CHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Son Dakika Logo
Politika

CHP TBMM Grup Toplantısı

CHP TBMM Grup Toplantısı
11.06.2013 15:52

Genel Başkan Kılıçdaroğlu.(1) "Bu gençlik, Türkiye'nin küresel kuşağıdır.

-Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (1)

-"Bu gençlik, Türkiye'nin küresel kuşağıdır. Dünyayı en iyi okuyan kuşak. Küçük bir parkta yeşeren filiz, bütün dünyada ses getirdi"

- "Taksim Gezi Parkı olayı bir şeyi daha öğretti. Gerçekten gereğini yapmış ve emin ellere teslim etmiş Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk"

-"(Benim polisim, benim valim...) İyi de bunlar senin babanın malı mı? Vali devletin valisi, polis devletin polisi. Ama sen bunları kendi polisin, kendi valin haline getirdin. O nedenle ben sana 'diktatör' diyorum Recep Tayyip Erdoğan."

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, CHP'ye katılan, 18 ve 19. dönem Bilecik Milletvekili Mehmet Seven'e parti rotzetini takarak kutladı.

Kemal Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada, Taksim Gezi Parkı olaylarının küçük bir kıvılcımla başladığını, gençlerin çadırlar kurduğunu, kendi kentlerine, kendi ağaçlarına sahip çıkmak istediklerini söyledi. Ancak orantısız güç kullanılarak "darmadağın edildiğini" ve bunun üzerine tüm Türkiye'nin ağayı kalktığını belirten Kılıçdaroğlu, olaylarda biri polis memuru üç kişinin yaşamını yitirdiğini, 10'un üzerinde kişinin gözünü kaybettiğini söyledi. Müdahalelerde doğrudan insanın hedef alındığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bunların, birileri tarafından dile getirilmesi lazım. Bu konuda görev üstlenen tek siyasi parti var o da halkın yanında olan parti CHP'dir" dedi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"(Neden konuşuyorsunuz?) Neden konuşmayacağız? 'Neden gençlere sahip çıkıyorsunuz?' Neden çıkmayacağız? Açık yüreklilikle ifade ediyorum, bu ülkeye demokrasi ya gelecek ya gelecek.

Gençlerimiz bizim gençlerimiz, çocuklarımız bizim çocuklarımız umudumuz, geleceğimiz. Gençleri gözardı edemeyiz. Onların haklı eylemlerinin yanında kapı gibi CHP duracaktır. Herkes şunu çok iyi bilsin: Dünya değişti, Türkiye değişti, toplum değişti. Ataerkil toplumdan çocukerkil topluma evrildik. Anne ve babanın bütün umudu, sevgisi çocuk üzerine odaklandı. Çocuğunun ihtiyaçlarını hiçbir anne baba gözardı etmiyor. Çocuğa dokunamaz kisme. Onlar genç olacak ve çevrelerine, dünyaya bakacaklar. Eğer benim oğlum beni aşmazsa onun bu ülkeye yararı olmaz. Kızı annesini aşmazsa onun bu ülkeye yararı olmaz. Bizden daha iyi okuyacak, yetişecek, dünyayı daha iyi görecek ve irdeleyecekler ki Türkiye çağdaş dünyada yerini alsın. Gençler idealisttir. Hiçbir gencin, bireysel bir avantajın peşinde olmadığını hepimiz biliyoruz. Genç, delikanlıdır. Kenti için çalışan delikanlıdır. Ülkesi için çalışan, halkı için çalışan delikanlıdır. Halkının çıkarlarını savunan delikanlıdır. Onun için bu genç her ülkenin umudu, geleceğidir. Gençlerimize sahip çıkmak, onları dinlemek de her siyasal parti liderinin temel görevidir.

Ama gençlerimize önce 'apolitik' dedik. 'Bunlar Türkiye'nin, dünyanın sorunlarını bilmiyor' dedik. 'En iyi biz biliriz' dedik. 'Bunlar bir şeyden anlamaz, bilgisayar çocukları' dedik. Ama gençler, kendilerini Türkiye'ye ve dünyaya anlattılar. 'Biz apolotik değiliz. Bu ülkenin bütün sorunlarını biliyoruz' dediler. Bu gençlik, Türkiye'nin küresel kuşağıdır. Dünyayı en iyi okuyan kuşak. Küçük bir parkta yeşeren filiz, bütün dünyada ses getirdi. Çünkü bu kuşak küresel kuşaktır. Onlar sadece Türkiye değil, dünyanın sorunları ile ilgileniyor. Bu kuşak bizim geleceğimiz, güvencemizdir. Gençleri hafife almayacağız. Onları dinleyeceğiz. Ne istiyor bunlar? Daha fazla demokrasi, özgürlük istiyor. Çevreye, en önemlisi insana saygı istiyor. Çok şey mi istiyor? 'Demokrasiyi ben getireceğim, sen isteme. Özgürlüğü benim istediğim kadar vereceğim, sen fazla isteme...' Bu gençllik bunu reddediyor. 'Daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük' diyor. Taksim Gezi Parkı olayı bir şeyi daha öğretti. Gerçekten gereğini yapmış ve emin ellere teslim etmiş Cumhuriyeti Mustafa Kemal Atatürk. O kadar ki bizim bu gençlerimiz, dünyayı, sorunları, ülkemizi, ülkemizin sorunlarını biliyorlar."

-"Nehir okyanuslara mutlaka ulaşacaktır"-

Gezi Parkı eylemleri ile ilgili eleştirileri anımsatan Kılıçdaroğlu, "Efendim, 'Dört ağaca bunlar sahip çıkıyorlar...' Bunu söyleyen insanda ağaç sevgisi olabilir mi? Ağaç sevgisi olmayan insanda, insan sevgisi olabilir mi? İnsan sevgisi olmayan bir insanın ülkeyi yönetme kudreti olabilir mi? O çocuklarımız eylem yaptı, bütün dünya sahip çıktı. Kirlenen yerleri temizlediler, kütüphane kurdular, bütün halk destek verdi. Ama bir kara kafa, dünyayı keşfetmemiş, dünyayı kendi merkezi olarak bilen bir insan, bunlara karşı çıktı. O istediği kadar karşı çıksın, nehir okyanuslara mutlaka ulaşacaktır" diye konuştu.

Göstericilerin, aralarında ayrım yapmadığını, farklı dünya görüşlerine sahip kişilerin bulunduğunu; başörtülü başörtüsüz, genç, yaşlı, farklı siyasal görüşlere sahip insanların bir arada olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, herkesin, "Bizim özel yaşamımıza müdahele etmeyin" dediğini" ifade etti.

"Bir demokrasi dersi veriyorlar" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Siyasal iktadara, 'Sen bizim özel yaşamımıza müdahale edemezsin' diyorlar. Hatta o kadar ki kendisine bir kaç metreden gaz sıkan polise bile ellerini uzattılar.

Demokrasi sadece sandığa gidip oy kullanmak değildir. 'Dört yılda bir sandığa gidin oy kullanın, demokratik hakkınızı kullanınız. Bekleyin 4 yıl sonra tekrar oy kullanın.' Bunun adı demokrasi değildir. Demokrasi siyasal iktidarın halka hesap verdiği rejimin adıdır. Onun yolu nedir? Bu ülkede 76 milyon yurttaş yaşıyorsa hepsi vergi öder. Çocuk anasından doğduğu günden itibaren ölünceye kadar vergi öder. Hükümet toplar vergileri ve harcar. Vatandaş ödediği verginin hesabını sorar demokraside. Siyasal iktidar da bunun hesabını vermek zorundadır. Türkiye henüz bu aşamaya gelmedi. Gençlere, vergi ödeyen yurttaşlarıma sesleniyorum: Ödediğin verginin hesabını sor. Sorarsan, demokrasiye ve çağdaş Türkiye'ye katkın olur.  Çünkü talan edilen bütçe var, yolsuzluklara giden para var.

Demokrasilerde halkı dinleyeceksin. Onun öncülüğünü sivil toplum yapar. Demokrasilerde siyasi otorite, sivil toplum kuruluşlarını dinleyecek. Çağdaş demokrasilerde yasa görüşülürken o konuyla ilgili bütün meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşları dinlenir, görüşleri alınır. Bizde dayatma ile oluyor. Usulen çağrılır ve dinlenirler. Birisi, 'Türkiye ikinci sınıf demokrasi değil' diyor. Evet değil. Uluslararası kuruluşlar Türkiye'de üçüncü sınıf demokrasinin olduğunu söylüyor. Yani diktatörlükten bir önceki adım. Sormayacak mıyız? Bu demokrasiye Türk halkı layık mı? Siz birinci sınıf demokrasi için neden mücadele etmiyorsunuz? Taksim'deki çocuklarımız, gençlerimiz bu ülkede birinci sınıf demokrasi istiyor. O nedenle onları tekrar yürükten kutluyorum.

Demokrasi devletin soğuk yüzünün en az göründüğü rejimdir. Sivil toplum kuruluşları vardır. Yargı, yasama, yürütme diye üç erk oluşmuş, bir kişi her şeye hükmetmesin diye. Bir kişi, 'Yasama ve yargı ayak bağı' derse, o kişinin demokrat olmadığını bilir herkes. Sen kim demokrasi kim? Önce otur kendine bak. 'Benim polisim, benim valim...' İyi de bunlar senin babanın malı mı? Vali devletin valisi, polis devletin polisi. Ama sen bunları kendi polisin, kendi valin haline getirdin. O nedenle ben sana 'diktatör' diyorum Recep Tayyip Erdoğan."

-"Halkla polisi karşı karşıya getirdin"-

Polisin, halkın polisi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a yönelik, "Sen ne yaptın? Halkla polisi karşı karşıya getirdin. Bu ayıp sana yeter. Polisi savunuyor. Hatay Dörtyol'da bir AKP milletvekilinin oğlu, karakolda polisleri sıraya dizip hesap sormuyor muydu? Senin aklın neredeydi o zaman? Kalkmışsın polisi savunuyorsun. Neden? Orantısız güç kullandığı için. 10'u aşkın yurttaşın gözü çıkarıldı. Polis kurşunuyla bir kişi öldü. Polise saygımız var. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Halkın polisine saygımız var, iktidarın polisini asla istemiyoruz. Halkın polisi var, Recep Tayyip Erdoğan'ın polisi var. Halkın polisiyle bir sorunumuz yok" diye konuştu.

Polislerin günün 24 saatinde çalıştıklarını, zor bir görev yaptıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, halkın polisine de CHP'nin sahip çıktığını ifade etti. Polislerin özlük haklarının iyileştirilmesi için üç ayrı yasa teklifi verdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Recep Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum:  Halkın polisinden yanaysan gel şu polislerin özlük haklarını düzeltelim. Gelir mi? Her şeyi istismar ettiği gibi, polisleri de itismar ediyor" dedi.

-

Kaynak: AA

Son Dakika Politika CHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement