Dha İstanbul Bülteni - 4 - Son Dakika
Güncel

Dha İstanbul Bülteni - 4

1- DIŞİŞLERİ BAKANI ÇAVUŞOĞLU'NDAN ABD'NİN GÜVENLİ BÖLGE ÖNERİSİYLE İLGİLİ AÇIKLAMA (1)*Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu,"Bizim ABD ile güvenli bölge veya başka bir konu, yani ciddi bir konuyu samimi bir şekilde bırakın kabul etmeyi görüşebilmemiz için önce güveni yeniden tesis etmemiz...

25.01.2018 16:24
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

1- DIŞİŞLERİ BAKANI ÇAVUŞOĞLU'NDAN ABD'NİN GÜVENLİ BÖLGE ÖNERİSİYLE İLGİLİ AÇIKLAMA (1)

*Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu,

"Bizim ABD ile güvenli bölge veya başka bir konu, yani ciddi bir konuyu samimi bir şekilde bırakın kabul etmeyi görüşebilmemiz için önce güveni yeniden tesis etmemiz lazım"

"Güveni tesis edebilmemiz için de ABD'den somut adımlar görmemiz gerektiğini de söyledik. Dolayısıyla sadece bununla sınırlı. Yani öyle bir teklif geldi, hemen öyle kabul et olmaz. Bunlar ciddi işler. Detayını da konuşabilmek için önce o güvenin yeniden tesis edilmesi lazım"

Haber: Gülseli KENARLI - İhsan YALÇIN - Kamera: Harun UYANIK/ İstanbul DHA

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avusturya Dışişleri, Avrupa ve Uyum Bakanı Dr. Karin Kneissl ile bir araya geldi. İki bakan görüşmenin ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi. ABD'nin güvenli bölge önerisiyle ilgili konuşan Çavuşoğlu, "Zeytindalı Operasyonu'nu Afrin'de başlattıktan sonra Rex Tillerson'dan bir açıklama gelmişti; güvenli bölge konusunda Türkiye ile beraber çalışabiliriz diye. Biz de zaten operasyonu başlatırken buraların Afrin bölgesindeki Suriye halkı için, evlerini terk eden ve yerinden edilmiş insanlar için adeta güvenli bölgeler olacak demiştik. Sonra böyle bir açıklama geldi. Paris'teki görüşmemizde ne demek istediğini kendisine sordum. Kendisi de Türkiye-Suriye sınırında baştan sona 911 kilometrede 10 kilometrelik bir güvenli bölge düşündüklerini ama 30 kilometre öteden de Türkiye'ye roketler geldiği için 30 kilometre olabileceğini, dolayısıyla böyle bir tampon bölge oluşturmayı kastettiğini söyledi. Tabi bu güvenli bölge konusunda daha önce Cumhurbaşkanımız gündeme getirmişti. Farklı yorumlarımız olabilir veya hedefler, beklentiler olabilir. Bizim anladığımız şey farklı, onlarınki farklı olabilir. Ama her şeyden önce bizim ABD ile güvenli bölge veya başka bir konu, yani ciddi bir konuyu samimi bir şekilde bırakın kabul etmeyi görüşebilmemiz için önce güveni yeniden tesis etmemiz lazım. Daha önce neden güvenemeyeceğimize dair açıklamalarda bulundum, sebeplerini de açıkladım. Yani ABD'nin YPG'ye verdiği silah, Münbiç'ten bu yana ABD'nin bize verdiği hiçbir sözü tutmaması. En son Sayın Trump'ın 'YPG'ye bundan sonra silah vermeyeceğiz' demesi. Hatta dün akşamki telefon görüşmesinde 'Artık vermiyoruz' demesi. Bunları uygulamada da görmemiz lazım. Dolayısıyla FETÖ'nün Amerika'da yaşaması, bir güven bunalımı oldu. Önce bu güveni tesis etmemiz lazım dedim, herhangi bir şeyi sizinle konuşabilmemiz için. ve güveni tesis edebilmemiz için de ABD'den somut adımlar görmemiz gerektiğini de söyledik. Dolayısıyla sadece bununla sınırlı. Yani öyle bir teklif geldi, hemen öyle kabul et olmaz. Bunlar ciddi işler. Detayını da konuşabilmek için önce o güvenin yeniden tesis edilmesi lazım" dedi.

Görüntü Dökümü:

-----------------------

-Bakanın açıklamaları

25.01.2018 - 16.01 Haber Kodu : 180125146

================================

2- KADIKÖY'DEKİ OTOPARK GERGİNLİĞİ : KADIKÖY BELEDİYESİ EKİPLERİ AYRILDI, İSPARK GİŞESİ KONULDU..

Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu,

"Bu kadar büyük sorumsuzluk olamaz. Bizi bir telefonla aramadılar. Bize tebligat yapmadılar. Bizimle görüşmediler. Bir tane sorumlu yok burada"

İstanbul Büyükşehir Belediyesi,

"Mahkeme, bahse konu olan kararla ilgili hukuka aykırılık görmeyerek, Kadıköy Belediyesi'nin başvurusunu reddetti. Anılan bütün mahkeme kararları mahkeme tarafından Kadıköy Belediyesi'ne tebliğ edilmiştir"

Haber-Kamera: Cengiz ÇOBAN-İSTANBUL-DHA

Kadıköy Hasanpaşa'da Kadıköy Belediyesi'nin otopark olarak kullandığı alanda, Kadıköy Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri arasında çıkan gerginlik polisin araya girmesiyle sona erdi. Otoparkın girişini kapatan zabıta araçları kaldırıldıktan sonra İSPARK bilet gişesi konuldu.

Hasanpaşa Fahrettin Kerim Gökay Caddesi'nde bulunan Kadıköy Belediyesi binasının karşısındaki otoparkta belediye ekipleri karşı karşıya geldi. Kadıköy Belediyesine bağlı zabıta ekipleri araçlarını otoparkın girişine çekerek otoparkın girişini kapattı.Saat 14.00 sıralarında Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ile Büyükşehir Belediyesi yetkilileri arasında bir anlaşma sağlanamadı. Belediye ekiplerini karşı karşıya getiren olayda kısa süreli gerginlikler yaşandı. Çevik kuvvet ekipleri iki grubun arasına girerek olayların büyümesini önlemeye çalıştı. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu  açıklama yaptıktan sonra otoparktan ayrıldı.Bir grup belediye çalışanı alkışlarla ve sloganlarla durumu protesto etti. Büyükşehir belediye ekipleri vinç yardımıyla otoparkın girişini kapatan zabıta araçların kaldırdıktan sonra İSPARK bilet gişesini koydu.

"MAHKEME KARARLARI VAR ANCAK TEBLİGATLARI YOK"

Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu yaptığı açıklamada "Burası bir kamu kurumu. Büyükşehir Belediyesinin de bir kamu kurumu olduğunu düşünüyorduk. Sabahtan beri başkanı telefonla arıyorum. Telefona çıkmıyor. Sonuçta biz telefona çıkmayacak, bir kamu kurumunun sorumlu bir yöneticisi gibi davranmayacaksanız sizin orada kalmanıza gerek yok. Şimdi burada halk ile polisi karşı karşıya getirmeye uğraşıyorlar. Bu doğru değil. Polis bizim kendi polisimiz. Sen bir kamu kurumunu ihtiyacı olan bir arsadan tahliye etmek için polis alıp gelemezsin. Bu kadar büyük sorumsuzluk olamaz. Bizi bir telefonla aramadılar. Bize tebligat yapmadılar. Bizimle görüşmediler. Bir tane sorumlu yok burada. Büyükşehirden bir tane memur 'ben tahliye etmezsem işimden olurum' diyor. Tahliye edemezsen tutacaksın tutanağını gideceksin. Neden vatandaşla polisi karşı karşıya getiriyorsun. Hasbane bir tavır, kindar bir tavır. Bu algıyla kamu yönetilemez" diye konuştu.

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NDEN OTOPARK AÇIKLAMASI

Konuyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi yazılı açıklama yaptı. Açıklamada şöyle denildi:

Kadıköy Hasanpaşa'da bulunan ve halen Kadıköy Belediyesi tarafından işletilen otoparkın mülkü tamamen İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait olmasına ve mahkeme kararı bulunmasına rağmen, Kadıköy Belediyesi alanı boşaltmamıştır.

UKOME'nin (Ulaşım Koordinasyon Merkezi) kararı ile bahse konu olan alanın İSPARK'a otopark olarak teslim edilmesi için 2014 tarihinde karar alınmıştır. Kadıköy Belediyesi bu karar üzerine işlemin iptali için dava açmıştır. İstanbul 9. İdare Mahkemesi 25.11.2016 tarihli kararıyla Kadıköy Belediyesi'nin açtığı davayı reddetti.

Kadıköy Belediyesi bunun üzerine Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurmuştur. Mahkeme, bahse konu olan kararla ilgili hukuka aykırılık görmeyerek, Kadıköy Belediyesi'nin başvurusunu reddetti. Anılan bütün mahkeme kararları mahkeme tarafından Kadıköy Belediyesi'ne tebliğ edilmiştir.

İBB Emlak Müdürlüğü bu kararın ardından, mevcut otopark alanın İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin mülkü ve tasarrufu altında bulunduğundan, alanın tahliyesi ve işletmeye açılması için Zabıta Müdürlüğü'ne yazı gönderilmiştir. Zabıta Müdürlüğü 25.01.2018 tarihli teslim tutanağıyla otoparkı İSPARK'a teslim etmek üzere hareke geçmiştir.

Ancak Kadıköy Belediyesi mahkemenin ilgili kararına rağmen otoparkı boşaltmamak için direnmektedir. Bunun üzerine Emniyet Güçleri ve İBB Zabıta Ekipleri olaya müdahil olmuştur.

İBB tarafından İSPARK'a devredilen otopark, park et devam et projesi kapsamında daha uygun şartlarda ve ücretle halkın hizmetine sunulacaktır

Görüntü Dökümü:

------------------

-Otopark girişine çekilen Kadıköy zabıta araçrları

-Kadıköy Belediye Başkanı ile büyükşehir belediye yetkilisi arasındaki konuşma

-Yaşanan kısa süreli gerginlikler

-Çevik kuvvet ekibinin araya girmesi

-Kadıköy Belediye ekiplerinin otoparktan ayrılması

-Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu'nun açıklamaları

-Otopark girişlindeki zabıta araçlarının kaldırılması

- İspark bilet gişesinin konması

-Genel ve detay görüntüler

25.01.2018 - 16.13 Haber Kodu : 180125152

=============================

3- "ÖĞRETME DAYAĞI" DAVASI

Haber: Serpil KIRKESER/İstanbul DHA

Esenler'de bir ilkokulda okuyan 1. Sınıf öğrencisi  H.S.S.'yi (7)  kitapla darp ettiği iddia edilen öğretmen Nadir D.'nin (51) yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü. Duruşmada psikolog eşliğinde ifade veren mağdur öğrenci H.S.S., şikayetçi olduğunu söylerken sanık öğretmen Nadir D. ise Kasten yapmadığını söyledi.

ÖĞRENCİ PSİKOLOG EŞLİĞİNDE İFADE VERDİ

Bakırköy 29. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuksuz sanık Nadir D. ve mağdur H.S.S. ile mağdurun babası Remzi S. ile annesi Songül S. hazır bulundu. Psikolog eşliğinde ifade veren mağdur H.S.S. "Benim yaram kolumda değildir. Yüzümden yaralandım. Sanık benim öğretmenim olur. Benim kalemim yere düştü. Eğilerek yerden aldım. Yerime oturdum. Öğretmenim yanıma gelerek beni kolumdan tuttu. ve elindeki kitapla yüzüme vurdu ve gözümün altında kan akmaya başladı. Önce öğretmenim kendisi pansuman yaptı. Daha sonra anneme haber verdi. Annemi aradığında 'Ben azıcık kitapla vurdum, kan aktı' diye söylemişti. Sanıktan şikayetçiyim" dedi. Psikolog, "Mağdur ile görüşme yaptım. Ayrıca beyanını dinledim. Yaşına göre sosyal ve zihinsel gelişimi yaşı ile uyumludur. Beyanlarına itibar edilmesi hususunu mahkemenin takdirine bırakıyorum" şeklinde konuştu.

SANIK: BASİT BİR ÇİZİKTİ

Sanık öğretmen Nadir D. "Mağdurun beyanını kabul etmiyorum. Ben kasten vurmadım. Mağdurun gözünün altındaki yara da basit bir çizikti, bu yarada gözünün altındaydı" diye konuştu.

TANIK: SANIK ÖĞRETMENİN DAHA ÖNCE ÇOCUKLARA VURDUĞUNU, HAKARET ETTİĞİNİ HİÇ GÖRMEDİM

Duruşmada tanık sıfatıyla dinlenen sınıf annesi H.B. ise olay günü okulda olduğunu, beslenme saatinde sınıfa girdiğini belirterek, şunları söyledi: "H.S.S.'nin gözünün altında pansuman bandı yapıştırılmıştı. Sınıftakilere kimin yaptığını sordum. Bazıları 'öğretmen yaptı', bazıları 'görmedik' dediler. Mağdura da 3 kez sordum, hiçbir cevap vermedi. Sanık öğretmenin daha önce çocuklara vurduğunu, dövdüğünü, hakaret ettiğini hiç görmedim" dedi. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.

İDDİANAME

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede olay şöyle anlatılıyor: İlkokul 1. Sınıf öğrencisi olan  H.S.S. yere düşen kalemini almaya çalıştı. Bu sırada sınıf öğretmeni  şüpheli Nadir D. dersi dinlemediği gerekçesiyle H.S.S.'nin sağ göznün alt kısmına kitapla vurarak darp etti.  Hastaneye götürülen H.S.S.'nin göz altına dikiş atıldı. Olayın ardından soruşturma başlatan savcılık hazırladığı iddianamede, mağdurun sağ göz altında darbeye bağlı bir yaralanmanın olduğunun anlaşıldığı belirtilerek, şüphelinin yaşı küçük mağdura karşı kamu görevlisi sıfatından kaynaklı olarak nufüzunu kötüye kullandığını belirtti. İddianamede şüpheli öğretmen Nadir D.'nin "Kamu görevlisinin sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle çocuğa karşı silahla basit yaralama" suçundan 6 aydan 1 yıl 6 aya kadar hapsi talep ediliyor.

======================

4 - BAĞCILAR'DA SOKAK ORTASINDA İŞLENEN CİNAYETTE KARAR…

SANIKLARA "HAKSIZ TAHRİK" VE "İYİ HAL" İNDİRİMİ…

Haber- Kamera: İstanbul DHA

Bağcılar'da 3 yıl önce 34 yaşındaki Mevlüt Çalışkan'ın gece vakti çapraz ateşe tutularak sokak ortasında öldürülmesine ilişkin 2'si tutuklu 4 sanığın yargılandığı dava karara bağlandı. 3 sanık hakkında "haksız tahrik" ve "iyi hal indimi" uygulanmasına karar veren mahkeme heyeti, "Kasten öldürme" ve  "Ruhsatsız silah taşıma" suçlarından 3 sanığı, toplam 13 yıl 9'ar ay hapis cezasına çarptırdı. Bir sanığın da beraatine karar verildi.

İDDİANAMEDE OLAY ANLATILDI

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianameye göre 29 Eylül 2015'de meydana gelen olay şöyle olay şöyle oldu: Mevlüt Çalışkan (34) ve çocukluk arkadaşı Serdar A. (34) telefonda tartıştı. Serdar A. ve arkadaşları,  telefonda Mevlüt Çalışkan'ın  annesine sövdü. Bunun üzerine Mevlüt Çalışkan arkadaşlarıyla birlikte Serdar A.'nın işyeri ve konutunun önüne gece saat 01.50'de gitti. Serdar A., kardeşi İlker  A.(38) ile Serdar A.'nın işyerinde çalışan Şaban P. (32) ve Mehmet A.Ö.(28), fikir ve eylem birliği yaparak, iştirak halinde çapraz şekilde Mevlüt Çalışkan'ı hedef alarak ateş etti. Kendisine bir mermi isabet eden Mevlüt Çalışkan ateşli silahla yaralanma sonucunda kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Kardeşler Serdar ve İlker A. ile Şaban P. ve Mehmet A.Ö. de araca binerek olay yerinden kaçtı. Polis olay yerinde  17 adet tabanca mermilerine ait boş kovanlar buldu. Soruşturma sonunda savcılık, 4 şüpheli hakkında "Kasten öldürme" ve  "Ruhsatsız silah taşıma" suçlarından birer kez müebbet hapis cezası ile  1 yıldan 3'er yıla kadar hapis cezası talebiyle dava açtı.

KARAR DURUŞMASI GÖRÜLDÜ

Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada sanık Mehmet A.Ö. şunları söyledi: "Serdar A.'nın yanında çalışıyordum.  Bir gün Şaban P. geldi. 'Beni vuracaklar' dedi. 'Ne yapalım, ne edelim?' derken Şaban P. ile birlikte patronum Serdar A.'nın kapısına gittik. O panik halinde silah da elimdeydi. Serdar panik haliyle aşağı geldi, üstünde bir şey yoktu, Şaban P. Serdar'a 'Bizi vuracaklar' diye söyledi. Bunun üzerine Serdar 'Ben onların büyükleriyle konuşup geleyim' dedi. Üstünü giydi ve evden dışarı çıktı. Ondan sonra biz Şaban ile çatıya çıktık. 6-7 kişilik bir grup vardı ancak kimseyi net olarak göremedim. 5-6 el silah sesi geldi. Bunun üzerine bende ateş ettim. Ancak tam hatırlamıyorum. Havayamı ateş ettim, yoksa başka türlü mü ateş ettim. Hatırlamıyorum. Şaban'da ateş etti. Ondan sonra çatıdan aşağı indim.  Binadan çıktım. Aşağı doğru koşmaya başladım, orta mahallede bir arabanın altına silahı attım, ondan sonra kaçtım. Sonra panik halinde tekrar geri geldim. Olay yerinde polisleri görünce 20 gün saklandım" dedi.

"MEVLÜT ÇALIŞKAN'IN ÖLÜMÜYLE BİR İLGİM YOKTUR"

Sanık Serdar A. da "Olaydan 4 gün önce ortağım Şaban P.'nin dükkanına ölen Mevlüt Çalışkan, S.B. ve yanında bir kaç kişiyle beraber gitmişler. Sercan B. benden haraç istemiş. 'Serdar'ın durumu iyi biz firarız bize bakacak para vermezse Serdar'ı öldüreceğiz' demişler. Şaban'da bu durumu bana söyledi. Ben Mevlüt Çalışkan'ı aradım,'yüz yüze konuşalım' dedim.  Dükkanımda oturduk. Bu Sercan 'Böyle böyle bir şeyler söylemiş, dost muyuz düşman mıyız?' diye sordum. Mevlüt de 'Biz dostuz, kardeşiz benden şüphemi duyuyorsun ben elçiyim, para vermezsen Sercan seni öldürecek. Çok güçlüler kendine dikkat et, ben elçiyim ben bunlar ile görüşüyorum. Bir aradayız ama biz kardeşiz. Sana silah doğrultmam benden şüphen olmasın' dedi. Güzel bir şekilde ayrıldık" dedi. Görüşmenin ardından savcılığa gitmediğini aktaran Serdar A. "Olay günü evime geleceklerini tahmin etmiyordum. Bilseydim zaten kapıyı açmazdım. Ben Mevlüt ile çocukluk arkadaşıyım. Kendisi ile beraber büyüdüm, ne o bana ne de ben ona  silah çekebilirim. Benim S.B., T.Ü. ve gurubu ile husumetim olduğu doğrudur. Benden haraç istediler. Mevlüt sadece bunlarla birlikte arkadaşlık yapıp onlarla birlikte hareket ediyorlardı. Ancak Mevlüt ile benim bir husumetim olmamıştır. Mevlüt'e  kesinlikle ateş etmedim. Mevlüt Çalışkan'ın ölümü ile hiç bir alakam yoktur. Bu olay evimin ve ofisim önünde oldu diye ben cinayet zanlısı oldum. Tek suçum iyi niyetli olmamdır" diye konuştu.

Sanık İlker A. da olay günü Beylikdüzü'nde olduğunu olayla bir ilgisinin olmadığını söyledi.

"HEDEF GÖZETMEKSİZİN ATEŞ ETTİM"

Sanık Şaban P. "Maktul ve yakınları ile hiç bir husumetim ve sorunum yoktu. Bu arkadaşlar bana düşmanlık besleyerek silahlar ile beni kovaladılar. Sokak sokak aradılar. Bende bu endişe ile önce koşarak çatıya çıkanlardan biriyim. Bu insanlar ateş ederek gelmeseydi, bu şekilde davranmazdım. Çatıya çıkıp da aşağı baktığımda 3-4 kişinin elinde silah gördüm ve 'Ateş etmeyin' diye bağırdım. 'Dışarıda kalan arkadaşlarım var' dedim. Bana doğru ateş ettiler. Bana doğru ateş edilince bende aşağıya doğru eğildim kendimi küçülttüm aşağıya doğru rastgele  hedef gözetmeksizin 3-4 el ateş ettim. Ayağa kalktığımda Mevlüt Çalışkan'ın yere düştüğünü gördüm. Ancak Mevlüt Çalışkan olduğunu bilmiyordum.  Merminin birine gelip gelmediğini bilmiyordum. Daha sonra aşağı indim. Koşarak sağa sola baktım. Arkadaşlarıma bir şey oldu mu diye baktım, seslendim. Çıkan olmadı. Dükkana baktım. Kimseyi göremedim. Yukarı doğru koşmaya başladım. Sonra polis gözetiminde yakalandık" şeklinde konuştu.

ADALETE GÜVENİYORUM

Son sözleri sorulan sanıklar, adalete güvendiklerini belirterek, beraatlerini talep etti. Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti sanık İlker A.'nın  üzerine atılı suçları işlediği sabit olmadığından tüm suçlardan ayrı ayrı beraatine karar verdi.

3 SANIĞA KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDAN 12,5 YIL HAPİS CEZASI

Mahkeme heyeti, sanıklar Şaban P., Serdar A. ve Mehmet A.Ö.'yü "Kasten öldürme" suçundan  ayrı ayrı müebbet hapis cezasına çarptırdı. "Haksız tahrikten cezayı 15'er yıla indiren mahkeme heyeti, iyi halden de cezayı 12 yıl 6'şar aya düşürdü. Mahkeme heyeti,  "Ruhsatsız silah taşıma" suçundan da 3 sanığı 1 yıl 3'er ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti, Şaban P. ile Serdar A.'nın da tutukluluk halinin devamına hükmettti.

==================

5- EŞİNİ AV TÜFEĞİYLE ÖLDÜREN KOCAYA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İSTENDİ

Haber: Özden ATİK/ İstanbul, DHA

Kağıthane'de, 13 Mayıs 2016'da 36 yıllık eşi Halide Özpolat'ı evinde, başına av tüfeğiyle ateş ederek öldürdükten sonra teslim olan Ali Rıza Özpolat'ın yargılandığı davada savcı mütalaasını açıkladı. Savcılık, sanığın "Eşini kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını istedi. Mahkemeye ulaşan Adli Tıp Kurumu raporunda, sanığın cezai sorumluluğunun tam olduğu da belirtildi. Duruşmanın ardından açıklama yapan maktül Halide Özpolat'ın kızı Zekiye Kaya, "Kadınlar ölmesin artık. Adalet yerini bulursa diğer katiller herkes bundan ibret alıp bir daha da bu suçları işlemezler inşaallah" dedi.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki 15. duruşmaya,  tutuklu sanık Ali Rıza Özpolat getirildi. Maktül Halime Özpolat'ın kızı Zekiye Kaya ile birlikte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı da duruşmada hazır bulundu. Duruşmayı, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu avukat ve üyeleri de izledi.

ADLİ TIP KURUMU: "SANIĞIN SUÇA KARŞI CEZAİ SORUMLULUĞU TAM"

Mahkeme Başkanı, sanık Ali Rıza Özpolat ile ilgili olarak Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan raporun ulaştığını belirtti.  Raporda, sanığın "cezai sorumluluğunu müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisini ortadan kaldıracak, azaltacak mahiyette ve derecede herhangi bir akıl hastalığı ve zeka geriliği saptanmadığı" belirtilerek cezai sorumluluğunun tam olduğu ifade edildi. Rapora karşı beyanı sorulan müdahil Özpolat ailesi ile bakanlık avukatları rapora katıldıklarını ve sanığın cezalandırılmasına karar verilmesini talep ettiler. Sanık avukatı Mustafa Özdemir ise, raporda bir çok hususun eksik bırakıldığını ileri sürerek beyanda bulunmak üzere süre talep etti.

SAVCI AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPSİNİ TALEP ETTİ

Daha sonra esas hakkındaki görüşünü açıklayan Savcı Bayram Demirtaş, sanık Özpolat'ın 13 Mayıs 2016'da evde tartıştığı eşi Halide Özpolat'ı evde bulunan av tüfeğiyle ateş ederek öldürdüğü ve olaydan sonra tüfeğiyle polise teslim olduğu belirtilerek, sanığın "Eşini kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını istedi.

DURUŞMA ERTELENDİ

Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Özpolat'ın tutukluluk halinin devamına ve sanık avukatına rapora karşı beyanda bulunmak üzere süre verilmesine karar verdi. Duruşma ertelendi.

"ONLARIN GÜCÜ SADECE KADINLARA YETİYOR"

Duruşmanın ardından İstanbul Adliyesi önündeki meydanda, maktul Halide Özpolat'ın kızı Zekiye Kaya "Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu" üyeleriyle birlikte açıklama yaptı. Platform adına açıklama yapan Dilber Sünnetçioğlu, "Hiçbir kadın artık öldürülmesin. Kadınlar yaşasın. Kendi hayatları hakkında karar verebilsinler. Kadın katillerine indirimsiz ceza uygulanmadığı takdirde diğerleri de cesaretlendiriliyor. Birbirlerinden kaçış yollarını buluyorlar. Kadına iftira ediyorlar, 'yok erkekliğime laf söyledi, yok beni aldattı' gibi indirim almaya çalışıyorlar. Bir de şöyle bir şey var; bu bana çok ters geliyor. Mahkemedeki iyi hali. Mahkemede ne yapabilir, hakime mi saldıracak, savcıya mı saldıracak. Onların gücü sadece kadınlara yetiyor. Kadın katillerine indirimsiz ceza verilmeli. Biz bu davanın öldürülen diğer kadın kardeşlerimizin, tacize tecavüze uğrayan kadın ve çocukların yanındayız. Hiçbiri asla yalnız yürümeyecek" dedi.

"KADINLAR ÖLMESİN ARTIK"

Öldürülen Halide Özpolat'ın kızı Zekiye Kaya ise "Adalet yerini bulacak inşaallah. Raporun sonunda akli melekelerinin yerinde olduğu çıktı. Karşı taraf buna bile itiraz ediyor. Ama adalet yerini bulacak, bulsun da. Kadınlar ölmesin artık. Adalet yerini bulursa diğer katiller herkes bundan ibret alıp bir daha da bu suçları işlemezler inşaallah" dedi. Zekiye Kaya'nın avukatı İpek Bozkurt ise gelen rapora göre sanığın cinayeti kasten bilerek işlediğini belirterek "Biz bu davaları takip ederek zaten böyle sanıkların, böyle kocaların, eski nişanlıların, erkek arkadaşların cezalandırılacağının teminatı olmaya çalışıyoruz. Bütün mücadelemiz bunlar için" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

-------------------------

-Dilber Sünnetçioğlu'nun açıklaması

-Zekiye Kaya'nın açıklaması

-İpek Bozkurt'un açıklaması

-Genel ve detaylar

25.01.2018 - 15.57 Haber Kodu : 180125143

======================

6- BEYOĞLU'NDA "115 HAMİLE ÇOCUK" PROTESTOSU

Haber-Kamera: Zeki GÜNAL/İSTANBUL,

Beyoğlu Galatasaray Lisesi önünde toplanan İHD üyesi bir grup, Küçükçekmece'deki Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma hastanesinde ortaya çıkan "115 hamile çocuk" skandalını protesto etti.

İnsan Hakları Derneği ( İHD) İstanbul Şubesi üyesi grup, pankart açıp dövizler açtı. Grup adına yapılan basın açıklamasında, "Bildiğiniz gibi Kanuni Sultan Süleyman Hastanesinde 115 çocuğun hamilelik sebebiyle hastaneye başvurduğunun ortaya çıkmasının arkasından büyük bir tartışma başladı. Bu tartışma ilk başladığında sanki hastane yetkilileri bu olayın tek sorumlusuymuş gibi ve sayı sadece orada belirtilenle sınırlıymış gibi bir algı oluştu. Ancak sonrasında konuya ilişkin yapmış olduğumuz küçük bir araştırma aslında sorunun boyutunun çok daha büyük olduğunu ortaya çıkardı. Sağlık görevlilerinin sağlık mesleklerini yerine getirirken kendilerine yapılan özellikle 18 yaş altı hamilelik başvurularını yetkili mercilere bildirme yükümlülüğü var bunu Türk Ceza Kanunu'nun 280 ve 281. maddesi düzenliyor. Yine Türk Ceza Kanunu'nun 103. ve 104. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 124 ve 128. maddeleri bu konuda düzenlemeler içeriyor" denildi. Olayda ihmali olduğu öne sürülen kişilerin cezalandırılmasını isteyen grup açıklamanın ardından dağıldı

Görüntü dökümü

--------------

-Galatasaray lisesi önünde toplanan grup

-Açılan pankart ve dövizler

-Basın açıklaması

-Genel ve detay görüntüler

25.01.2018 - 15.32 Haber Kodu : 180125135

Kaynak: DHA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement