İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, muhalefetin oy alabilmek, Batı'ya selam çakmak ve onların şemsiyesinin altına girebilmek için tutuklu bulunan HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın cezaevinden çıkmasını istediklerini belirterek, "Doğu ve Güneydoğu'daki huzur mu battı size? Gecenin ikisine, üçüne kadar o insanlar, Doğu ve Güneydoğu'da sokaklarda geziyorlar. 16 yaşındaki kız anasının dizinin dibinden dağa götürülüp terörist yapılamıyor. Akşener sana bu mu battı? Erbakan'ın partisi sana bu mu battı? Sayın Muharrem İnce, sana bu mu battı?" dedi.
Seçim çalışmaları kapsamında Beşiktaş'ın Dikilitaş semtindeki Ebubekir Camisi'nin alt katında bulunan salonda vatandaşlara seslenen Soylu, Türkiye'nin çok büyük sıkıntılardan geçtiğini, 27 Mayıs'ın bu geçilen tarihi sayfalardan biri olduğunu söyledi.
İktidara gelen Demokrat Parti'nin ezanı aslıyla buluşturmak için bir karar aldığını aktaran Soylu, "Ezan, sadece namaza davet eden bir çağrı değildir. Ezan bizim hürriyetimizdir. Ezan, ülkemizin özgürlüğü ve bağımsızlığıdır. Ezan milletimizin bütünlüğüdür. İstanbul'da Sultanahmet Camisi'nin karşısındaki camiyle aynı anda ezan okunmasını duymuşsunuzdur. O, 1950'de başladı." diye konuştu.
- "Gücümüz 50 gramlık oy pusulasıdır"
Türkiye'nin çok badireler atlattığını ama dimdik ayakta kaldığını geçmişteki olaylardan örnekler vererek anlatan Soylu, şöyle devam etti:
"Bizim, sizin ve bütün vatandaşlarımızın elinde bir tek gücü var. O da 50 gramlık oy pusulasıdır. Bilirsiniz başka gücümüz yok. Musibetleri def edeceksek bununla def edeceğiz. Hayrı getireceksek, daha doğrusu hayra talip olacaksak bununla talip olacağız. Aslına bakarsanız kendimizi oyumuzla savunuruz. Hukukumuzu onunla koruruz. Ekonomimizin nereye gireceğini, zenginleşecek miyiz, fakirleşecek miyiz, onunla beraber belirleriz. Ülkemiz güvende mi? Şehirlerimizde can ve mal emniyetimiz var mı? Onunla belirleriz. Çocuklarımızın ve nesillerimizin refah içinde yaşayıp yaşayamayacağı hep o küçücük oy pusulasının istikametiyle belli olmaktadır. Oyumuzdan ve hukuktan başka bir gücümüz söz konusu değildir ama bilesiniz bu güç de çok büyük bir güçtür."
Bakan Soylu, 15 Temmuz'da Türkiye'nin üzerine gelenlere karşı, o reye, demokrasiye ve seçilen kişiye sahip çıkabilmek, 50 gramlık oy pusulasının namusunun korunması için çaba sarf edildiğini dile getirerek, "Millet bir şeye karar verdimi onun önünde kimse duramaz. Dikkat edin, güzel cumhuriyetimiz kurulana kadar bu ülkede topla tüfekle saldırdılar. Baktılar ki olmuyor, baktılar ki bu ülkeyi, bu milletin elinden savaşla almak mümkün değil, oy hakkımıza, millet iradesine ve demokrasiye saldırdılar. Darbeler yaptılar. Bugün 27 Mayıs demokrasiye ve oy hakkımıza yapılan ilk saldırının yıl dönümüdür. Ortadan hiçbir şey yoktu. Hükümet iş başındaydı, Meclis açıktı, büyüyen bir Türkiye vardı. Köyler ve şehirler birbirine bağlanmıştı. Hikaye hep aynı, hiç değişmiyor. Birilerinin hazmedemediği bir şey oldu. Türkiye'nin ayakları titresin istediler. Müstemleke gibi yönetilebilen bir Türkiye istediler." ifadelerini kullandı.
- "Bütün korkuları sizin iradenizdir"
1960'tan başlayıp neredeyse 10 yılda bir Türkiye'de birilerinin darbe yaparak yönetimi ele geçirdiğini veya geçirmeye çalıştığını aktararak, 1970, 1980, 28 Şubat ve son olarak 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişimlerine değinen Soylu, şöyle devam etti:
"Bu memleket insanının birbirine düşmesini istediler. 28 Şubat'ta postmodern bir darbe yaptılar. 27 Nisan'da hükümete bir tehdit mesajı gönderdiler mi? Bak dikkat edin her 10 yılda bir gönderdiler. 15 Temmuz'a bakın. Yine darbe kalkışması. Yeniden bir 10 yıl. TRT'yi işgal ettiler mi? TRT'de okudukları bildiri paçavrasını hatırlayın. Millete 'Size yeni bir Anayasa yapacağız.' dediler. Aynen 1960'da, 1980'de olduğu gibi. Aynen 1971'de değiştirdikleri gibi. Bunları ülkede yatırımlar üçe katlanmışken yaptılar. IMF'ye borcumuz yokken, 1 Kasım'da hükümet kurulmuş ve Meclis açıkken yaptılar. İnsanlar, işinde gücünde, esnaf ticaretiyle uğraşırken yaptılar. Kişi başına milli gelir 11 bin dolara çıkmışken yaptılar ve ihracat rekorlar kırarken yaptılar. Bunların bütün dertleri milletimizin özgür iradesidir. Bu millete itimat etmiyorlar. Seçim sonuçlandığının ertesi günü 'Zaten bu millet, demokrasiye layık bir millet değil.' naraları attılar. Bunların bütün korkuları, sizlerin sandığa atacağınız bir oydur. Bütün korkuları sizin iradenizdir. Nereye verirseniz verin. Ne yaparsanız yapın korkuları budur. Bu ülkede milletin iradesi ne zaman iş başına gelmişse Türkiye'ye kalkınmıştır, gelişmiş ve zenginleşmiştir."
Soylu, Batı'nın terör örgütü PKK'yı desteklediğini ve teröristlerin yetiştirilmesine yardımcı olduğunu belirterek, "İşin esası şudur. Bu memleketi bölemeyeceklerini biliyorlar. PKK dinsiz bir örgüttür. Doğu ve Güneydoğu'daki kardeşlerimizin medeniyetini ortadan kaldırmak istiyor. Kültürümüzü, aile birliğimizi, kardeşliğimizi, sevincimizi, sevdamızı ortadan kaldırmaktır amaçları. Onları gayesi budur. İşte onun için bugün Almanya'da PKK'ya miting yapmak için izin veriliyor da milletin evlatlarına miting yapma izni verilmiyor." dedi.
Bakan Soylu, "Ben Batı'nın, Almanya'nın, Hollanda'nın, Avusturya'nın ve Amerika'nın derdini anlarım. Bütün bunları anlarım ama anlayamadığım bir şey var. Hadi onlar, PKK'ya kucak açıyor da ya bizim arkadaşlar ne yapıyor? Kato Dağı'na, Cudi'ye gittim. Şurada huzur içinde yaşayabilmemizi temin edebilmek için şehadet mertebesine erişmeyi kendisine şeref sayan evlatlarımızla beraber oldum. Yalnız bırakmadım onları. Onlara saldırdılar. Bir gün sonra cephede yanlarında oldum. Onlara, 'Merak etmeyin! Bu memleketin Cumhurbaşkanı da Başbakanı da bütün evlatları da sizinle beraberdir.' dedim. Hiçbir gün onlarda yeis, korku ve karamsarlık görmedim. Peki 6-7 Ekim olaylarından bir gün önce ben yine oralardaydım. O zaman İçişleri Bakanı değildim. O tabloyu gördüm." değerlendirmesinde bulundu.
"Demirtaş talimat verdi" diyen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dedi ki 'yakın, yıkın ve bitirin.' 53 insan öldü. Onlar ana baba kuzusu değil mi? Her platformda PKK'yı dayattılar. Peki, şunu anlatmak istiyorum. Muhalefet partilerinin hepsi birden 'Demirtaş çıksın' diyor. İçim parçalanıyor. Yeni kurulanı, eski olanı, Erbakan'ın partisi, 'Ben Atatürk'ün partisiyim' diye sağda solda dolaşanları, 'Ben milliyetçiyim' diye yeni parti kurup naralar atanların hepsi 'Demirtaş çıksın' diyor. Var mı böyle bir şey? Hukuk nerede? Oy alabilmek, Batı'ya selam çakabilmek, onların şemsiyesinin altına girebilmek için bunları söylüyorlar. Ne battı size? Doğu ve Güneydoğu'daki huzur mu battı size? Gecenin ikisine, üçüne kadar o insanlar, Doğu ve Güneydoğu'da sokaklarda geziyorlar. 16 yaşındaki kız anasının dizinin dibinden dağa götürülüp terörist yapılamıyor. Akşener, sana bu mu battı? Erbakan'ın partisi, sana bu mu battı? Sayın Muharrem İnce, sana bu mu battı? Belediyelerin paraları teröre akmıyor. 6 bin 300 kilometrenin üzerinde sıcak asfalt yapıldı. 10 milyon metrekare parke taş döşendi. Oradaki insanların çocukları üniversiteye hazırlanıyorlar. Onlar da çocuklarını doktor, mühendis yapmak istiyorlar. Çocuklarını terörist yaptırmak istemiyorlar. Bu mu battı size? Yazıklar olsun. Seçiminiz dibe batsın sizin. İçim acıyor. Şehitlerimize nasıl hesap vereceğiz? Kolay mı? Şehit olduğu zaman yarım saat sonra o kişinin babasını anasını arayıp 'başın sağ olsun.' demek kolay mı? 'Vatan sağ olsun.' diyen o vatandaşın bu sözlerinin altında ezile ezile aradım. 'Bir oğlum daha var. Onu da bu ülke için şehit veririm yeter ki bunlar başımıza çıkmasınlar.' diyen o analara, babalara ne diyeceğiz? Yazıklar olsun. Cumhurbaşkanı olsan ne olur? Parlamentoya girsen ne olur? Hakkaniyet, adalet, olmadıktan sonra. Bu memlekette Menderes asıldığı gün, Saraçhane Meydanı'nda davul çalanları biliyoruz. Rami Kışlası'ndan çıkıp naralar atanları da biliyoruz. Bizim hafızamızı silemezler, yok edemezler ama inan ki içim acıyor. Her şey bu kadar ucuz olmamalı. O çocukları, niye ay yıldızlı bayraklara sarıp gönderdik?"
- "24 Haziran'da güzel bir başlangıç yapmalıyız"
Soylu, bugün itibarıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da huzur ve güvenin sağlandığını, insanların Van, Diyarbakır, Şırnak, Hakkari ve diğer kentlerde huzurla iftarlarını açabildiklerini belirtti.
Batı, destekli yıkım ekiplerinin projelerinin hakim olmadığını, milletin projelerinin hakim olduğunu dile getiren Soylu, bu durumu Türkiye'nin büyük bir liderinin olmasının sağladığını anlattı.
Terör ve uyuşturucuyla mücadeleye konusuna da değinen Soylu, şunları kaydetti:
"Bu topraklarda hep güzel başlangıçlar yaptık. Selçuklu, Osmanlı, cumhuriyet ve çok partili hayatla siyasi hayatta güzel işler yaptık. 21. asrın başında AK Parti ile güzel bir başlangıç yaptık. Şimdi 24 Haziran'da güzel başlangıçlar yapmalıyız. Bu ülkede bir daha bu arabayı devirmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz. İşimizi yarım bırakmamalıyız. PKK ile yabancı terörist savaşçılarla mücadele eden biziz. Göçle mücadele eden biziz. Uyuşturucu ile mücadele eden biziz. Bütün bunları ortaya koyuyoruz. İstikametimiz düzgündür. Ayaklarımızın üzerinde duruyoruz. Türkiye, bu kadar ateş çemberinin içerisinde olmasına karşın dünyanın en güvenli ülkelerinden biri haline geldi. Bu güzel İstanbul'u dünyanın en güvenli şehri haline getirdik. Hiç merak etmeyin. Uyuşturucuya karşı büyük bir mücadele yürütüyoruz. Yıl başından bugüne kadar yaklaşık 5 bin uyuşturucu satıcısı tutuklanarak hapse gönderildi. Okulların etrafında onlara nefes aldırmıyoruz. 2016'da 5 bin kilogram eroin yakaladık. Sadece 2018'in ilk dört ayında, 5 bin kilogram eroin yakaladık. Emniyet görevlilerimiz, jandarmamız herkes bu illetin terörizm karar tehlikeli olduğunu bilmektedir. Bu mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyoruz, sürdürmeye devam edeceğiz."
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, konuşmasının ardından, vatandaşlarla sohbet etti. Daha sonra ise çevredeki esnafa ziyarette bulundu.
Son Dakika › Güncel › Doğu ve Güneydoğu'daki Huzur mu Battı Size?' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?