Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, New York'ta, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile görüştüğünü belirterek, "İran ile ikili ilişkilerimizi ilerletmek ve başta Suriye krizinin çözümü olmak üzere çeşitli bölgesel meselelerde işbirliğimizi güçlendirmek hususunda anlayış birliğine vardık" dedi.
Gül, 24. Dönem 4. Yasama Yılı'nın açılışı nedeniyle TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, çok büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir ülke olan Mısır'da yaşanan gelişmelerin, hem Arap dünyası hem de İslam Dünyası bakımından her zaman önemli yansımaları olduğunu söyledi.
"Biz Mısır'ın geleceğinin, halkının özgür iradesinin tecelli ettiği, anayasal meşruiyetin hakim olduğu ve demokrasinin temel prensiplerinin hayata geçirildiği bir sistemde yattığına inanıyoruz" diyen Gül, bu doğrultuda, kardeş Mısır'ın en kısa zamanda kaldığı yerden tekrar demokrasiye geçmesini; siyasi tutukluların serbest bırakılmasını; ülkenin yaralarını saracak şekilde bütün siyasi akımların yer alacağı özgür ve adil seçimlerin gerçekleştirilmesini umut ettiklerini kaydetti.
Gül, şöyle konuştu:
"Tarih boyunca Akdeniz'in iki yakasında sürekli etkileşim içinde bulunmuş iki halk ve ülkeyiz. Türk halkı olarak, Mısır'ın her bakımdan güçlü bir ülke olmasını, halkının huzur ve refah içinde yaşamasını çok samimi bir şekilde arzu ederiz. Netice itibariyle, Mısır halkı ve devleti ile kadim kardeşlik ve dostluk hukukumuz, aramızdaki görüş farklılıklarını aşabilecek kadar güçlüdür. Bu güçlü bağlardan yararlanarak, Mısır'ın demokrasiye dönmesine ve normalleşmesine katkıda bulunabilir, ülkelerimiz arasındaki ilişkileri daha da ileri seviyeye taşıyabiliriz.
New York'taki temaslarım çerçevesinde, İran'da yeni bir dönem başlatan Cumhurbaşkanı Ruhani ile görüşme fırsatı buldum. Önemli komşumuz İran ile ikili ilişkilerimizi ilerletmek ve başta Suriye krizinin çözümü olmak üzere çeşitli bölgesel meselelerde işbirliğimizi güçlendirmek hususunda anlayış birliğine vardık. Ayrıca, İran ve ABD arasında başlayan ilk doğrudan temasların da bölge barışına katkı sağlamasını temenni ediyorum. Diğer bir komşumuz Irak ile ilişkilerimiz de kuşkusuz çok önemlidir. Son 10 yıldır kritik bir dönemden geçen Irak'ın toprak bütünlüğü ile siyasi birliğini hep savunduk. Siyasi istikrarına ve ülkenin yeniden imarına katkıda bulunmak için her türlü çabayı sarfettik. Irak'ta 10 yıldır süren şiddet sarmalından büyük üzüntü duyduk, duyuyoruz. Özellikle son dönemde Irak'taki her kesime ve bu arada Türkmen kardeşlerimize de yönelik artan terör saldırılarını endişeyle takip ediyoruz.
Halihazırda Irak, ülkemizin en önemli ticari ve ekonomik ortaklarından biridir. Son dönemde siyasi ilişkilerimizde yaşanan hassasiyetin de en kısa zamanda aşılacağına inanıyorum. Muazzam bir işbirliği potansiyeline sahip Irak- Türkiye ilişkileri tam layıkıyla değerlendirildiğinde, sadece halklarımızın ortak refahına değil, tüm bölgenin barış ve istikrarına katkıda bulunacaktır."
-"Meyvelerini vermeye başladı"
Cumhurbaşkanı Gül, son yıllarda geliştirilen bölgesel süreçlerden birinin de Körfez İşbirliği Konseyi üyeleriyle başlatılan Stratejik Diyalog mekanizması olduğunu belirtti.
Körfez ülkeleriyle karşılıklı saygı ve güven temelinde büyük bir ivme kazanan ilişkilerin son dönemde her alanda meyvelerini vermeye başladığını ifade eden Gül, "Bu ülkelerle çok sayıda önemli ticari, ekonomik ve askeri anlaşmalar imzalanmıştır. Ayrıca, KİK ülkeleri ve Türkiye pek çok bölgesel meselede benzer tavırlar sergilemiş, ortak girişimlerde bulunmuşlardır" dedi.
Gül, bazı meselelerde Körfez ülkeleriyle konjonktürel görüş ayrılıkları olsa dahi, karşılıklı kazanımların korunmasını ve ilişkilerin daha da güçlenerek devam etmesini arzu ettiklerini belirtti. Gül, şunları kaydetti:
"Ortadoğu'nun temel sorunu olan Arap- İsrail ihtilafı çözülmeden bölgenin ve dünyanın huzur bulması mümkün değildir. Bu anlayışla, son dönemde başlayan müzakerelerin, tüm Filistinlilerin kabul edebileceği, 1967 sınırlarını esas alan, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve yaşayabilir bir Filistin Devleti'nin kuruluşuyla ve kalıcı bir barışla neticelenmesini arzuluyoruz. Ancak, bir yandan müzakereler sürerken, diğer yandan başta Doğu Kudüs'te olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında yeni yerleşim yerleri inşasına izin veren İsrail'in tavrını çok tehlikeli ve bu süreçle bağdaşmaz buluyoruz.
Meclis kürsüsünden yaptığım bütün konuşmalarımda, Avrupa ülkeleriyle ve müttefiklerimizle olan ilişkilerimizin önemine değindim. Bu ilişkilerin sadece bir dış politika veya güvenlik ittifakı tercihi değil, aynı zamanda milletimizin tarihi tecrübesinin ışığında şekillenen stratejik yönelimi olduğunu ifade ettim. Bugün de hangi kritere göre bakarsanız bakın; ekonomik, siyasi, askeri ve insani ilişkilerimizin sıklet merkezini hala bu ülkeler oluşturmaktadır. Kuşkusuz bu ilişkilerin en temel sütununu üyelik müzakerelerini sürdürdüğümüz AB ile münasebetlerimiz teşkil etmektedir. Mevcut küresel ve bölgesel konjonktür ışığında, bir ayağını sağlam bir şekilde AB'de tutabilen bir Türkiye, hem kendisi için belirlediği büyük hedefleri gerçekleştirebilir hem de AB ile birlikte, bölgesine, komşu halklara çok daha etkili bir destek sağlayabilir. AB sürecinin ülkemizin pek çok alandaki standartlarının yükseltilmesinde oynadığı rol de hepinizin malumudur."
Cumhurbaşkanı Gül, diğer taraftan, Euro bölgesinde yaşanan krizin, AB'nin daha esnek bir yapıya kavuşturulması gereğini ortaya çıkardığını kaydetti.
"Bu yeniden yapılanma sürecini dikkatle takip etmeli, 5 yıl öncesinin değil, 5 yıl sonrasının Avrupa Birliği'ni düşünerek stratejilerimizi belirlemeliyiz" diyen Gül, yeniden yapılanan AB'de Türkiye'nin yerini pekiştirecek biçimde ülke politikalarına bugünden yön verilmesi gerektiğine işaret etti.
-ABD, Almanya ve Hollanda'ya teşekkür etti
Gül, Amerika Birleşik Devletleri ile ikili çerçevede siyasi, askeri, ekonomik ve bilimsel alanlardaki ilişkilerin önemi kadar, bölgesel konulardaki istişarelerinin de önemli olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin NATO müttefikleriyle ortak değerler temelinde yürütülen ilişkilerinin, bugün de dayanışma ruhuyla sürdürüldüğünü ifade eden Gül, "Bu bağlamda; Suriye'de kriz dolayısıyla, hava savunma sistemimize katkı sağlamak suretiyle Türkiye ile dayanışma sergileyen müttefiklerimiz, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya ve Hollanda hükümetlerine Türk halkı adına teşekkür ederim" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, yaklaşık 50 yıldır devam eden, bir ihtilaf olan Kıbrıs meselesinin artık çözüme kavuşturulması gerektiğine işaret etti. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çözümün parametreleri esasen bellidir. Bu temel üzerinde vakit kaybetmeden kapsamlı bir çözüme ulaşılması için iki toplum arasındaki doğrudan müzakerelerin yürütülmesi elzemdir. Ancak ucu açık müzakere süreçlerinden de bir netice alınamadığı tecrübeyle sabittir. Başlayacak süreç esasen herkes için bir samimiyet testi olacaktır. Türkiye her zaman olduğu gibi, adada adil ve kalıcı bir barışın tesisi yönünde her türlü diplomatik süreci destekleyecek ve kardeş Kuzey Kıbrıs Türk halkı ile dayanışmasını en yüksek seviyede tutacaktır.
Cumhurbaşkanı olarak görev yaptığım süre zarfında en fazla önem verdiğim alanlardan biri de kardeş Türk Cumhuriyetleri ile ilişkiler olmuştur. Şüphesiz bu sürecin en önemli kazanımı Türk Konseyi'nin kurulmasıdır. Son 6 yılda Türk Cumhuriyetlerine gerçekleştirdiğim 19 ziyaret ise ilişkilerimizin somut olarak hacim ve derinlik kazandığının bir göstergesidir. Bu ilişkileri gelecek nesillere güçlü bir şekilde taşımalıyız. Komşumuz Rusya Federasyonu ile yürüttüğümüz çok boyutlu ve kapsamlı ilişkilerin her geçen gün ilerlemesinden büyük memnuniyet duyuyorum. Bu yakın işbirliğinin bölgesel ve küresel meselelerde de sürdürülmesi ayrıca memnuniyet vericidir.
Türk dış politikasının son 11 yılda sergilediği aktif çabalar ülkemizi küresel ve bölgesel bağlantıları güçlü bir ülke haline dönüştürmüştür. Bu itibarla G-20'nin aktif bir üyesi olarak, dünyanın yükselen ekonomileri Çin, Hindistan, Brezilya ve Endonezya ile ilişkilerimize daha da ivme kazandırmamız gerektiğine inanıyorum. Aynı şekilde son yıllarda önemli neticeler aldığımız Afrika, Latin Amerika ve Pasifik ülkelerine açılım politikalarımızın sürdürülmesinde büyük fayda vardır. Son olarak, dünyada ve bölgemizde yaşanan dramatik gelişmelerin, ülkemizin kapsamlı savunma reformu ihtiyacını daha da belirginleştirdiğini dikkatinize getirmek isterim. Esasen talimatlarım doğrultusunda başlamış olan kapsamlı çalışmaların önemli olduğuna inanıyorum."
- TBMM
Son Dakika › Politika › Yeni Yasama Yılı Başladı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?