1)ESKİ BAKAN FİKRET ÜNLÜ, YAŞAMINI YİTİRDİ
MERHUM başbakanlardan Bülent Ecevit tarafından kurulan 56 ve 57'nci hükümetlerde Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı yapan Fikret Ünlü, İstanbul'daki evinde hayatını kaybetti. Ünlü, bir süredir kanser tedavisi görüyordu. Bülent Ecevit'in başbakanlığını yaptığı 56 ve 57'nci hükümetlerde Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı yapan Fikret Ünlü, hayatını kaybetti. Ünlü, geçtiğimiz yıl temmuz ayında sosyal medya üzerinden kanser hastası olduğunu açıkladı. Bir süredir tedavi gördüğü hastaneden 2 gün önce taburcu olan Ünlü, bu sabaha karşı hayatını kaybetti. Fikret Ünlü için 21 Şubat Perşembe günü TBMM önünde tören düzenlenmesi cuma günü de memleketi Karaman'ın Ermenek ilçesi Balkusan köyünde toprağa verilmesi bekleniyor.
Ali Rıza ETCİ/ERMENEK (Karaman), -
========================================================
2)SİROZ OLDUĞUNU BİLMEDEN DOĞUM YAPTI, ŞİMDİ NAKİL BEKLİYOR
MANİSA'da yaşayan Yüleyha Değirmencioğlu (37), primer sklerozan kolanjit tanısı ile tedavi görürken, hastalığının siroza çevirdiğini bilmeden çocuk dünyaya getirdi ve yaklaşık 3 ay sonra siroz hastası olduğunu öğrendi. Şimdi durumu ağırlaşan 2 çocuk annesi Değirmencioğlu, yaşama tutunabilmek için karaciğer nakli olmayı bekliyor. Tedavi olmazsa 2 çocuğunun kimsesiz kalacağını söyleyen gözü yaşlı anne, bir an önce naklin gerçekleşmesini istiyor.
Manisa'da yaşayan ve başından 2 evlilik geçen Bulgaristan göçmeni Yüleyha Değirmencioğlu, 2014 yılında safra kanallarının tıkanması rahatsızlığı olan primer sklerozan kolanjit tanısı ile tedavi görmeye başladı. Rahatsızlığı önceleri sağlığını olumsuz etkilemediği için hamile kalan ve 2018 yılında bir erkek bebek dünyaya getiren Değirmencioğlu, doğumdan yaklaşık 3 ay sonra hastalığının siroza çevirdiğini öğrendi. Muhasebecilik yapan genç kadının o günden beri hayatı değişti, hastalığı hızla ilerledi ve çalışamaz hale geldi. Şu anda biri 12, diğeri 1 yaşında 2 çocuk annesi olan genç kadın, yaşama tutunabilmek için karaciğer nakli bekliyor. Tedavi olmazsa 2 çocuğunun kimsesiz kalacağını söyleyen gözü yaşlı anne, bir an önce naklin gerçekleşmesini istiyor. Annesine hastanede refakatçilik eden 12 yaşındaki Sima Petkova ise, "Keşke 12 değil de 18 yaşında olsaydım da anneme donör olabilseydim. Annemi kaybetmek istemiyorum, herkes anneye ihtiyaç duyar. Lütfen bizim sesimizi duyun" dedi.
'ÇOCUKLARIM İÇİN'
Karaciğerin kendini yenileyen bir organ olduğunu belirten Değirmencioğlu, "Kadavradan nakil olmam çok zor, çok fazla sıra var ve hastalığım hızla ilerliyor. Şu anda yataktan kalkamaz hale geldim. Kızım Sima bana yardım ediyor, 1 yaşındaki oğlum Erdem'e ise anneannesi bakıyor. Ben çocuklarımı kimsesiz bırakmak istemiyorum. Benim için değil, şu küçük çocuklar için donör olsunlar. Ne olur sesimizi duyun. B veya 0 kan grubunda pozitif-negatif fark etmeksizin donör olmak isteyenler Ege Üniversitesi Hastanesi'ne başvurabilirler. Çocuklarım annesiz büyümesin" diye konuştu.
Aynı zamanda Kanserle Mücadeleyi Destekleme Derneği'ne üye olan Değirmencioğlu'na dernek üyeleri de destek verdi. Donör olacak kişilere seslenen Dernek Başkan Yardımcısı Dilek Yılmaz, "Donör olmayı düşünen kişilerin duyarlı olması gerekiyor. Biz ailenin durumunu bizzat gördük, gerçekten aciliyeti var. Bir değil üç hayat kurtarılacak, çocuklar yalnız büyümesin" dedi.
Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Yüleyha Değirmencioğlu ile röp.
-Sima Petkova ile röp.
-Hasta odasından genel ve detay görüntüler
Haber: Hande NAYMAN -Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,
==========================================
3)DMD HASTASI SONER BİR 'NEFES' İSTİYOR
İZMİR'de genetik geçişli bir kas erimesi hastalığı olan Duchene Muscular Distrofi (DMD) hastası 27 yaşındaki Soner Durmaz, 7 yıldır solunum cihazına bağlı yaşam mücadelesi veriyor. Aynı hastalık nedeniyle 14 yıl önce ağabeyini kaybeden ve her yıl durumu ağırlaşan Soner, solunum cihazından kurtulup nefes almak istiyor. Soner'in günden güne gözünün önünde eridiğini anlatan gözü yaşlı anne Arife Durmaz, "Çocuğumun tedavisi olsun. Birini kaybettik, öbürünü kaybetmeyelim. Devlet büyüklerimiz bize yardım etsin" dedi.
İzmir'de yaşayan doğuştan DMD hastası Soner Durmaz, 7 yıldır yatağa bağlı ve solunum cihazıyla hayatını sürdürüyor. Hastalığı nedeniyle her yıl güç kaybeden Durmaz, annesi Arife Durmaz'ın çabalarıyla 27 yaşına geldi. Sıkı bir Beşiktaş taraftarı ve ünlü şarkıcı Yaşar'ın hayranı olan Soner, hastalığı ile ilgili tedavinin Türkiye'ye getirilmediğini ve kendisi gibi yaklaşık 5 bin kişinin kaderine terk edildiğini öne sürdü. Kendisinden 4 yaş büyük kas hastası ağabeyi Mustafa Durmaz'ın 18 yaşına kadar yaşayabildiğini söyleyen Soner Durmaz, hastalığıyla ilgili şunları anlattı:
"Ben 7 yıldır yatağa bağlıyım. Boğazım delik, solunum cihazıyla yaşıyorum. Çocukluğum da düşe kalka geçti. Yürüyordum ama denge bozukluğu nedeniyle sık düşerdim. Yaşıtlarım gibi hiçbir zaman olamadım. Hiç okula gidemedim. Annem yıllarca beni rehabilitasyon merkezine götürdü. Annem elim ayağım gibi o olmasa yaşayamam. Sık enfeksiyon oluyorum. Hastalığımın durmasını istiyorum. Yurt dışında bu hastalıkla ilgili daha güzel tedaviler var. Bunların Türkiye'ye de getirilmesini istiyorum. Sadece DMD ile ilgilenen bir hastane istiyoruz. Daha iyi yaşamak, cihazsız nefes almak istiyorum. Tekerlekli sandalyeme binip gezmek istiyorum. Koyu Beşiktaşlıyım. Futbolcularla tanışırsam çok mutlu olurum."
'DUYSUNLAR SESİMİZİ'
3 çocuk annesi Arife Durmaz DMD hastası 2 oğlunu büyük bir özveriyle büyüttü. Onları sırtında taşıyıp rehabilitasyon merkezine ve fizik tedaviye götüren anne Durmaz, büyük oğlu Mustafa'yı 2005 yılında kaybetti. Soner'i de kaybetmek istemediğini belirten gözü yaşlı anne, "Çocuğumun tedavisi olsun. Birini kaybettik, öbürünü kaybetmeyelim. Devlet büyüklerimiz bize yardım etsin. 2 çocuğumu da çok zorlukla büyüttüm. Gözümüzün önünde gidiyor çocuklar. İstiyoruz ki ayağa kalksın. Devletten ekmek, AŞ istemiyoruz. Allah'a çok şükür geçiniyoruz. Ama duysunlar sesimizi. Çocuklarımızın böyle kaybolmasını istemiyoruz. Bebekliklerinden beri onları sırtımda taşıdım. Fizik tedavi aldılar, okumasını yazmasını öğrendiler. Ben bilmiyorum onlar öğrensin, dedim. Onlar bir gazete okusunlar dedim. Çok şükür. Yabancı ülkelerde tedavisi varmış, bizimkileri de görsünler" dedi.
'DMD HASTALIKLARIYLA İLGİLİ BİR MERKEZ YOK'
2 hasta kardeşiyle birlikte büyüyen İsa Durmaz (30) da annesinin yaşadığı bütün sıkıntıları yakından gördüğünü söyleyerek elinden geldiğince ona destek olduğunu anlattı. Kardeşinin solunum cihazından kurtulmasını isteyen Durmaz, "Soner ağırlaştığında 112'yi arayıp çağırıyoruz ama onlar da çoğunlukla nereye götüreceklerini bilmiyorlar. Çünkü DMD hastalıklarıyla ilgili bir merkez yok. Elimizden birşey gelmiyor, çaresiz kalıyoruz. Bu hastalık için de illerde ve ilçelerde bir poliklinik ya da merkez açsınlar. Bir hastaneye gittiğimizde kardeşim, KOAH hastalarının, kanser hastalarının içinde kalıyor. Çabuk enfeksiyon kapabilir diye endişeliyiz" dedi. Sigortalı bir işe başlayınca Soner'in engelli maaşının kesildiğini dile getiren Durmaz, şimdi sadece ayda bin 100 lira bakım parası aldıklarını söyleyerek "Bakım maaşı çoğu zaman yetersiz kalıyor. Çünkü Soner'in bakımı için gerekli olan birçok malzemeyi devlet karşılamıyor. Solunum cihazını da parayla aldık. Aspirasyon sondası, filtre gibi malzemeleri de parayla alıyoruz. Solunum cihazına bağlandıktan sonra uzun süre yaşayan yok. Soner 27 yaşına geldi. Ama biz onu daha iyi yaşatmak istiyoruz" diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Soner Durmaz'ın genel ve detay görüntüsü,
-Annesi Soner'i aspire ederken görüntü,
-Soner'in bakımı için gerekli olan malzemelerden görüntü,
-Odasındaki Yaşar ve Beşiktaş fotolarından görüntü,
-Soner Durmaz ile röp,
-Kardeşi İsa Durmaz ve anne Arife Durmaz ile röp.
Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,
====================
4)TÜRKİYE'NİN TAHIL AMBARI, SANAYİ KENTİ OLDU
TÜRKİYE'nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya, artık Ferrari, Audi, Volkswagen, Toyota ve Renault gibi otomobil devlerine yedek parça üreterek sanayi kenti oldu. Konya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü, organize sanayi bölgesinde 610 fabrikanın bulunduğunu ve 38 bin kişiye istihdam sağladığını belirterek, "Şu anda Konya, 80 değişik sektörde 180 ülkeye ihracat yapan çok mozaikli ürün deseni ve çok geniş olan bir üretim potansiyeline sahip. Toplam ihracatımız 2018 yıl sonu itibariyle 1,8 milyar dolar" dedi. Ova olma özelliğiyle tarım kenti olarak bilinen 2 milyon 205 bin nüfusa sahip Konya, artık sanayi kenti oldu. Metal ve otomotiv sektöründe önemli ivme yakalayan Konya Ferrari, Audi, Volkswagen, Toyota ve Renault gibi otomobil devrlerine yedek parça üretir hale geldi. Konya'nın son yıllarda sanayi sektöründe ciddi atılım gerçekleştirdiğini belirten Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü, kentteki organize sanayi bölgelerinin Türkiye'nin 3'üncü büyük organize sanayi bölgesi olduğunu ve 23 milyon metrekare büyüklüğe ulaştığını belirtti.
180 ÜLKEYE 1,8 MİLYAR DOLAR İHRACAT
5'inci organize sanayi bölgesinin arsa tahsislerinin gerçekleştiğini ifade eden Kütükcü, şunları söyledi:
"Şu anda Konya, 80 değişik sektörde 180 ülkeye ihracat yapan, ürün deseni çok mozaikli, geniş olan bir üretim potansiyeline sahip. Hemen hemen her sektörde iddialı ve dünya çapında üretim ve ihracat yapan firmalarımız var. Dolayısıyla Konya'nın üretimdeki kapasitesi ve kabiliyeti, Türkiye'nin ve dünyanın dikkatini çekiyor. Konya, yakın zamana kadar da kendi girişimcisinin ve kendi sanayicisinin oluşturduğu bir sanayileşme sürecinden, şimdi uluslararası yatırım alan ve uluslararası yatırımcıların da dikkatini çeken bir üretim merkezine dönüştü. Bildiğiniz gibi yakın zaman önce Unilever, Türkiye'deki tüm üretimini Konya'ya konuşlandırdı ve Konya'ya bir üretim üssü kurdu. Daha önce Dilovası tesislerinde yaptığı üretimi 2 kat kapasite arttırarak, son teknolojiyle ve dünyadaki en teknolojik yatırım olarak Konya'ya konuşlandırdı ve üretime aldı. Şu anda 2017 sonundan itibaren üretim faaliyetini sürdürüyor."
Kentte, metal sektörün ön planda olduğunu ifade eden Kütükcü, "Toplam ihracatımız 2018 yıl sonu itibariyle 1,8 milyar dolar. Bu ihracatta en büyük pay sahibi olan ilk sektörümüz makine ve aksamları sektörüdür. 2'nci sektörümüz, otomotiv endüstrisi sektörüdür. Sadece bu 2 sektörümüzün toplam ihracatımızın içerisindeki payı yüzde 43'dür" dedi.
SAVUNMA SANAYİDE ATAĞA KALKTI
Kütükcü, metal sektörün ön planda olmasının avantajıyla savunma sanayide de Konya'nın önemli bir yerinin olduğunu belirtti. ASELSAN ile birlikte 24 ortaklı bir şirket kurulduğunu ifade eden Kütükcü, "Konya Savunma Sanayi A.Ş., adını verdiğimiz bu şirketle ASELSAN ile ortak bir şirket kurduk. Önümüzdeki günlerde yatırıma geçilecek inşallah" dedi.
Konya'nın tarım şehri olma özelliğinin geçmişten gelen biz özellik olduğunu ve bunu da koruğunu ifade eden Kütükcü, "Konya tarım alanında da KOP projesi ve Mavi Tünel ile birlikte sulu tarıma geçiyor. Konya'nın sanayileşmesi tarıma dayalı sanayi sektörleriyle birlikte başladığı için tarım makineleri sektörü de Konya'da en güçlü olduğumuz sektörlerden bir tanesidir. Burada da biz, Konya'nın tarımsal alanda da yeni girdiği dönemde, tarım makineleri sektöründe de yeni bir ivmenin başlayacağı ve akıllı makineler dönemine geçileceğini düşünüyoruz. Bu sürecin bize tarım makineleri alanında da teknolojik dönüşümü getireceğini düşünüyoruz" diye konuştu.
Ar-ge çalışmalarına da önem verdiklerini belirten Kütükcü, Innopark Teknoloji Geliştirme Bölgesi'nin Ar-ge faaliyetleri için bir platform oluşturduğunu kaydetti. Kütükcü, Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile de insan kaynağı yetiştirdiklerini söyledi.
YERLİ OTOMOBİLE EV SAHİPLİĞİ YAPMAK İSTİYOR
Kütükcü, Konya'nın yerli otomotive de ev sahipliği yapmak istediğini belirterek, "Yerli otomobil fabrikasının artık mutlaka Anadolu'da yapılması gerektiğini savunuyoruz. Bu yatırımın zaten sıkışmış olana Marmara havzasına yüklenmemesi gerektiğini savunuyoruz. Anadolu'da da Konya'nın doğru adresi olduğunu ifade ediyoruz. Bu konuda ciddi, profesyonel fizibilite çalışmasını ve raporunu oluşturduk, yer önerilerimizi de oluşturduk ilgililere ilettik" diye konuştu.
İHRACAT YAPAN FİRMALAR, EKONOMİK DALGALANMALARDA SÜRDÜREBİLİRLİĞİNİ SAĞLIYOR
İhracat yapan firmaların ekonomik dalgalanmalarda kendi sürdürebilirliğini sağladığını ifade eden Kütükcü, sanayi odası olarak her firmaya, üretiminin yüzde 35'ini ihracata yönetmesi yönünde tavsiyelerde bulunduklarını söyledi. Kütükcü, şöyle konuştu:
"Türkiye gibi Konya da ağustos ayından sonra başlayan süreçte, sürecin getirdiği piyasa dalgalanmalarından etkilendi. Özellikle iç pazar ağırlıklı çalışan firmalarımız, bunların içinde de yatırım malı üreten firmalarımız daha çok etkilendi. Dolayısıyla bu firmalarımız şimdi, yönünü ihracata döndü. Belki bu süreçten çıkarılması gereken en büyük ders, bizim için ihracatın ne kadar önemli olduğu idi. Biz, Konya Sanayi Odası olarak yüzde 35 bir çıta koyduk. Tüm firmalarımıza diyoruz ki, üretiminizin en az yüzde 35'ini ihraç eder hale gelelim. Eğer, üretiminizin yüzde 35'ini ihraç eder hale gelebiliyorsanız, firmanızın bu tür dalgalanmalar döneminde sürdürülebilirliğini sağlıyorsunuz. Bunun üzerinde bir ihracat rakamı yakalarsanız çok daha iyi. Ancak bunun altına indikçe bu tür süreçlerden etkilenme oranı artıyor. Dolayısıyla bizim ihracatımı arttırmamız, tüm firmalarımızın minimum yüzde 35 ihraç oranını yakalaması, bunun üzerini yakalamaya çalışması tavsiyemiz."
Görüntü Dökümü:
-----------------------
Organize Sanayi Bölgesi drone ile detay
Fabrikada çalışma anı detay
Kütükcü röp.
Haber- kamera: İsmail AKKAYA- Hasan DÖNMEZ KONYA DHA
================================================
5)KEBABIN BAŞKENTİ ADANA'DA KELLE SÖĞÜŞE YOĞUN TALEP
ADANA'da 10 yıl doğalgaz ve ısıtma-soğutma alanında faaliyet gösteren iş yerini kapattıktan sonra gıda sektörüne atılarak kelle söğüş satmaya başlayan Alican Birbiri (39), "Talep oldukça yoğun olduğu için gece ve haftasonu da çalışmayı düşünüyorum" dedi.
Seyhan ilçesindeki Kuruköprü Mahallesi'nde küçük bir dükkanda hizmet veren Alican Birbiri, "Ürünlerin bulunduğu dolaba tombul yanaklar, sürmeli gözler, tatlı diller ve akıl küpleri şeklinde esprili tabelalar yerleştirdim, müşterilerin de hoşuna gitti. Söğüş dürümü 18 TL'ye, tereyağlı söğüş güveci ise 20 TL'ye satıyoruz. Talep nedeniyle yakında dana dilli tostumuz ve ayak paçamız menümüze girecek" diye konuştu.
İSTEYENE SOĞUK, İSTEYENE GÜVEÇTE
Doğalgaz ve ısıtma-soğutma sektöründe 10 yıl şirket yönettiğini ancak gözünün hep gıda sektöründe olması nedeniyle işi bırakarak söğüş yapmaya başladığını kaydeden Birbiri, şunları söyledi:
"Adana gibi sakatatı çok seven bir şehirde söğüşçü açığı vardı. Kentte sadece birkaç kişi söğüş yapıyordu. İzmir'de bir süre vakit geçirdiğim için kelle söğüşçülüğünü seçtim. Talep oldukça yoğun olduğu için gece ve haftasonu da çalışmayı düşünüyorum. Sakatatları iyice temizleyip, odun ateşinde kazanlarda pişirdikten sonra 1 gün dinlendirip servis ediyoruz. İsteyene soğuk dürüm yapıyoruz, ön yargılı olanlara da tereyağla güveçte servis ediyoruz."
Görüntü Dökümü
------------------------
Alican Birbiri ile röp.
Kelle söğüş yapması
Servis etmesi
Ürünlerden detaylar
Genel görüntüler
SÜRE: 04'08" BOYUT: 458 MB
Haber: Nuri PİR-Kamera: Eser PAZARBAŞI/ADANA,
=======================================================
6)TÜRKİYE'NİN EN YÜKSEK BARAJ İNŞAATINDA 64 METRE GÖVDEYE ULAŞILDI
ARTVİN'de Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES) projesinde gövde inşaatında 7 ayda 64 metre yüksekliğe ulaşıldı. Gövde yüksekliği ile 100 katlı bir gökdelene eş değer olan Yusufeli Barajı'nda gelecek yılın yarısından itibaren su tutulmaya başlanacak, 2021 yılında ise elektrik üretimine geçilecek.
Türkiye sınırları içerisinde 410 kilometrelik uzunluğa sahip Kuzeydoğu Anadolu'nun en büyük nehirlerinden olan Artvin'deki Çoruh Nehri üzerinde 26 Şubat 2013 tarihinde dönemin Başbakan'ı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından telekonferans bağlantısı ile temeli atılan Yusufeli Barajı ve HES Projesi inşaatı sürüyor. 270 metre gövde yüksekliği ile Türkiye'nin en yüksek, dünyanın ise Çin'deki 292 ve Gürcistan'daki 272 metre yüksekliğindeki barajlardan sonra çift eğrilikli ince kemer baraj tipi kategorisinde 3'üncü en yüksek barajı olacak Yusufeli Barajı'nda, 558 megawatt kurulu güce sahip santral ile 650 bin nüfuslu bir şehrin elektrik ihtiyacı karşılanabilecek. Türkiye'nin kendi öz kaynakları ile tamamı Türk mühendisleri tarafından inşa edilen baraj projesinde yaklaşık 3 bin 500 kişi vardiyalı 24 saat süreyle çalışıyor. 7 ay önce başlanan gövde inşaatında 64 metre yüksekliğe ulaşıldı.
'2021 YILINDA ENERJİ ÜRETECEĞİZ'
Yusufeli Baraj inşaatı Proje Müdürü Feridun Ünsal, gövde çalışmalarının sürdüğünü belirterek 4 milyon metreküp hacme sahip beton imalatı yapacaklarını söyledi. Ünsal, "Şu anda 600 bin metreküp beton dökülmekle beraber, günlük 6 bin 500 metreküp beton dökülüyor. Hedefimiz 7 bin metreküplere çıkmak. 3 bin 500 personelimizle gece-gündüz vardiyalarıyla birlikte 24 saat kesintisiz çalışıyoruz. 2020'nin ortalarında barajımızda su tutacak seviyeye gelip, yollarda ve barajlardaki imalatlarımızı tamamlamayı planlıyoruz. Gövde inşaatında 64'üncü metreye ulaştık. 2021'in nisan ayında enerji üretecek pozisyona geleceğiz. Su tutma, yolların, viyadüklerin, yeni yerleşimlerin ve kamulaştırmaların bitmesiyle birlikte mümkün olacak. Aksi takdirde baraj sus tutamayacaktır. Tamamen Türk mühendisleri, Türk firmaları ve Türk idaresi tarafından yapılan Yusufeli Barajı Türkiye'nin en yüksek, dünyanın da 3'üncü en yüksek barajı olacakö dedi.
100 KATLI GÖKDELENE EŞDEĞER OLACAK
Baraj inşaatında 440 metre temel kotundan başlanarak 710 metre kotuna yükselecek olan 270 metrelik gövde inşa edilecek. Gövde yüksekliği 100 katlı bir gökdelene eş değer olacak Yusufeli Barajı'nda, Artvin'den Edirne'ye 13 metre platform genişliğinde beton yol veya 120 metrekarelik 60 bin adet konutun inşa edilebileceği 4 milyon metreküp beton kullanılacak. Günde 6 bin 500 metreküp beton dökümünün 3 hava hattı ile taşımalı olarak sürdüğü baraj projesinde gelecek yılın yarısından itibaren su tutulmaya başlanacak, 2021 yılında ise elektrik üretimine geçilecek. 2130 milyon metre küp su depolanacak ve 2.5 milyar liraya mal olması planlanan proje ile günlük 3 milyon lira elektrik enerjisi geliri elde edilecek. Baraj inşaatı nedeniyle sular altında kalacak olan ve 1950 yılında kurulan Yusufeli ilçe merkezi ile 4 köy, yeni yerleşim alanına taşınacak.
ÇORUH HAVZASINA 143 PROJE PLANLANDI
Bayburt ilindeki Mescit Dağları'ndan doğan ve Gürcistan'ın Batum ilinden Karadeniz'e dökülen Çoruh Nehri, Türkiye'nin en hızlı akan nehridir. Çoruh Nehri'nin Türkiye sınırlarını terk etmeden önceki ortalama debisi saniyede 192 metre küp, yıllık ortalaması ise 6.3 milyar metreküptür. 431 kilometre uzunluğundaki Çoruh Nehri'nin 410 kilometresi Türkiye sınırlarında, 21 kilometresi ise Gürcistan sınırlarında yer almaktadır. Çoruh Nehri'nin Türkiye sınırları içerisindeki menba kısmındaki Laleli Barajı ile mansap kısmındaki TBMM 85'inci Yıl Muratlı Barajı arasında kurulan santrallerde toplam 2632 megawatt kapasiteyle yılda 8.631 giga watt elektrik üretilecek. Çoruh Havzası'nın yan kolları ile birlikte toplamda 143 adet baraj ve HES projesi ile yılda 14 bin 552 giga watt elektrik üretimi gerçekleştirilmiş olacak.
Görüntü Dökümü
------------------------
Barajdan drone görüntüleri
Baraj inşaat çalışmaları
Baraj inşaatı detayları
Proje müdürü konuşma
Genel detaylar
BOYUT: 524
HABER KAMERA: Nusret DURUR/YUSUFELİ(Artvin),
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?