak o manzaraları gördüğümde, en son yaşanan şeyleri ve aslına bakarsanız yine ortak kimliğimizle bunları aşabiliyoruz, başka ülkeler bu tür şeyleri aşamıyorlar. Bizim çözüm sürecinden anladığımız bu tarihi derinliğe dayanan kimlik ve bugün demokratik hukuk devleti vatandaşlığından kaynaklanan ortak hukuk sistemi ve ortak vatandaşlık hissimizin dayandığı insan hakları, insan odaklı politika. O bakımdan kesinlikle karamsarlığa kapılmasın hiç kimse. Ne biz bu iradeyi terk ederiz, ne de bu çözüm sürecini bir şantaj gibi kullanmak isteyenlere fırsat veririz."

"Çözüm süreci bizim için tarihten gelen şifa ilacıdır, konjonktürel alınmış bir karar değil" ifadesini kullanan Davutoğlu, "Birileri bu şifa edici yerine halkımıza zehir sunmak isterse, o zehri ayıklarız şifa ilacını içmeye devam ederiz. Hiçbir şekilde hiçbir vatandaşımın ne Diyarbakır'da ne Mardin'de ne Hakkari'de ne Bitlis'te ne Bingöl'de ne Urfa'da ne Gaziantep'te ne de Edirne'de, Tekirdağ'da, Çanakkale'de, Konya'da ümitsizliğe kapılmasını istemeyiz. Böyle bir gerekçe de yok. Ümitsizlik ve karamsarlık tam da bu sürece darbe vurmak isteyen, bu kardeşliğe darbe vurmak isteyenlerin ulaşmak istediği şey. Bunlara fırsat vermeyecek, psikolojik üstünlüğü elimizde tutacağız" dedi.

"Baas'ın değişik versiyonları bazı partiler"

Kurban Bayramı'nda meydana gelen olaylarda Hüda Par'lı Yasin Börü adlı bir gencin kurban eti dağıtırken öldürülmesini hatırlatılarak yöneltilen, "Burada bir çifte standart, bir çelişki yok mu?" şeklindeki soru üzerine ise Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Aslına bakarsanız bütün bu vandalizmin, şiddetin, onun için tek tipçiliğe atıfta bulundum, yapmaya çalıştığı grup konuşmasında da söyledim, Baas'ın değişik versiyonları bazı partiler maalesef, tek tip 'Ben burada siyaset yaparım, başka siyaset yapanlara izin vermem', 'Ben burada özgürlükleri kullanırım, başkalarının özgürlükleri kullanmasına izin vermem', 'Ben burada hak sahibiyim başkası hak sahibi değil', 'Ben burada işyeri açarım, dükkan açarım başkası açarsa yakarım' dediğiniz anda zalimleşirsiniz. Şimdi burada Yasin Börü kardeşimiz hangi görüşe sahip olursa olsun, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun 16 yaşındaki birinin 3 kattan atılması, üstünden arabalarla geçilmesi, işkenceye tabi tutulması, boğazının kesilmeye çalışılması, Allah aşkına barış, demokrasi diyenlerin bu tablo karşısında sessiz kalması mümkün mü? Türkiye'de geçen sene yine büyük üzüntüyle hepimizin şey yaptığı kayıplar yaşandı. Onlar için sesini yükseltenler niçin Yasin için yükseltmezler. Neden zulmün bir türünü yapanlara göre tasnif ediyoruz. Neden ortak bir vicdan harekete geçmiyor ve 'yeter' diyerek haykırarak 'Bu gençlerin her biri bir kıymettir ülkenin geleceğidir' diye seslenmiyor."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Başbakan Davutoğlu Ortak Yayında Soruları Yanıtladı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement