Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin gerçekleştirdiği eylemlere ilişkin iddianamesinde, şüphelilerden eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem'in, darbe girişiminden önceki bir hafta boyunca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te olup olmadığı, gelip gelmeyeceği, hangi otelde kaldığı gibi konularda bilgiler sorduğu bildirildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli FETÖ/PDY militanlarınca gerçekleştirilmeye çalışılan askeri darbe girişiminden bir gün önce, Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki darbe girişimine ilişkin hakkında daha önce dava açılan Tuğamiral Hasan Kulaç'ın, Sahil Güvenlik Komutanı Üstem'i telaşlı şekilde ziyaret ettiği, ziyaretten 15 dakika önce elektriklerin kesildiği, Kulaç'ın çıkmasından yarım saat sonra elektriklerin geldiği ifade edildi.
Şüpheli Üstem'in kriptolu telefonla görüşme yaptığı, o sırada Sahil Güvenlik Harekat Başkanı Albay Süleyman Yarayan ve Güray Demir'in komutanlığa girip çıktıkları kaydedilen iddianamede, 15 Temmuz'da öğle saatlerinde Üstem'in emir subayı Burhan Gülnar'ın, Marmaris Bot Komutanlığını arayarak, Üstem'in askeri hattan görüşmek istediğini bildirdiği belirtildi. Üstem'in, "Okluk Koyundaki gelişmeleri, alınan önlemleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın orada olup olmadığını, köşke gelip gelmeyeceğini, köşkte değilse nerede, hangi otelde kaldığını sorduğu" bildirilen iddianamede, Üstem'in bir hafta boyunca günlük birden çok arama yaptığı, Yarayan'ın da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaldığı yeri önceden öğrenebilmek için Marmaris Bot komutanını son bir haftada günde birden çok arayarak gelişmeleri, önlemleri, Erdoğan'ın orada olup olmadığını, gelip gelmediğini, nerede, hangi otelde kaldığını sorduğu anlatıldı.
İddianamede, 16 Temmuz 2016 saat 01.13'te Sahil Güvenlik Komutanlığından Süleyman Yarayan paraflı, Yüzbaşı Ahmet Küçüktamer ve Tümamiral Hakan Üstem imzalı "Deniz hudut kapılarının kontrolü" konulu, "Sıkıyönetim Direktifi" emir mesajı çekildiği bildirilerek, bunda "1) Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur. Bütün Yurtta Sıkıyönetim ilan edilmiştir. Bu kapsamda; A. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından transit geçişler serbesttir. B. Limanlara girişler serbesttir. Ancak ülke dışına kaçması muhtemel kişilerin engellenmesi maksadıyla ikinci bir emre kadar çıkışlara kapatılmıştır. C. Bölge komutanları tarafından ülke dışına kaçması muhtemel kişilerin engellenmesi maksadıyla gerekli planlama yapılacak ve Sahil Güvenlik Botları limanlardan çıkışları engelleyecektir. D. İkazlara uymayanlara karşı gerektiğinde kuvvet kullanılacaktır. 2) İkinci bir emre kadar tüm birlikler ve görevlendirilen gemi/botlar dışındaki diğer tüm sahil güvenlik botları emre hazır bekleyeceklerdir. 3) Müteakip uygulamalar hakkında bilahare emir verilecektir." denildiğine yer verildi.
Aynı gün saat 05.32'de komutanlıktan birimlere çekilen "atama" konulu mesajda, "SAGUVAK Komutanı Sahil Güvenlik Kıdemli Albay Fatih Erhan, SAGUVKOM emrine alınmış olup, SAGUVAK'a ait tüm komuta yetkileri Sahil Güvenlik Kurmay Yarbay Erdinç Balkan tarafından kullanılacaktır." denildiği, emrin alınmasını müteakip görevin Balkan tarafından derhal teslim alınacağının belirtildiği aktarılan iddianamede, bu mesajda da Binbaşı Güray Demir ile Küçüktamer ve Üstem'in imzaları bulunduğu belirtildi.
Aynı dakikada komutanlıktan MAGG 4001'e çekilen "Deniz Hudut Kapılarının Kontrolü" konulu "Sıkıyönetim Direktifi" konulu emirde de, "1) Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur. Bütün yurtta sıkıyönetim ilan edilmiştir. Bu kapsamda; A. Bütün deniz hudut kapıları giriş ve çıkışlara kapatılmıştır. Her bot komutanı sıkıyönetim komutanları ile koordineli olarak bölgelerindeki deniz trafiğini kontrol altına alacaklardır. Limanlar çıkışlara kapatılmıştır. B. Beka tedbirleri en üst seviyede tutularak izinsiz limanlardan çıkmaya çalışan her türlü trafik engellenecek, engellenemeyenler anında SAGUVKOM'a rapor edilecektir. 2) İkinci bir emre kadar tüm birlikler ve Sahil Güvenlik Gemi/Botları emre hazır bekleyeceklerdir. 3) Müteakip uygulamalar hakkında bilahare emir verilecektir" yazılı mesaj gönderildiği, mesajda da yine Yarayan'ın parafı, Küçüktamer ve Üstem'in imzaları bulunduğu aktarıldı.
İddianamede, saat 07.47'de yine SAGUVMAR ve bağlılarına iletilen "Harekat Kontrolü" konulu "Sıkıyönetim Direktifi" konulu emirde ise "1) SAGUVMAR bağlısı tüm gemi/botların harekat kontrolü SAGUVKOM'a alınmıştır. SAGUVMAR bağlısı gemi ve botlar direkt olarak sahil güvenlik karargahından yönetilecektir. 2) SAGUVMAR bağlısı tüm gemi ve botlar SAGUVKOM harekat ve arama kurtarma merkezi ile SAHMUS ve cep telefonundan irtibatta kalacaktır" yazıldığı bildirilerek, emirde Küçüktamer ve Yarayan'ın imzaları bulunduğu, imza yeri açılmasına rağmen Üstem'in imzasının olmadığı ve şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Bu şekilde Sahil Güvenlik Komutanı Üstem ile Hareket Başkanı Yarayan'ın tüm ülkede görevli Sahil Güvenlik Bot Komutanlıklarına sıkıyönetim emri gereğince emir ve talimat vererek, darbenin içerisinde lider pozisyonunda yer aldıkları, Trabzon Sahil Güvenlik Bot Komutanı Sinan Mamak ile yaptığı görüşmede neşeli bir şekilde Üstem'in 'Güzel şeyler olacak, bazıları bavulunu toplayıp kaçmaya başladı bile' dediği, Üstem'in talimatı ile emir subayı Burhan Gülnar'ın kurmay subaylar ile birlikte çalışan bir kısım subay ve astsubayı birliğe çağırdığı, şüpheliler Fatih Şahin ve Abdülkadir Akcan'ın yıllık izinde olmasına rağmen birliğe gelip darbe teşebbüsü içerisinde yer aldığı, şüphelilerden Emir Nazlı ve Erkan Şirin'in yurt dışına tayinlerinin çıktığı, ilişiklerini kesmelerine rağmen birliğe gelerek darbe teşebbüsü içerisinde yer aldıkları, şüpheliler Mehmet Yılmaz, Güray Demir, Muammer Köse, Ferhat Erel, Abdullah Karaca, Hakan Dişli, Sezgin Şakrucu, Mehmet Gümüşay, Hakan Mercan, Şahin Zengin'in nöbetçi olmamalarına rağmen birliğe gelip darbe teşebbüsü içerisinde yer aldıkları anlaşılmıştır."
"Araçlar dizilsin" emri
İddianamede sözde atama listesiyle karargah komutanı olarak atanan şüpheli Mustafa Şaban Gümüşiğne'nin birliğe gelerek nizamiyelerin güvenliğini aldığına yer verilerek, darbe girişimi gecesi 21.30 sıralarında Genelkurmay tarafından silah seslerinin geldiği ve Gümüşiğne'nin telsizle "Genelkurmay emriyle görevlendirildiğini, giriş çıkışın yalnız kendi emriyle olacağını, karargahın tüm sorumluluğunun kendisinde olduğunu" söylediği ve protokol kapısına mevzi olarak araçların dizilmesi emrini verdiği kaydedildi.
Gümüşiğne'nin, Lumbarağzındaki görevlilere "Lumbarağzı sizin namusunuz. Bu kapıdan ben izin vermeden kimse girip çıkmayacak" dediğinin altı çizilen iddianamede, Gümüşiğne, Muammer Köse ve Ferhat Erel'in silah ve mühimmat aldıkları aktarıldı.
"Atama listesinde" Sahil Güvenlik Komutanlığı Genel Sekreteri olan şüpheli İsa Aydın'ın da Sahil Güvenlik Komutanlığı İstihbarat Başkanı olarak atandığı ve Üstem'in onu arayarak "TSK yönetime el koydu. Derhal karargaha gel" demesi üzerine Aydın'ın Arsus'tan Ankara'ya geldiği kaydedilen iddianamede, 22.35 sıralarında sivil kıyafetle Üstem'in Sahil Güvenlik Komutanlığına gelerek Yarayan ile görüştüğü ve "ameliyat etmek yerine yaralı parmağın kesilmesi gerektiğini" söylediği, bu sırada bombaların atıldığı, Yarayan'ın da "ordu sonunda yönetime el koydu" dediği bildirildi.
"Birliğe giren olursa engelleyin, vurun"
Üstem'in, protokol girişinde emir subayı Burhan Gülnar ile birlikte, nöbetçi amirine ve nöbetçi subaya "Bu gecikmiş bir ameliyattı, bunu yapmak zorundaydık" dediğine yer verilen iddianamede, Yarayan'ın santral görevlisine "içeriden dışarıya çıkış yok" dediği ve gelen tüm aramaları kendisine bağlamasını istediği ifade edildi.
Süleyman Yarayan'ın "ön ödemeli kartlarla yapılan aramaların iptalini" isteyerek, dışarıyla yapılacak iletişimi kestirdiği ifade edilen iddianamede, Gümüşiğne'nin, şüphelilerden Temur Yılmaz'ın kapıda görevli askerlere, "Birliğe giren olursa engelleyin, vurun" talimatı verdiği anlatıldı.
Hakan Üstem'in emriyle Süleyman Yarayan, Mustafa Özek, Zafer Önder Yufkacı, Emir Nazlı, Sezgin Şakrucu, Fatih Şahin, Ahmet Küçüktamer, Güray Demir, Abdülkadir Akcan'ın tüm Türkiye'deki Bot Komutanlıklarını arayarak "Gemide/botta bulunan toplar, silahlar ile yüzde 10 cephaneyi havaya/emniyetli sahaya ateşle" emri verdikleri kaydedilen iddianamede, Bot Komutanlıklarının, mühimmatlarının bir kısımın patlatmasıyla darbeye direnecek halkı, tıpkı Ankara'da alçak uçuş yapan uçaklar gibi, sindirme amacıyla hareket ettikleri vurgulandı.
İddianamede saat 03.30 civarında büyük bir patlama olduğu, Üstem'in elinde tabancayla aşağı inip, bina içine aldığı askerleri dışarı çıkarttığı, hizmet araçlarını birlik önüne getirterek, her aracın arkasına askerleri yerleştirdiği anlatıldı.
"Geç kalmış bir ameliyattı"
Üstem'in askerlere, birliğe giren olursa engellenmesi, vurulması talimatı verdiği bildirilen iddianamede, o esnada şüphelilerden Binbaşı Ferhat Erel'in de protokol kapısındaki nöbetçilere, "Korkmayın. Biz bunu yapmak zorundaydık. Bu, geç kalınmış bir ameliyat. Biz halk ayaklanmasını tahmin etmiştik. Ancak çok uzun sürmez, zaten dağılmaya başladılar. Sabah olunca her şey sakinleşir, biz de her şeyi belgeleriyle açıklayınca halk zaten bizim yanımızda olacak" dediğine yer verilen iddianamede, şüpheliler Mustafa Özdemir ile Fehmi Tırpancı'nın Yalova'da kursta olmalarına rağmen birliğe gelerek görev aldıkları, şüpheli Mustafa Özdemir'in askerleri kışkırtmak için elinde bulunan cep telefonunun Whatsapp uygulamasından kafası kesilmiş asker fotoğrafı gösterdiği ve "dışarıdan içeriye girerlerse sonlarının böyle olacağını" söylediği belirtildi.
İddianamede, nöbetçi subay Kaan Avcı'nın, Mehmet Gümüşay'a "Komutan paralelci. Darbe yapmaya çalışıyorlar. Birazdan komutanı tutuklamaya gelecekler. Geldiklerinde bir şekilde komutan direnirse derdest edip teslim etmeniz lazım. Çok dikkatli olun, kanunsuz işler yapmayın" dediği, ancak kendisinden olumlu veya olumsuz bir cevap alamadığı ifade edildi.
Nöbetçi subayların şüpheli Ferhat Erel'e, "birlikte kanunsuz bir darbe girişimi olduğunu, kimsenin yanlış hareket etmemesi gerektiğini" söylediği, ancak Erel'in onu dinlemeyip, oradan ayrıldığı belirtilen iddianamede, şüpheli Muammer Köse'nin de nöbetçi subaylara "Emirlere uyuyorum. Ben de bir şey bilmiyorum. Ülkede darbe olmasa ne olacak? Diğer türlüsü çok mu iyi? Ülkede demokrasi yok, düzen yok" dediği, ayrıca askerlere hiçbir şekilde telefonlarını kullanmamalarının söylendiği anlatıldı.
Şüpheliler Sezgin Şakrucu ve Abdullah Karaca'nın ellerinde biber gazı dolu kolilerle görüldükleri; şüphelilerden Yarayan ve Üstem ile Burhan Gülnar Mustafa Şaban Gümüşiğne, Erkan Şirin, Sezgin Şakrucu, Muammer Köse, Fatih Şahin, Güray Demir, Mehmet Yılmaz, Ferhat Erel, Abdullah Akcan, Mehmet Gümüşay, Hakan Mercan, Mustafa Özdemir, Şahin Zengin ve Temur Yılmaz'ın birlik içerisinde ellerinde silahlı olarak bulunduklarının belirlendiği, bu kişilere silah verirken yapılan zimmet senetlerinin Abdülkadir Akcan, Ferhat Erel ve Muharrem Köse tarafından yırtıldığı, Burhan Gülnar ve Mehmet Gümüşay'ın da bazı kameraları kırdığı aktarıldı.
10'u ByLock kullanıcısı, 3'ünün eşi KPSS şüphelisi
İddianamede Merkez Komutanlığından görevlilerin Üstem ve Yarayan'ı almak için birliğe geldikleri, bunu öğrenen Yarayan'ın merkezi anons sisteminden birliğin güvenliğini gerekçe göstererek, subay ve astsubayların silahlarıyla aşağı inmeleri yönünde anons yaptırdığı, buna istinaden şüpheliler Samet Sorkulu, Burhan Gülnar, Güray Demir, Muammer Köse, Mustafa Özdemir, Şahin Zengin, Ferhat Erel, Abdulkadir Akcan, Mehmet Yılmaz, Temur Yılmaz, Erkan Şirin, Fatih Şahin'in aşağı indiği, hepsinde de silah bulunduğu kaydedildi.
Merkez Komutanlığından gelen görevlilere teslim olmamak için Yarayan'ın "Size teslim edecek hiç kimse yok. Terk edin burayı" diyerek elini silahına attığı bildirilen iddianamede, Yarayan'ın dışarıdan ikna etme çabaları sırasında "Yaklaşmayın, vururum" diyerek silahıyla havaya ve Merkez Komutanlığından gelen kişilerin yakınına şarjöründeki mermi bitinceye kadar ateş açtığına yer verildi. İddianamede, mermisi bitince nizamiyede görevli bir askerin kalaşnikofunu alan Yarayan'ın, Merkez Komutanlığından gelen görevlinin kendilerini almalarına engel olmak için fasılalarla ateş açtığı anlatıldı.
İddianamede, Üstem ve Yarayan'ın Deniz Kuvvetleri ile Sahil Güvenlik arasındaki telleri keserek, Deniz Kuvvetleri tarafına geçtiği, burada bulunan Üstem'in personele yüksek sesle "Ben teslim oldum, siz de 15 dakika sonra teslim olun" dediği, emir subayı Burhan Gülnar'a, onun da şüpheli Anıl Ceylan'a söylemesi üzerine Ceylan'ın, Üstem'in not defterini kağıt imha makinasına atarak imha ettiği belirtildi.
İddianamede, şüphelilerden Hakan Üstem, İsa Aydın, Süleyman Yarayan, Şahin Zengin, Samet Sorkullu, Mehmet Yılmaz, Hakan Dişli, Güray Demir, Fehmi Tırpancı ve Abdulkadir Karaca'nın FETÖ'nün haberleşme aracı olan ByLock isimli programı kullandıkları, şüphelilerden Hakan Dişli, Güray Demir ve Abdulkadir Akcan'ın eşlerinin 2010'daki KPSS sorularının FETÖ mensuplarınca sızdırılmasına ilişkin soruşturmanın şüphelileri olduklarına da yer verildi.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Sahil Güvenlik Komutanlığına İlişkin Darbe Girişimi İddianamesi (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?