GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un konuşması Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İslam dünyasının derin acıların ve hüzünlerin içerisinde olduğunu belirterek, "İslam coğrafyası, siyasi olarak bir bölünmenin içindedir. İslam coğrafyası, fikri olarak bölünmenin içerisindedir ama İslam dünyası hepsinden önemlisi zihni bir bölünmenin içerisindedir ve bunları tedavi edecek de başkaları değildir" dedi. Kurtulmuş, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Asya ve Pasifik ülkelerinde yaşayan Müslümanları temsil eden dini lider ve temsilcilerin katılımıyla, "Kesret İçinde Vahdet: Hikmet ve Barışı Birlikte Yeniden Düşünmek" temasıyla düzenlediği "1. Asya-Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi"nin açılışında yaptığı konuşmada, katılımcıları İstanbul'da görmekten memnuniyet duyduğunu söyledi. Asya-Pasifik ülkeleriyle aradaki mesafeye rağmen kültürün ne kadar iç içe olduğunu, üç mezarı ziyaret ettiğinde çok iyi anladığını belirten Kurtulmuş, bu mezarların Pakistan'ın büyük mütefekkiri ve şairi Muhammed İkbal'in, Açe Sumatra İslam Sultanlığı Sultanı İskender Muda'nın ve Abdürreşid İbrahim'in Tokyo'daki mezarı olduğunu söyledi. Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Aslında ne kadar uzak görünürsek görünelim, Asya-Pasifik ülkeleriyle Osmanlı'nın merkezi olan bugünkü Türkiye toprakları arasında ve geniş coğrafyalarımız arasında çok derin, tarihi ve kültürel bağlar var. Bu bağlar, modern zamanlarda, hele hele postmodern zamanlarda çokça unutulmuş vaziyette." - "İslam dünyası, bugün derin acıların içerisindedir"İskender Muda'nın o zamanlarda Açe halkı adına geliştirdiği ilişkilerden bugün Türkiye'nin aydın ve entellektüellerinin bile bihaber olduğunu kaydeden Kurtulmuş, Abdurreşid İbrahim'in varlığından, mücadelesinden çoğunun habersiz olduğunu dile getirdi.İslam dünyasında çok daha fazla yakın ilişkilerin geliştirilmeye muhtaç oluduğu bu dönemde tarihteh beri var olan bu değerlerin ortaya çıkarılması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, o günün ilişkilerinin bugünün şartları içerisinde çok daha güçlü bir şekilde geliştirilmesi mecburiyeti bulunduğunu bildirdi.Bilimden sanata, siyasetten kültüre, eğitimden turizme kadar her alanda sadece siyasitçiler, devletler ve hükümeter arasında değil halklar ve milletler arasında yakın bir diyaloğun hızlandırmak mecburiyetinde olduklarını kaydeden Kurtulmuş, şöyle konuştu: "Böyle yapalibirsek İslam coğrafyasının karşılaştığı derin sıkıntıları hep beraber aşabilmemizin mümkün olacağını düşünüyorum. İslam dünyası bugün derin acıların, derin hüzünlerin içerisindedir. İslam coğrafyası siyasi olarak bir bölünmenin içindedir. İslam coğrafyası fikri olarak bölünmenin içerisindedir. Ama İslam dünyası hepsinden önemlisi zihni bir bölünmenin içerisindedir ve bunları tedavi edecekte başkaları değildir. Bu salonda bulunanların temsil etmiş olduğu insanlardır. Bugün Filistin'de, Burma'da yaşananları dünyanın birçok yerinde Müslümanlara karşı Suriye'de yaşananları sadece ibret vesilesiyle anlatmak ve bunlar üzerinde konuşmaktan öte, böyle durumların ortaya çıkmaması için neler yapabileceğimiz konusunda çok gayretli bir cehdin içerinde, çok ciddi çok derinlikli bir müzakerenin içerisinde olmamız gerekiyor. Onun için bu toplantının sadece tanışma, bilişme toplantısı olmanın ötesinde bu cehdimizi ortaya koyabileceğimiz önemli toplantılardan birisi olmasını temenni ediyorum."- " Adil insan olmak önemlidir"İslam dünyasının bugün yaşamakta olduğu gelişmeleri iki ana başlıkta değerlendiren Kurtulmuş, şöyle konuştu: "İslam dünyasının, bütün suçu dışarıya yüklemeden öncelikli olarak İslam ülkelerinin kendi iç sorunlarının kaynaklarını iyi keşfetmesi gerekiyor. İslam dünyasında siyasi rejimlerin otoriterliğinden, ekonomik ve siyasi olarak istikrarsızlığa, toplumlar arasındaki eğitimsizlikten, bilimde, sanatta geriliğe kadar birçk problemleri yaşıyouz. Ama esas itibarıyla iç faktörlerimizi bir cümlede özetlemek gerekirse İslam dünyası marufun egemenliğini bir kenara bırakıp, başka konulara saptığı için marufu egemen kılamadığı için kendi içerisinde maalesef çok büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Emri bil Maruf dediğimiz şey sadece 'namaz kılın, oruç tutun'dan ibaret değildir. Maruf, makul akıl ve vicdan sahibi her insanın, fıtraten kabul edebileceği doğruları ikame etmek, ortaya koyabilmek demektir"İslam medeniyetinin marufun egemenliğinin adelet, özgürlük ve sorumluluk olarak üç temel ayak üzerinde değerlendiren Kurtulmuş, adaletin sıhhat şartının, eşitlik oduğunu ifade etti.Adaletin, bir toplumun en güçsüz, kimsesiz ve çaresiz insanının hakkını, o toplumun en güçlüsünden alarak, o hakkı ona teslim etme gücü olduğunu anlatan Kurtulmuş, adaletin bireysel olarak temennilerden ibaret omadığını aktardı.Kurtulmuş, "Adil insan olmak önemlidir ama aslolan İslam toplumlarının adil toplumlar olmasıdır. Bugün İslam toplumlarının en çok kaybettiği hususların başında sadece maddi kaynakları gelmiyor. Sadece sömürüyle zenginliklerine el konulması gelmiyor. İslam dünyasının en önemli sorunlarının başınra marufun ilk şartı olan adaletin, adalet duygusunun geri kalmış olması, geri gitmiş olması kalıyor" değerlendirmesinde bulundu.Eşitlik duygusunun olmadığı adaletin, soyut bir adalet oduğuna işaret eden Kurtulmuş, Allah'ın yarattığı herkesin, her kavmin, her etnik yapının yaradılışta hazreti insan olarak eşit olduğunu kaydetti.Geçmiş İslam medeniyetlerinin çok kültürlülüğü çok rahat bir şekilde yaşatabildiğini, Endülüs Emevilerinin, Müslümanları, Hristiynları ve Yahudileri 8 asır boyunca birlikte barış içerisinde yaşatığını anlatan Kurtulmuş, Osmanlı Cihan İmparatorloğu'nun 6 asır boyunca bu topraklarda bütün insanları birlik ve bütünlük içerisinde yaşattığını söyledi.Yaklaşık 4 asır boyunca bugün her gün kan akan Filistin topraklarını içeren topraklarda, Osmanlı hakimiyeti sırasında Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudilerin yan yana, eş değer insanlar olarak, her birisinin hazreti insan olarak hürmet gördüğünü, barış içerisinde yaşadığını dile getiren Kurtulmuş, marufun egemenliğinin birinci şartının adaletin eşitlik ilkesi prensibi içerisinde ikame edebilmek olduğunu vurguladı.- "Özgürlük İslami irfanın en temel özelliklerinden birisidir"Marufun ikin temel ayağının özgürlük olduğunu, özgürlük olmadan marufu ayakta tutmanın mümkün olmadığını belirten Kurtulmuş, "Allah yoktan var ettiği, varlığına muhtaç ettiği her bir insanı şöyle beş saniye, beş dakika Cenab-ı Allah oksijeni alsa, yer yüzünde ki 7 milyar insan ölür. Allah insanları bu kadar çok kendisine varlığını muhtaç etmiş olmasına rağmen insanların her birini zorunlu olarak mümin yaratmadı. Bu irade-i cüz'iye olmasaydı yani Allah'a inanıp inanmama, Müslüman olup olmama noktasındaki tercih hakkı olmasıydı kainatın yaradılış hikmeti belki ortada kalmayacaktı. Onun için özgürlük İslami irfanın en temel özelliklerinden birisidir" dedi. Özgürlüğün sadece insanlarla ilgili kısmının değil, insanları diğer insanların sultasına girmekten engelleyen bir tarafınında olduğunu kaydeden Kurtulmuş, " İslam irfanı gereği insanları kendi seçimlerinde özgür bırakırken aynı zamanda insanların başka insanlar üzerinde tasallut kurmalarını da engellemiştir" değerlendirmesinde bulundu.Marufun toplumsal düzen bakımından üçüncü temel ayağının sorumluluk bilinci olduğunu, Kur'an-ı hakimin insanlara bireysel sorumluluk yüklediğini anlatan Kurtulmuş, "Şu şu iyi işleri yaparsanız yani bu güzel marufu bireysel anlamda yaşarsanız bunun karşılığı cennettir' diyor. Aynı şekilde insanlar yaptıklarının sorumluluklarını veriyor ama kulun kaderini bilmiyoruz. Her birimiz sorumluluklarımızı yerine getiriyor ama sorumluluklarımızın karşısında hangi kaderle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Ama toplumsal sorumluluklarda aynı şekilde bize bildiriliyor. O toplumsal sorumluluklar karşısında da toplumsal kaderin nasıl tecelli edileceği bizlere açıkça ifade ediliyor. Sorumluluklarını yerine getiren toplulukların Sünnetullah gereği hangi kaderle karşı karşı kaabileceği de bize Kur'an-ı Kerim'de anlatılıyor" diye konuştu. İslam topluluklarıyla Müslüman ülkelerin kendi toplumsal sorumluluklarını yerine getirmeden dua ederek Cenab-ı Allah'ın kendi kaderlerini değiştireceğini zannetmemesi gerektiğini ifade eden kurtulmuş, şöyle konuştu: "Allah bir toplum kendi içinde olanı güzele değiştirmediği sürece onun halini iyiliğe tebliğletmez. Bütün insanlık tarihi boyunca Ashab-ı Kehf dışında hiç bir zümreye Cenab-ı Allah'ın badece icabını yerine getirmeden dua ettiler diye bir sonuç verdiği, onları zafere ulaştırdığı görülmemiştir."- "İslam dünyası öncelikle kendi iç sorunlarına bakmalı" Numan Kurtulmuş, İslam dünyasının öncelikle kendi iç sorunlarına bakması gerektiğini belirtti. "Din nasihattır" şeklindeki hadisi hatırlatan Kurtulmuş, "Toplumsal sorumluluğun önemli hususlarından birisi bu. Acaba hangi İslam ülkesinde ne şekilde sadece sıradan halk için değil ülkeyi yönetenlere karşı bu nasihatı yapabiliyoruz? Aynı şekilde İslam ülkeleri istişareye ne kadar açık bir toplumsal düzen içindedir? Yine istişareden başka önemli meselelerimizden birisi de karşılıklı rıza ile mutabakat salğamaktır. İslam toplulukları bugün kendi iç sorunlarını çözme yeteneklerini kaybediyorsa, acaba karşılıklı rıza ile biz sorunlarımızı nasıl çözebiliyorduk geçmişte? Bunların yeniden gözden geçirilmesi gerekmez mi?" dedi. İstişarenin en temel hususlarından birisinin de ittifak olduğunu aktaran Kurtulmuş, ittifakın hangi şartlarda geliştirilebiceğinin uzun şekilde tartışılması gerektiğini vurguladı. Kurtulmuş, İslam topluluklarının yaşadıkları sıkıntılarda dış faktörlerin de önemli olduğuna da işaret etti. İslam dünyasının geçmişin kolonyalist anlayışlarının sıkıntılarını çektiği gibi bugünkü post kolonyal anlayışların saldırılarıyla da karışı karşıya olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Dünkü kolonileştirme başka bir şeydi. Dünkü kolonileştirme gemilerle geliyorlar, altınlarınızı, madenlerinizi hatta hatta insanlarınızı köleleştirerek insanlarınızı çalıyorlar ve gidiyorlardı. Bgünkü köleleştirme başka şekilde türlü türlü şekilleri var. Finans çevreleri üzerinden, finans piyasaları üzerinden bütün dünyayı ciddi şekilde köleleştiriyorlar. Bütün bunlara karşı uyanık olmak sömürünün mahiyetini bugünkü mahiyetini algılamak ve bunlara karşı tedbirler geliştirmek durumundayız" dedi. İşgallerin İslam coğrafyasına büyük zararlar verdiğini aktaran Kurtulmuş, "Bu işgaller meselesine karşı da çok uyunak olmak durumundayız. Bunun için hem işbirliğimizi artırmak hem ülkelerimize işgal zeminlerini hazırlayan anti demokratik yönetimlerin değişmesini sağlamak ve demokrasinin bütün kurallarıyla yerleşmesini temin etmek durumundayız" dedi. Terörün de yeni kolonileştirme araçlarından birisi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Daha açık söyliyeyim terör, yeni dönemlerin dış politika araçlarından birisi haline gelmiştir" dedi. Terörün nasıl bir siyasi araç haline getirldiğinin son örneğinin Suriye topraklarında görüldüğünü vurgulayan Kurtulmuş, "Suriye toprakları, 2011 yılından bu yana bir takım küresel ve bölgesel güçlerin satranç tahtası haline döndürülmüştür. Suriyede 330 bin insan hayattan kopmuş, öldürülmüştür. 2 milyon Suriyeliye, Türkiye olarak ev sahipliği yapıyor dostluk kardeşlik vazifemizi yerine getiriyoruz ama yaz aylarında gördünüz, Suriyeli mülteciler meselesi sadece Türkiye'nin meselesi değil bütün Avrupa'nın bütün dünyanın meselesi haline gelmiştir. Sadece Suriyeli mülteciler değil dünyanın bir çok yerinden de mülteciler önümüzdeki 10 yıllar boyunca sorun olmaya bu gidişle devam edecektir" diye konuştu. - "Terör örgütlerinin iyisi, bize yakını bize uzağı olmaz"Suriye'nin sürdürülen "vekalet savaşı" nedeniyle adeta "örgütler konfederasyonu" haline geldiğini de aktaran Kurtulmuş, "Burada bir kere daha açıkça şunu ortaya koymamız lazım ki bizim için. Allah'a inanan, Hazreti Peygamberi rehber edinen insanlar için terörün farklı farklısı olmaz. Terör kim olursa olsun ister Müslüman, ister Hristiyan, ister Yahudi ister başka dinden terör terördür, teröristlerdir teröristlerdir, terör örgütlerinin iyisi, bize yakını bize uzağı olmaz. Hepsi lanetliktir Hepsi insanlık suçu işliyor" dedi. İslamofobi'nin de sistematik olarak geliştirildiğini belirten Kurtulmuş, "Ne yazık ki bu karanlık odaklar hem de İslam adına terörü kulllanan bu canilerden yardım alarak onlardan destek alarak bütün dünyada İsla'mı mahkum etmeye çalışıyorlar. Sanmayın ki terör adına, Allah adına cihat ettiğini zannederek bu terörü körükleyenlerle, teröre alet olanlarla İslamofobiyayı bir araç olarak Müslümanlara karşı kullananlar farklı çevrelerden beslenmiyorlar. Her birisinin ipi aynı ele uzanıyor, her birisi aynı odanın karanlık odanın insafından aklından çıkmış ürünler olarak ortada geziniyorlar. Bunlara karşı kötü bir durumdayız diye bunları söylemiyorum. Vahim durumdayız. Doğru ama onların aklı varsa bizim de aklımız var. Onların olmayan bir şeyi daha var Müslümanlar'da. Ona da feraset derler. Mümin feraseti mücerret akılla izah etmenin çok üstünde bir güçtür" diye konuştu. İslam dünyasının en önemli meselelerinden birisinin Filistin sorunu olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Bu ortak bilinci kuvvetlendirecek en önemli sembollerimizden birisi de Filistin davasını asla unutmayacağız. Neresi üzerine konuşursak konuşalım, ister Asya Pasifik, ister Avrupa, ister Orta Asya ister Latin Amerika, nerede hangi Müslümanın meselesini konuşuyorsa konuşalım bileceğiz ki Müslümanların meselelerini konuşurken bir numaralı meselemiz Filistin davasıdır ve Mescidi Aksa'nın özgür hale gelmesidir" ifadelerini kullandı.
Son Dakika › Güncel › Numan Kurtulmuş: 'Terör Terördür, Teröristler Teröristlerdir' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?