CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması - Son Dakika
Politika

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması

Kılıçdaroğlu: (1) "Kavga etmeyen, halkına hesap vermeyi namuslu görev kabul eden, harcadığı her kuruşun hesabın veren bir siyaset anlayışına ihtiyacımız var" "Eğer İslam temiz ahlaksa, söyler misiniz bana, hangisi temiz ahlak? Hangisi gerçek Müslüman"

26.09.2013 14:18

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kavga etmeyen, halkına hesap vermeyi namuslu görev kabul eden, harcadığı her kuruşun hesabın veren bir bir siyaset anlayışına ihtiyacımız var " dedi.

Kılıçdaroğlu, Çekmeköy Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇEKSİAD) temsilcileri ile Çekmeköy Testi Restoranda biraraya geldi.

Kılıçdaroğlu, ÇEKSİAD'ın çalışmalarını takdirle izlediklerini dile getirdi. Sanayicileri "kamu görevlisi" gibi değerlendirdiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, "Sanayici kendisi için çalışmaz. Ülkesi için çalışır. Onun bir tek amacı vardır, ben nasıl üretim yapabilirim, nasıl istihdam yaratabilirim. Sanayici her ülkede önemli olduğu gibi, bizim ülkemizde de önemlidir" dedi.

Yüksek kalitede mal üretmenin çok önemli bir tanımlama olduğunu, buna teknik olarak katma değeri yüksek ürün denildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bir buzdolabı yaparsınız ama bir cep telefonu sizin bir buzdolabınıza eş değer kılınır. Dünya artık bilgi toplumuna gelmiştir. Buzdolabı üretmekle övünen başbakan olmaz. Çamaşır makinesi üretmekle kimse övünmez. Televizyonu ilk önce Amerika buldu, şimdi üretmiyor" diye konuştu.

Bilgi toplumunu yakalayabilmek için güçlü ve sağlıklı bir demokrasiye ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, herkesin düşüncesini özgürce ifade edebildiği demokrasiye ihtiyaç duyulduğunu, özgür ve özerk üniversite gerektiğini söyledi.

Özgür ve özerk olmayan üniversitenin bilgi üretmeyeceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Samuelsen'in güneşe tapılan ülkede, ısı kanunlarının iyi anlaşılmadığını söylediğini anlattı.

Kılıçdaroğlu, ön yargılardan tümüyle arınılması gerektiğini, her şeyin sorgulanması gerektiğini vurgulayarak, 30-40 yıl önce kimsenin aklına cep telefonu gelmediğini, önümüzdeki süreç içinde çok daha büyük dönüşümler yaşanacağını anlattı.

Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında okuma ve matematik becerisi açısından sondan üçüncü olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Demek ki eğitimde sorunumuz var. Bu sorun devam ettiği sürece, Türkiye'nin orta gelir tuzağından çıkma şansı sıfırdır" şeklinde konuştu.

Eğitimin her ülkede milli politika olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, 4+4+4 sistemini eleştirdi. Kılıçdaroğlu, tasarının Bakanlar Kurulunda bile tartışılmadan yasalaştığını savundu. Kılıçdaroğlu, 5 yaşında çocuğun okula gönderildiğini, hatanın bir yıl sonra görüldüğünü belirterek, "Hiçbir ülkede çocuklar eğitimde denek olarak kullanılamaz" dedi.

Eskiden gelişmenin kişi başına düşen gelirle ölçüldüğünü anlatan Kılıçdaroğlu, "Bunu aldığınız zaman Suidi Arabistan, Katar çıkıyor. Sonra tüketilen gazete sayısı gibi değişiklik oldu. Şimdi yeni bir tanım var. Küçük ayrıntılarda iş bölümüne giden ülke gelişmiş ülkedir diyorlar. Dünya artık uzmanlaşıyor. Yan bilim dalları çıkıyor.  Bu iş bölümünü o toplumda egemen kılıyorsanız, o ülke gelmiş ülkedir. Buzdolabı, çamaşır makinesi üreten toplum gelişmiş toplum değildir. Bunlar 19. Yüzyılda üretildi. Bunlar üretilsin, karşı değiliz. Fakat biz, katma değeri yüksek ürünleri üretmek zorundayız" dedi.

Üniversite-sanayi işbirliğinin büyük önem taşıdığını, bilimadamlarının el üstünde tutulması gerektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, Türkiye'de 100 yılı aşkın tarihi bulunan üniversitelerin bulunduğunu, ancak bir ikisi hariç, diğerlerine "üniversite" demenin mümkün olmadığını kaydetti.

Türkiye'de 100'e yakın hukuk fakültesi bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Neden ' Çünkü (açmak) çok kolay. Bir masa, bir sandalye, üç hoca... Yeteri kadar eğitim verecek hukukçumuz var mı' Yok. Yakında göreceksiniz, binlerce hukukçu iş arıyor... Eğitim planlamamız var mı? Eğitim planlamamız da yok" diye konuştu.

Sanayicilerin ara elaman bulmakta zorlandıklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Biz onun formülünü gayet iyi biliyoruz. Bütün Organize Sanayi Bölgelerinde yatılı meslek lisesi yapacaksınız. O yatılı meslek lisesinin yönetimini organize sanayi bölgesinin yönetimine vereceksiniz. Sanayici hangi tür eleman istiyorsa yetiştirsin. Mezun olduğunda işi hazır olacak. Bunu yapmak çok mu zor ? Hayır. Emin olun izin verseler sanayici kendi okulunu yapacak" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de inşaat sektörünün geliştiğini, müteahhitlerin çok kısa sürede devasa binaları yüksek kalitede yapabildiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hepimiz de kıvanç duyuyoruz ama bu ülke öğrencinin yurt sorununu çözememiştir. Neden? Üniversitenin, yurt yapacak imkanı yok. Devletin yurt yapması lazım. Emin olun 2 yılda Türkiye'nin yurt sorunu, tepeden tırnağa sıfırlanır. Öyle bir sorun olmaz. 1 yıllık değil, 50 yılın sorunu çözülür ama yapmıyor devlet. Neden yapmıyor? Bir kişilik, iki kişilik sıcak suyu, soğuk suyu olan yurt yapmak çok mu zor? O yurtlarda kalan bizim çocuklarımız. Kendi çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmayan bir siyasal anlayış olabilir mi ?" dedi.

Türkiye'nin yeni bir siyaset anlayışına ihtiyacı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Kavga etmeyen, halkına hesap vermeyi namuslu görev kabul eden, harcadığı her kuruşun hesabını veren bir bir siyaset anlayışına ihtiyacımız var. Cumhuriyetin ilk yıllarını zaman zaman çok sert eleştiririz. Şu oldu, bu oldu vesaire. Savaş meydanlarında zaferi kazananlar ekonomi bilmiyorlardı. Çünkü hepsi askerdi. Ekonomi tahsili görmemişlerdi. Kimi Yemen'de, kimi Trablusgarp'ta, kimi Adana'da savaş içindeydiler. Savaş bitti, ilk yaptıkları iş, 1923'te İzmir'de iktisat kongerisini toplamak oldu. Neden? Atatürk şunu söylüyordu: Savaş meydanlarında kazanılan zafer, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça, ülke bağımsızlığını elde edemez. Bağımsızlığın yolu, ekonomide güçlenmekten geçiyor. Bunu yaptılar. 1 kilometrelik milli demir yolumuz yoktu. Millileştirdiler. Bir tek bankamız dahi yoktu. Bizim paramızı yabancı bankalar basıyorlardı. Kendi paramızı basan Merkez Bankası'nı 1930'da kurduk. 4 bakan yolsuzluk yaptı diye, Yüce Divan'a gönderdiler. 5 kuruşun hesabını sordular. O yoksulluk içinde, Türkiye'nin her tarafına fabrikalar kurdular ve Osmanlı'nın borcunu son kuruşuna kadar ödediler. Onların temel özelliği neydi biliyor musunuz? Kul hakkı yememekti. Her kuruşun hesabını vermek. Asıl tarihimize sahip çıkmak, kendi kültürel köklerimizin ne olduğunu bilmeye ihtiyacımız var. Biz kendi kültürel köklerimizden koparıldık. Yolsuzluğu hayatın sıradan bir olayı olarak algılamaya ve görmeye başladık."

Türkiye'de ilk kez bu yıl Sayıştay'ın mali denetim raporu gelmeden bütçenin onaylandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, buna vergi veren herkesin sesini yükseltmesi gerektiğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin otomobil üretmeye Güney Kore'den önce başladığını fakat bu konuda adeta "nal topladığını" ifade ederek, "Sebebi ne? Sebebini siyasetçide aramanız gerekiyor, sanayicide değil. Ülkeyi sağlıklı yönetmezseniz, doğru teşvikler getirmezseniz, demokrasiyi geliştirmezseniz sanayici ne yapsın? Siyasetçinin geleceği okuma sorumluluğu vardır. Nasıl bir Türkiye'yi taahhüyül ediyoruz biz. İhracatımız şu kadar olacak... Çok güzel. Bunun içinde o ihracatın içinde katma değeri yüksek ürünlerin payı nedir, Türkiye'nin geleceği açısından görmek isterim. 2002'de toplam ihracatımız içinde, katma değeri yüksek nitelikli ürünün payı yüzde 6.2; 2011'de bu 2.8'e gerilemiş durumda. Gelecek açısından risktir bu. 2005-2010 yılları arasında, Güney Kore'nin ArGe'ye harcadığ para, gayrısafi yurtiçi hasılanın yüzde 3.4'ü. Türkiye'de bu, binde 8" dedi.

Kısır tartışmalar

Türkiye'nin gündeminin zaman zaman kısır tartışmalara hapsedildiğini, sokaktaki vatandaşın da bu nedenle geleceği göremez hale geldiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Toplumu bu noktadan çekip çıkarmamız lazım. Daha güzel, daha uygar bir Türkiye için, herkesin evine helal ekmek götürdüğü bir Türkiye'yi ayağa kaldırmamız lazım. Bunun yolu kısır çekişmeler değil. Kısır çekişmelerden birisi: Biz son 20-25 yılımızı bir türban olayıyla götürdük. 20-25 yıl. Bütün enerji oraya gitti. Bu ülkeye fes gelirken de büyük kavgalar çıktığını biliyorsunuz. Büyük kavgalar şapka geldiğinde de çıktı. Şapka Kanunu var değil mi? Hangimiz şapka takıyor? Hayatın gerçeğinden koparıyoruz Türkiye'yi. Kısır siyaset yüzünden. En büyük tehlike nedir Türkiye açısından? Dini siyasete alet etmektir. İnanca saygı duyulur. İnancı siyasetin konusu yaptığınız andan itibaren Türkiye'yi geriye götürürsünüz ve ayrıştırırsınız."

Hatay'da Ermeni kökenli vatandaşların da yaşadığı köyü ziyaret ettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, burada huzur içinde yaşadıklarını kaydederek, "Onlar bizim zenginliğimiz değil mi? Onların çocukları bizim çocuklarımız değil mi? İnancı farklıymış. Onun kendi dünyasıdır o. Ona biz saygı gösteririz. Allah'ın işine karışma hakkımız var mı?" dedi.

Etnik kimlik konusunda da aynı şekilde düşündüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, etnik kimliğin siyasetin konusu yapılmaması gerektiğini belirterek, "Eğer siyaset konusu yapılacaksa insanın geleceği siyaset konusu yapılmalı. İnsanın alın teri nasıl değerlendirilir, bu siyaset konusu yapılmalı. Toplumda ahlakı nasıl yüceltiriz, bu siyasetin konusu yapılmalı" dedi.

- "İslam temiz ahlaksa, hangisi gerçek Müslüman?"

Japonya'da 4 saat sular akmadı diye bir belediye başkanının hayatına son verdiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bizde bırakın 4 saati, 15 gün sular akmadı, istifa edeni duydunuz mu? Eğer İslam temiz ahlaksa, söyler misiniz bana hangisi temiz ahlak? Hangisi gerçek Müslüman? Başka bir örnek daha vereyim: Polis, bir yerde arama yapacak. Potansiyel suçlu. Arama yapacak, mahkemeden karar alıyor. İktidardaki bakan telefon ettiriyor, sizde arama yapacaklar hazırlıklı olun diye. Bunu kamuoyuna açıkladık. Hangi dakika ve hangi saniye, hangi telefonlarla telefon ettiğini bütün ayrıntılarıyla yazdık. Bu Bakan istifa etti mi? Bakanlık koltuğunda oturuyor mu? Oturuyor. Bu ahlaki bir şey mi? Oturup sorgulamamız gerekiyor."

- İstanbul

Kaynak: AA

Son Dakika Politika CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement