Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Radikalleşme büyük tehdit. Biz sınırımızda herhangi bir terör yapılanması, radikalleşme istemeyiz. Ama bunun sebeplerine inmedikçe ve bunun sebepleri ortadan kaldırılmadıkça, bir grubu tasfiye edersin, başka bir grup çıkar" dedi.
Davutoğlu, Kanal 24'te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"ABD Başkanının açıkladığı yeni bir takvim var, buna ilişkin Türkiye'den beklentiler var, IŞİD meselesinde gelinen nokta nedir, Türkiye, bu koalisyonun neresinde olacak" sorusu üzerine Davutoğlu, hareketli günler yaşandığını, tarihin çok hareketli aktığını, zamanın hareketli bir devinim içinde olduğunu söyledi.
Geciken adaletin, gerçek niteliğini kaybetmesi gibi uluslararası toplumda geciken tedbirlerin daha büyük devasa problemlerini beraberinde getirebildiğini ifade eden Davutoğlu, kendilerinin 4 senedir Suriye bağlamında ortaya çıkan gelişmeler çerçevesinde bütün mütteffikleri ve bölge ülkelerini bir konuda harekete geçirmeye çalıştıklarını ifade etti.
Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bu bölgede yapılar çok kırılgan, bir kere sarsılmaya başlarsa deprem fay hatlarıyla diğer yerlere de süratle yayılır. Eğer bunu kontrol altına tutmak icap ediyorsa ki icap ediyor, Suriye krizinin bir an önce çözülmesi lazım. Çünkü Suriye, Suriye belki doğal kaynaklar bakımından değil ama stratejik bakımdan bölgenin en önemli bölgesi. Neden? Bir yönüyle Irak'a bir taraftan komşu, bir taraftan Lübnan'a komşu, bir taraftan Filistin ve İsrail'e komşu. Diğer taraftan Türkiye ve Ürdün var. Bu üç komşunun, üçü de birisi etnik ve mezhebi bakımdan çok yapılı Irak gibi, Lübnan gibi. Filistin'de de zaten bir işgal ve süregiden bir uluslararası bir problem."
"Suriye krizi kontrol altına alınmazsa buraların hepsinde çok ciddi depremler yaşanır" diye anlatmaya çalıştıklarını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Başta önce Esed'e anlatmaya çalıştık 8-9 ay, dinlemedi anlamadı. Zannetti ki dünya hala, bölge hala 80'li 90'li yıllarda babasının demir yumrukla ezdiği, Hama, Humus dönemlerinde yaşıyor, yani 1982 yılında Soğuk Savaş şartlarında. Neredeyse yalvardık, ' bu gidişat kötü, ülkenizle ilgili çok ciddi sıkıntılar var, hepimiz etkileniriz, şu reformları yapın'. 6-6.5 saat hep bunları konuştuk. Dinlemedi bizi çok ciddi zulümler ortaya çıktı."
Diğer ülkelere "eğer bu rejim durmazsa radikalleşme artacak" uyarısında bulunduklarını bildiren Davutoğlu, bunu, hem İran ve Rusya gibi Suriye'nin dostu ülkelere anlattıklarını hem de eskiden beri Suriye'yi eleştiregelen ve kendilerinin Suriye ile geliştirdikleri iyi ilişkileri eleştiren başta ABD olmak üzere Batı ülkelerine anlatmaya çalıştıklarını kaydetti. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama hep İran ve Rusya kanadı 'Nasıl olsa Esed rejimi kontrol altına alır durumu, biz de müttefik kaybetmeyiz' diye düşündüler. Diğer ülkeler ise bir müddet görelim. Bir müdahale, zaten ABD müdahale yorgunuydu Irak dolayısıyla. Avrupalıların da bölgeye ilgisi çok sınırlıydı. Ve Türkiye tek başına neredeyse feryat etti. Her toplantıda, her yerde. Bugün Sayın Kerry ile de (ABD Dışişleri Bakanı John Kerry) tekrar konuşmamız esnasında bütün o serencamı paylaştık. Her yerde bunu anlattık. Çünkü biz biliyoruz bölgeyi. Bölgede eğer devlet yapıları çözülürse etnik ve mezhep kimlikler öne çıkar. Etnik ve mezhep kimlikler öne çıktığında yabancılaşanlar, kendilerinin dışlandığını hissedenler, radikalleşmeye yönelir. ve nitekim maalesef olan, Suriye'de yüzde 12'lik bir sınırlı bir azınlık, geri kalan hükmetmeye çalışınca ve onlara her türlü baskıyla gelince bir mezhep çatışmasına dönüştü."
-"ABD'nin Irak'ta bıraktığı silahlar IŞİD'in eline geçti"-
Irak'ta Maliki için çok eleştirildiklerini hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: "
"O zaman Sayın Başbakanımız, Sayın Cumhurbaşkanımızın uyarıları, dünya önünde uyarılar yaptı. İçeride ne kadar eleştirildik. Kılıçdaroğlu, kalktı gitti Bağdat'a, Maliki'nin elini sıktı. Türkiye sırf bizi rahatsız etmek için. Ne oldu? Sonunda Maliki'nin o politikaları, Irak ordusunun Musul'dan her şeyi bırakarak kaçmasına yol açtı. Her şeyi bırakmanın önemi şu: bıraktığı şeyler IŞİD'in eline geçti. Bütün dost ülkelere muhalefeti destekleyelim derken, 'ya muhalefete giden silahlar başka ellere geçerse' diye haklı bir kaygı var. Ama şimdi Amerika'nın Irak'a bıraktığı silahlar, külliyen, topluca en sofistike silahlar, IŞİD'in eline geçti. Burada, altını küremediğiniz zaman, problemi zamanında çözmediğiniz zaman bir sonraki döneme alacağınız tedbirin çıtası yükseliyor. Maalesef bugün böyle bir durumla karşı karşıyayız"
-"Biz sınırımızda radikalleşme istemeyiz"-
Radikalleşmenin büyük tehdit olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Biz sınırımızda herhangi bir terör yapılanması, radikalleşme istemeyiz. Ama bunun sebeplerine inmedikçe ve bunun sebepleri ortadan kaldırılmadıkça, bir grubu tasfiye edersin, başka bir grup çıkar" dedi.
Bölgede şu anda maalesef mezhepçi politikalarla Irak, Suriye, Lübnan hattında Sünni kesimlerin kendilerini sahipsiz ve yalnızlaşmış hissettiklerini ifade eden Davutoğlu, "Şii olması önemli değil, Şiiler yalnızlaşmış olsaydı onları savunmak gerekirdi. Yapılması gereken derhal bu tür tehditlere karşı ortak bir tutum sergilemek. Ama bu tehditlere karşı sergilenen ortak tutumun bir taraf adına, diğer tarafa dönük bir operasyon haline dönüşmemesine özen göstermek. Bu andan itibaren daha çok kitleler, yabancılaşan, dışlanan kitleler, bu tür radikal eylemler içine girerler" değerlendirmesinde bulundu.
ABD Başkanı Obama'nın da buna benzer ifadeleri bulunduğu hatırlatılarak, "Dediğinize geldiklerini mi düşünüyorsunuz" sorusuna Davutoğlu, şu yanıtı verdi:
"Kesinlikle. Bu kadar yıldan sonra Sayın Cumhurbaşkanımız hasta yatağındaydı. Joe Biden (ABD Başkan Yardımcısı) buraya geldi 2012'nin Aralık'ında, hasta yatağında bunu anlatmaya çalıştı. Ben geçen sene Irak'la yine de ilişkileri düzeltelim diye gittiğimde Maliki'ye bunu anlatmaya çalıştım 2013 Ekim'inde. Hep şöyle yorumlandı: Irak, demir bir yumrukla idare edildi, yani Müslüman topluluklar otoriter bir rejimle ancak istikrara dönerler. O zaman Esed gibi bir rejim Suriye'de dursun ve terör yayılmasın diyenler oldu. Batı'da da diyenler oldu, Doğu'da da. Irak'ta da Maliki, demir yumrukla idare etsin ve yarı otoriter. yarı demokrat, seçim itibarıyla demokratik gibi görünen, halbuki seçim sonrasında da bizim de desteğimizi almış olan Irakiye seçimi kazandı. El-Irakiye olmuş olsaydı, düşünün geçmiş 4 sene hükümeti Irakiye kursaydı, Sünni Şii hep beraber, başında Şii İyad Allavi de başkanı Sünniler de içindeydi. O kurmuş olsaydı bu mezhep çatışması yaşanmazdı. Bunu anlatamadık. Hep şu: 'Burayı bir şekilde yarı otoriter şeye terk edelim.' Ama görünen ne oldu? O otoriter yapılar daha büyük kitlesel patlamaları beraberinde getiriyor. Sahipsiz kitleler yine Maliki, Tarık Haşimi'yi ülkeden çıkardığında, Nuceyfi'nin evini tanklarla çevirdiğinde, Rafi el-İsavi'yi Bağdat'tan dışarı çıkardığında, hala Erbil'de yaşıyor... Hep anlattık ki bunlar meşru, barışçıl, Sünni siyasi liderler. Bunları dışlarsanız, yerini alacak olanlar yeni siyasi lider olmaz. Radikalleşen eğilimler olur dedik. Ama bunlar dinlemedi. İtham edildik, halbuki nasıl bir Sünnicilik yaptı ki 2013 yılında en büyük problemi bir başka ülkedeki Sünni otoriter rejimle yani Sisi yönetimiyle yaşadık. Yani sadece Maliki'ye tepki göstersek Sisi'ye göstermesek hadi bu haklı olabilir. Maliki'den daha büyük krizi biliyorsunuz Sisi, Sünni bir yönetim olan onlarla yaşadık. Burada ilkesel olarak doğru yerde durmadı insanlar."
-"Bir, iki hafta bile beklemeyi çok görmüştü Amerikan yönetimi"
Davutoğlu, "Tarih öyle böyle akıyor, sonuçta sizin geldiğiniz yere geliniyor ama binlerce on binlerce insanın canına, belki yüz binlerce insanın canına malına ve bütün bir bölgenin istikrarsızlığına yol açıldıktan sonra geliniyor" dedi.
Bugün ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile görüşmesinde bu konuda herhangi bir itiraf ya da özür beyanı olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine, Davutoğlu, bu tür diplomatik görüşmelerde muhatabın "bakın haklı çıktım, siz haksız çıktınız" veya "geciktiniz" demesinin doğru olamayacağını söyledi.
Burada sıkıntının tutumların senkronize olamaması olduğuna dikkati çeken Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Beşşar Esed ile görüşürken 9 ay Amerikan yönetimi, 'bu görüşmeleri kesin, adam cesaretlendiriyor bu görüşmeleri' diye ısrar etti. Ben Şam'a gidip de Beşşar Esed'i ikna etmeye çalıştığımda, yalvar yakar durdurun şu zulmü dediğimde o zaman bir, iki hafta bile beklemeyi çok görmüştü Amerikan yönetimi. Sonra biz artık ümidi kesip, burada istikrar ancak ve ancak bu rejimin dönüşmesi ya da değişmesi ile sağlanabilir çünkü binlerce insan sınırlarımıza geldi. Bunu söylediğimizde müttefiklerimiz bu sefer, daha alttan almaya başladılar. Kimyasal silah konusu da aynı şekilde. 'Birlikte hareket edelim' dendiğinde bir müddet sonra tekrar bir yavaşlama oldu. Bunu şunun için zikrediyorum: Türkiye, doğru zamanda doğru kararlar aldı. Beşşar Esed ile o zaman konuşulması gerekiyordu çünkü yüzde 1 bile ümit olsa o ümidi tüketmeden olamazdı bir de eski bir ilişkimiz var. 'Belki değiştirip, ikna ederiz' diye düşündük sonra zulmettiğinde de sert bir tutum takınmak gerekiyordu. Çünkü zulüm, baskı karşısında esnek tutum takındığınızda karşı taraf bunu zaaf olarak algılıyor. Karşı taraf derken sadece Beşşar Esed rejimi değil onu destekleyen unsurları da söylüyorum. O zaman tutarlı bir politika eksikliği yaşandı o siyasi toplumda."
-"Onları bugün Sayın Kerry ile de konuştuk"-
Davutoğlu, terör tehdidiyle sadece Irak'ta mücadele edilir, Suriye'de de ihmal edilirse daha büyük bir krize yol açılacağına işaret etti.
İstense de istenmese de Irak, Suriye ve Lübnan'ın ortak bir gerilim hattına, fay hattına dönüştüğünü belirten Başbakan Davutoğlu, "Birini onarayım diye sınırlı bir şey yaparsanız, öbür tarafta daha büyük bir depreme sebebiyet verirsiniz. Bunun bir bütün olarak ele alınması ılımlı, mezhepçi, etnik milliyetçi olmayan yani Arap, Kürt, Türkmen milliyetçisi olmayan unsurların bir araya getirilmesi lazım. Bu unsurlar bir araya gelecek ve yeni bir siyasi inisiyatif gelişecek. Bir siyasi inisiyatif de askeri olarak desteklenecek, olması gereken bu" değerlendirmesini yaptı.
Davutoğlu, Irak'ta bir hükümet kurulduğunu ve kendilerinin de tebrik ettiğini anımsatarak "Destek vereceğimizi ifade ettik, göreceğiz. O hükümet eğer kucaklayıcı, içselleştirici bir tutum takınırsa ve Anbar, Musul, Selahattin Diyala Hattındaki Sünni nüfusu sistemin içine tekrar çekmeyi başarırsa Irak'ın birliği, bütünlüğü korunur. Kürt yönetimine dönük olarak uyguladığı ambargoyu kaldırıp, maaşları ödemeye başlarsa tekrar merkezi hükümet... Ama bir hükümet düşünün ki kendi toprağı olduğu iddia ettiği bir bölge yani Kürt bölgesine maaş ödemiyor, 8-9 aydır maaş ödemiyor. Bu devleti nasıl bir arada tutmak mümkün? Onları bugün Sayın Kerry ile de konuştuk" ifadesini kullandı.
-"Sünnileri kazanmadan bu mücadele başarıya ulaşamaz"-
Herhangi bir radikalleşme eğilimine karşı kabul göstermeyi, tepki almayı geliştirmeyi doğru gördüklerine değinen Davutoğlu, ama bunu siyasi bir tutarlı yaklaşımın da bütüncül bir parçası kılmak gerektiğini dile getirdi.
Başbakan Davutoğlu, IŞİD konusundaki tutumlarını ülkesel olarak söylediği çerçevede karşıladığını fakat bilinen gerekçelerle de dikkatli olunması gereken bir durumun da bulunduğunu vurguladı.
Her ne olursa olsun IŞİD veya başka isimlerle radikalleşme eylemini önlemenin yolunun güvenlik tedbirlerinin yanında, içselleştirilmiş bir siyasetin Suriye, Irak ve Lübnan'da egemen kılmak olduğunun altını çizen Davutoğlu, şunları belirtti:
"Eğer bu mezhepçi tutum Irak'ta, Suriye'de, Lübnan'da devam ederse siz IŞİD'i tasfiye etseniz İKİD çıkar, başka bir şey çıkar, EŞİD çıkar. Bunun nihai çözümü, siyasal olarak da o bakımdan Sayın Obama'nın söylediği şey doğru, 'Sünnileri kazanmadan bu mücadele başarıya ulaşamaz.' Çünkü eğer Irak ordusu ya da Suriye ordusu, IŞİD'e karşı savaşırsa bu savaş, Irak ve Suriye ordusunun hemen hemen tamamıyla Sünni ve Nusrai bir ordu haline dönüşmüş olması dolayısıyla mezhep çatışması gibi görünür. Kimse Musul'da artık Irak ordusuna, Irak ordusunun yapısı değişmedikçe kendi ordusu gibi bakmıyor. Sıkıntı burada zaten. Ulusal ordu ortadan kalkmış. O zaman yapılması gereken, daha kapsamlı bir strateji ile bütüncül bir şekilde ve bütün bu alanda etkili bir politika yürütmek."
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Başbakan Davutoğlu Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?