AB Bakanı Ömer Çelik, AB'nin gelecek dönem başkanı Slovakya'nın başkenti Bratislava'daki büyükelçilik rezidansında Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi. Çelik, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın Rus muhataplarına yazdığı mektuplarla ilgili soruları cevapladı. Çelik, daha önce ilişkilerde kriz noktasını oluşturan uçağın düşürülmesi konusunda yapılan teknik açıklamaları hatırlattı ve "2 ülke arasında hasmane bir ilişki olmasını istemeyiz" dedi.
"2 ÜLKE ARASINDA HASMANE BİR İLİŞKİ OLMASINI İSTEMEYİZ"
Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yazdığı mektuba ilişkin bir soru üzerine, daha önce ilişkilerde kriz noktasını oluşturan uçağın düşürülmesi konusunda yapılan teknik açıklamaları hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başından beri bu büyük ilişkinin zarara uğratılmaması gerektiğini, bu olayın araştırılmasına Türkiye'nin hazır olduğunu ifade ettiğini anımsatan Çelik, "Gelinen noktada Cumhurbaşkanımızın bu yaklaşımı da şimdiye kadar ifade ettiği çizginin bir devamı olarak değerlendirilmelidir. Türk halkı ve Rus halkı arasında çok yakın bağlar var. İki ülke arasında hasmane bir ilişki olmasını istemeyiz. Büyük denkleme bakıldığında bu ilişkilerin dünya ve bölge barışı açısından korunması ve geliştirilmesi gerektiği açık şekilde ortada. Sayın Başbakanımızın Medvedev'e ve Cumhurbaşkanımızın Putin'e yazdığı mektup bu niyetimizin en yüksek düzeydeki göstergesi olarak ele alınmalıdır." diye konuştu.
"33. FASLIN AÇILMASINI BU DÖNEM BAŞKANLIĞI SÜRECİNDE ÖNGÖRÜYORUZ"
Şu anda AB'nin dönem başkanı olan Hollanda'yı geçen hafta ziyaret ettiğini belirten Çelik, 33. faslın açılmasını bu dönem başkanlığı sürecinde öngördüklerini ve varılan mutabakat çerçevesinde 30 Haziran'da 33. faslın açılacağını ifade etti.
Slovakya'nın dönem başkanlığının 1 Temmuz itibarıyla başlayacağını söyleyen Çelik, şimdiden ajandayı olgunlaştırmak için bu ülkeyi ziyaret ettiğini vurguladı.
"SLOVAKYA DIŞİŞLERİ BAKANI'YLA AKŞAM ÇALIŞMA YEMEĞİNDE BİR ARAYA GELECEĞİZ"
Çelik, Slovakya Dışişleri Bakanı ile akşam çalışma yemeğinde bir araya gelerek Türkiye-AB arasındaki mevcut konuları değerlendireceklerini, bölgesel ve Avrupa'yı ilgilendiren krizler hakkında görüş alışverişinde bulunacaklarını, son zamanlarda göçle birlikte ortaya çıkan ortak mekanizmalar üzerinde duracaklarını ve Slovakya dönem başkanlığı döneminde beraberce nasıl daha iyi işlere imza atacaklarına yönelik görüş alışverişinde bulunacaklarını anlattı.
"KRİTERLERİN TAMAMINA YAKINI YERİNE GETİRİLMİŞTİR"
Türkiye ile AB arasında sığınmacılarla ilgili "1'e 1" anlaşmasıyla çok önemli adımlar attıklarını ancak geri kabul anlaşması, 3 milyar avronun Türkiye'ye gelmesi, vize serbestisi sürecinin hayata geçmesi gibi konularda bir tıkanma olduğunu dile getiren Çelik, şöyle devam etti:
"Bu tıkanmanın aşılması lazım. Türkiye ile vize serbestisinin gerçekleşmemesi için herhangi bir engel olduğunu düşünmüyoruz. Zaten kriterlerin tamamına yakını yerine getirilmiştir. Tartışmalı olan bir-iki kriter üzerinde de önümüzdeki dönemde çeşitli çalışmalar yapabiliriz. Mesele ifade hürriyeti, temel haklar ve benzeri konular gibi meselelerse bu konuları Slovakya dönem başkanlığı içinde açıp karşılıklı verimli tartışmalar gerçekleştirebiliriz. Türkiye'nin de içinde olduğu Avrupa jeopolitiği ve demokrasisi için çok büyük meydan okumaların söz konusu olduğu bir dönem. Bu bağlamda bütün insanlığa mal olmuş evrensel siyasi değerlerin nasıl korunabileceği konusunda beraberce daha çok çalışmamız gerekiyor.
"Tarihin en büyük krizlerinden birisi olan göç krizini ortak akıl ve eylem planıyla beraberce yönettiklerini" belirten Çelik, şunları kaydetti:
"BUGÜNKÜ KRİZ GEÇMİŞTEKİLERDEN ÇOK DAHA BÜYÜKTÜR"
"Geçmişte büyük krizler hem Avrupa'nın reel politiğinde hem de siyasi haritasında büyük altüst oluşlar meydana getirdi. Bugünkü kriz geçmiştekilerden çok daha büyüktür. İnsani ve siyasi sonuçları çok çarpıcıdır. Bunu beraberce yönetiyor oluşumuz büyük bir başarıdır. Fakat bu meselenin sadece 1'e 1 anlaşması düzeniyle kalmaması gerekir. 'Türkiye tehdit mi ediyor' diyerek cümleye başlayanların Türkiye'ye dönük verdikleri sözü tutmaları gerekirken bunlardan kaçınmayı, örtbas ettiklerini düşünüyorum. Bu mekanizma bu durumda kalırsa bir müddet sonra yeterli olmayacaktır. Suriye'deki kriz ve Irak'taki istikrarsızlığın devam edeceği görülüyor. Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci AB için de yeni mekanizmalar ve ittifak alanları oluşturulması açısından son derece gerekli bir süreçtir."
"ÖZDEMİR'İN AB ADINA KONUŞMA YETKİSİ YOK"
AB Bakanı Çelik, Almanya'daki Türk asıllı Milletvekili Cem Özdemir'in Türkiye'ye yönelik açıklamaların hatırlatılması üzerine, Özdemir'in AB adına konuşma yetkisinin bulunmadığını ve açıklamalarının da partisinin resmi görüşü olup olmadığını bilmediklerini dile getirdi.
Çelik, "Fakat maalesef dar bakış açısıyla yapılan değerlendirmeler bunlar. Türkiye'nin AB'ye yaklaştığı bütün reformların imzasında sayın Cumhurbaşkanımızın imzası vardır. Bu matematiksel bir kesinlik. Bu ifadeler AB değerleriyle de uyuşmaz. Çünkü bu ifadeleri Avrupa'da genelde aşırı sağ kesimler üretiyor." ifadelerini kullandı.
Bakan Çelik, şunları söyledi:
"TÜRKİYE KARŞITLIĞI ARTIK BİR ŞİFRE VE İSLAMOFOBİNİN ÖRTÜSÜ HALİNE GELDİ"
"Bunların köküne baktığınızda aslında Avrupa düşmanlığı yapan avrofobik kesimlerdir. Türkiye karşıtlığı artık bir şifre ve İslamofobinin örtüsü haline geldi. Zannedilmesin ki bu konuşmaları yapanlar AB'yi çok sevdikleri için yapıyorlar. Aslında bunlar avrofobik kesimlere destek vermiş oluyorlar. Nerede Türkiye karşıtlığı üzerinden bir siyaset var, artık orada biz İslamofobik ve avrofobik bir takım siyasetlerin yattığını çok daha net görüyoruz. Bunun merkezine de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı koyuyorlar. Türkiye karşıtlığını içeren şahısların bütün kariyerini toplasanız Erdoğan'ın reformları ortaya koyma katkılarının milyonda biri etmez."
HABER'İN İSTİFASI
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Haber'in istifasına da değinen Çelik, "Bir diplomatın kesinlikle bilmesi gereken ve riayet ettiği ilk kural görev yaptıkları yerlerin ortak makamı olan Cumhurbaşkanlığı makamı ve o ülkenin değerlerine saygıdır. Söz konusu büyükelçi, yaptığı konuşmada bu temel kuralı ihlal etmişti zaten ve gereken tepkiler de kendisine verilmişti. Zannediyorum o sürecin bir devamı olarak Türkiye'de görev yapmasının bir işlevi, manası kalmamıştır. AB ile ilişkilerle bağlantılı olarak değerlendirilmemelidir." dedi.
"TRUMP İŞİ SİYASETE ÇEVİRDİ"
ABD'nin Florida eyaletindeki Orlando kentinde yaşanan katliama yönelik soruyu yanıtlayan Çelik, katliamın ardından ABD Başkanı Barack Obama'nın son derece dengeli bakışı olduğunu ancak Cumhuriyetçi Parti'den başkan aday adayı iş adamı Donald Trump'ın işi siyasete çevirdiğini ifade etti.
İslamofobi meselesinin gerisinde bir yabancı düşmanlığı ve ırkçılık olduğunu vurgulayan Çelik, buna karşı en güçlü direnişin AB içinde oluşması gerektiğini söyledi. AB'de aşırı sağa ve ırkçılığa prim verildiği zaman buna prim verenlerin seçimlerde hep kaybettiğine dikkati çeken Çelik, "Bir takım radikal teröristler İslami ve Müslümanlığı istismar ediyorlar. İşin esası budur ama Müslümanlık ile İslam radikal teröre dönüşüyor demek, işin esasını kaçırmak anlamına gelir." dedi.
Çelik, IŞİD'in temsil ettiği radikal terör söylemlerine karşı Avrupa'da büyük bir hassasiyet olduğunu kaydetti. Bu örgütlerin hedeflediği değerlerle Avrupa'daki aşırı sağ ve ırkçı unsurların hedeflediği değerlerin aynı olduğunu anlatan Çelik, "Dünyanın bir tarafındaki radikalizmle mücadele ediyorum diyerekten kendi bölgenizdekini görmezden gelirseniz kendi toplumunuzu zehirleyen siyasal çerçeveye prim vermiş oluyorsunuz." diye konuştu.
Çelik, bunlarla ana akım üzerinden mücadele edilmezse bir müddet sonra bunların ana mecraları ele geçireceğini ve bunun örneğini Avrupa'daki bazı parlamentolarda görmenin mümkün olduğunu dile getirdi.
"AK PARTİ'NİN RESMİ GÖRÜŞÜ BAŞKANLIK SİSTEMİDİR"
Anayasa değişikliği ve muhalefetin bu konudaki açıklamalarını da değerlendiren Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu, sık sık kendisini tekzip eden cümleler söylemesi nedeniyle tam anlayamadıklarını ve muhalefetin bu kadar gündemi teğet geçen açıklamalar yapması üzerinde çok durmak gerektiğini söyledi.
Çelik, anayasa meselesinde AK Parti'nin resmi görüşünün güçlü bir kuvvetler ayrılığını temin eden, yasama ve yürütme arasındaki dengenin iyi kurgulandığı bir başkanlık sistemi olduğunu belirtti.
"Başkanlık sistemi deyince hemen otoriterlik ve benzeri şeyler akla geliyor. Demokratik mekanizmaların olduğu yerde otoriter sisteme kayış kuvvetler ayrılığının korunamamasıyla olur." değerlendirmesinde bulunan Çelik, Türkiye'de gerçek manada hiçbir dönem parlamenter bir sistemin olmadığını kaydetti.
"RETORİK KAVGASI YAPMAK YERİNE İÇERİĞE ODAKLANMAK GEREK"
Retorik kavgası yapmak yerine içeriğe odaklanmak gerektiğine işaret eden Çelik, diğer partilerin de önerisini ele alarak kimin önerisi temel haklar ve yargı düzenini garanti altına alıyorsa ve daha yetkinse onun üzerinden bir tartışma yapmak gerektiğini bildirdi.
Türkiye'de Cumhurbaşkanı olanların hiçbir zaman partisiyle ilişkisinin kesilmediğini ve hayatın buna müsaade etmeyeceğini ifade eden Çelik, başkanlık sisteminin AK Parti için ideal olan bir öneri olduğunu ve partili cumhurbaşkanlığının onun yerine ikame edilecek bir şey olmadığını belirtti.
"TÜRKİYE'NİN ÜLKEYİ 2023 HEDEFLERİNE TAŞIYACAK GÜÇLÜ BİR YAZILIMA İHTİYACI VAR"
Bugün Türkiye'nin ihtiyacı olan şeyin sağlıklı bir sistem tartışması yapmak olduğunu dile getiren AB Bakanı Çelik, "Türkiye'de soft hardware üzerine çok kafa yoruluyor fakat software üzerine yeterince kafa yorulmuyor. Yazılımın güncellenmesi ve güçlendirilmesi lazım. Türkiye'nin ülkeyi 2023 hedeflerine taşıyacak güçlü bir yazılıma ihtiyacı var. Anayasa değişiklikleriyle uğraşmamak lazım. Mevcut yazılımı koruyorsunuz o yazılım eskidikçe sadece antivirüs programları koyuyorsunuz. Bizim yolumuzdan sapmamızı engelleyecek yeni bir sürece ihtiyacımız vardır." dedi.
Son Dakika › Güncel › Hükümetten Rusya Krizini Bitirecek Yeni Adım - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?