Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin, "Oyun oynamıyoruz. CHP derse ki 'sıfırdan başlayalım, yeni bir anayasayı birlikte yapalım' üç ay da otururuz dört ay da otururuz. Çünkü daha önümüzde 2015'e kadar bir yasama dönemi var. Ama 'kesinlikle bu işte yokuz' derlerse şu andaki tavırları öyle. Umarım tavırlarını değiştirirler, CHP ile yaparız. MHP'ye de söyleriz. 'Biz de katılalım' derlerse üçlü yaparız. Ama CHP hayır derse MHP'ye gideceğiz. MHP hayır derse BDP'ye gideceğiz" dedi.
Arınç, TRT Haber'de canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.
Çözüm süreciyle ilgili "Meclis'teki muhalefetten yeterince destek görmediğinizi mi düşünüyorsunuz" sorusuna Arınç, "Şüphesiz hiçbir destek yok. Olabildiğince köstek var" yanıtını verdi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, sınır dışına çıkışlarla ilgili olarak, "Şüphesiz MİT yönetecek, emniyet de müdahil olacak. Şüphesiz silahlı kuvvetlerin mensupları da yani Kara Kuvvetleri ve Jandarma olarak kendilerine görev verilirse verilmeyebilir de bu süreçte en azından bu çıkışa nezaret edecekler ama bu, hükümetin işidir. Parlamentoda bunun zemini yoktur ve olmamalıdır" dedi.
Arınç, TRT Haber'de canlı yayında "Neler Oluyor" programında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Teröristlerin ülkeyi terk etmesi konusunda, "Bir taraf diyor ki yasa çıksın. Hayır yasa çıkmayacak. Çünkü bu Meclis'in işi değil" diyen Arınç, şöyle devam etti:
"Ben basit olarak söyleyeyim. Bunlar ülkeye girerlerken hukuki bir dayanak buldular da mı girdiler- Çıkarken de onun için bizden hukuki bir dayanak mı istiyorlar- Hayır. İkincisi birilerinin ısrarla 'bir yasa bize dayanak olsun' demesindeki temel amaç kızmasınlar bana, altında şu yatıyor, yani 'siz bizi bir siyasi aktör haline getirin. Bu örgüt bir yasanın içinde yer alsın, o yasanın içinde siyasi aktör haline gelsin, biz meşruiyet kazanalım'. Bu meşruiyeti kime karşı kullanacaklar- Bir, Türkiye içinde birilerine karşı. İkincisi de yurtdışında uluslararası camiada. Diyelim ki bu iş iki ay sonra kesildi. Tekrar eski günlere döndük. 'Hakkımızda yasa vardı. Demek ki biz Türkiye'de belli amaçla faaliyet gösteren bir örgütüz. Bizim terörle hiçbir işimiz olmadı. Meclis de bunu kabul etmişti. Bundan sonra siz bizi tanımanız lazım' diyebilirler. Başka şeyler de söylenebilir. Biz bunları görmeyecek kadar enayi miyiz- Hayır, böyle bir şey olmaz."
-"Meclis'in bu tür Ali Cengiz oyunlarına itibar etmesi mümkün değil"-
Arınç, bu konuda hükümetin muhatap alınacağını, parlamentonun muhatap olarak gösterilmediğini belirterek, şöyle konuştu:
"Bir kanun çıkacak. Yani bu sürece destek olacak bir siyasi iradenin parlamentoda olması lazım. Diyelim ki bu AK Parti'de var. CHP'de var mı, MHP'de var mı, zinhar yok. BDP'de var diyelim. Niçin var olduğunu da hepimiz biliyoruz. Peki CHP ve MHP'nin karşı çıktığı, en ağır ifadelerle hükümete saldırdığı bir Türkiye'de Meclis'ten böyle bir yasa çıkar mı- Meclis'e böyle bir yasa geldiği zaman o Meclis'in hali ne olur, bunları bilmiyor muyuz. CHP'nin ne dediği az çok belli. CHP önce destek vereceklerini ifade ettiler. Sonra kanlı bıçaklı laflarla hücum etmeye devam ediyorlar. Al parti sözcüsünü, al grup başkanvekillerini bizi neredeyse Öcalan ile karşı karşıya oturmuş el sıkışıp, pazarlık yapan bir insan gibi gösteriyorlar. Soyadlarımızı bile değiştiriyorlar 'Abdullah Erdoğan' diyor, bilmem neye Öcalan diyor. Böylesine saçma sapan, böylesine çirkin yakıştırmalarla bizi bu süreç dolayısıyla hakaretle karşılıyorlar. Dolayısıyla bu Meclis'in bu tür Ali Cengiz oyunlarına itibar etmesi mümkün değil bir. İkincisi süreci Milli İstihbarat Teşkilatı ve siyasette de karar verici olan Sayın Başbakanımız, Adalet Bakanımız şimdilik götürüyor. Bunların çıkışlarında yine siyasi irade yani hükümetimiz elbette en önemli tedbirleri alacaklar. Bunlar sayıca belliler. Bunlar istihbarat raporlarımızda da MGK raporlarında da tek tek belli."
-"Parlamentoda bunun zemini yoktur ve olmamalıdır"-
Süreci MİT yönetecek gibi" denilmesi üzerine Arınç, "Şüphesiz MİT yönetecek, emniyet de müdahil olacak. Şüphesiz silahlı kuvvetlerin mensupları da yani Kara Kuvvetleri ve Jandarma olarak kendilerine görev verilirse verilmeyebilir de bu süreçte en azından bu çıkışa nezaret edecekler ama bu hükümetin işidir. Parlamentoda bunun zemini yoktur ve olmamalıdır" diye konuştu.
Arınç, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunun öneriler bölümünde yeni bazı komisyonların kurulmasının gerektiğinin ifade edildiğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"O komisyonlardan birisi kurulmak suretiyle bu terörle ve terörün sonlandırılmasıyla diyelim ki basit olarak çözüm sürecini içine alabilecek, bütün partilerden milletvekillerinin bulunduğu bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulabilir mi, en azından darbeler komisyonunun önerdiği bir teklif olarak ele alınabilir mi- İhtiyaç olduğunu anladığımız takdirde bunu parti olarak AK Parti verebilir ama diğer partilerle de mutlaka istişare eder. Çünkü buna benzer araştırma komisyonu önerisi CHP'den bildiğim kadarıyla Sezgin Tanrıkulu'ndan var. MHP'den zannediyorum yok. Diğer partiden var. Keşke 4 parti müştereken araştırma komisyonu kurulması için teklif verse ve bu Meclis bir komisyon olarak bu süreçle ilgili yapılması gerekenleri veya yapılanları kendisi Meclis adına denetleyebilse yada rapor edebilse. Olursa bu olur. Yoksa bir yasa çıkarmayı veya Meclis kararı almayı kesinlikle düşünmüyoruz."
-Akil insanlar-
"Akil insanların nasıl bir fonksiyonu olacak" sorusu üzerine Arınç, akil insanlarla makul insanların eşit tutulması gerektiğini ifade etti.
Arınç, şunları söyledi:
"Çünkü akil insanlar bilgisi olan, kendi bilgisine güvenen, aklıyla çok ön planda olmayı seven insanlar olabilir ama makul insanlar da başkalarının aklına da önem veren, onların ortak aklını ortaya koymaya çalışanlar da olabilir. Ama meşhur tabiriyle akil insanlar olacaksa 30, 40, 50 kişi şimdilik düşünülen zannediyorum Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesine gidip bazı çalışmalar yapacak bir grup. 7'şer kişi olacağı söyleniyor ama Allah'ın emri değil bu. Bir kanunda da yer almıyor. Sayın Başbakanımız bir çalışma içinde. Eğer üzerinde mutabık kalınan partilerin de belki komuoyunun da itibar edeceği isimleri onlarla beraber 1 veya 2 aylık bir çalışma yapılarak bu kişilerin bazı illeri, bölgeleri ziyaret etmesi, bu çözüm süreciyle ilgili düşüncelerini aktarması, STK'ların veya halk topluluklarının, meslek kuruluşlarının tekliflerini alması, onların sorularını cevaplandırması, belki kamuoyunun daha çok bu konu üzerindeki desteğini artırmaya yönelik bir çalışma olacak."
Türkiye'de 12 Eylül 2010'da yapılan referandumun çok önemli bir dönemeç noktası olduğuna işaret eden ve o süreçte STK'ların, meslek kuruluşlarının, sendikaların, toplantılarla referandumu anlattığını hatırlatan Arınç, "Şimdi sanki onun benzerini daha üst düzeyde sadece belli kişilerin yapacağı toplantılarla uzun sürmeyecek bir çalışma amaçlanıyor" ifadesini kullandı.
Arınç, "Çözüm sürecinin kamuoyuna anlatılmasıyla mı ilgili bu akil insanlar" sorusuna "doğru" karşılığını verdi.
"Yurtdışına çıkma, silah bırakma vesaire bunlara nezaret edecek bir pozisyonları olmayacak değil mi" sorusu üzerine Arınç, "Hayır. Bu birilerinin istediği bir taleptir. Bize göre yanlış bir taleptir. Yani bir komiser edasıyla veya BM gözlemcisi gibi... Yani bu silahlı unsurların yurtdışına çıkarken, silahlarını bırakıp bırakmadıkları, kim gitti, kim kaldı noktasında gözlemci sayılabilecek hiçbir fonksiyonları olmayacak. Sadece düşünce bazında, fikir bazında Türkiye'nin geldiği bu noktada bu çözüm sürecine ihtiyacımız olduğunu pozitif anlamda söyleyebilecek değerli insanların bir çalışması" diye konuştu.
-"Bu bir vatanseverliktir"-
"Sayın Başbakanımız bazılarıyla bizzat görüştü zannediyorum, belki bazı bakanlarımız da karşı tarafa iletmek için önce onun olurunu almak lazım" diyen Arınç, Sezen Aksu'nun bir gazetedeki "beni bu işten mazur görün" yönündeki beyanını okuduğunu belirtti.
Arınç, "Çünkü 12 Eylül 2010 referandumunda böyle değerli bir sanatçıya ağız dolusu hakaretler yağdıran, adında profesör etiketi olanlar da vardı. Şu anda makul insanlar da sanki o referandum öncesinde evet kampanyasına katılmış insanlar gibi dışlanabilir, dışlanacaklarını hissediyor olabilirler. Bunu göze alan olabilir, almayan olabilir. Bu bir vatanseverliktir bence. Çünkü bu sürece destek olmak Türkiye'nin çok önemli bir şansı. Bunda muvaffak olursak müthiş bir başarı olacak" değerlendirmesinde bulundu.
"Akil insanların isimleri İmralı ile ortak olarak mı belirlenecek" sorusuna Arınç, şu yanıtı verdi:
"Hayır. İmralı'nın verdiği isimlerle değil ama BDP'den gelen isimler olabilir. CHP'den geldiyse olabilir. MHP'den zannetmiyorum geleceğini ama gazetecilerden bizzat talep edenler var, fikir adamlarından bizzat talep edenler var. Yani benim gördüğüm, daha çok kendileri bu işte olursa çok iyi olur diye bizim düşündüklerimiz, büyük bir kısmı da 'ben bu önemli vazifede görev almak istiyorum bana da bir görev düşer mi' diye soranlar. Öcalan'dan BDP marifetiyle bazı mesajlar geldiğine göre ve böyle bir heyetin oluşmasını onlardan da isteyen olduğuna göre bizim muhatabımız siyasi anlamda BDP'dir. BDP'den bazı isimler de belki değerlendirmek üzere alınabilir."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun terörün çözümü için Başbakan Erdoğan ile görüştüğünü anımsatan Arınç, buna karşın bir öneri getirmediğini anlattı.
"Bugün gelin deyince topu taca atıyorlar" ifadesini kullanan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En çok söyledikleri şu, 'SHP zamanında şu raporları yazdık, 1990'da bu raporları yazdık, bizim ne dediğimiz belli.' Ne dediğinizi ben bilmiyorum- Açıkça soruyorum, bugün 2013, siz bugün ne diyorsunuz- Böyle bir meselede nasıl bir çözüm öneriyorsunuz- 1980'li yıllarda yazdığınız raporları ne kadar uyguladınız ve sahip çıktınız ki bize bunu soruyorsunuz- Siz bugün bu yaptığımız işin neresi yanlış, yanlışı söylemek kolay ama siz olsanız ne yapardınız- Böyle bir çözümü nerede görüyorsunuz- Makul bulursak biz onu yapmaya hazırız. Hatta deriz ki 'CHP bunu teklif etti, çok doğru teklifti, biz bunu uyguluyoruz'. Ama hiç ağzınızı bile açmadan bir yolda bizi eleştirmeye devam ediyorsunuz."
Kılıçdaroğlu'nun, terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan'ın nevruz mesajıyla ilgili sorulara içeriğine girmeden karşılık verdiğini dile getiren Arınç,
"Öcalan'ın nevruzda okunan mesajından Sayın Kılıçdaroğlu'nun ne anladığını bilmiyorum. MHP'nin ne anladığı belli. O aynı şekilde 10 senedir, 20 senedir sürdürdüğü cümlelerle bize hücum etmeye devam ediyor. Peki bu milletin anladığını siz niçin anlamıyorsunuz- Bütün bölgelerde sürece ne kadar destek olduğu anketleri önümüzde. En düşük oran belki bir bölgede ama toplamında yüzde 58 destek var" dedi. Arınç, muhalefet partilerine oy veren kesimlerin de belli bir oranda buna destek olduğunu söyledi.
Arınç, "En azından şunu söyleyebilirler, 'evet biz böyle yapmazdık ama bu sürecin sonunu görmek istiyoruz. Bize düşen bir şey olursa bize de sorun' diyebilirler kapıları kapatmadan" diye konuştu.
-"Yeni bir tur başlayacak"-
Yeni anayasa yapımına ilişkin soru üzerine Arınç, konuyu ilk gündeme getirenin 2007 seçimlerinde AK Parti olduğunu söyledi.
O dönemde partilerine kapatma davası açıldığını ve çalışmanın yapılamadığını anlatan Arınç, 2011 seçimlerinden sonraki süreci aktardı.
Sürecin martta bitmesi gerektiğini dile getiren Arınç, "Sayın Bahçeli '23 Nisan'da olsa olabilir mi' dedi. Ona da 'eyvallah' dedik, bir ara sonra o vazgeçti galiba 'dönem sonuna kadar olsun' dedi. Hayır böyle çocuk oynar gibi anayasa yapmak oyunuyla meşgul olamayız. Çünkü bizim başka düşüncemiz var. Siz bu anayasayı yapmak veya yaptırmak istemiyorsanız biz iktidar partisiyiz 325 milletvekilimiz var. Anayasayı kendimiz yapmaya çalışırız" ifadesini kullandı.
Bu çerçevede, anayasa çalışmalarında yaptıkları hazırlıkla partilere tek tek gidebileceklerini bildiren Arınç, "O zaman yeni bir tur başlayacak" denilmesi üzerine, "Yeni bir tur başlayacak. CHP derse ki 'hayır asla ve kata' MHP'ye gideceğiz kabul ederse tabii" değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle konuştu:
"Oyun oynamıyoruz. CHP derse ki 'sıfırdan başlayalım, yeni bir anayasayı birlikte yapalım' üç ay da otururuz dört ay da otururuz. Çünkü daha önümüzde 2015'e kadar bir yasama dönemi var. Ama 'kesinlikle bu işte yokuz' derlerse şu andaki tavırları öyle. Umarım tavırlarını değiştirirler, CHP ile yaparız. MHP'ye de söyleriz. 'Biz de katılalım' derlerse üçlü yaparız. Ama CHP hayır derse MHP'ye gideceğiz. MHP hayır derse BDP'ye gideceğiz. Şu anda uzlaşma komisyonunda üyesi var. Siyasal bir parti, meşru, legal bir parti. Tabii gideceğiz. CHP belki bizi onlara göndermek için hayır diyecek, bunlar siyasi oyunlar, mekanizmalar veya MHP belki o kapıyı gösterecek. Biz ciddi bir partiyiz ona da gideriz. Deriz ki bak teklifimiz bu, oturalım beraber bir anayasa yapalım. Evet derse şuna bakacağız. Bizim oylarımızla BDP'nin oyları yeni bir anayasanın Meclis'ten geçip referanduma gitmesi için yeterli olabilir mi- Bu bir hesap meselesi. Yeterli olur noktasına gelir ve umduğumuz anayasayı yapma imkanına kavuşursak bunu deneriz. Ama 330'u bulamayacağımız bizde bir fikir olarak oluşursa 'biz bu işte yokuz' deriz. Yani aşama aşama A planımız şu anda komisyonun sonuca ulaşması. B planı mevcut partilerden biriyle, ikisiyle, üçüyle beraber yeni bir anayasa çalışması, C planı hiçbirisi mümkün olmadı, seçimlerde milletin huzuruna çıkarız. 'Bunlar bize anayasa yaptırmadılar, benim sana sözüm vardı, yeni bir anayasa vadetmiştim ama bu partiler yeni bir anayasa istemiyor. Bunlar darbe anayasası 82'nin yürürlükte kalmasını istiyor. Sen bana bana destek ol. Tek başına yeni bir anayasa yapalım' diyeceğiz. O zaman da millet ne diyecek göreceğiz. ya sözümüze itibar edecek 367'nin üzerinde milletvekili verecek bize, 'yok canım ben yeni anayasa istemiyorum' diyecek daha az milletvekili verecek. Millet ne derse o kabulümüz. Dövecekse millet bizi dövsün."
Arınç, çalışmadan sonra anayasa için süre kalmasını istediklerini dile getirerek, "(Nisanda bitmesin kasımı, aralığı görelim) Bu bize şunu söylemektir,
'biz sana anayasa yaptırmayacağız'. Bu oyuna gelmeyeceğiz" dedi.
-"Ciddi bulursam müdahil olurum"-
Askeri casusluk davasında takip edildiğine dair belge olduğu belirtilerek, şikayetçi olmayı düşünüp düşünmediği sorulan Arınç, iddianamenin özetini okuduğunu ifade ederek, "Bir rezalettir o, ahlaksızlığın daniskasıdır" diye konuştu.
İddianamede sadece asker kişilerle ilgili değil, bürokratlarla ilgili de bazı kadınlar kullanılarak birtakım bilgilerin sızdırıldığı yönünde ifadeler olduğunu anlatan Arınç, şunları kaydetti:
"Ben okudum, utandım, yüzüm kızardı. Türkiye'nin belli kurumlarının ne hale düştüğünü, ne kadar kokuştuğunu gördüm. Beni ilgilendiren benim ve eşim hakkında özel bilgiler elde etmeye çalışmışlar, bazı kaymakamları kullanmışlar veya o kaymakamlar o kadınlarla ilişki kurarken biz onların hakkında anası budur, evladı budur diye güya bilgi göndermiş. Bu insanlarla hiçbir ilişkimiz, bağımız yok. ya açılışa gidiyoruz ya bakanlıkla ilgili bir çalışmaya gidiyoruz ama zannediyorum ki o kişiler o kadınlara kendilerini kabul ettirmek veya o tezgahın içinde önemli bir hale gelmek için sadece benim değil diğer başbakan yardımcılarımız hakkında da özel bazı bilgiler toplamışlar veya aktarmışlar bu kişilere."
Arınç, "Ciddi bulursam müdahil olurum ama sadece şüyudan ibaret iddianamede yer alıyorsa onu Allah'a havale ederiz. Zaten her davada ismimiz geçiyor. Şu ana kadar 4 yerde tehdit edildiğim veya hakkımda bilgi toplandığı, küçültülmeye çalışıldığım, eşimin başörtüsü sebebiyle gözden düşürme çabalarının mutlaka desteklenmesi gerektiği yönünde... Bu bizim çizgimiz. Bundan dolayı şikayetçi değiliz. Allah'a hamdolsun hayatımızın her safhasında kötü bir işin içinde olmadık. Kötü bir ilişkinin içinde olmadık. Eşimin de hayatı bembeyazdır benim de hayatım bembeyaz ama birileri bir şeytanlık yapmışsa 'Allah'ından bulsun' diyeceğiz" dedi.
-"İzlemeye cesaret edemiyorum"-
Milli takımın performansıyla ilgili soru üzerine de Arınç, "Milli takımı izlemeye cesaret edemiyorum. Son 20-25 yılda bu kadar kötü milli takım görmedim" diye konuştu.
Abdullah Avcı'yı sevdiğini ancak başarılı bulmadığını ifade eden Arınç, yurtdışında yetişen ve bazıları Türkçe bilmeyen oyuncuların milli takımda oynamasını eleştirdi.
Arınç, "Evet onlar ay yıldızlı bayrağı tercih etmişler bize gelmişler. Mesela 'Mesut' Alman Milli Takımı'nı tercih etti. Ona da saygı gösteriyorum, nerede başarılı olacağını biliyor çocuk. İlle bize gelsin diye ısrar da edemeyiz. Bize gelene teşekkür edelim ama biz başarılı olmaya mecburuz. Deneme yanılmayla bir yola çıkacak halimiz yok" ifadesini kullandı.
Türkiye Futbol Federasyonu'nun gerekli tedbiri almasını isteyen Arınç, "75 milyon insan bu üzüntüyü yaşamak mecburiyetinde değil. Kişiler üzerinde konuşmayım ama takım başarısız. Başarılı olacağına dair de ben de hiçbir ümit yok" değerlendirmesinde bulundu.
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Bülent Arınç: Oyun Oynamıyoruz - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?