Başbakan Binali Yıldırım, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ilişkin "Eğer kısa vadeli, ferdi düşünsem ben bu işe karşı çıkarım. İşte koltuk, ne güzel Başbakanlık. Önemli değil arkadaşlar, bizler gelip geçiciyiz. Ülkemiz daha çok kazanacaksa biz kaybetmeye hazırız, hiç önemi yok." dedi.
Yıldırım, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesince kendisine takdim edilen Fahri Doktora unvanı dolayısıyla düzenlenen törende, Türk milletinin, 15 Temmuz'da, tanklara, toplara, uçaklara, bombalara göğsünü açtığını, bayrağı düşürmediğini, ezanı susturmadığını, demokrasisini kurtardığını dile getirdi.
Dünyada, 15 Temmuz'da yaşananların örneğinin olmadığını belirten Yıldırım, "Yok böyle bir millet, dünyanın hiçbir yerinde yok. Onun için dost bildiğimiz ülkeler anlamıyor, 'Bu bir şaka, böyle bir darbe nasıl olur' diyorlar. Anlayamazsınız, vatan, bayrak, millet sevgisi bizim kanımızda, genimizde, ruhumuzda var." diye konuştu.
Batılı ülkelerin, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi karşısında tepki koyamadıklarını, bir süre sonra "Siz bu darbecileri çok hırpalıyorsunuz. Bunlara biraz daha müşfik, nezaketli davranın." diyecek kadar kabalaştıklarını söyleyen Yıldırım, Türkiye'nin, bölgesel ve küresel barışın yanı sıra milletin birliği, dirliği ve kardeşliği için güçlü olması gerektiğini vurguladı.
Kardeşliğe önem verilmesi gerektiğinin altını çizen Yıldırım, "Hepimizin fikri, yaşayışı farklı olabilir. Saç, göz rengimizin, tenlerimizin tonu farklı olabilir ama farklı olmayan bir şey var, gözlerimizden akan yaşların rengi hep aynı. Onun için bu konulara çok dikkat edeceğiz." çağrısında bulundu.
Dün anayasa değişikliği halk oylamasına ilişkin partisince Bitlis ve Siirt'te düzenlenen mitingleri hatırlatan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Oralarda bayrağı, açıktan kimse dalgalandıramazdı. Bayrakla sokaktan geçemezdi. Bir devlet görevlisi gittiği zaman can korkusuyla kapıyı kapatıp içeri kaçardı ama orada Muğla'dan farklı bir tablo görmedim. Bütün bayraklar elde, herkes bir, beraber olmuş, Türkiye, bayrak diye haykırıyor, teröre lanet yağdırıyor. Allah'a şükür çok büyük ümit, çok büyük moral. Türkiye'nin her tarafında artık tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak nidaları yükseliyor. Bu bizim için çok önemli. Bu kazanımımızı asla kaybetmememiz, bunun üzerine daha çok ilave yapmamız lazım."
Başbakan Yıldırım, üniversiteli gençlere, "Ne okursanız okuyun, burada ne öğrendiğinizden ziyade bitirdiğinizde fikir dünyanızın, muhakeme ve analitik düşünme kabiliyetinizin ne kadar geliştiğini göreceksiniz. Önemli olan budur." dedi.
Gençlere, üniversiteden mezun olduklarında, mesleki açıdan hayalkırıklığı yaşayabileceklerini söyleyen Yıldırım, "Her şeyi öğrendiğinizi zannedeceksiniz ama öyle değil. Dışarıda başka bir hayat, gerçek hayat var. Gerçek hayatla üniversiteyi birbirine yaklaştırmanın yolu, üniversitenin dünyaya açıldığı gibi piyasaya da açılması, gerçek hayata yaklaşması lazım." değerlendirmesinde bulundu.
"Uygulama olmadan, ciltlerce kitap okursak öğrenemeyiz"
Kendisinin, 1967'de üniversiteden mezun olmasının ardından bir tersanede asistanlık yaptığını hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Biz o kadar çok şey okuduk ki her şeyi biliyoruz zannediyoruz. Tersanede bir ressam beni imtihan etti, kaynakçı bizi imtihan etti. Onun 25 yıldır yaptığı şeyi ben, 25 dakikada öğrenmek zorundayım. Mühendis diyor, 'Bunun hepsini bilecek.' Bilemezsiniz, uygulamayla öğrenebilirsiniz. Uygulama olmadan, ciltlerce kitap okursak öğrenemeyiz. Bunu mutlaka gerçek hayatla birleştirmemiz lazım. Teori ile uygulama nerede sapıyor, bunu tespit etmemiz lazım. Üniversite-sanayi, üniversite-piyasa iş birliği deriz. Bunlar çok önemli kavramlar, şu anda da üniversitelerin, toplumun bütün kesimlerine açık olması, bulunduğu şehirle birleşmesi lazım. Üniversiteleri kısır çekişmelerden, ideolojik tartışmalardan, faydasız işlerden kurtarmanın yolu da budur."
"Üniversitede okuyanlar için dil bilmek önemli"
Dil öğrenmelerini tavsiye ettiği üniversiteli gençlere, dil öğrenimi için üniversitenin son durak olduğunu söyleyen Yıldırım, şu önerilerde bulundu:
"Burada da yapamazsınız sonrası gittikçe zorlaşıyor. Bitirdim, ortaokulda, lisede, üniversitede yabancı dil okudum. Yüksek lisans yaptım orada da okudum. Mezun oldum, baktım hiçbir şey bilmiyorum. Çünkü öğretim sistemimiz bize bir şey vermiyor. 40'ından sonra gittim, Dünya Denizcilik Üniversitesinde 2 sene lisan öğrendim. Bu duruma düşmeyin. Üniversitede okuyanlar için dil bilmek önemli. Ondan sonraki çalışma hayatında mutlaka faydası olacak. Onun için bu zamanlar, en güzel zamanlardır. Üniversite yıllarının hemen bitmesini istersiniz, bittikten sonra da 'Keşke üniversitede devam etseydim.' dersiniz. Onun için bu seneleri çok iyi değerlendirin. Benim size önerim bu olsun."
Türkiye'nin petrolü olmadığını belirten Yıldırım, "Mutlak üstünlüğü olan bir ülke değiliz ama mukayeseli üstünlüğü olan bir ülkeyiz. Doğalgazımız, petrolümüz yok dinamik bir toplumumuz, genç bir nüfusumuz var. Gerçi o özelliğimizi de yavaş yavaş kaybetmeye başladık ama halen burada iyi konumdayız. Dünya kadar paranız olsun. En büyük paraları, doğalgazları, kaynakları olan ülkeler en zengin ülkeler değil. Etrafımıza bakın. Körfez'e, Ortadoğu'ya bakın. Bir sürü problemle uğraşıyorlar. Önemli olan insan. İnsanın olmadığı yerde hiçbir şeyin kıymeti yok." şeklinde konuştu.
Yıldırım, 2008'de başlayan dünya ekonomik krizinin beraberinde istikrarsızlığı getirdiğini, Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de, Libya'da, Ukrayna'da, dünyanın birçok yerinde sorunların sürdüğünü anlattı.
"Türkiye'nin problemi para değil projedir"
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı görevini 13 yıl yürüttüğünü hatırlatan Yıldırım, "Hep şuna inandım, Türkiye'nin problemi para değil projedir. Proje yok. Her proje kendine kaynak bulur. Yeter ki azmedin, inat edin, 'İnat da bir murattır.' deyin, yaparsınız. Yapamayacağınız hiçbir şey yok." dedi.
AK Parti iktidarında hayata geçirilen projeleri anlatan Yıldırım, şunları söyledi:
"Teknoloji, mühendislik, ne istiyorsanız var. Bütün bunları sessiz, sedasız yaptık, bağırarak, çağırarak değil ama bu büyük projelerin gururunu, keyfini yaşayamıyoruz. Bir terör olayı, bir canlı bomba bütün şeyimizi alt üst ediyor. Yazık günah değil mi? Bu ülke buna layık değil. Ülkemizin enerjisini yok eden, hızımızı kesen bu terör işinden bu memleketi kurtaracağız. Başka çaresi yok. Şu anda nefes alamıyorlar. Doğu, Güneydoğu Allah'a şükür her şey kontrolümüzde. Neye rağmen? Bin 365 kilometre sınırımızın ötesinde savaşlara, bu kadar mültecinin ülkemizde misafir edilmesine rağmen. Bütün bu zorluklar karşısında Allah'a şükür bugünlere geldik.
Bu kazanımımızı kalıcı hale getirmek mecburiyetindeyiz. Başka yolu yok. Eğer kısa vadeli, ferdi düşünsem ben bu işe karşı çıkarım. İşte koltuk, ne güzel Başbakanlık. Önemli değil arkadaşlar, bizler gelip geçiciyiz. Eğer ülkemiz daha çok kazanacaksa biz kaybetmeye hazırız, hiç önemi yok. Bu mesele Binali Yıldırım, Tayyip Erdoğan meselesi değildir. Bu değişiklik Erdoğan için değil her doğan içindir. Çocuklarımıza, torunlarımıza emanet edeceğiz bu ülkeyi. İstiyoruz ki onlar 15 Temmuz'lar yaşamasın."
"Türkiye bir daha bu işleri yaşamamalı"
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişiminde bulunulmasını hatırlatan Yıldırım, "Siz şahit oldunuz, valimiz, milletvekillerimiz şahit oldunuz. Alçaklar, devletten çaldıkları Çiğli'deki helikopterlere bindiler, silahlarla geldiler ülkenin Cumhurbaşkanı'nı öldürmeye. Bu alçaklığı gördük. Olur mu böyle bir şey? Oldu. Bir daha olmasına zemin hazırlayacak mıyız? Bunu biz nasıl izah ederiz gelecek kuşacaklara? Onun için Türkiye bir daha bu işleri yaşamamalı, dünyaya kepaze olmamalı, enerjisini kaybetmemeli." çağrısında bulundu.
Bunun yolunun, "işi millete teslim etmek" olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Milletin güvenmeyen, milletine teslim olmayan idareciler de ülkeler de iflah olmaz. Onun için 16 Nisan bir anlamda Türkiye'nin demokrasisini güçlendirecek. Büyümemiz hız kazanacak, ekonomimiz daha hızlı büyüyecek. 14 senede biz Türkiye'yi üç Türkiye yaptık. Şayet engellerle karşılaşmasaydık, bugün beş Türkiye olacaktık." dedi.
"Çılgınlık yapan canıyla da bedelini öder"
Türkiye'nin, anayasa değişikliğinin ardından kayıplarını telafi edeceğini, demokrasi dışı teşebbüslere tamamen kapıyı kapatacağını söyleyen Yıldırım, "Şunu diyebilirsiniz, 'Hiç mi olmayacak.' Şunu söyleyeyim, dünyada çılgınlığın mevzuatı yok. Çılgınlık yapan canıyla da bedelini öder. Biz, olmayacak şekilde bütün sistemi, kontrol mekanizmalarını kuruyoruz ama olması durumunda da sonuç 15 Temmuz'dan farklı olmaz. Bunu da bilmek lazım. Onun için kolay kolay kimse bu ülkede bir daha çılgınlık yapamaz." ifadelerini kullandı.
Milletin, 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasında ülke için en iyi kararı vereceğine işaret eden Yıldırım, şunları kaydetti:
"Benim diğer siyasi partilere önerim, 'hayır' tarafında kampanya yapanlara da hep şunu söylüyorum; 'Hayır' için de 'evet' için de kampanya var ama gelecekle ilgili korku vaat etmeyin. Korku vaat ederek ülkemize hizmet edemezsiniz. Ümit vaat edin, vizyon koyun. Ne diyorlar? 'Türkiye bölünecek. Tek adam olacak. Üçüncü dünya ülkesi olacağız. Muhtarlıklar kalkacak. Ankara başkent olmaktan çıkacak, İstanbul'a gidecek.' Daha neler neler yani akla ziyan bir sürü iddialar. Aslında bunu söyleyenler farkında değil ama kendilerinin inanırlığını, güvenilirliğini topluma sorgulatıyorlar. Biz de 'Her şey daha güzel olacak.' diyoruz. Hayallerimizi anlatmıyoruz, geçmiş tecrübelerimizden aldığımız birikimle bunu söylüyoruz. Ekonomimiz daha hızlı büyüyecek, refah çok daha hızlı artacak. Türkiye, bölgesinde, dünyada çok daha güçlü hale gelecek."
Başbakan Yıldırım'a fahri doktora unvanı, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar tarafından takdim edildi.
Törene, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci katıldı.
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fahri Doktora Töreni - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?