ÖZEL GÜNDEM (Tekrar) - Son Dakika
Güncel

ÖZEL GÜNDEM (Tekrar)

ÖZEL GÜNDEM (Tekrar)

'Süper dede'den torununa kesintisiz fizik tedavi imkanı İzmir'de, doğum sırasında beyninin oksijensiz kalmasına bağlı olarak serebral palsi (SP) hastası olarak dünyaya gelen Barış Ersan (9), dedesinin işlettiği kokoreç dükkanının bir bölümüne kurulan fizik tedavi aletleriyle kas...

01.01.2020 13:05
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

'Süper dede'den torununa kesintisiz fizik tedavi imkanı

İzmir'de, doğum sırasında beyninin oksijensiz kalmasına bağlı olarak serebral palsi (SP) hastası olarak dünyaya gelen Barış Ersan (9), dedesinin işlettiği kokoreç dükkanının bir bölümüne kurulan fizik tedavi aletleriyle kas gelişimini artırıyor. Fizik tedavi merkezlerinde gördüğü aletlerin benzerlerini torunu için tasarlayan Kadir Ersan, "Barış'ı sürekli gözümüzün önünde tutmak amacıyla burayı yaptık. Aynı zamanda fiziksel engeli olan diğer çocuklar da burayı ücretsiz olarak kullanabilir. Önüne de 'Barış Ersan Fizik Tedavi Çalışma Evi' diye tabela koyduk. Kapımız herkese açık" dedi.Doğum sırasında oksijensiz kalmasına bağlı, beyin hücrelerinin bir kısmı ölü olarak dünyaya gelen Barış Ersan, vücut hareketlerini ve kas gelişimini ciddi şekilde etkileyen SP hastalığı nedeniyle baş ve gövde koordinasyonunu sağlayamıyordu. Bir kokoreç dükkanı işleten dedesi Kadir Ersan sayesinde fizik tedavi merkezindeki imkanlara kavuşan Barış, tüm hareket ve duruş bozukluklarını bir bir yenmeye başladı. Sekiz yıldır annesini görmeyen, babası ve dedesi sayesinde yaşama tutunan Barış, sabah geldikleri kokoreç dükkanında hem özel eğitim alıyor, hem de günün her saati fizik tedaviye devam edebiliyor. Barış için çevrede gördükleri fizik tedavi aletlerinin benzerlerini hazırlayan Kadir Ersan, dükkanının bir bölümüne paralel yürüyüş barı, koşu bandı ve oyun alanı kurdu. Torununu sürekli gözünün önünde tutmak için fizik tedaviyi onun ayağına getirdiğini anlatan Ersan, "Rehberlik Araştırma Merkezi (RAM) raporları doğrultusunda verilen fizik tedavi, haftada 2 saattir. Aylık 8 saate tekabül eder. Oysa bu çocukların günde en az 5 saat çalışmaları gerekiyor. Biz bu boşluğu doldurmak için burayı hazırladık. Silindirlerin üzerine oturarak denge sağlamasını hedefliyoruz. Otomobil direksiyonu sayesinde kol kaslarını güçlendiriyor. Koşu bandımızın üzerinde dik duruş yeleği var. Masaj aletimiz var. Kendi tasarladığımız bacaklarını açma germe aletimiz var. Burayı aynı zamanda oyun alanı gibi kullanıyoruz" ifadelerini kullandı.'TÜM ATIL ALETLERE TALİBİZ'Barış'ın fizik tedaviye sürekli devam edebilmesi için yaklaşık 20 bin lira harcadığını anlatan Ersan, hediye gelen iki koşu bandı dışında inşaat malzemelerini dahi kendisinin üstlendiğini kaydetti. Fizik tedavi ihtiyacı olan herkesi davet ettiklerini belirten Ersan şunları söyledi: "Barış'ı sürekli gözümüzün önünde tutmak amacıyla burayı yaptık. Aynı zamanda fiziksel engeli olan diğer çocuklar da burayı ücretsiz olarak kullanabilir. Önüne de 'Barış Ersan Fizik Tedavi Çalışma Evi' diye tabela koyduk. Kapımız herkese açık. Bize bir ücret ödemeleri gerekmiyor. Ancak resmi olmadığımız için aile fertleri çocuklarını kendileri çalıştıracaklar. Biz sadece araçlarımızı onların kullanımına açıyoruz. Sosyal medyada yayınladık. Turgutlu'dan, Kemalpaşa'dan gelen çocuklar var. Hem Barış'a arkadaş oluyorlar, hem de onların sağlığına katkı vermiş oluyoruz. Barış burada çok mutlu. Biz şanslıyız. Böyle bir iş yerimiz var. Barış sosyal büyüyor, ama bütün çocuklar öyle şanslı değil. Hepsini sosyalleştirmek lazım. Biz atıl durumda olan tüm spor aletlerine talibiz. Kullanamadıklarımızı da başkalarına ulaştırabiliriz. Hedefimizde daha büyük alanda, daha büyük bir merkez kurmak var. Bunun koşullarını oluşturabilirsek, standartların üzerinde bir merkez yapmayı planlıyoruz. Başarabilir miyiz, zaman gösterecek."'BARIŞ POZİTİF İLERLİYOR'Barış'ı çalışma evinde ziyaret eden fizyoterapist Seçkin Serdar da fizik tedaviye ihtiyaç duyan çocukların ailelerine de büyük görev düştüğünü belirterek, "Barış'ın ailesi kafelerini terapi merkezine benzer bir şekilde düzenlemişler. Bu çok güzel bir yaklaşım. Çünkü fizik tedavi, SP gibi kas koordinasyonu sıkıntılı olan hastalarda her an olması gerekir. Egzersizlerin devamlılığı önemlidir. Aile bunun için güzel bir ortam hazırlamış Barış'a" dedi.Devletin SP hastalarına 45- 50 dakikadan oluşan yılda 90 seans hak tanıdığını dile getiren Serdar, bu sürenin her güne çıkarılması gerektiğini belirterek, "Burada manuel yaklaşımlarla beraber çoğu kas grubunu çalışabiliyoruz. Uzay terapi ortamı da yaratılmış. Yürüme bandı oluşturulmuş. Barış burada pozitif olarak ilerliyor" diye konuştu.KONUŞMAYA BAŞLADIKTAN SONRA OKUMAYI ÖĞRENDİKemalpaşa'da yaşayan 11 yaşındaki kas hastası Furkan Pişken de, 'Barış Ersan Fizik Tedavi Çalışma Evi'nden yararlanan çocuklardan biri oldu. Barış ile birlikte Furkan'a da özel eğitim veren öğretmen Çayan Arıkan, Barış'ı 1,5 senedir tanıdığını belirterek şöyle devam etti: "Ben Barış'a evde eğitim diye başladım. İlk amacım temel dersleri vermekti, ama burada internet, teknoloji hepsi var. Barış için hazırlanan fizik tedavi aletleri arasında sadece ayak kaslarının yanında başka kaslarını da geliştirebileceği bir alet var. Bunun patentini de alacağız. Barış 1,5 yılda çok ilerledi. Kelime dağarcığı sınırlıydı. 7 yaşında konuşmaya başladıktan sonra okumayı öğrendi. Barış'ın zekası normal yaşının 3,4 yaş ilerisinde. Hepsi çalışarak oldu."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Barış'ın fizik tedavi aletlerini kullanmasından görüntü,-Dedesi ve Barış'tan detay görüntü,-Dede Kadir Ersan ile röp,-Fizyoterapist Seçkin Serdar ile röp,-Öğretmen Çayan Arıkan ile röp,-Anons.

Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

Haber kodu:  200101116

============================

Alkol almadan 0.74 promil çıkınca, hukuk mücadelesi başlattı İzmir'in Torbalı ilçesinde, alkolsüz olmasına rağmen polis çevirmesinde kanında 0.74 promil alkol çıkan Ahmet Buğra Tokmakoğlu (30), kendi imkanıyla hastaneye gidip kan tahlili yaptırdı ve kanında alkole rastlanmadı. Alkolsüz olmasına rağmen ehliyetine 6 ay süreyle el konulan Tokmakoğlu, mahkemeye başvurarak uğradığı haksızlığın giderilmesini istedi.Torbalı'da 8 Haziran günü saat 02.55'te polis çevirmesine denk gelen Ahmet Buğra Tokmakoğlu, alkol kullanmamasına rağmen, alkol metrede 0.74 promil alkol çıktı ve ehliyetine 6 ay süreyle el konuldu. Bunun üzerine itiraz etmek istediğini, kan tahlili talep ettiğini söyleyen Tokmakoğlu, polislerin adli vaka olmadan bunu yapamayacağını söylemesi üzerine kendi imkanlarıyla İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gitti. Saat 05.55'te kan tahlili yaptıran Tokmakoğlu'nun kanında alkole rastlanmadı. Bin 2 lira ceza ödemek zorunda kalan Tokmakoğlu'na aynı zamanda 20 puan ceza yazıldı. Ehliyetinin haksız yere alınmasına itiraz etmek isteyen Tokmakoğlu, mahkemeye başvurdu. Fakat duruşma, olayın üzerinden 6 ay geçip de 15 Aralık'ta ehliyetin geri verilmesine kadar görülmedi. Tokmakoğlu, "Henüz duruşma görülmedi, bir tarih de vermediler. 6 aylık süreçte duruşmanın görülmemiş olması, herhangi bir tarihin verilmemiş olması, beni mağdur etti. Aktif olarak araba kullanan bir insanım, ehliyetim olmadığı için işimden geri kaldım. En büyük tepkim, duruşmanın bu zamana kadar görülmemiş olması. 20 puan trafik cezamın silinmesi ve ödediğim bin 2 TL cezayı geri almak istiyorum. Cezam iptal edilmediği için tekrar herhangi bir alkol kontrolüne yakalanırsam, ehliyetime bir yıl süreyle el konulacak ve psikolojik teste gönderileceğim. O yüzden mahkemenin bir an önce görülmesi ve haksız yere ehliyetimin alındığının kanıtlanması gerekiyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ------------------------------Ahmet Buğra Tokmakoğlu'nun elindeki belgelerle ve ehliyetiyle görüntüleriAhmet Buğra Tokmakoğlu ile röportaj

Haber: Melis KARAKUZULU - Kamera: Tekin GÜRBULAK/İZMİR,

Haber Kodu:  200101114

========================

Servis şoförü ani fren yapınca eve kanlar içinde gitti Erzurum'da okul servis şoförünün yaramazlık yapan çocukların korkup uslu durması için ani fren yapması sonucu arka taraftan öne doğru fırlayan ortaokul öğrencisi Yaren Tağı'nın (11) elmacık kemiğinde, çarpma nedeniyle 4 santim kesik oluştu. Küçük kızın kanayan yarasına bakan servis şoförü, "Git baban halleder" diyerek Yaren Tağı'yı evinin önünde bırakıp gitti. Aile, şoför ve öğrenci servisi hakkında suç duyurusunda bulundu.Olay, 13 Kasım günü saat 15.00 sıralarında merkez Aziziye ilçesinin Dadaşkent semtinde meydana geldi. 19 Mayıs Ortaokulu birinci sınıf öğrencisi Yaren Tağı, okuldan çıkıp kendisini eve götüren servisine bindi. Evlerine yaklaştıkları sırada iddiaya göre, serviste yaramazlık yapan çocukların korkup uslu durması için şoför hem bağırıp, hem de ani bir fren yaptı. Bu sırada servisin arkasında bulunan Yaren Tağı ön tarafa fırladı. Yüzünü çarpan Tağı'nın elmacık kemiğinde 4 santim kesik oluştu. Üzeri kanlar içinde kalan Yaren Tağı ağlamaya başladı. Küçük kızı yanına çağırıp yarasına bakan servis şoförü, "Git baban halleder" diyerek evinin önünde bırakıp gitti. Servisten aynı binada oturduğu arkadaşı ile birlikte inen Yaren Tağı'nın ağlama seslerini duyup dışarı çıkan anne Derya Tağı, kızını kanlar içinde görünce ne yapacağını şaşırdı. Komşularının da yardımı ile kendini toparlayan anne Tağı eşi Eren Tağı'ya haber verdi. Kısa sürede eve gelen baba Tağı, kızını hastaneye götürdü.BU İNSANLIK OLAMAZYaşadıkları olayın hem kızlarının, hem de kendilerinin psikolojisini bozduğunu söyleyen evli 2 çocuk babası Eren Tağı, servis şoförü ve öğrenci servisi hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na giderek şikayetçi olduklarını söyledi. Kızını başka bir servise verdiğini söyleyen baba Eren Tağı (33), "Böyle bir şey olamaz. Servis şoförün yaralanan kızımı hemen hastaneye götürmeli ya da ambulansa haber vermeliydi. Kızımın yaralı olmasına rağmen diğer öğrencileri evlerine bırakmaya devam ediyor. Yarasına bakıp, 'Git baban halleder' diyerek evin önünde bırakıp gidiyor. Bu insanlık olamaz. Çocuklarımızı bunlara teslim etmemeliyiz. Telefonla konuştuğumda, 'Önüme aniden kedi çıkınca frene bastım' diyor. Servisteki tüm çocuklar ise, 'Hem bağırıp, hem de frene basarak bizi korkutmak istedi ve bunu daha önce de yapıyordu' diyorlar. Serviste eksiklikler var. Hostes bulunmuyor, kamera yok, emniyet kemerleri de arızalıymış. Ama bizim olaydan sonra yaptırmışlar. Çocuklarımızı teslim ettiğimiz okul servislerinin çok iyi denetlenmesini istiyoruz. Kaza sırasında kızımın elmacık kemiğinde doku kaybı oluşmuş. Bu süre zarfı içerisinde herhangi bir müdahale yapamıyorlar. Yaşı küçük olduğundan dolayı doktorlar belki bir iki sene içerisinde cerrahi bir operasyon geçirebileceğini söyledi" diye konuştu.İZ KALMASINDAN KORKUYORUZKızını kapının önünde kanlar içerisinde gördüğünde dünyanın başına yıkıldığını söyleyen anne Derya Tağı ise (28), "Kızım öğlen 15.00'te eve geldiğinde ağlama sesiyle dış kapıyı açtım. Yanında arkadaşı Yare'nin kolunu tutup ve ona sürekli 'sakin ol' diye bağırıyordu. Sonra ben bakınca okul üniforması dahil her şeyinin kanlar içinde olduğunu gördüm. Kızım gözlük kullandığı için kanın gözünden geldiğinden endişelendim. Sonra komşular toplanınca kızımın yüzünde yara açıldığını gördüm. Eşimi aradım, geldiğinde hastaneye götürdü. Doktorlar müdahale etti ve polis ifademizi aldı. Kızımın bir aydır yüzü sargıdaydı. Şimdi de sabah, öğlen ve akşam olmak üzere günde 3 kez krem sürüyoruz. Yaklaşık 3 ay bu şekilde devam edecek. Üç ay sonra da doktorlar ye estetik müdahale olacağını söylediler. Estetik müdahalede de iz kalacakmış. 18 yaşından sonra lazerle temizlenirse büyük bir ihtimal geçebilir diyorlar, ama o da kesin değil. Şu an doktorların vereceği kararı bekliyoruz. Kızım gözünde tembellik vardı ve İstanbul'da özel hastanede tedavi görüyordu. İyileşmekte olan bu hastalığı kaza nedeniyle geriledi" dedi.CANIM ÇOK YANDIServis şoförünün frene basması ile bir kuş gibi öne uçtuğunu söyleyen Yaren Tağı da, "Arkadaşlarım arkada kavga ediyorlardı. Servisçi bize bağırdı. Arkadaşlarımı ayırmak için ayaktaydım. Sonra servisçi bağırıp frene bastı. Ben de öne uçtum. Her yerim kan içindeydi. Yanağım çok acıyordu. Servis şoförü yarama bakıp, 'Git baban halleder' dedi. Arkadaşımla birlikte servisten inip eve geldim" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Baba kızını servisten alırken-Yerin Tağı'nın eve girişi-Baba, anne ve kızları ile röp-Yare'nin yüzü kesilen fotoğrafı

Haber: Turgay İPEK/ Kamera: Zafer KUMRU/ ERZURUM,

Haber Kodu:  200101121====================================

Kızı için yumurta üretmeye başladı, 8 yılda 10 bin tavuklu çiftlik kurdu Kocaeli'nin Körfez ilçesinde, 6 aylık kızı Dilara'yı organik yumurtayla beslemek için 10 tavuk satın alıp, yumurta üretmeye başlayan Mehtap Demirci (40), gelen talep üzerine üretimi artırdı. 2012 yılında 10 tavuk ile başladığı yumurta üretimini şu anda kurduğu çiftlikte 10 bin tavukla devam ettiren Demirci, amacının ürettiği yumurtaları tüm Türkiye'ye satmak olduğunu söyledi.Körfez ilçesi Dikenli Mahallesi'nde oturan Mehtap Demirci'nin, 2012 yılında 6 aylık kızı Dilara için organik sanıp satın aldığı yumurtaların çiftlik yumurtası çıkması, hayatını değiştirdi. Demirci, bunun üzerine kızını organik yumurtayla besleyebilmek için 10 tavuk satın aldı. Kendi evinin bahçesinde beslediği tavuklardan elde ettiği yumurtalara, komşulardan talep gelmesi üzerine Mehtap Demirci, tavuk sayısını artırdı. İlerleyen dönemlerde elinde fazla kalan yumurtaları, mahallede bulunan bakkallara satan Mehtap Demirci, kısa sürede işleri büyüterek aile dostu Songül Işık ile beraber kendi kızının adını verdiği organik bir çiftlik kurdu. Çiftliğinde bulunan 10 bin tavukla yumurta üretimine devam eden Mehtap Demirci, 60'tan fazla süpermarkete kendi ürettiği organik yumurtaları satıyor.Amacının herkese organik ürünler yedirebilmek olduğunu belirten Demirci, "8 yıl önce kızım Dilara'nın anne sütünün ardından ek gıdaya geçiş döneminde bir yerden yumurta aldık. Köy yumurtası diye almıştık, ama çiftlik yumurtası çıktı. Ben de bu olayın ardından 10 tane tavuk alarak kendi organik yumurtalarımızı üretmeye karar verdim. Kendi çocuğum Dilara'nın ve kendi hanemizin yumurtalarını karşılamak adına bu işe 3- 5 yumurta üreterek başladık. Daha sonra tavuklarımızın olduğunu gören yakın çevremiz, 'Bize de yumurta yok mu?' diyerek benden yumurta istedi. Ben de bunun üzerine mevcut sayıyı yükselttim. Talep daha da artınca çevremizdeki marketlere de dağıtmaya başladık ve en sonunda bir çiftlik kurduk" dedi.'TEK İSTEĞİM BÜTÜN ÇOCUKLARIN ORGANİK BESLENMESİ'Amacının kimyasal gıda takviyelerinden uzak bir şekilde organik üretim yapmak olduğunu söyleyen Mehtap Demirci, şöyle konuştu: "Şu anda 10 bin tavukluk bir kapasitemiz var. Bir anne olarak tek isteğim, kendi çocuğuma yedirdiğim organik gıdanın diğer bütün çocukların yemesi, onların sağlıklı beslenmeleri. Kurduğumuz yumurta çiftliğini daha da büyütmek istiyorum. Şu anda 60 farklı süpermarkete yumurta satışı yapıyoruz, hedefimiz Türkiye'nin her yerine ulaşmak."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Mehtap Demirci ve kızı Dilara'nın çiftlikten yumurta toplaması-Çiftlikten görüntüler-Mehtap Demirci ile röportaj-Detaylar

Haber-Kamera: Alişan KOYUNCU-Nabi YAZICI/KÖRFEZ(Kocaeli),

Haber Kodu:  200101122=============================

Annesi doğum sırasında ölen Azra bebeğin zorlu yaşamı İzmir'de annesi doğum sırasında hayatını kaybeden ve babasının da sahip çıkmadığı 9 aylık Azra bebek, anneannesi ve dedesiyle birlikte 6 kişinin tek odada kaldığı rutubetli bir evde yaşamını sürdürüyor. Evde sık sık hastalanan Azra bebek için yardım çağrısında bulunan anneanne Nazmiye Gürbüz, "Sağlıklı yaşayabileceği temiz ve rutubetsiz bir ev istiyoruz. Annesi onu hiç göremeden öldü. O bana kızımın emaneti" dedi.İzmir'de yaşayan Mardinli Nesile Gürbüz (27), yaklaşık 1 yıl önce İstanbul'da erkek arkadaşıyla yaşamaya başladı. Bu süre içinde hamile olduğunu öğrenen Gürbüz, doğuma iki ay kala birlikte yaşadığı kişiden ayrılıp, İzmir'e ailesinin yanına geldi. Henüz 7 aylık hamileyken erken doğum yapan Gürbüz, doğum sırasında Azra bebeği dünyaya getirdikten sonra hayatını kaybetti. İstanbul'da yaşamaya devam eden babasının sahip çıkmadığı Azra bebek, anneannesi, dedesi, teyzesi ve dayıları ile birlikte İzmir'de yaşamaya başladı. 6 kişinin tek odada kaldığı rutubetli bir evde yaşamını sürdüren Azra bebek, bu evde sık sık hastalanıyor. Azra bebek için yardım çağrısında bulunan anneanne Nazmiye Gürbüz gözyaşları içinde, "En azından sağlıklı yaşayabileceği temiz ve rutubetsiz bir ev istiyoruz. Annesi onu hiç göremeden öldü. O bana kızımın emaneti. Birileri sesimizi duysun" dedi.'KIZIMIN HEDİYESİ'Azra'nın tüm bakımıyla ilgilenen Nesile Gürbüz, "Evimiz çok rutubetli ve Azra bu evde sık sık hastalanıyor. Bir odada 6 kişi yaşamaya çalışıyoruz. Kendim için istemiyorum. Azra bana kızımın emaneti ve onun için istiyorum. Ona güzel bir hayat sunmak istiyorum. O bana kızımın hediyesi. Onsuz yaşayamam. Annesi bu dünyada bir mutluluk göremedi. Azra görsün ve güzel günler yaşasın istiyorum. Büyük oğlumun sedef hastalığı var. Eve o bakıyor, ailemizi tek geçindiren o, ama 2 aydır işsiz. Evimiz kira, 400 TL ödüyoruz. Tek amacı dayısı olarak Azra'nın tüm ihtiyaçlarını karşılamak. Annesi kızını hiç göremeden öldü ve benim ciğerim yanıyor" diye konuştu.'ÇOCUK İÇİN SAĞLIKSIZ'Azra bebeğin teyzesi Medine Cengiz ise, "Azra bebek annesini kaybetti. Her zaman boynu bükük olacak. Şu an ona annemler bakıyor. Annemler ellerinden geldiğince güzel bakmaya çalışıyor. Hiçbir şeyini eksik etmemeye çalışıyorlar ama oturdukları ev çok dar ve rutubetli. Çocuk için çok sağlıksız. Biz Azra'ya insanların ellerini uzatmasını istiyoruz. Güzel bir ortamda yaşasın, iyi bir geleceği olsun. Hiçbir şeyi eksik olmasın istiyoruz. Her şey Azra bebek için, çünkü o bizim her şeyimiz ve annesinden kalan tek hatıramız. Kardeşimin yüksek tansiyonu varmış ama fark edilmemiş. Doğumdan hemen sonra yoğun bakıma alındı, ama kurtarılamadı. Babası kız kardeşimin vefatında bir kere İzmir'e geldi, daha sonra hiç arayıp sormadı" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ------------------------------Gürbüz ailesinin evinden genel detay görüntülerMedine Cengiz ile röp.Nesile Gürbüz ile röp.Azra bebeğin görüntüleri

Haber: Hande NAYMAN Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

Haber Kodu:  200101115

=============================

Hackerlara karşı çift faktörlü güvenlik katmanı Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Müdürü Prof. Dr. Levent Eraslan, ABD'de bir hackerin 3 genç kızın yatak odasındaki güvenlik kamerasına sızmasını hatırlatarak, 'çift faktörlü güvenlik katmanı' ile hackerlerin sızma olasılığının düşeceğini söyledi. Eraslan, Banka sistemlerinde olduğu gibi sisteme önce siz giriş yapacaksınız; daha sonra size sisteme girmeniz için bir şifre daha gelecek dedi.SODİGEM Müdürü Prof. Dr. Levent Eraslan, merkez olarak teknolojik dünyanın birçok boyutlarını ele alan çeşitli araştırmalar yaptıklarını söyledi. Geçen günlerde ABD'nin Mississippi eyaletinde yaşanan olayı hatırlatan Prof. Dr. Eraslan, bir hemşirenin gece nöbete kaldığında 3 kızının durumunu kontrol edebilmek için dünya devi bir şirkete ait 'ev içi güvenlik kamerası' satın aldığını söyledi. Kameranın kurulumundan yalnızca 4 gün geçtikten sonra bir hackerin, 3 genç kızın yatak odasında yer alan 'ev içi güvenlik kamerası' sistemini ele geçirerek; kameranın hoparlöründen kızlarla konuşmaya başladığını anlatan Eraslan, Kameranın hoparlöründen odadaki kızlara seslenen hackere kızlar kim olduğunu sordu. Hacker 'Ben Noel baba, en iyi arkadaşınız' cevabını verdi. Çocukların bunları ailesine anlatmasının ardından aile kamerayı sökerek, devre dışı bıraktı. Kamera bağlantısının 4'üncü gününde başlarına böyle bir olay gelen aile, kaç gündür izlendiklerini ise bilmiyor. 'Ev içi güvenlik kamerası' sorunu birçok televizyon kanalında ve sosyal medyada haber konusu oldu. Bu konu bir infial yarattı dedi.'ASLA SIRALI ŞİFRE OLMASIN'Prof. Dr. Eraslan, şifre sistemlerinde zayıf şifrelerin hackerlerin işini kolaylaştırdığını kaydederek, şunları söylediŞifrelerimiz asla 'sıralı dizi' dediğimiz '1234', '1111' ya da cep telefonundaki numara sistemi gibi aşağıdan yukarıya '2580' şeklinde veya doğum tarihlerimiz ile bulunduğumuz illeri yapmamalıyız. Öyle garip sistemler var ki, hızlı işliyor. Sizin şifrenizi kombinasyonlarla deniyorlar. Mutlaka fabrika ayarlarını değiştirmenizi öneriyorum. Fabrika ayarlarında kullanılan şifre sistemlerinin birçoğu internette var. Basit bir aramayla bulunabiliyor. Hackerler bunu 'sert saldırı' adını verdiğimiz sistemlerle binlerce kez kombinasyon deniyorlar. Bu yüzden şifre bağlamında büyük-küçük harf duyarlıklı, belirli periyodik zamanlarda değişen ve karakteri çok uzun şifre sistemini önemsiyoruz.'ÇİFT FAKTÖRLÜ GÜVENLİK KATMANI'Prof. Dr. Eraslan, 'çift faktörlü güvenlik katmanı' denilen bir uygulamanın var olduğunu belirtti. Prof. Dr. Eraslan, uygulamaya ilişkin, şu bilgileri verdiBanka sistemlerinde olduğu gibi sisteme önce siz giriş yapacaksınız; daha sonra size sisteme girmeniz için bir şifre daha gelecek. Eğer 'çift faktörlü güvenlik katmanı' sağlarsak; böylece hackerlerin sızma olasılığını düşürmüş oluruz. Hackerlerin en büyük özelliği de asla boşlukları affetmiyorlar. Güvenlik boşluklarını sürekli deniyorlar ve buluyorlar. Bu yüzden birçok yazılım şirketi hackerlerle anlaşıyor; 'açıklarımızı bulun' diye. Bu yüzden asla üşenmeyelim. Teknoloji hayatımızı kolaylaştırır; ancak güvenlik açıkları da hayatımızı çok ağır bir şekilde sıkıntıya sokabilir.Bu konunun tüm dünya için ulusal bir problem olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Eraslan, Dağıtılmış Hizmet Reddi (DDoS) adı verilen saldırı biçimlerinin de olduğunu söyledi. Prof. Dr. Eraslan, dijital dünyadan faydalanan herkesin mutlaka önceliğinin güvenlik ayarlarını almak zorunda olduğunu belirterek, yaşlılar ve çocuklar için de dijital güvenlik önerileri gibi birçok konuda çalışmalara yer verdiklerini kaydetti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------SODİGEM Müdürü Prof. Dr. Eraslan röp.-Detay

Haber-Kamera: Gizem KARADAĞ-Celal ATALAY/ANKARA,

Haber Kodu:  200101113===================================

Fransız kazları ile çiftlik kurdu, 300 bin lira gelir hedefliyor Gümüşhane'nin Köse ilçesinde Fransız cinsi kazlarla çiftlik kuran Seyhan Tok, yumurta üretimine hazırlanıyor. Gelecek aydan itibaren yumurta satışlarına başlayacak Tok, 4 bin kaz sayısına çıkaracağı çiftliğinden yıllık 300 bin lira gelir elde etmeyi hedefliyor.Köse ilçesinde memur olan Seyhan Tok, 2 yıl sürdürdüğü araştırmalar sonunda yumurta üretimi için kaz çiftliği kurmaya karar verdi. Bölge yapısına en uygun Fransız G 35 ve G 36 cinsi kaz olduğunu belirleyen Tok, 200 yavru kaz satın aldı. Veteriner hekim kontrolünde yetiştirdiği ve 6 ila 9 kiloya ulaşan kazlar, gelecek aydan itibaren yumurtlamaya başlayacak. Çiftliğinde kaz sayısını 4 bine çıkarmayı düşünen Tok, yıllık 300 bin lira gelir elde etmeyi hedefliyor.2 yıllık bir araştırma sonucu kaz çiftliği kurduğunu anlatan Seyhan Tok, "Türkiye'de yerli ırkları inceledik. İlimize en uygun ırk olarak Fransız kazısını seçtik. Civciv olarak başladığımız sektörde, civcivlerimiz artık birer anaç oldu ve ikinci aydan itibaren civciv üretmeye başlayacağız. Elimizde 200 tane kazımız var. Karadeniz Bölgesi'nde biz tekiz, ilimize ilçemize katkı sağlamak istiyoruzö diye konuştu.'AYLIK 55-60 YUMURTA ALINIYOR'Fransız G35 ve G36 kazlarının diğer kazlara göre daha çok özellikli olduğunu kaydeden Tok, "Fransız kazları 6 ile 9 kilo arasında et verir. Sürekli otlama ile büyürler, yumurta sayısı bizim yerli kazlar da aylık 15-20 arasındayken, bu kazlarda yumurta sayısı 55- 60 arasında oluyor. Gelecek aydan itibaren kaz yumurtası satışına başlayacağızö dedi.Kaz sayısını 4 bin civarına çıkarmayı hedeflediğini söyleyen Tok, "Küçük bütçelerle güzel bir işletme çok rahatlıklar kurulabilir. Çok büyük bütçelere gerek yok. Bu kanatlı hayvan cinslerinde ölüm oranı çok düşüktür. Hastalıklara çok dirençlidir. Otlayarak geliştikleri için, beslenmede sorun olmuyor. Gelecekte 4-5 bin kaz sayısına ulaşabilirsek, çevremizdeki insanlara, hem de ülkemize bir katkımız olurö ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Kazlardan detaylar-Çiftlikten genel görüntüler-Seyhan Tok, konuşma-Detaylar

HABER KAMERA:  Sinan UÇAR/KÖSE, (GÜMÜŞHANE),

Haber Kodu:  200101117=====================================

Sakarya'da 8 ayda 32 böbrek nakli yapıldı

Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde bu yıl 4 Nisan'da kurulan böbrek nakil merkezinde, 2'si kadavradan olmak üzere 32 hasta böbrek nakli ile sağlığına kavuştu.Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde 4 Nisan'da kurulan böbrek nakil merkezinde 31 Aralık 2019 tarihine kadar 2'si kadavradan olmak üzere 32 böbrek nakli gerçekleştirildi. Merkezde son olarak geçen hafta Tokat'ta yaşayan ve doğuştan tek böbreği olan İsa Özhan'a (50) eşi Mevlüde Özhan'dan (49) böbrek nakli yapıldı. Naklin gerçekleşmesinden 3 gün sonra Mevlüde Özhan taburcu edilirken, böbrek nakli olan İsa Özhan ise 5 gün sonra ayağa kalkacak duruma geldi.Konuyla ilgili olarak açıklama yapan Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Böbrek Nakli Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Hamad Dheir, "4 Nisan'da uzun bir uğraştan sonra Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bakanımız tarafından merkezimiz açıldı ve aynı tarihte ilk canlıdan böbrek naklimizi gerçekleştirdik. Toplam 32 hastaya nakil yaptık. 14 Eylül'de ilk kadavradan naklimizi gerçekleştirdik, 1 ay sonrasında da yine kadavradan ikinci böbrek naklimizi gerçekleştirdikö dedi.Türkiye'de 26 binden fazla insanın nakil için sırada olduğunu ve organ bağışına gereken önemin verilmesini istediklerini belirten Op. Dr. Necattin Fırat, "Ameliyatlarımızda başarılı sonuçlarımız var. Nisan ayında açılan merkezimizde canlıdan nakil daha çok yaptık. Türkiye'de organ bağışına gereken önemin verilmesini ve kadavra nakillere daha ağırlık verilmesini istiyoruz. Beyin ölümü gerçekleşmiş insanlarımızın organlarının verilmesinden kaçınılmamasını istiyoruz. Organ nakli 'Candan cana yapılan bir bağıştır' diyoruzö diye konuştu.Böbrek nakil merkezinde bağışçıların da özenle incelendiğini belirten Op. Dr. Emrah Akın, "Ben verici hastalara yardımcı oluyorum. Verici hastalar böbrek vermenin dışında büyük bir fedakarlık gösteriyorlar, sağlıklı insanlar bunlar ve bu yüzden bu insanların böbreklerinin alındıktan sonraki süreçleri sorunsuz olarak yaşamaları gerekiyor. Bu yüzden biz de bu ameliyatları laparoskopik olarak gerçekleştiriyoruz. Bu sayede hastaların daha az ağrılarının olduğu ve daha az doku travmasının yaratıldığı, ameliyat sonrası süreci de en az sorunla yaşayabildiklerini biliyoruz. Böylece hastalarımızın fedakarlıkları da bizim tarafımızdan iyi bir şekilde atlatılmış oluyorö dedi.Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Böbrek Nakli Merkezi sorumlusu Prof. Dr. Savaş Sipahi, ise şöyle konuştu: "Tüm Sakarya halkı ve Türkiye, bizi Nisan'dan sonra yaptığımız atakla tanıdı. Ancak biz beraber çalıştığımız Hamad Hocam ile beraber bu işin temelini yıllar önce attık. Tüm altyapıyı hazırladıktan sonra biz bu işe başladık ve şunu söyleyebilirim ki gerçekten iyi bir ekibiz ve biz Türkiye'nin sayılı böbrek nakli merkezlerinden olmaya adayız. Gerek canlıdan ya da kadavradan böbreği çıkartan ekibin başarısı, gerekse nakil ekibinin başarısı bizi yukarılara taşıyor.öDoğuştan tek böbreği olan İsa Özhan, rahatsızlandıktan sonra Sakarya'da özel bir şirkette çalışan oğlunun ısrarı üzerine Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne geldiğini, eşinden alınan böbrekle hayata tutunduğunu söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Hamad Dheir, Necattin Fırat, Emrah Akın, Savaş Sipahi ile röp.-Doktorların İsa Özhan'ı ziyareti-Hamad Dheir'in İsa Özhan ile ilgili bilgi vermesi-İsa Özhan röp.-Ameliyat esnasında çekilmiş görüntüler-2 ayrı böbreğin çalıştırılması detayı

Haber-Kamera: RAMİZ KAAN OKTAR/SAKARYA,

Haber Kodu:  200101125===============================

Baba yadigarı dövme bıçaklar, müşterisinin vasiyetiyle eline geçti

Antalya'da ata yadigarı bıçakçılık mesleğini sürdüren Mustafa Bıçakçılar (70), bir müşterinin bileyletmeye getirdiği keçiboynuzu saplı 2 dövme bıçağı, babasının yaptığını fark edince 4 yeni bıçak karşılığı istedi. Teklifi kabul etmeyen ve yıllar içinde yaşamını yitiren müşterinin vasiyeti üzerine oğlu, bıçakları Mustafa Bıçakçılar'a hediye etti. Baba yadigarı dövme bıçakları dükkanında sergileyen Bıçakçılar, "Bu bıçaklar benden oğluma, oğlumdan da torunuma kalacak" dedi. Muratpaşa ilçesindeki Demirciler ve Sobacılar Çarşısı'nda, küçük bir dükkanda bıçakçılık yapan Mustafa Bıçakçılar, 1875 yılından bu yana ata mesleğini sürdürdüklerini söyledi. Eski bıçakların özlemini çektiğini anlatan Mustafa Bıçakçılar, ocaklarda yapılan dövme bıçakların yerini hazır bıçakların aldığını söyledi. 7 yaşında amcasından ve babası İbrahim Bıçakçılar'dan bıçakçılığı öğrendiğini aktaran Mustafa Bıçakçılar, 8 yıl önce kurban bayramı arifesinde yaşadığı bir anıyı aktardı.BABASININ VESİYETİNİ YERİNE GETİRDİBir müşterinin bileyletmeye getirdiği keçiboynuzu saplı 2 dövme bıçağı, babasının yaptığını fark ettiğini anlatan Bıçakçılar, bıçakları müşteriden istediğini, karşılığında 4 bıçak hediye etmeyi teklif ettiğini söyledi. Müşterinin, "Baban bize bu bıçakları özel olarak yaptı. İbrahim usta Andızlı Mezarlığı'ndan çıkıp, bana iki tane daha bıçak yapsın, elimdeki bıçakları sana veririm" dediğini anlatan Mustafa Bıçakçılar, "Yıllar sonra o kişi vefat edince oğluna bu bıçakları bize getirmesini vasiyet etmiş. Oğlu da bıçakları aldı getirdi, bana hediye etti. Ona yeni bıçak hediye etsem de kabul etmedi. O kişilerden Allah razı olsun. Babamın yadigarı bıçakları dükkanımda sergiliyorum. Bu bıçaklar benden oğluma, oğlumdan da torunuma kalacak" dedi.DEDESİNDEN YADİGARMustafa Bıçakçılar'ın oğlu Özen Bıçakçılar da, "Çok büyük zanaatkarların ellerinde yetiştik. Dedemi görmek bana nasip olmadı, ama onun yapmış olduğu yaklaşık 100 yıllık böyle bir bıçağı gördüm. Babamın da anlattığı gibi bıçağın anısı bizde çok büyük. Zamanında dedemin kendi elleriyle emekle yaptığı bıçakları çok istediğimiz halde sahibi bize vermedi. Fakat adam vefat ettikten sonra oğlu vasiyet üzerine bıçakları bize hediye etti. Dedemden bize kalan 2 bıçağı saklıyoruz. Manevi değeri çok büyük" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Bıçak bilemeden detay görüntüler-Mustafa Bıçakçılar'ın elinden ve bıçak bileme çalışmalarından detaylar-Bıçaklardan görüntüler-Mustafa Bıçakçılar'ın babasından kalan dövme bıçaklardan detaylar-Röp1: Mustafa Bıçakçılar -Röp2: Özen Bıçakçılar-Mustafa ve Özen Bıçakçılar' dan detay görüntü

Haber-Kamera: Aslı DURAN/ANTALYA,

Haber Kodu:  200101118

==========================


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel ÖZEL GÜNDEM (Tekrar) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement