GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
Brookings Enstitüsü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'de
Erdoğan, Brookings Enstitüsünde soruları yanıtladı: (2)
"Suudi Arabistan ile İran arasındaki sıkıntılarda da yine Türkiye zannediyorum bu işin en sağlıklı arabulucusu olacak. Çünkü bölgenin bir barış havzası olmaya ihtiyacı var. Fakat mezhebi yaklaşımlar bizi sıkıntıya düşürmektedir ve bu mezhebi yaklaşımdan dolayı ciddi sıkıntıların olması bizleri üzmektedir"
"(Suriyeli sığınmacılara ilişikin) Şu anda AB üyesi ülkelerin hemen hemen tamamına yakını ekonomik olarak bizden çok daha güçlü ülkeler. Böyle güçlü ülkeler olmalarına rağmen ülkelerine gelen 500 kişiyi, bin kişiyi, 5 bin kişiyi, 10 bin kişiyi sorun haline getiriyorlar, biz ise bunları sorun yapmadık"
"(İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi nerede) diye okuyorum ama İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine batının pek bakmadığını görüyorum. Eğer bakacak olsalar, hepsi burada çok daha farklı bir sorumluluk alırlardı, çok daha farklı bir mesuliyet alırlardı ve böylece buradaki paylaşımı beraber yapar, bu insanların geleceğine yönelik önemli adımlar atardık"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suudi Arabistan ile İran arasındaki sıkıntılarda da yine Türkiye zannediyorum bu işin en sağlıklı arabulucusu olacak. Çünkü bölgenin bir barış havzası olmaya ihtiyacı var. Fakat mezhebi yaklaşımlar bizi sıkıntıya düşürmektedir ve bu mezhebi yaklaşımdan dolayı ciddi sıkıntıların olması bizleri üzmektedir." dedi.
Erdoğan, Brookings Enstitüsü'nde, "Küresel Sınamalar ve Türkiye'nin 2023 Hedefleri" temalı konuşmasının ardından soruları yanıtladı.
Türkiye'nin İran ile ilişkileri ve İran'ın uluslararası arenada bir yer kazanması için Türkiye'nin nasıl bir yaklaşım izleyeceği yönündeki soru üzerine Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun İran'a yakın zamanda ziyaret ettiğini hatırlattı.
İran ile ekonomik ilişkilerde bir gerileme olduğunu belirten Erdoğan, "Ekonomik ilişkilerde İran ile bu son yaptırımların da uygulanması süreci dahil olmak üzere ciddi bir gerilemenin olduğunu söyleyebilirim. Çünkü daha önceleri Sayın Ahmedinejad dönemi ve Sayın Ruhani'nin ilk dönemlerinde bir tırmanış söz konusuydu ve 30 milyar dolarlık bir hedefimiz vardı fakat bu hedef şu ana kadar gerçekleşmedi ve ciddi bir düşüş söz konusu." diye konuştu.
İran ile Türkiye arasında Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey ilişkisi olduğunu ve bu tür konuların konseyde ele alınacağını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İran, özellikle Irak ve Suriye konusunda gerçekten sağlıklı hareket edemediğimiz bir strateji izledi. Burada temenni ederdik ki, bu olumlu yaklaşım Suriye'de olsun, Irak'ta olsun ve Suriye barışına da Irak barışına da birlikte katkı sağlayalım.
Son dönemlerde özellikle Suudi Arabistan ile İran arasındaki sıkıntılarda da yine Türkiye zannediyorum bu işin en sağlıklı arabulucusu olacak. Çünkü bölgenin bir barış havzası olmaya ihtiyacı var. Fakat mezhebi yaklaşımlar bizi sıkıntıya düşürmektedir ve bu mezhebi yaklaşımdan dolayı ciddi sıkıntıların olması bizleri üzmektedir. Bunu aşabilmek için de gerek hükümetimizin gayretleri, dışişleri bakanlarımızın karşılıklı çalışmaları, nitekim Sayın Zarif, geçenlerde ülkemizdeydi, ben de kabul ettim, kendisiyle bu konuları çok açık, net görüştüm ve atacağımız adımlarla ilgili olarak da bu ay Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey önem arzediyor diye bunu ifade edeyim. Ama nükleer enerjiyle alakalı olarak biliyorsunuz başta Amerika olmak üzere atılan bir adım var, biz bu adımı da memnuniyetle izliyoruz, takip ediyoruz."
Suriyeli sığınmacılar konusu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir katılımcının, "Suriyeli sığınmacılara yaklaşımınızla gurur duyuyorum, batının bu sıkıntı karşısında neredeyse hiç birşey yapmamış olmasını, bunu görmezden gelmesini neye bağlıyorsunuz?" sorusuna, "Doğrusu bunu anlamakta biz de zorlanıyoruz" yanıtını verdi.
Türkiye'nin bu soruna insanı olarak yaklaştığına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Eğer olaya insani noktadan yaklaşacaksak, vicdani noktadan yaklaşacaksak...Şu anda Avrupa Birliği üyesi ülkelerin hemen hemen tamamına yakını ekonomik olarak bizden çok daha güçlü ülkeler. Böyle güçlü ülkeler olmalarına rağmen ülkelerine gelen 500 kişiyi, bin kişiyi, 5 bin kişiyi, 10 bin kişiyi sorun haline getiriyorlar, biz ise bunları sorun yapmadık ve tam aksine 2 milyon 700 bin Suriyeliyi... Çünkü onlar ölümle baş başaydılar, varil bombalarından kaçıyorlardı, kapılarımızı açtık ve onları kabul ettik. Irak'taki 300 bin kişiyi aynı şekilde kabul ettik. Bu bizim insani sorumluluğumuzdur. 'İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi nerede' diye okuyorum ama İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine batının pek bakmadığını görüyorum. Eğer bakacak olsalar, hepsi burada çok daha farklı bir sorumluluk alırlardı, çok daha farklı bir mesuliyet alırlardı ve böylece buradaki paylaşımı beraber yapar, bu insanların geleceğine yönelik önemli adımlar atardık."
Batılı ülkelere Suriyeli sığınmacılar için bir teklifte bulunduklarını ancak henüz bir cevap alamadıklarını anlatan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Suriye'nin kuzeyinde bir bölge ilan edelim, bu bölgede, biz müteahhitlik sektöründe iyiyiz. Mesela Almanya, yılda ben 10 milyar avro bu iş için ayıracağım.' dedi, Sayın Şansölye bunu açıkladı, diğer ülkeler de devreye girsin, biz burada şehir kuralım. Bu terörden arındırılmış bir bölge olsun. Ama birşey daha var burada, o da uçuşa yasak bölge ilan etmek suretiyle de buranın güvenliğini sağlamamız lazım. 'Biz burada 500 metrekarelik arsalar içinde konutlar yapalım, 100, 150 metrekare konutlar ve bu konutlara gerek Suriye'den çıkmak isteyenlere buraya yerleştirelim, gerek bizdekileri buralara yerleştirelim. Bunun içinde okulları olsun, hastanesi, sosyal donatı alanları olsun ve böylece bu insanları kendi topraklarında yaşamaya sevk etmiş olalım.' dedi. Konuştuğumuzda, 'Gayet güzel bir teklif, iyi düşünmüşsünüz.' diyorlar ama şu ana kadar henüz bir adım bu alanda atamadık. Eğer bunu yapabilirsek inanıyorum ki Suriyeli sığınmacılar, artık kalkıp da Avrupa'ya, şuraya, buraya gitmeyeceklerdir ve orada gayet güzel bir şekilde inşa edilmiş o konutlarda yerlerini alacaklardır diye düşünüyorum. Bunu batılı dostlara söyledik ama beklediğimiz cevabı henüz alamadık. Beklemedeyiz."
Güvenli bölgenin nasıl sağlanabileceği yönündeki soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlik güçleriyle, koruma tedbirleriyle bunun uygulanabileceğini kaydetti. Dünyanın değişik yerlerinde böyle uygulamaların olduğunu aktaran Erdoğan, Kıbrıs'ta Yeşil Hat'ta, Meksika ile ABD sınırında da bu tür alanların oluşturulduğunu, buralarda güvenlik güçlerinin bulunduğunu söyledi.
"Birleşmiş Milletler bu işi yapabilir, hatta daha ileriye gitmek suretiyle gerekirse özel bir düzenlemeyle burada NATO da devreye girer. Çünkü 'burada yaşayan insanların güvenliğini sağlamak hepimiz için bir görevdir' diye düşünüyorum" diyen Erdoğan, birinci derecede görevin ise BM'ye ait olduğunun altını çizdi.
Erdoğan, sadece Türkiye'nin değil, NATO'nun bütün mensuplarının orada güvenlik konusundaki görevi yapmak durumunda olduğunu ifade etti.
Son Dakika › Güncel › Erdoğan: 'Bölgenin Bir Barış Havzası Olmaya İhtiyacı Var' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?