Orhan Aysezen - Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, Türkiye'nin özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika ve Afrika'dakiler olmak üzere yeni piyasalara doğru çeşitlendirmeyi iyi bir şekilde yaptığını belirterek, "Geçenlerde bir Afrikalı Büyükelçi'nin, Ankara'da bana söylediği gibi bunu "Avrupa kalitesini, Türk fiyatlarıyla satma'daki ününe borçlu. Dünyanın en geniş ve en sofistike piyasasına yakın olarak Türkiye şu anda "şimdiki düzeyi bırakıp yüksek gelire geçme' konusunda iyi bir durumda" dedi.
-TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDEKİ ORTA GELİR TUZAĞINA DB BAKIŞI-
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, kuruluşun internet sitesine yazdığı makalede Ekonomi Bakanlığı ile hazırladıkları "Ticarette Rekabet Teşhisi - Türkiye'nin Ülke Ekonomik Memorandumu: Yüksek Geliri Satın Alma" başlık yeni rapor hazırladıklarını belirtti.
Türkiye'nin yüksek gelir düzeyine geçiş koşullarını incelediklerini belirten Raiser rekabetçi bir ihracat sektörünün yüksek gelir seviyesine başarılı geçiş için ana motorlardan biri olduğunu belirtti. Raiser, "Türk yetkililer bunu iyi biliyor ve 2023'te ekonomilerini dünyanın en büyük 10 ekonomisi içine alma yönündeki tutkulu hedeflerinde, ihracat rekabetçiliğini artırmayı ön plana koyuyorlar" dedi.
-"TÜRKİYE'NİN OLDUKÇA İYİ ŞEYLER YAPTIĞI ORTAYA ÇIKIYOR"-
"Türkiye'nin başarı şansı ne?" sorusunu soran Raiser, hazırladıkları raporla Türkiye'nin geçen on yıldaki hızlı büyüme döneminde yaptıklarına odaklandıklarını bildirdi ve şöyle devam etti:
"Türkiye'nin oldukça iyi şeyler yaptığı ortaya çıkıyor - 2000'lerdeki ihracatı yıllık yüzde 15.3 büyüdü, OECD ortalama büyümesinin iki katı, dünya ticaretindeki büyümenin yüzde 6 puan üzerinde ve Çin'den sadece yüzde 4 daha yavaş. Türkiye'nin küresel piyasa payı 202-2009 arasında yüzde 60 arttı (0.53'ten 0.82'ye) ve Türkiye'nin dünya nüfusundaki payına (yüzde 1.06) yaklaştı. Türkiye aynı zamanda ihracat sofistikasyonunu ve üretim kalitesini yükseltti."
Bu başarının nedenlerinden birinin Avrupa ile entegrasyon olduğunu belirten Martin Raiser, "Avrupa ve Türkiye arasında, 1995'ten sonra mal ticaretinde tarife içi ve dışı engellerin büyük bölümünün ortadan kaldırılması Türk sanayiinin modernizasyonunu canlandırdı, doğrudan yabancı yatırım çekti ve Türkiye'nin ihracat rekabetçiliğini sadece AB'de değil aynı zamanda üçüncü piyasalarda da artırdı" dedi.
-TÜRK GİBİ FİYAT, AVRUPA GİBİ KALİTE...-
Türkiye'nin özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika ve Afrika'dakiler olmak üzere yeni piyasalara doğru çeşitlendirmeyi iyi bir şekilde yaptığını belirten Raiser, "Geçenlerde bir Afrikalı Büyükelçi'nin, Ankara'da bana söylediği gibi bunu "Avrupa kalitesini, Türk fiyatlarıyla satma'daki ününe borçlu. Dünyanın en geniş ve en sofistike piyasasına yakın olarak Türkiye şu anda "şimdiki düzeyi bırakıp yüksek gelire geçme' konusunda iyi bir durumda" dedi.
-"DAHA AYRINTILI ANALİZ ESİ ENDİŞELERİ ORTAYA KOYUYOR"-
Ancak daha ayrıntılı bir analizin endişeleri de ortaya koyduğunu kaydeden Raiser, "Türkiye farklı ürün sepetlerinde uzmanlaşsaydı daha hızlı bir ihracat artışına sahip olabilirdi. Türk ihracatçıları düşükten orta teknolojiye geçseler ve kaliteyi yükseltseler de dünya ekonomisinin en yüksek segmentlerinde önemli yeri yok: küresel piyasa payında en büyük kazancı küresel talepte ortalama büyümenin altını tecrübe eden sektörlerdeydi" dedi.
Türkiye'nin ihracat artışında üçte ikilik bölümün, varolan üreticilerin varolan piyasalardaki satışlarından, yüzde 9'un ise ihracat sepetine yeni giren ürünlerden oluştuğunu belirten Raiser, 2002-2011 arası yeni piyasalardan kaynaklanan ihracat artışının yüzde 15, yeni ihracat firmalarının girişinden kaynaklanan ihracat artışının ise yüzde 11 olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin gelecekte net bir şekilde yüksek değerde ve hızla büyüyen piyasa segmentleriyle ihracatla ilgilenen daha fazla firmaya ihtiyacı bulunduğunu ancak politikanın içeriği ise daha az net olduğunu kaydeden Martin Raiser, "Sorun yeni bir ihracat sepetine geçiş ihtiyacıysa çözüm üründe mi ya da en azından endüstri özelinde politikada mı?" sorusunu yöneltti.
Endüstri özelindeki politikaların, altyapı darboğazları çözümlenmediği taktirde başarısız olduğunu da belirten DB Türkiye Direktörü, "Örneğin sektöre özgü teşvikler, sözleşmelerin uygulanabilirliği, öngörülebilirlik ve iş alemi dostu düzenlemeler veya yeterli vasıflı işçi temin edebilme imkanı konusunda geniş endişeler varsa küçük yatırımları harekete geçirebiliyor" dedi.
Raiser, ticaretin artan ölçüde küresel arz zincirleri üzerine oturduğu düşüncesinden hareket edildiğinde Türkiye'nin değer zincirlerini yukarı taşımak için sektör ya da ürün temelli politikaya ihtiyaç duymadan geniş fırsatları bulunduğunu belirtti. Martin Raiser "En uzun zincirler, zaten motorlu araçlar, diğer ulaştırma ekipmanı ya da tekstil gibi, Türkiye'nin ihracatında büyük pay tutan sektörlerde bulunabiliyor. Daha uzun zincirlere sahip olmak yükselmek için daha iyi şans anlamına geliyor, örneğin daha fazla üretim öncesi ARGE'yi, tasarım ve üretim sonrası pazarlamayı ve ürüne özgülenmiş lojistik etkinlikleri getiriyor" dedi.
DB Türkiye Direktörü Raiser ihracatta rekabetçiliğin sadece farklı şeyler yapmayı değil, bu yapılanları farklı bir şekilde yapma anlamına geldiğini kaydederken "Endüstriyel politikalar yüksek gelire ulaşmanın kestirme yolu değil. Diğer tüm bileşenler bulunduğunda becerikli bir endüstriyel politika yardımcı olabilir. Ancak kritik temeller eksik bulunursa, endüstriyel politikaların başarısı kısa olur" dedi.
Son Dakika › Ekonomi › Dünya Bankası: 'Türk Gibi Fiyat, Avrupa Gibi Kalite' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?