MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın savaş ve mezhep çatışmalarının yaşandığı yerlerde daha faal olması, TİKA'nın da faaliyetlerini belli bölgelerde yoğunlaştırması gerektiğini söyledi.
Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, NATO'nun Afganistan'da icra edeceği Kararlı Destek Misyonu ve devamı kapsamında yurtdışına gönderilmesi, aynı amaçlara yönelik yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye üzerinden Afganistan'a intikaliyle geri intikali kapsamında Türkiye'de bulunması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 2 yıl süre istenilmesine ilişkin Başbakanlık Tezkeresi üzerinde MHP grubu adına konuşan Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, İslam dünyasının çok çetin bir süreçten geçtiğini ifade etti.
Türkeş 1,5 milyar Müslüman'ın her gün binbir musibete muhatap kaldığını, İslam dünyasının baskıyla, sindirmeyle, kanla, asimilasyon operasyonlarıyla, taciz, tecavüz ve kara propagandalarla içten ve dıştan saldırı altında olduğunu söyledi.
Kadınların metalaştığı ve köle gibi alınıp satıldığı düzene rıza gösterilemeyeceğini, oyun yaşındaki erkeklerin askeri eğitimden geçirilmesine, kız çocukların evlendirilmesine göz yumulamayacağını, kafa kesmek gibi marazi eylemlerini paylaşanlarla aynı safta yer alınamayacağını belirten Türkeş, Türkiye'nin milli ve manevi vazifesinin bu noktada başladığını ifade etti.
Hedef gözetmeyen barbarca şiddetin İslam ile alakası olmadığını vurgulayan Türkeş, "Kur'an-ı Kerim'i kötü emellerine, teröre alet edenlerle mücadele etmek Türkiye için vazife olmalıdır" diye konuştu.
Türkiye'nin çeşitli askeri misyonlarda yer aldığını anımsatan Türkeş, TSK unsurlarının değişik bölgelerde hazır bulunmasının yanında insani ve dini kuruluşların da faaliyete geçmesi gerektiğini belirtti. Türkeş, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın dışa daha fazla açılması, savaş ve mezhep çatışmalarının yaşandığı yerlerde daha faal olması gerektiğini dile getirdi.
TİKA'nın faaliyetlerini belli bölgelerde yoğunlaştırmasının daha akılcı olacağı görüşünü paylaşan Türkeş, "TİKA'nın faaliyetlerini dünya geneline yaymak istemesi belki gurur vericidir fakat netice itibarıyla bu istek akim kalmaktadır. Örneğin Kolombiya'ya, Moldova'ya veya Gürcistan'a daha az gidersiniz, diğer yandan Afganistan'a, Yemen'e, Somali'ye daha fazla kaynak ayırırsınız. Kararlılıkla yapılan tercihlerin getirilerinin daha çok olacağı açıktır" diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, ecdadın tarihte gerçekleştirdiği büyük atılımın son halkası ve modern temsilcisi olduğunu ifade eden Türkeş, "İçte sıkışıp kalmak yerine dışa açılmalı ve hizmetlerini paylaşmalıdır. Diyanet İşleri Başkanı'na tahsis edilen yüzbinlerce dolarlık makam aracının İslam dünyasına verilecek üstün hizmetlerde kullanılmasını arzu ederdim" dedi.
Tuğrul Türkeş, dünya müslümanlarının acılarının tek sorumlusunun kendileri olmadığına da dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"IŞİD'in sadece Müslümanları öldürmesini, camileri, türbeleri yıkmasını nasıl izah edeceğiz? Yeraltı kaynaklarının yoğun bulunduğu orta ve batı Afrika'da son dönemdeki iç savaşları, darbeleri, bölünmeleri nasıl açıklayacağız? Bunların eşzamanlı yaşanması basit tesadüf mü? Derin tarihi ve kültürü olan Afganistan, afyon ve haşhaş bataklığına terkedildi. Yemen'de aniden hortlayan mezhep temelli çatışmaları nasıl yorumlamalıyız? Aden körfezinde bir dönem başını alıp giden korsanlık faaliyetleri nasıl oluyor da bıçak gibi kesiliyor? İsrail niçin ısrarla Gazze'yi vuruyor? Mısır'daki darbenin ana nedeni neydi? Sisi niçin Mursi'ye tercih edildi? Sebep sadece ideolojik mi? Eminim Doğu Akdeniz'deki münhasır ekonomik bölge dahilinde gerçekleşen ittifak, enerji lobisi size bir şeyler çağrıştırıyordur.
Bu sorulara karşı uzun vadeli milli ve stratejik devlet politikası geliştirilmesi gerekir. Dış politikada buz gibi gerçeklik, yani realite gerekliliği var. Batı tuzağı, batı oyunu şeklindeki suçlamaları, eleştirileri her gün duyar olduk. Bu eleştirilerin özeleştiriye evrilmesinin zamanı geldi. Batı kendi menfaatlerine uygun ve realist politika uyguluyor diye onları nasıl suçlayabiliriz? 'Niçin kendi menfaatlerimize uygun siyaset üretemiyoruz' diye asıl kendimize sormalıyız. Ülkemizin böyle bir birikimi ve gücü vardır. Hatamız milli strateji yoksunluğumuzdur."
Batı'da İslam düşmanlığının yayılmaya başladığına işaret eden Türkeş, hükümetin Avrupa devletleri nezdinde girişimlerde bulunmadığını, sessiz kaldığını söyledi. Türkeş, "Hükümetimizin ırkçılığın, nefretin asla ifade özgürlüğü kapsamına girmeyeceğini, bunun demokratik zaafiyet olduğunu, Türkiye'ye ders verenlerin önce kendi evlerinin içini temizlemesi gerektiğini Almanya'ya açıkça iletmesi lazımdı. Hükümeti sivil haçlı inisiyatifine karşı gerekli mercilere Türkiye Cumhuriyeti Devletinin rahatsızlığını bildirmeye ve bu mesajları kamuoyuyla paylaşmaya çağırıyorum" dedi.
"Ölüm, kan ve gözyaşı taşıdılar"
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken de bütün tezkerelerin ne Türkiye'ye ne muhatap ülkelerin halklarına barış ve demokrasi getirmeyeceği tutumlarının devam ettiğini söyledi.
ABD'deki 11 Eylül saldırılarından sonra Ortadoğu ve yakındoğuya güvenlik adı altında büyük operasyonlar yapıldığını ifade eden Baluken, "Ortadoğu ve yakındoğu sömürgecilik arayışları adına halklar için mezarlık haline getirildi" diye konuştu.
Baluken, ISAF Afganistan'a gittiğinden beri 14'ü Türk askeri olmak üzere 3 bin 485 NATO askerinin, NATO bombalamalarında 2013 sonuna kadar 20 bin kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, "NATO ve müttefikleri 'Afganistan'a barış ve güvenlik getireceğiz' derken, ölüm, kan ve gözyaşı taşıdılar" dedi.
Hatalı politikaların Pakistan, Bangladeş, Suriye, Nijerya, Somali ve Irak'ta aşırı uçların güçlenmesine yol açtığını dile getiren Baluken, "Afganistan'da yerleşmiş el Kaide ve Taliban militanları Türkiye'den geçerek, Suriye ve Irak'ta saldırılar yapıyor. El Nusra ve IŞİD'in Suriye ve Irak'ta güçlenmesi, NATO ve Türkiye'nin hatalı politikalarından kaynaklanıyor. Bu örgütler Türkiye içinde de çok rahat örgütleniyor ve Ortadoğu'daki omurgalarını Türkiye'de şekillendiriyor" diye konuştu.
IŞİD'in Suriye'de Kürtler'i de hedef aldığını anımsatan Baluken, "Türkiye Kobani'ye destek için mazot ve tüpgaz göndermemize, IŞİD'in kimyasal silahlarına karşı gaz maskesi göndermemize bile izin vermiyor. Türkiye oradaki kantonlara adeta düşmanlık edercesine bu insanlık koridorlarını Kobani halkından, Rojava halkından esirgemeye devam ediyor" dedi. - TBMM
Son Dakika › Politika › Afganistan Tezkeresi TBMM Genel Kurulu'nda - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?