Türkiye-Transatlantik İlişkileri" Sempozyumu - Son Dakika
Güncel

Türkiye-Transatlantik İlişkileri" Sempozyumu

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) ve Johns Hopkins Üniversitesi Transatlantik İlişkiler Merkezi'nin ortak çalışması olarak yayınlanan "Turkey and Transatlantic Relations" kitabının tanıtımı yapıldı.

07.02.2018 13:02
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) ve Johns Hopkins Üniversitesi Transatlantik İlişkiler Merkezi'nin ortak çalışması olarak yayınlanan "Turkey and Transatlantic Relations" kitabının tanıtımı yapıldı.

Kitabın içerisinde yer alan konuların ele alındığı sempozyumun birinci oturumunun başkanlığını Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan Basri Yalçın yaparken, SETA Washington Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat, yaptığı sunumda Türkiye ve Amerika arasındaki ilişkileri anlattı.

Kanat, Türkiye ve ABD'nin, arasındaki ilişkileri bakımından 15 sene önce de hemen hemen aynı meseleleri tartışıldığını, aynı tartışmaların hem Ankara'da hem de Washington'da olduğunu kaydetti.

Kanat, "Uzun vadede bir krize doğru yöneldi ilişkiler. Soğuk savaş sonrası Amerika'nın dış krizlerde konjonktürel kararlar vermesi Amerika için ciddi bir problem" ifadelerini kullanarak, şöyle konuştu:

"Amerika, ittifak ilişkilerini yeniden tanımlayamadı. Türkiye ve Amerika arasındaki durum aslında Amerika'nın diğer müttefikleriyle de yaşanıyor. Japonya ve Güney Kore'de de bu durumlar mevcut. Avrupa'da da bu durumlar var. Ortadoğu'da da Amerika'nın geleneksel müttefikler olarak açıkladığı ülkelerde de Amerika ile krizler yaşıyor. Amerika son 10-20 senedir ittifak ilişkilerini geliştirme konusunda ağır kalıyor. Trump döneminde ciddi olarak yaşanan, dış politika yapım döneminde başlayan kaos yeni başlamış bir şey değil. Körfez Savaşı'ndan beri bu böyle. Amerika ile Türkiye'nin arasındaki krizin daha ciddi ortaya çıkmasının nedeni, krizin Ortadoğu'da yaşanıyor olması. Suriye meselesine odaklı kriz daha da ortaya çıktı."

Türkiye'nin Suriye konusunda daha net bir duruş sergilediğini aktaran Kanat, "Suriye noktasında Amerika'ya yapılan tüm çağrılar bir şekilde Amerika'da hiç dikkate alınmamış. YPG'ye Amerika'nın desteğiyle kriz daha da genişledi. Amerika'da hala YPG ile ne yapılacağı noktasında çok ciddi bir çalışma yok. Amerikan yönetimi YPG konusunun nereye gideceğini adlandıramıyor. YPG konusunda herhangi bir strateji olmadığı için bu konuda bir iyileşmeye gidilmeyecek." dedi.

"Enerji tüketimi, AB ve Türkiye arasındaki diyaloğu teşvik ediyor"

Istituto Affari Internazionali'de araştırmacı olarak görev yapan Nicolo Sartori de AB ve Türkiye arasındaki ilişkileri anlattı.

AB ve Türkiye arasındaki ilişkilerin şu an iyi durumda olmadığını ifade eden Sartori, "Burada özellikle siyasi ilişkilerin, 10 yıl önceki durumdan farklı olduğu aşikar. 2000'li yıllarda Türk halkının büyük çoğunluğu AB üyeliğini destekliyordu, şimdi durum daha farklı. AB'nin Türkiye konusunda çifte standartlar, katılımı geciktirmeleri Türk halkı tarafından güvenilmez olarak nitelendiriliyor. Kıbrıs'taki barış sürecinin başarısız olması, Suriye'deki durum, bir de buna ek olarak Ankara ve bazı Avrupa başkentleri arasındaki durum ilişkileri etkiledi." değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa'nın enerji tüketiminin, Türkiye ile siyasi diyaloğu teşvik ettiğini belirten Sartori, enerji sektörünün ilişkiler açısından önemli olduğunu vurguladı.

Doğu'daki kaynaklardan dolayı Türkiye'nin bir köprü olmasının önemli olduğunu dile getiren Sartori, şöyle devam etti:

"Ankara ve Brüksel arasındaki ilişkilerin gelişmesi noktasında enerji önemli bir rol oynuyor. Avrupa, Rusya'ya enerji konusunda bağımlı. Türkiye, AB'den daha az bağımlı Rusya'ya bu konuda. İlişkiler bakımından dalgalanmalar söz konusu olsa enerji bir diyalog malzemesi olarak ortaya çıkacaktır."

"Türkiye açısından Rusya önemli bir partner"

Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Emre Ersen ise Rusya ve Türkiye ilişkileri konusunda bir sunum yaptı.

Türkiye'nin Transatlantik dünya ile olan ilişkilerinin 1950'lerde Rusya tarafından gelen tehditler üzerine başladığına değinen Ersen, günümüzde Türkiye ve Rusya arasında stratejik bir yakınlaşma olduğu belirtti.

Türkiye'nin, Rusya ile yakın ilişkilere girmesinin nedeninin, Türkiye'nin Avrupa ve Amerika ile yaşadığı sorunlu ilişki olduğunu kaydeden Ersen, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Aynı şekilde Rusya da Amerika ve Avrupa ile yaşadığı sorunlar nedeniyle Türkiye ile yakınlaşıyor. Eksen kayması tartışmaları hep yaşandı. 'Türkiye, Batı'nın ekseninden çıkıp, Rusya'nın eksenine mi giriyor?' tartışmaları oldu. Son dönemde, Türk dış politikası Rusya açısından

Rusya'nın da YPG ve PKK ile ilişkiler var. Türkiye ve Rusya arasında ciddi rekabet alanları var; Kafkasya ve Karadeniz. Enerji burada çok önemli. Türkiye açısından Rusya önemli bir partner. Türkiye'nin Rusya ile yakınlaşması değerlendirilirken bu stratejik farklılıklar ve esasen Türkiye'nin Transatlantik ile olan bağı unutulmamalıdır."

"Çin, en fazla ithalat yaptığımız ülke"

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi araştırmacısı Altay Atlı ise Çin ve Türkiye arasındaki ilişkileri içeren sunumunda, son haftalarda önce Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un sonra da Theresa May'in Çin'de olduğunu, ancak kimsenin eksen kaymasından bahsetmediğini ifade etti.

Küresel ekonominin getirdiği şartlar bakımından Türkiye ve Çin arasında yakınlaşmalar olduğuna dikkati çeken Atlı, şunları kaydetti:

"Türkiye hem Batı hem Doğu hem de Afrika ile ilişkilerini aynı anda yürütecek bir ülkedir. Türkiye ve Çin arasında son yıllarda olumlu bir zemine oturmaya başlayan bir ilişki var. Uygur meselesi henüz tam olarak çözülmüş olmasa da iki taraf açısından da olumlu atılan adımlar var. Bunun sebebi de iki ülke arasında artan diyalog. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çinli mevkidaşı ile çok defa görüştü. İki ülke arasında hükümet, dış politika ve ticaret konusunda ilişkiler arttı. Bu önemli bir konu, en büyük sorun iki ülkenin birbirini anlamamasıydı, bu da aşılıyor."

Çin ve Türkiye arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin, Türkiye'nin stratejik konumu açısından önemli olduğunu aktaran Atlı, "Çin, en fazla ithalat yaptığımız ülke. Çin değişiyor, Çin'de artık ucuz iş gücü yok. Enerji, Türkiye'nin çok aktif olduğu bir alan. Türkiye'nin enerji konusunda Çin ile ilişkisi teknoloji bakımından önemli. Çin de Ortadoğu açısından çok önemli bir ülke. Savaş bittiği zaman Çin'in adını çok sık duyacağız. Çinliler aktif bir tarafsızlık içerisindeler. Suriye'de hem rejimle hem de muhalefetle görüşüyorlar." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Türkiye-Transatlantik İlişkileri' Sempozyumu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement