CHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Politika

CHP TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (2) "CHP hiçbir zaman hiçbir kutsalın karşısında olmamıştır.

20.01.2015 16:29

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "CHP hiçbir zaman hiçbir kutsalın karşısında olmamıştır. Hepsini saygı göstermişizdir. Bütün peygamberleri de dört kitabı da hak biliriz" dedi.

TBMM Grup Toplantısında, partisine katılanlara rozetlerini takan Kılıçdaroğlu, "Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; Türkiye'nin içinde bulunduğu şartları hepimiz biliyoruz. Ayrılık zamanı değildir, birleşme zamanıdır. Türkiye'nin çıkarları için, çocuklarımız için, özgür ve bağımsız Türkiye için tek adres var, halkın partisi Cumhuriyet Halk Partisi. Geçmişte merkez sağda, solda yer alabilirler; nerede yer alırlarsa alsınlar, kucağımızı açıyoruz. Bayrağımız, vatanımız için açıyoruz. Gelin, altı ok sizleri bekliyor" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, Hrant Dink'in öldürülmesinin 8'inci yılı olmasına rağmen, asıl faillerin ve arkasındaki örgütün henüz ortaya çıkarılamadığını ifade etti. Bunları ortaya çıkarmanın hükümetin görevi olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin faili meçhuller ülkesi olamaması gerektiğini söyledi.

Gazeteci Nedim Şener'in, kuyumcu titizliği ile olayı sorguladığını ve kitap yazdığını belirten Kılıçdaroğlu, ancak bunun sonucunda hapse atıldığını ifade etti. Şener'in buna rağmen olayın aydınlatılması için çaba göstermeye devam ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, bu tür çabaları her zaman saygıyla karşılayacaklarını söyledi.

"Kesin hesap komisyonu kuracağız"

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı kamuda şeffaflık paketini eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Basın toplantısı haberi verilince, 'Demek ki Sayın Başbakan oturacak, önce kaçak sarayın maliyetini açıklayacak' dedim. Bir baktık, hiçbir şey yok. 'Saydamlık, şeffaflık' diyor. Devlette şeffaflığın iki temel kuralı vardır. Her kuruşun hesabını vereceksin. Bunlara uyulmadı. Hangi şeffaflıktan bahsediyorsun? Hem para, pul, götürüyorsunuz her şeyi, kalkmışsınız şeffaflıktan bahsediyorsunuz.

Yasalara uyacaksınız. Sayıştay'a baskı yapıp, 'kamu harcamalarını eleştirmeyin' diye bir sürecin içine girmeyeceksiniz. TBMM'ye bütçe kanunu geliyor, ekinde mali denetim raporu yok. Bunlar şeffaflıktan bahsediyorlar. Nasıl bir şeffaflık bu? Sonunda çıktı şeffaflığın ne olduğu. İhbarı yapan memurlar korunacakmış. Gözünü sevdiğimin Ahmet Davutoğlu'su. Şu memur Teoman'ı sen nasıl hatırlamazsın. Ne yaptınız, memur Teoman'ı, sürdünüz, altınları tekrar yurt dışına çıkarmak için. Siz eğer memurları koruyacaksanız önce bir kendinize, çevrenize bakın ve şeffaflık nedir, öğrenin. Ona göre oturun basın toplantısı yapın.

Her gittiğimiz yerde vatandaşlar genelde bize 'İyi güzel eleştiriyorsunuz da siz ne yapacaksınız?' diye sorarlar. Biz elbette yasaları uygulayacağız. Her kuruşun hesabını vereceğiz. Siyaset, hesap verme işidir. Her kuruşun hesabını vermek de namuslu her siyasetçinin ana görevidir. Çok önemli bir projemiz var. TBMM İçtüzüğü'nü değiştireceğiz ve kesin hesap komisyonu kuracağız. Komisyonun başkanı muhalefetten olacak. İktidar, muhalefete hesap verecek. CHP olarak iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız işlerden birisi budur."

Hesap vermekten korkmadıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Çünkü çalmayız, çırpmayız" derken dilinin sürçmesi üzerine, "Dilimiz de dönmüyor bu işlere, ne yapalım? Bu işleri bilmiyoruz. Her kuruşun hesabını vermeyi biliriz ama bu dümen işlerine aklımız ermez" diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, kendilerine "AKP yönetiyor, CHP olarak siz de onlar gibi yönetebilecek misiniz" denildiğini belirterek, "Ben de 'Hayır, tövbe. Onlar gibi asla yönetemeyiz' diyorum. Biz çalmayı bilmeyiz. Biz, her kuruşun hesabını vererek yönetiriz. Namusumuzla, ahlakımızla yönetiriz" dedi.

Başbakan Davutoğlu'nun 'her il ve ilçe başkanı mal bildiriminde bulunacak'  diye bir öneri getirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bunu söylediği için ağzına kırmızı biber sürülmüş:  'Sen nasıl bunu söylersin. Bunu söylediğin andan itibaren ne il başkanı ne ilçe başkanı buluruz...' diye. Yolsuzluğun boyutuna bakın" sözlerini sarfetti.

"Böylesine bir iftira nasıl atılır?"

Devlet adamının, kendisinin değil devletin, toplumun çıkarlarını öncelemesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Bunun tipik örneği Hollande'dır. Bir mizah dergisine yapılan saldırıdan sonra, Müslümanlık ile terörü birbirinden net cümlelerle ayırdı. Merkel, Müslümanlık ile terörü birbirinden gayet net cümlelerle ayırdı. Bunlar devlet adamıdır. Çünkü kendi ülkelerinde bir grubu kışkırtmak doğru değildir.

Sayın Davutoğlu, mizah dergisine yapılan saldırıdan sonra Paris'e gitti. Pek çok devlet adamıyla birlikte yürüdüler. Nasıl yürüdüğü konusunda bir şey söylemek istemiyorum. Ama yürüdü. Biz hiçbir zaman şu eleştiriyi yapmadık: 'Arkadaş sen sevgili Peygamberimiz'in karikatürünü çizen insanlara destek veriyorsun' demedik, diyemezdik. Doğru da olmazdı. Terörle Müslümanlığı ayırmamız gerekiyor. O gitti, geldi, arkadan CHP'yi suçlamaya başladı. Meydanlara çıkıyor, söylediği şu: 'CHP, Hazreti Peygamber'e hakaret eden karikatürleri savundu...' Hayatımda böylesine alçakça bir suçlamayla hiçbir zaman karşı karşıya kalmadım. Böylesine alçakça bir suçlamayla Cumhuriyet halk partisi hiçbir zaman karşı karşıya gelmemiştir. Nasıl yapıyorsunuz bunu? İnsanda vicdan, ahlak, dürüstlük olur. Böyle bir şey olabilir mi? İnsanların yüreklerine kin tohumları ekmek  bir başbakana yakışır mı? Gerçi 'Başbakan' diyoruz ama siz de biliyorsunuz, sanal Başbakan. Böylesine bir iftira nasıl atılır?

Bütün yurttaşlarım öğrensin. Mütedeyyin kardeşlerim, muhafazakar kardeşlerim, dindar kardeşlerim, hepiniz çok iyi bilin; CHP hiçbir zaman hiçbir kutsalın karşısında olmamıştır. Hepsini saygı göstermişizdir. Bütün peygamberleri de dört kitabı da hak biliriz. Eskiden beri bizi suçluyorlar. Dinimizi, inancımızı sorguluyorlar. Sen kim oluyorsun? Kim oluyorsun da benim inancımı, dinimi sorgulayacaksın. Sana bu yetkiyi kim verdi?

Bunlar karanlık dünyaların adamları. Asıl İslamiyet'e, Müslümanlığa en büyük kötülüğü yapanlar bunlardır."

"Hiçbir yurttaş böyle bir cümle kullanamaz"

Herkese, özellikle muhafazakar, dindar, mütedeyyin yurttaşlara seslendiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"3 Mart 2014. Bunların Genel Başkanı Muğla'da konuşuyor: 'Bizim rahmetimiz, gazabımızı aşacaktır' diyor. Kimsin sen, senin rahmetin gazabını aşıyor. Rahmet, sözlükte, 'Allah'ın kullarına acıması, onlara sevgi, şefkat ve merhametle muamele etmesi anlamında Kur'an'i bir tabirdir' diyor. Kendi rahmet dağıttığını söylüyor. Bu mudur Müslümanlık? Kazaen bunu bir CHP'li söyleseydi ki söyleyemez, söylemez de zaten, yer gök inlemişti, davullar çalınmıştı. Ne din ne iman, her türlü hakaret yapılmıştı. İçişleri Bakanı Efkan Ala. 14 Temmuz 2014. 'Peygamber gurura kapıldı, biz gurura kapılmadık' diyor. Onların Bakanı, hala koltuğunda oturuyor. Hala Davutoğlu'nun korkarak geldiği bir isim. Yolsuzlukları kapatan bir isim. Kendisini Peygamber'den üstün gören bir zihniyet. Şimdi Davutoğlu'na soruyorum: Sevgili Peygamberimiz'e hakaret eden kim? Sen ağzını açıp bir cümle kullandın mı acaba?

AKP Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz. 2 Ocak 2015. 'Hazreti İbrahim tabii ki benim. Hazreti Muhammed ise en küçük kardeşim...' Herkesin önünde söylüyor. Tepki gelince de 'Ben şaka yaptım' diyor. Ne zamandan beri peygamberler gırgır konusu olmaya başladı? Davutoğlu buna bir şey diyor mu diyemez. Onların inancı farklı. Bize Müslümanlığı böyle öğretmediler. Bize saygıyı, sevgiyi, inanmayı öğrettiler. Çalmamayı öğrettiler. AKP'li Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser. 14 Kasım 2009. Merkez ilçede konuşma yapıyor: 'Genel Başkanımız ve Başbakanımız, bizim için adeta ikinci peygamberdir...' Sevgili mütedeyyin, muhafazakar, dindar kardeşlerim. Daha düne kadar gidip oy verdiğiniz parti işte budur. Senin inancını sömürüyor. Ne demek ikinci peygamber? Bizim bildiğimiz son peygamberdir, sevgili Peygamberimiz. Davutoğlu bir şey dedi mi demedi. Ağabeyisi bir şey dedi mi o da demedi. Bunların amacı ne? Din tüccarlığı yapıyor bunlar, dindar değiller bunlar. Dini siyasete alet ediyorlar bunlar. İktidarda kalmak için yapmayacakları hiçbir şey yoktur. Din, iman, Kur'an, peygamber dahil, her şeyi istismar ediyorlar. Bu kadar vicdansız insanlar bunlar.

AKP Düzce Milletvekili Fevai Aslan. 16 Ocak 2014. Başbakan Erdoğan için söylüyor: 'Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir liderdir. İşte bunun için önünü kesmek istediler.' Ne zamandan beri bir siyasi lider Allah'ın bütün vasıflarını üstünde toplamaya başladı. Hala uyanmayacak mısın hala konuşmayacak mısın? Sözde bu ülkede bir de Diyanet İşleri Başkanlığı var. Nasıl oluyor bunlar? Hiçbir CHP'li, namuslu hiçbir yurttaş, mütedeyyin hiçbir yurttaş, dindar hiçbir yurttaş böyle bir cümle kullanamaz. Ama bunlar siyasette kullanıyorlar. Din siyasetin, ticaretin aracı olabilir mi? AKP Kırklareli İl Başkanı Hüsmen Terkin. 9 Ekim 2012. Sevgili Peygamberimiz için nüfus kağıdı çıkarıyor, arkasına AKP'nin amblemini koyuyor. Çocukları arasına da 'Tayyip' diye bir isim ekliyor. Siz de din, iman, vicdan, Allah korkusu yok mu? Davutoğlu bir şey dedi mi tık yok. Ağabeyisi bir şey dedi mi tık yok. Çünkü iktidarda kalmak için her şeyi istismar ederler bunlar. Bunları iyi tanıyın. Hani Ahmet Arif diyor ya 'Engerekler ve çıyanlardır bunlar' diye. Aynen öyle."

- TBMM

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement