Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, " AK Parti'nin çalıştığı anayasa teklifi, anayasa modelleri ve başkanlık modellerinin hiçbirinde eyalet sistemi yoktur, federal bir sistem yoktur." dedi.
Kurtulmuş, Başbakanlık muhabirleriyle bir restoranda iftarda bir araya geldi.
İftar sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, terörle mücadeleyle ilgili soru üzerine, Türkiye'de, 22 Temmuz'dan bu yana yoğun bir terörle mücadele safhasına geçildiğini, bunun yeni bir evre olduğunu söyledi.
Hükümetin kalkıp "Tamam şu tankları, topları çıkartalım, Doğuda, Güneydoğu'da bazı şehirlere girelim, operasyonlar yapalım." diyerek bu operasyonlara başlamadığını vurgulayan Kurtulmuş, terör örgütünün kendi tabiriyle bir "başkaldırı" başlattığını belirtti.
Bu başkaldırıya bölgede yaşayan Kürtlerin destek vermediğini vurgulayan Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu mücadelede, uzun yıllar sonra hem emniyet hem de Genelkurmay birimlerimizin gerçekten son derece yüksek bir koordinasyon ve motivasyonuyla bu mücadelede ne kadar kararlılıkla yol aldıklarını görüyoruz. Öncelikli olarak tebriğimiz ve teşekkürümüz, PKK terör örgütüne ve ayrılıkçı bir takım fikirlere destek vermeyen Kürt kardeşlerimizedir. Aynı şekilde bir başka teşekkür de çok fedakar bir şekilde arkadaşları yanlarından şehit olmasına ve çok zor şartlarda mücadele etmelerine rağmen canı pahasına hayatlarını ortaya koyan emniyet ve silahlı kuvvetlerimizedir. Bu yoğun mücadeleye devam ediyoruz. En kısa sürede terör örgütü Türkiye'de faaliyet gösteremeyecek bir noktaya gelecektir. Bunun artık geri dönüşü yoktur. Başından beri bizim söylediğimiz bu memlekette Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da var olan sorunların çözülebilmesi için esas muhatap milletin kendisidir. 79 milyon milletimizle birlikte önce terörü bitirip arkasından ortaya çıkardığı maddi ve manevi tahribatı ortadan kaldıracak, ihya ve inşa programını uygulayacak ve inşallah Güneydoğu ve Doğu Anadolu, eskisinden daha güçlü ekonomik merkezler haline gelecek."
Kurtulmuş, bu konuda HDP'ye de bir çift söz söyleme zorunda olduklarını, HDP'nin 5 milyon oy almış bir siyasi parti olduğuna işaret etti.
"HDP, terörle arasına mesafe koyup, kendisine oy veren Cizre, Silopi ve Şırnak halkını korumak yerine maalesef teröristlerin yaptığı bu faaliyetlere destek olan ve arka çıkan bir üslupla bugüne kadar geldi." değerlendirmesinde bulunan Kurtulmuş, "Bizim önceliğimiz, terörün sona erdirilmesi, ikinci adımda ihya ve inşa sürecinin devam etmesi ve bu arada bölgenin büyük ekonomik potansiyelinin yeniden harekete geçirilmesi. Bütün bunları yaparken de birinci derecede muhatap olarak hem bölge halkının hem de Türkiye insanının tamamının alınması bu sürecin esas ana fikrini oluşturuyor." diye konuştu.
Almanya İçişleri Bakanlığı'nın, Türk kökenli milletvekillerine yönelik eylemlere katılanların oturma izinlerini uzatmama uyarısında bulunduğu hatırlatılarak, Almanya'da yaşayan Türklerin haklarını korumak için ne gibi adımların atılacağının sorulması üzerine Kurtulmuş, "Orada yaşayan Türk vatandaşlarımıza, Türkiye kökenli vatandaşlarımıza meselelere gelince, bunları yakinen takip ediyoruz. Sonuna kadar da orada yaşayan vatandaşlarımızın hakkını her platformda koruyacağız. Onların sahip oldukları hakların hiçbirinin kaybolmasına, geri alınmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bu çerçevede Türkiye dikkatle, titizlikle konuyu takip etmektedir. Orada gösteriler yaparak, 1915 olayları dolayısıyla Türkiye'nin hakkını yedirtmemek isteyen, sokaklara çıkan, meşru ve demokratik bir şekilde tepkilerini ortaya koyan vatandaşlarımızı da tebrik ediyorum." ifadelerini kullandı.
"Bundan sonraki esas sorumluluk Avrupa Birliği'nin üstünde"
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri'nin, "HDP milletvekilleri parmaklıklar arkasına girerse, Avrupa Parlamentosu Türkiye için vize serbestisini asla onaylamaz." sözlerini değerlendirmesi istenen Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Vize serbestisi meselesi ve geri kabul anlaşması, bunların ikisi birbirinden ayrı, birbirinden bağımsız konular ama birbirleriyle ilişkili. Yani biri olmadan diğerinin olması mümkün değil. Başından itibaren konuşulmuş çok sözler var, verilmiş sözler var. Türkiye olarak biz vize serbestisinin haziran başında sağlanması hedefiyle 15 Mart'tan bu yana çok ciddi bir süreci yürüttük. Aşağı yukarı mutabık kalınan 73 maddelik eylem planının tamamına yakını, bir iki maddesi kaldı. En başta söylenenler de 'Büyük çoğunluğu yapılırsa birkaç tanesi kalsa bile bu süreç olur. Çünkü bu sizin niyetinizi gösterir.' şeklinde. Açık olan bir şey var, Türkiye tarafı olarak biz hem geri kabul meselesi hem vize serbestisinin oluşması için diğer atılması gereken adımlarda, samimi ve açık bir şekilde üzerimize düşeni yerine getirdik. Hatta öyle ki Yunan adalarından Türkiye'ye gönderilen daha doğrusu nereden olursa olsun mülteciler oldu. Bunlara karşılık kamplardan yine ortak belirlenmiş listelerden bazı Suriyelileri Avrupa'ya göndermeye başladık. Bu süreç böyle gidecekti. Yani Türkiye'nin bu süreci samimiyetle takip ettiği ve sonlandığını gösterir bir meseledir. Bundan sonraki esas sorumluluk Avrupa Birliği'nin üstündedir. Avrupa Birliği hiçbir mazeretin arkasına sığınmaksızın, 'Efendim terörle mücadele yasasını kaldırın yani terörle güçlü bir şekilde mücadele etmeyin, şunu yapın, bunu yapın...' Şimdi demek ki bugün yeni bir şey daha çıktı."
"Kusura bakmasınlar, Sayın Piri nereden biliyor HDP'li vekillerin ceza alıp almayacağını? Ben bilmiyorum, Başbakan da bilmiyor, Cumhurbaşkanı da bilmiyor." diyen Kurtulmuş, "Daha yeni tamamlanmış olan bir anayasa değişiklik süreci vardır. Bu süreçten sonra bütün milletvekilleriyle ilgili dosyalar mahkemelere gidecek, mahkemeler ne karar verecekse hepimiz buna saygı göstereceğiz. Dolayısıyla biz herhangi bir şekilde bir başka ülkedeki mahkeme kararına ne kadar saygılı davranıyorsak herhangi bir şekilde de Türkiye ile ilgili konuşanlar, Türkiye'de olası mahkeme kararları üzerinde, kabul etmeyebilirler ama saygı duymak durumundadırlar... Biz Türkiye olarak yolumuza devam ediyoruz. Avrupa ile masada konuşanları, söz verilen konuların hepsini sonuna kadar yapmaya gayret ediyoruz ama vize serbestisi olmadı diye Türkiye'de kıyamet kopmaz. Şimdiye kadar da Türkiye'de vize serbestisi yoktu, bundan sonra da Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları Avrupa'ya giderler ve seyahatlerini rahatlıkla yaparlar." değerlendirmesinde bulundu.
Başkanlık sistemi
Başkanlık sistemiyle ilgili bir soru üzerine Kurtuluş, Türkiye'nin 2014'teki cumhurbaşkanlığı seçimiyle aslında daha etkin bir yönetim modeline geçmek bakımından bir adım attığını söyledi.
Türkiye'de parlamenter sistemin olduğunu ama aynı zamanda cumhurbaşkanının da halk tarafından seçildiğini anımsatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"CHP fikriyatını kastediyorum, 'Keşke biz 2007'de AK Parti'nin önünü kapatmasaydık, onlar parlamentoda cumhurbaşkanını seçselerdi ve cumhurbaşkanını seçmek için halk oyuna gitmeye ihtiyaç kalmasaydı' diye tahmin ediyorum CHP zihniyeti saçını başını yoluyor. Seçim kampanyasında söyledik, bir kez daha söyleyeyim. Başkanlık seçimi, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, yani halk oyu ile seçilecek olan bir devlet başkanı hiçbir zaman CHP'nin işine gelmez. CHP derken bugünkü partiyi de kastetmiyorum. Partinin de içinde olduğu bir zihniyetten bahsediyorum. Seçin kampanyasında şunu söylüyorduk. Eğer bunda sonra Cumhurbaşkanını halk seçmeye devam ederse milletin çarşısından pazarından geçmeyen, milletin düğününde, derneğinde bulunmayan, milletin meclisinden, camisinden gelmeyen, milletin acısıyla üzülüp, sevinciyle sevinç duymayan hiçbir kimse milletle organik bağı olmayan kimse cumhurbaşkanı olmayacaktır. Türkiye sosyolojisi böyle. Büyük çoğunluğun değerleri kimi ortaya çıkaracaksa o cumhurbaşkanı olacak. Bu bir meseledir, parlamentoda tartışılır, karar verilir, verilemezse millete gidilir, sonuç neyse biz kabul ederiz. Dolayısıyla böyle bir süreç başlamıştır bunun için herkes eteklerindeki taşı dökecek demokrasinin merkezi karar mercii TBMM. TBMM karar veremiyorum diyorsa da kararın esas sahibi olan millettir, millete gidilir ve sonuç alınır."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD başkanlık sistemindeki eyalet modeline yönelik sözlerinin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, "AK Parti'nin çalıştığı anayasa teklifi, anayasa modelleri ve başkanlık modellerinin hiçbirisinde eyalet sistemi yoktur, federal bir sistem yoktur." ifadelerini kullandı.
" Meral Akşener'in MHP genel başkanlığı için verdiği mücadeleyi nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna karşılı Akşener, "Bir kere çok açık söyleyeyim yani hiçbir şekilde bir başka partinin içişleri oradaki genel başkan adayı adaylarının kişilikleri üzerinde bizim konuşmamız doğru olmaz, şık olmaz. Bu MHP'nin kendi iç meselesidir." değerlendirmesinde bulundu.
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?