Demirtaş: Kandil'e Silahları Bırakma Çağrısı Yaptık

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cizre'de bir evin bodrum katında mahsur kaldığı iddia edilen kişilerle ilgili, "O bölgede PKK yok, hükümet bunu iyi biliyor. Varsa ben burada yine söyleyeyim; biz hükümete 'silahları sustur' derken, PKK'ya 'silahlarını çalıştır' demiyoruz" dedi.

"BAŞBAKAN HAYAL DÜNYASINDA YAŞIYOR"

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP Genel Merkezinde gerçekleştirilecek Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı öncesi gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, 'masaya tekrardan dönüş söz konusu değil' açıklaması hakkındaki düşünceleri sorusuna Demirtaş, "Başbakan hayal dünyasında yaşıyor. Ülkeyi getirdikleri felaket kıyısını görmemekte ısrar ediyor" cevabını verdi.

"'ASLA DÖNÜŞ OLMAZ' DEMESİ SAVAŞTA ISRAR ANLAMINA GELİYOR"

"Masanın Türkiye'ye ne zararı oldu? Görüşmenin ne zararı oldu?" ifadelerini kullanan Demirtaş, "Çatışmaların yarattığı tahribat masadayken oluşmuş muydu? Hayır. Masaya dönüldüğü zaman ölümler durmuş oluyor. Bundan rahatsız mı Başbakan? Asla dönüş olmaz derken savaşta ısrar edeceğiz demektir. Savaşı başlatan siz, masaya dönmeyen siz, şu çatışmayı durduralım, konuşarak sorunları çözelim diye çağrı yaptığımız her an ne masası diye masayı reddeden sizsiniz" şeklinde konuştu.

"AÇLIK GREVİ BİTMEYECEK"

HDP'li milletvekillerinin açlık grevleri hakkındaki soruya ise Demirtaş, açlık grevine giren milletvekillerinin parti görevlendirilmesi ile değil kendi kararlarıyla girdiklerini söyledi. Milletvekillerinin açlık grevini 'vicdani tutum' olarak değerlendiren Demirtaş, "Durumu şu an sahada bilmiyoruz. Fakat biz parlamento grubumuzun açlık grevini dönüşümlü bir şekilde sürdürmesini önerdik. Başka arkadaşlarımız devralabilir açlık grevini ama bitmeyecek açlık grevi" diye konuştu.

"KANDİL'E SİLAHLARI BIRAKMA ÇAĞRISI YAPTIK"

Cizre'de bir evin bodrum katında mahsur kaldığı iddia edilen kişilerin durumu hakkındaki soruya Demirtaş, Kandil'e silahları bırakma çağrısı yaptıklarını belirtti. Yaralıların bulunduğu bölgede PKK terör örgütünün bulunmadığını savunan Demirtaş şunları söyledi:

"O bölgede PKK yok, hükümet bunu iyi biliyor. Varsa ben burada yine söyleyeyim biz hükümete 'silahları sustur' derken PKK'ya 'silahlarını çalıştır' demiyoruz. Fakat büyük bir yalan var. Dün 11 kadın binanın önüne kadar gittiler ve orada gözaltına alındılar. Beyaz bayrakla biz çocuklarımızı oradan alacağız diye 11 Cizreli kadın oraya gitti. Görüntüleri var. Asker ve polis gidip binanın önünden onları gözaltına aldılar. Hani gidilemiyordu binanın önüne? Kadınlar da gitti, onları gözaltına alan polisler de oraya kadar gittiler."

"TAM EVDEN ÇIKACAKKEN OPERASYON BAŞLADI, SES KAYITLARI VAR"

Yardım edilmediğinden dolayı yaralıların kendi imkanları ile binadan çıkmaya çalıştıklarını ileri süren Demirtaş, "Tam evden çıkacakken operasyon başladı. Ses kayıtları var. Birazdan parlamentoda dinletilecek ve sosyal medyada da dinleyeceksiniz ve o ses kaydını Başbakan Yardımcısı Sayın Kurtulmuş dinliyordu aynı anda ve o ses kaydını aynı anda Cizre'de kurulan operasyon masası dinliyordu ve havadan izliyorlardı. Bunların hepsi kayıtlarda var" dedi.

"CUMHURİYETİN ŞEKLİ, BAŞKENTİ, DİLİ DEĞİŞSİN DEMİYORUZ"

"Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmalarına katılacak mısınız?" yönündeki soruya Demirtaş, "Görmek istiyoruz nasıl bir usul dayatacaklar. Ortaklaşabiliyor muyuz? Bunları görmek istiyoruz" cevabını verdi.

Anayasanın bütün maddelerinin tartışmaya açık olması gerektiğini vurgulayan Demirtaş, "İlk 4 madde tartışmaya açılsın derken, Cumhuriyetin şekli, başkenti, dili değişsin demiyoruz. Fakat kutsal metin gibi yaklaşılmasını kabul etmiyoruz. Değişmesin dediğimiz maddeler darbeci Kenan Evren ve cuntası tarafından yapılmış. Bizce tartışılmayacak şey, ülkenin birliği olsun, sınırları, cumhuriyeti, başkenti tartışmayalım" ifadelerini kullandı.

"HÜKÜMET TBMM'Yİ İŞLEVSİZ KILDI"

AKP'nin, Başkanlık sistemini halka kabul ettirmek için TBMM'yi işlevsiz kıldığını savunan Demirtaş şöyle devam etti:

"Ortada tam bir siyasi basiretsizlik var. Ülke kaosa sürüklenme noktasına getirilmiştir. 'Kamu güvenliği sağlanmadan çözüm olmaz' diyorlar. Kamu düzenini tesis etmek bir görüşmeye, diyaloğa bakar. Bir günde çözülebilir. Neden bunu denemek yerine askeri, polisiye operasyonlar yapıyorsunuz. 'Ben asla teröristle görüşmem, asla şununla, bununla görüşmem' teranesini bırakın, yıllarca görüştünüz. Görüşme olduğu dönemde netice de alınıyordu. Ölümler de yoktu. Türkiye halklarının, asker polis anne- babasının bunu sormaya hakkı vardır."

"KÜRTLER DE TÜRKLER DE VATANI İÇİN ÖLÜR"

Türk toplumunda 'ülkem tehdit altında, vatanım bölünmek üzere, dolayısıyla şehit vermek gerekirse de şehit veririz' diye düşünenler bulunduğunu kaydeden Demirtaş şöyle konuştu:

"Bnu çok iyi anlayabiliyoruz. Biz de bu ülkenin evlatları, yurttaşlarıyız. Tabii ki ülkemiz tehdit altında, efendim düşman saldırısı altında olsa hep birlikte savunalım. Böyle bir durum yok. Kürt sorunu, iç sorunu, demokratikleşme sorunu müzakere ile çözülebilecek bir konu iken, hükümet ısrarla savaşı dayatıyor ve ölümler bu yüzden ortaya çıkıyor diyoruz. İnsanlar vatanı için elbette ölürler. Kürtler de Türkler de vatanı için ölür. Hepimizin ortak vatanı tehdit altında olursa, her birimiz canımızı ortaya koyalım."

"SARAYIN SALTANATI İÇİN KİMSE ÖLMEK ZORUNDA DEĞİL"

AKP iktidarı ve başkanlık için, sarayın geleceği ve saltanatı için hiç kimsenin ölmek zorunda olmadığını kaydeden Selahattin Demirtaş şunları söyledi:

"Kusura bakmasınlar biz canımızı vermeyiz. Böyle bir şey için kimse canını vermez. Mevcut durum budur. Kürt halkı bölünme için değil, bu ülke sınırlarında özgürce yaşamak için bir talepte bulunuyor. Özyönetim de, özerklik de budur. Bölünme değil, birleşme, bütünleşme, eşitleşme bunun üzerinden bir demokratikleşme talebidir. Şimdi bu tartışmayı yasaklayıp her gün büyük ölümler, savaş çatısı altında ülkeyi anayasa tartışmaları ve başkanlığa mecbur bırakacak bir pozisyonda tutuyorlar."

Hükümetin çözüme diyaloğa kapalı olduğunu savunan Selahattin Demirtaş, "Şu anda tek bir kişinin bu ülkede bir rejim değişikliğini anayasal güvenceye almak için uğraşmaktadır. Ülkeyi kurtarmaya çalıştığı falan yok. 14 yıl önceden ekonomi, demokrasi….her şey daha kötüdür" diye konuştu.