MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türk milleti tektir, Türk devleti tektir, Türk vatanı tektir, Türk bayrağı tektir, Türk dili tek olarak kalacaktır ve o da Türkçe'den başkası olmayacak, olamayacak, olması da mümkün görülemeyecektir" dedi.
Bahçeli, partisinin "Milli Değerleri Koru ve Yaşat" açık hava toplantıları kapsamında "Demokrasi" temasıyla Kazlıçeşme'de düzenlediği mitingte yaptığı konuşmada, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, katillerin gönlünü hoş tutarken, ileri demokrasi butonuna bastığını, Suriye'ye savaş çığırtkanlığı yaparken eşbaşkanlık rolünü oynadığını" ileri sürdü.
Devlet Bahçeli, "Bu zihniyet, Rusya'da Avrasya'cıdır, Washington'da BOP'çudur, Avrupa'da Medeniyetler İttifakçısıdır, Erivan'da diasporacıdır. Erbil'de peşmergecidir, Filistin'de Hamas'cıdır, Afrika'da El Beşirci'dir, Mısır'da İhvancı'dır, Suriye'de El Nusracı'dır, Afganistan'da Talibancı'dır, Libya'da NATO'cudur, Yunanistan'da Megali İdeacı'dır, Türkiye'de 36 etnik kimlikçi ve bölücüdür. Fakat Başbakan, bir türlü Türk'üm diyememiş, Türk milletini kabullenememiştir" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan'a seslenen Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"Şunu bil ki Sayın Erdoğan, etnik kimlik olarak gördüğün, ayrımcı ve tektipleştirici olarak değerlendirdiğin Türklük, bu milletin ortak cevheri olup, ırkı hiçbir zaman önceliğine almamıştır. Sana gelesiye kadar Türklüğe bu kadar cephe alan başka birisi olmamıştır. Sana gelesiye kadar Türklüğü bu kadar hakir gören, etnik kimlik aritmetiğine bu denli kafa yoran, parmak hesabıyla etnik sayım yapan bir gafil çıkmamıştır. Senin mücadelen demokrasiyi korumak ve yükseltmek değildir. Senin asıl mücadelen Türklüğü tıpkı övgüyle bahsettiğin Haçlılar gibi, yanında uslu uslu durduğun emperyal unsurlar gibi tarihten silmek ve bu topraklardan kazımaktır ama başaramayacaksın, hayalinin gerçeğe döndüğünü göremeyeceksin. Türklük; müşterek unvanımız, ucu asırlar öncesine giden, derin bir kaynaşma ve birleşme kültüründen ilhamını alan, milletimizin ilelebet şerefle taşıyacağı ismidir. Geçmişte nice bedbaht, nice satılmış, nice işbirlikçi, nice alçak, nice hain, bu tarihi hakikati, bu muazzam emaneti değiştirmeye yeltenmişse de başarılı olamamış, hatta acınacak ve ibretlik durumlara düşmekten kaçamamıştır. Klavye özgürlükçüsü, Kandil demokratı, İmralı hukukçusu, BDP bakıcısı Başbakan'ın da olacağı, kendisini bekleyen mutlak son budur, bu olacaktır."
"Öyle bir cevap veriniz ki..."
"Aziz kardeşlerim, sorduğum şu sorulara öyle bir cevap veriniz ki, Kandil'de zelzele olsun, Başbakan şaşkına dönsün, İmralı'daki canibaşı ranzasının altına saklansın" diyen Bahçeli, katılımcılara sorduğu "Türk olmaktan utanıyor musunuz?", 'Türk milletine mensubiyetten rahatsızlık duyuyor musunuz?", "Birileri istedi, Başbakan ve müzakere ortağı böyle buyurdu diye Türklüğünüzü inkar ediyor musunuz?", "Kör gözlerin, sağır kulakların, esir düşmüş zihinlerin 'Ne Mutlu Türküm Diyene' seslenişine diş bilemesini, itibarıyla ve manevi mevkisiyle oynamasını normal görecek misiniz?" şeklindeki sorulara "Hayır" cevabını alınca, şöyle devam etti:
"Sayın Başbakan, bu 'hayır'ları mutlaka duymalısın, mutlaka da korkmalısın. Türk milleti menşeini, kökeni ne olursa olsun, tüm Türk vatandaşlarının sosyal oluşunda bulmuştur. Dilimiz, tarihimiz, kültürümüz ve gelecekte birlikte yaşama idealimiz gibi tamamlayıcı faktörler bizi bir millet yapmış; doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi, Alevisi, Sünnisi aynı kalbin damarları olarak millet bedenini ayakta tutmuştur. Türk milleti, Türkçe konuşan, ama anadilini konuşana da saygı duyduğumuz, müşterek geçmişten geldiğine şehadet ettiğimiz, mazideki ceddimizin şahsında acı ve tatlı günlerin yaşandığını benimsediğimiz, gönlü ve vicdanı ortak bir kültüre bağlı ve 'ben Türk'üm' diyen herkesi kapsamaktadır. Türk milleti tektir, Türk devleti tektir, Türk vatanı tektir, Türk bayrağı tektir, Türk dili tek olarak kalacaktır ve o da Türkçe'den başkası olmayacak, olamayacak, olması da mümkün görülemeyecektir."
Bahçeli, "Milli değerleri korumaya ve yaşatmaya var mısınız?", "Milli yeminleri muhafaza etmeye kararlı mısınız?" sorularına "Evet" cevabını alınca, "Sizlerle övünüyorum, hepinizden çok şey bekliyorum. Allah hepinizden ayrı ayrı razı olsun" karşılığını verdi.
"İstiklal Marşı'na da neşter vuracak"
AK Parti hükümetinin, "Vesayeti yıkıyorum" dedikçe milli değerlere saldırdığını, "Statükoyu bitiriyorum" dedikçe dokunulmaz haklara el uzattığını öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Başbakan Erdoğan; 'demokratikleşiyoruz, sivilleşiyoruz, özgürleşiyoruz, engellerimizden kurtuluyoruz, darbecilerle hesaplaşıyoruz' propagandasıyla 90 yıllık birikimlerimize, milli bayram ve kutlama günlerine darbe üstüne darbe vurmuştur. Başbakan ve hükümeti, 23 Nisan'ın kutlanmasından, 19 Mayıs'ın coşkusundan, 30 Ağustos'un mehabetinden, 29 Ekim'in mesajından rahatsız olmuş ve karşı harekete geçmiştir. Başbakan Erdoğan, milletimizin heyecanlarını tazelediği, ortak kıvanç ve duyguda birleştiği milli bayramları hedef almakla aslında Türk milleti gerçeğine hasar vermek emelindedir. Bundan sonra Başbakan için bir tek hedef kalmıştır ki, o da bağımsızlığımızın manzum eseri olan İstiklal Marşımızdır. 'Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet, bu celal?' ya da 'Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal' gibi ifadeler, güçlü ihtimaldir ki, Başbakan'ın ve demokrasi borazancılarının uykularını kaçırmaktadır. Başbakan sürprizleri sevdiğine göre, paketleri sürpriz yumurta gibi gördüğüne göre, İstiklal Marşımıza neşter vurması olmayacak şey değildir. Başbakan bugüne kadar bizi hiç yanıltmamış, kendisinden beklediğimiz ve kendisine yakıştırdığımız hangi konu olursa olsun bizi boşluğa düşürmemiştir. İmralı canisinin siyasete girmesi konusuyla alakalı bir soruyu, 'olmayacak bir şeyi bana sormayın' diye cevaplayan Başbakan, biliniz bunu da hayata geçirmek için müsait zemin aramaktadır. Çünkü biz Recep Tayyip Erdoğan'ın ciğerini biliyoruz, asıl yüzünü tanıyoruz, planlarını hemen anlıyor ve anında da kavrıyoruz. Biliyorsunuz ki, Başbakan Erdoğan, PKK'nın adresine, PKK'nın posta kutusuna hemen teslim demokratikleşme paketiyle süreç ihanetine suni teneffüs yapmıştır. PKK elçisi 63'lüklerin tavsiyeleri işe yaramıştır. Sözde çözüm ve barış ezberleri, yıkım projesi aşama kaydetmiştir. İmralı'nın telkin ve yönlendirmeleri tam isabet bulmuştur."
Demokratikleşme paketine eleştiriler
Başbakan Erdoğan'ın millet iradesine, ara rejim dönemlerini aratmayacak şekilde ambargo koyduğunu, "ben yaptım oldu" mantığıyla "sözde" demokratikleşme paketi açıkladığını söyleyen Bahçeli, demokratikleşme paketine yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"Başbakan, PKK'ya ilkyardım ve destek hizmetleri sunmuştur. Başbakan paketlediği demokrasiyi PKK'ya yüz görümlüğü olarak takdim etmiştir. Bu işten İmralı canisi, arkası geleceğinden dolayı tabii olarak memnundur. Kandil çetesi oyun bozanlık yapsa da peş peşe gelecek taviz ve teslimiyet paketlerinin müjdesini aldığından, mağaralarda sevinç taklaları atmakta, Başbakan'ı kanlı Keleşlerle uzaktan uzağa selamlamaktadır. Toplumsal infiale sebep olmamak için, yetmez ama evetçiler, sözde aydınlar, bölünmeden medet uman vicdansızlar, teröristler görüntüde şikayet etseler de aslında keyiflerine diyecek yoktur. Türkiye, 30 Eylül günü AKP'nin PKK'ya rezilce boyun bükmesini, tehditlerinin meyvelerini hayal kırıklığı eşliğinde yaşamıştır. Başbakan demokrasiyi pakete koyup, İmralı canisiyle terör örgütünün arasına atmıştır. Yargıyı torbalayan, seçim rüşvetlerini kolileyen, seçim çalışmalarını TOKİ'leyen, demokrasi ve özgürlüğü pür dikkat pakete yerleştiren Başbakan'ı Türk milleti kızgınlıkla izlemiştir. PKK terör örgütü neyi beklemişse parça parça almış, izleyen dönemde almaya da devam edecektir. PKK terör örgütü neyi ummuşsa Başbakan imdada yetişmiş, bundan sonra da yetişmeyi sürdürecektir. Bugün Türkiye'yi PKK'ya yem eden, Türk milletinin itibar ve saygınlığını zelil hale getiren, bölücülüğe statü, rütbe ve prim kazandıran garabet bir kişilik başbakanlık görevindedir. Türk milletinin oylarıyla 1994 yılından beridir gündemde olan, İstanbul'u eline yüzüne bulaştırdığı gibi, Türkiye'yi de perişan eden bu zat, artık PKK'dan yaldızlı takdirname almaya hak kazanmış olsa gerektir. Sözde demokratikleşme paketinin her satırında PKK'nın dahli, parmağı, yönlendirmesi ve hükmü vardır. Göz boyamak, akılları çelmek ve sırf uyanıklık namı hesabına pakette bazı makul düzenlemelere de gidilmiştir."
Başörtüsü meselesi
"Başörtüsü istismarcılığının" pakette de sürdüğünü savunan Bahçeli, "Başörtüsü, PKK'nın kanlı hedefleriyle yan yana koyulmuş, aynı pakete iliştirilmiştir. Bu, en başta mütedeyyin hanımefendilere, samimi Müslümanlara çok büyük haksızlık, saygısızlık ve riyakarlıktır. Başbakan ne zaman sıkışsa, ne zaman bunalsa hemen başörtüsünü kullanmaktadır" ifadelerini kullandı.
"İstanbul'u da Konstantinopolis yapacak mısınız?"
Bahçeli, demokratikleşme paketiyle anadilde eğitimin önünün açıldığını ve Türkiye'nin bölünme tüneline iyice sokulduğunu, Türkçe hasımlarının yeni bir mevzi elde ettiğini ileri sürerek, "Böylece bölünmenin en önemli dönemeci geçilmiştir" dedi.
Yerleşim yerlerinin isimlerinin de değişmesinin söz konusu olacağını kaydeden Bahçeli, "Sayın Başbakan İstanbul'u da Konstantinopolis yapacak mısın? Bizans'ı yeniden diriltecek misin? Karadan gemi yürüten, çağ açıp çağ kapatan kahraman ceddimizin yüzünü kara çıkaracak, kemiklerini sızlatacak mısın? Vefasızlıklarına, ihanet serisine yeni bir halka ekleyecek misin?" diye konuştu.
Yerel seçimler
AK Parti Hükümeti'nin yerel seçimlerde mutlaka uyarılması gerektiğini kaydeden Bahçeli, "İstanbul, 20 yıllık çileye, yokluğa, işsizliğe, zulme ve hırsızlığa son vermelidir. Biliniz ki İstanbul'da sadece iki parti yoktur ve Milliyetçi Hareket, bu aziz kentin yönetimine her düzeyde taliptir. İstanbul, Recep Tayyip Erdoğan kabusundan uyanarak tertemiz günlere bu şekilde kavuşacaktır. Önümüzdeki mahalli idareler seçimlerinde İstanbullu kardeşim 'artık yeter' demelidir" dedi.
Seçimin, ahlaksızlığa karşı faziletin, vurguna ve yolsuzluğa karşı namusun, istismara, iftiraya, çirkefe karşı şeref ve haysiyetin seçimi olacağını söyleyen Bahçeli, "Bu seçim, bölünmeye, kargaşaya ve düşmanlığa karşı milli birliğin seçimi olacaktır. Türkiye bu seçimi kaçırırsa her şey için çok geç kalınmış olacaktır. İmralı canisini affetmeye ve TBMM'ye taşımaya hazırlanan Başbakan'a ders verilmelidir. Papaz okulunu açmaya çalışan bu teslimiyetçi zihniyete haddi bildirilmelidir. İstanbul kaderine sahip çıkmalıdır. İstanbul geleceğine arka çıkmalıdır" ifadelerini kullandı.
Andımız
İlkokulda okutulan "Andımız" uygulamasının kaldırılmasına da değinen Bahçeli, sert ifadelerle Başbakan Erdoğan'a yüklenmeyi sürdürdü. Bahçeli, şöyle konuştu:
"Başbakan ve hükümetine göre Andımız, Faşist bir zihniyetin yansımasıdır. Başbakan Erdoğan ve hükümetine göre Andımız, militarist ifadelerle doludur. Buradan Başbakan ve gerçek faşist, zorba ve yıkım ekibine sesleniyorum; siz ne yaparsanız yapınız, Türk milleti Andına sahip çıkacaktır. Siz ne yaparsanız yapınız, Türk milleti yeminlerinin yanında olacaktır. İster BOP'a eşbaşkan olun, ister sessiz ve sinsi devrimlerle vakit geçirin, ister Kandil'e uşak olun, ister İmralı canisinin elinden müzakere afyonu yutun, isterse de Sevr'e onay veren dedelerinizin izinden yürüyün hiç fark etmeyecektir. Türk milleti alayınızı şaşkına çevirecektir. Milliyetçi Hareket'in gücü hepinize yetecektir. Andımızı söyleyerek yürüyeceğiz, milleti yükselterek, ayrımcılığı def ederek, marşlarımızı çalarak koşacağız, dünümüzden ayrılmayarak geleceğe bir mızrak gibi varacağız. Sayın Başbakan PKK'yla, BDP'yle kol kola girerek Andımızı kaldırabilir, milli emanetlere yüz çevirebilirsin. Fakat Milliyetçi Hareket'in iktidarında yasal ve demokratik imkanlarla tüm tahribatlar onarılacak, kayıplar giderilecek, haklar ve milli ilkeler tekrar iade edilecektir. Haberin olsun Sayın Erdoğan, Yüce Divan biletin çoktan kesilmiştir. Fırsatın varken, henüz zamanın bulunuyorken kaçmak ve yabancılara sığınmak için tüm hazırlıkları şimdiden yapman senin yararına olacaktır."
Bahçeli, bu sözlerin ardından Andımız'ı partililerle birlikte okudu. Partililere katılımları nedeniyle teşekkür eden Bahçeli, konuşmasını, Ziya Gökalp'in, "Yolumuz gaza, sonu şehadet/ Dinimiz ister sıdk ile hizmet/Anamız vatan, babamız millet/Vatanı ma'mur eyle Yarabbi/Milleti mesrur eyle Yarabbi/Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun" ve Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözüyle tamamladı.
Notlar
Kazlıçeşme miting alanında partililer, MHP flamalarının yanı sıra Türk bayrakları taşıdı. Meydanın dört bir yanı da Türk bayrağı ve MHP flamalarıyla donatıldı. Konuşma, barkavizyondan da katılımcılara izletildi. Alanı gören İstanbul surlarına ve alanın girişine "Andımız"ın yazılı olduğu pankartın asıldığı gözlendi. Alana geniş güvenlik önlemleri altında girildi.
Mitingin sonunda MHP İstanbul İl Başkanı Abdurrahman Başkan, MHP Genel Başkanı Bahçeli'ye sembolik olarak İstanbul'un altın anahtarını hediye etti.
Alandakiler, "Devletin başına Devlet gelecek", "Vur de vuralım, öl de ölelim", "Ne mutlu Türküm diyene" şeklinde sloganlar attı.
- Kayseri
Son Dakika › Spor › Futbol: Spor Toto Süper Lig - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?