CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Boğaziçi Üniversitesine yapılan atama bütün teamüllere aykırı bir atamadır ve doğru değildir." dedi.
Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'na ziyarette bulundu. Görüşme sonrası iki parti lideri gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Boğaziçi Üniversitesinde yaşanan olaylara katılanlara, " Türkiye'nin evlatları" demesi, buna ilişkin olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları sorulan Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin evlatları, bütün evlatlar bizim evlatlarımızdır. Babasının görüşü ne olursa olsun, kimliği, inancı ne olursa olsun. Bütün evlatlarımızın da çok iyi koşullarda yetişmelerini isteriz, üniversiteye gitmelerini isteriz, üniversiteyi bitirdikten sonra arzu ettikleri işlerde çalışmalarını, iyi gelir elde etmelerini isteriz. Boğaziçi Üniversitesine yapılan atama bütün teamüllere aykırı bir atamadır ve doğru değildir. Orada hocalar, öğrenciler, eski mezunlar karşı çıkıyor." diye konuştu.
Üniversitenin "Bu atanan kişi bizim üniversitenin standartlarına göre zaten burada profesör olamaz." dediğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Profesör olamayacak kişiyi, siz de rektör olarak atıyorsunuz. Hepimizin oturup sağduyuyla düşünmesi lazım. Öğrenciler ne yaptılar Allah aşkına? Cam, çerçeve mi kırdılar, bir yerimi tahrip ettiler, Hayır, toplantı ve gösteri yaptılar. Bir anayasal hak mı? Evet, bir anayasal hak. Üstelik izin alınmadan toplantı ve gösteri yapma hakkı tanınmıştır anayasada herkese. Esnaf da manav da yapabilir, bireysel olarak insanlar da yapabilir. Gösteri ve yürüyüş yapıyorlar bunlar, cam, çerçeve kırmadan haklarını arıyorlar bunlar. Bir hakkın iadesini istiyorlar, kendi üniversitelerinin hakkını savunmak istiyorlar. Kim savunuyor sadece öğrenciler mi? Eski mezunlar da orada ki akademisyenler de savunuyorlar, 'İstemiyoruz bunu.' diyorlar. Kardeşim sen de ayrıl oradan, bir büyüklük yap, kendini fazla yıpratma. Bir büyüklük yap, ayrıl. de ki 'Ben buradan ayrılacağım...'"
"Terörist dediler tamamı serbest bırakıldı"
Kılıçdaroğlu, öğrencilere yönelik açıklamasına ilişkin olarak da "Bu çocuklara ben memleketimizin evlatları dedim. Evet, bunlar memleketimizin evlatları. 'Terörist' diyorlar, suç. Bir kişinin terörist sayılabilmesi için mahkeme kararı lazım. Devleti yöneten devletin en tepesindeki kişinin ağzından çıkan sözü tartması lazım. 'Terörist' diyor, ne yaptı, eline silah aldı, adam mı dövdü, adamı öldürdü, birilerini mi taradı? Hayır, anayasanın verdiği hakkı kullanıyor. Anayasanın verdiği hakkı kullandı diye bir insan nasıl terörist ilan edilir? Hem suçtur, dava açılırsa tazminat ödemek zorundadırlar." değerlendirmesini yaptı.
Çocukların, gençlerin kazanılması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Gençler bazen bizim düşündüğümüzden daha aşırı hareketler de yapabilirler ama bunları anlayışla karşılamamız lazım. 'Terörist' dediler tamamı serbest bırakıldı. Ne oldu, şimdi kaybeden kim? 'Terörist' lafını kullanan. Yazıktır, günahtır bu çocukları suçlamamak lazım, çocukları dinlemek lazım, çocuklarla konuşmak lazım. Bunlar bizim ülkemizin gerçekten yetiştirdiği çok değerli evlatlar. Bunlara bakmak lazım, yetiştirmek lazım büyütmek lazım onların düşüncelerini almak lazım. Emin olun gençler bizden daha iyi düşünür, gençler bizden daha iyi dünyayı okuyor. Siz, gençleri düşmanlaştırıyorsunuz, terörize ediyorsunuz, doğru değil." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, AYM'nin Enis Berberoğlu kararı ile ilgili olarak da "Karar uygulanacak yani Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmaması söz konusu değil. 3 ayrı yere de gönderildi Anayasa Mahkemesi kararı. Zaten anayasada açık net hüküm var, 'Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yargı, yürütmeyi, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.' diyor. Emrediyor çünkü bağlayabilir değil bağlar diyor. Uyacaksınız yani seçeneği yok bunun." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın il kongrelerini kapalı mekanlarda yapmasına ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Biz devlete hep liyakat deriz, Sağlık Bakanı da bir doktor, toplantıların nasıl yapılması gerektiğini en iyi bilen kişilerden birisi. Kovid-19'un bulaşmaması açısında önlem alınması gerekiyor ama maalesef bu önlem alınmıyor. Önlem alınmadığı ve oraya kalabalık bir grubun geldiği için de ayrıca Erdoğan tarafından kutlanması da trajikomik bir olaydır." şeklinde konuştu.
"Çifte standartta demokrasilerde yer yoktur"
CHP'deki istifaların sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurucu, geçmişte görev yapan ve bugün görev yapan kadrolarının belli olduğunu belirterek "Cumhuriyet Halk Partisinin darbeler döneminde kapatıldığı, daha sonra da açıldığı bellidir. Hiç kimse Cumhuriyet Halk Partisinin inandığı yoldan, kurucu değerlerden ve bu ülkenin değerlerinden vazgeçtiğini düşünemez. Cumhuriyet Halk Partisini kim mi yönetiyor? Cumhuriyet Halk Partisini Cumhuriyet Halk Partililerin seçtiği kadrolar yönetiyor. Bunu ifade etmek isterim." dedi.
Bir konunun daha altını çizmek istediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"HDP'li bir kişi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni yönetirken beyefendiler rahatsız olmuyor da HDP bir parti olarak bizi ziyarete geldiğinde mi rahatsız oluyorlar? HDP'li yöneticiye el kaldırıp, 'Acaba bana söz verir misin?' diye söz istiyorlar. Vermediği takdirde konuşamıyorlar. Ondan rahatsızlık duymuyorlar ama HDP siyasi partilerden randevu alıp gidip kendi düşüncesini ekonomide, siyasette düşüncesini aktardığı zaman rahatsızlık duyuyorlar? Çifte standartta demokrasilerde yer yoktur. Ahlaklı olacaksınız, ahlaklı zeminde bir siyaset yürüteceksiniz. İkili standart, çifte standart, değişen koşullara göre beyaza siyah, siyaha beyaz deme gibi bir anlayış siyasi partilerde olmamalı. Siyasi partiler, kendi inandıkları doğrultuda yollarına devam eder ve bütün siyasi partilerle de oturur konuşurlar. Demokrasinin güçlenmesi için bu çok önemli."
"Akıllı bir adamsa görevi bırakır, hırslı bir adam değilse ayrılır"
Boğaziçi Üniversitesindeki eylemler ve Rektör Melih Bulu'nun açıklamalarına ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Altı aylık süre vermiş, Boğaziçi Üniversitesinin kayyum olan rektörü. Altı ayı kime inanarak? Erdoğan mı demiş acaba, 'Altı ay dayanabilirsen burada kalabilirsin' diye. Bunu söylemek bile başlı başına bir zafiyet işaretidir, 'Ben yönetemeyeceğim, altı ay' demektir bu." ifadesini kullandı.
Rektör Bulu'nun kendisine yönelik açıklamaları üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"'Kılıçdaroğlu atandı, onu da istemeyenler vardı...' İsteyip istemediğini bilmiyorum ama ben atandım. Rektörün bilmesi gereken bir şey var. Kendisini atamayla gelen bürokrat olarak görüyor. Rektörlüğü, akademik dünyayı bilmiyor. Bir bürokrat, yani herhangi devlet memurlarının yasasına tabi olan bir bürokrat, siyasi partilere üye olamaz, siyasi partilerin yönetiminde görev alamaz. Siyasi partilere üye olduğu takdirde de devlet memuriyetinden atılır.
Akademik dünya öyle değil. Akademisyenler, bir siyasi partiye üye olabilirler, yönetiminde görev alabilirler. Bu kadar dünyadan kopuk bir insanın Boğaziçi Üniversitesi gibi bir üniversiteyi yönetmesi zaten mümkün değildir. Hukuku bilmiyor, kendi tabi olduğu hukuku bilmiyor. Kendi tabi olduğu hukuk da 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi olan hukuku aynı sanıyor. Allah, akıl fikir versin, akıl alacak şey değil. Akıllı bir adamsa görevi bırakır, hırslı bir adam değilse ayrılır. Bunu çocuğuna hesap vermek için ayrılır."
"Tank palete ne yaparsa yapsın, ben haklıyım"
Tank paleti fabrikasına ilişkin açıklaması sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sözleri nedeniyle tazminata mahkum edilmesine ilişkin soruyu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Tank palete ne yaparsa yapsın, ben haklıyım. Ordunun en önemli fabrikalarını Katar Ordusuna peşkeş çekti mi çekmedi mi? Bakın, peşkeş çekti diyorum. Bir dolar almadı, bir sent almadı, bir kuruş almadı, bedava verdi. Onların yargıçları beni tazminata mahkum edebilirler, hiç önemli değil, alayı bile gelebilir ama ben inandığım yolda bu ülkenin çıkarları için her türlü mücadeleyi yapmakta kararlıyım. Tarih beni haklı çıkaracak, onları da mahkum edecek, bu gayet iyi biliyorum."
"Bu provokasyon birilerinin desteği ve önerisiyle yapılmıştır"
Bir gazetecinin, Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50+1 oy oranına ilişkin tartışmaların sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan bir kişi, 'Ben iktidarımı nasıl korurum' diye arayışa giriyorsa baştan kaybetmiş demektir. 50+1 oldu, şimdi acaba bunu nasıl düşürürüm diye bir arayışa giriyorsa, girmişse artık ülkeyi yönetemez o, kendisini düşünür, koltuğunu düşünür. Kendisini ve koltuğunu düşünen değil ülkesini düşünene ihtiyacımız var. Biz, ülkeyi düşünen birisini oraya getirmek istiyoruz. Temel hedefimiz de bu zaten."
Boğaziçi Üniversitesinde Kabe fotoğrafının yere serilmesine ilişkin de değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, "Kutsallarımız bizim için değerlidir ve siyasi parti farklılığı yoktur. Hepimiz, kutsal değerlerine saygı göstermek zorundayız." dedi.
Burada bir provokasyon olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O tabloyu yere atan, fotoğrafını çeken ve yere seren kişi provokatördür, bunun bulunması lazım. Sayın Rektör'e de söylüyorum, 'Onu bul'. Orada görev yapan hocalarımıza da öğrencilerimize de söylüyorum, onu bulun. Dolayısıyla bu tablo değerlere saygı duyan halkımızın kabul edeceği bir tablo değil. Hepimiz o değerlere saygılıyız, saygılı olmak zorundayız. Siyaset ayrı bir şeydir, rektörü istememek ayrı bir şeydir, bu tablo ayrı bir şeydir. Bu provokasyondur. Sırf öğrencilerin haklı taleplerini gölgelemeye matuf bir provokasyondur ve bu provokasyon birilerinin desteği ve önerisiyle yapılmıştır. Bunun bulunması lazım."
Temel Karamollaoğlu'nun değerlendirmeleri
Karamollaoğlu da Boğaziçi Üniversitesinde yaşananlara ilişkin olarak Erdoğan'ın açıklamalarını şu şekilde değerlendirdi:
"Sayın Erdoğan'ın 2000'li yılların başında gençlere yönelik birkaç tane konuşması var. 'direnin, pes etmeyin, hangi baskı yapılırsa yapılsın, hakkınızı arayın' diye çok şiddetli ifadeler kullanmış bence onu tekrar tekrar gündeme getirip, kendisinin de geçmişteki ifadeleri dinlemesine ihtiyaç var zannediyorum."
Siyasi parti il kongrelerinin kapalı alanlarda kalabalık olarak yapılmasına ilişkin soruya Karamollaoğlu, "Biz bu pandemiyi tam olarak nasıl yönetiyoruz benim aklım ermiyor. Bu tip toplantılar da eğer siyasilere moral veriyorsa Cumhurbaşkanı bundan keyif alıyor, memnun oluyor. Başkaları yaptığı zamanda aynı tavrı hoş görmüyor. Bir çifte standart var gibi onu da doğru bulmuyorum." dedi.
"Hiçbir zaman teröre bulaşmış insanlarla da bir araya gelmedik"
HDP Sözcüsü Ebru Günay'ın Abdullah Öcalan'a ilişkin açıklamalarının HDP yaptıkları görüşmede gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, böyle bir konunun gündeme gelmediğini belirtti.
"Biz hiçbir zaman teröre bulaşmış olan kesimleri aklayacak bir ifade kullanmadık, kullanmayız." diyen Karamollaoğlu, şöyle devam etti:
"Meclis Başkan vekilliklerinden birisinin vazifesini üslenmiş olan, şu anda meşru kabul edilen bir siyasi parti bizi ziyaret etmek istediler, geldiler, ziyarette bulundular ve ayrıldılar. Meclis'te nasıl bir araya gelebiliyorlarsa bize gelmelerini de ben bir o kadar tabii gördüm. Tekraren söylüyorum, hiçbir zaman teröre bulaşmış insanlarla da bir araya gelmedik."
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50+1 oy oranına ilişkin tartışmaların sorulması üzerine Karamollaoğlu, şunları kaydetti:
"Bunlar doğrudan doğruya gündemi değiştirmeye matuf girişimler. Meclis'te bu çoğunluğu bulamayacakları neredeyse kesinken, milleti meşgul ediyorlar. Onun için ben tekrar anayasa, kanunlar, yönetmeliklerde yapılacak değişikliklerden önce zihniyet değişikliğine ihtiyaç var memlekette. Zihniyet değişmeden hiçbir şeyin düzelmesi mümkün değil."
(Bitti)
Son Dakika › Politika › CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu'nu ziyaret etti: (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?