Dha Yurt Bülteni-3 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni-3

ŞEHİT AİLESİNDEN AFRİN'E ŞEHİT OĞULLARININ GİYİLMEMİŞ BOTU1)ŞEHİTİN BOTU AFRİN'DEKİ SİLAH ARKADAŞLARINATÜRKİYE Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şubesi tarafından düzenlenen etkinlikle 50 şehit ailesi ve gazi Afrin'de görev yapan Mehmetçiğe destek olmak amacıyla...

07.03.2018 09:24
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

ŞEHİT AİLESİNDEN AFRİN'E ŞEHİT OĞULLARININ GİYİLMEMİŞ BOTU

1)ŞEHİTİN BOTU AFRİN'DEKİ SİLAH ARKADAŞLARINA

TÜRKİYE Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şubesi tarafından düzenlenen  etkinlikle 50 şehit ailesi ve gazi Afrin'de görev yapan Mehmetçiğe destek olmak amacıyla Hatay'a doğru yola çıktı. 2016'da şehit Jandarma Uzman Çavuş Nuh Kürşat Temizyürek'in babası Musa Temizyürek, oğlunun görev yaparken alıp da hiç giymediği botu Afrin'de görev yapan Mehmetçiğe gönderdi. Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şubesi, Afrin'de görev yapan Mehmetçiğe moral olması için etkinlik düzenledi. Bu kapsamda 50 şehit ailesi ve gazi Hatay'a gitmek üzere yola çıktı. Afrin'de görev yapan Mehmetçiğe okullarda öğrencilerin yazdığı mektuplarda gönderildi.  Kayseri Şubesi Başkanı Yılmaz Üçkan, "Bizler ay yıldızlı bayrağımızın şehitlerin canıyla, gazilerin kanıyla süslediğini biliyoruz. Bugün Allah'a çok şükür ki şehit babalarımız, annelerimiz, kardeşlerimiz, eşlerimiz ve gazilerimiz yarım bıraktığımız işi tamamlamaya gidiyorlar. Bizi en çok mutlu eden ay yıldızlı bayrağımız için canını veren evlatlarımızın anne ve babaları bugün buradalar. Kendileri (Bizim evladımız yüreğimizde gömülü ama diğer evlatlarımızı da kucaklamaya gidiyoruz) diyorlar. Evlatlarının kendilerine bırakmış olduğu vatan emanetini gidip oradaki yavruları ile kucaklaşıp (Emanet emin ellerde) demeye gidiyorlar. Bunu bugün yaşıyorsak Allah'a şükürler olsun. Bugünde Kayseri'den bir otobüsle gazi ve şehit aileleri olarak gidiyoruz. Birlik ve beraberlik içinde Türklüğün ne olduğunu dünyaya göstereceğiz" ifadelerini kullandı.

ŞEHİT AİLESİ OĞLUNUN BOTUNU AFRİN'E GÖNDERDİ

28 Temmuz 2016'da Siirt'te PKK'lı teriristlerin tuzakladığı el yapımı patlayıcı ile şehit düşen jandarme uzman çavuş  Kürşat Temizyürk'in babası Musa Temizyürek'de oğlunun askerken aldığı botunu Afrin'e yollamak üzere Başkan Üçkan'ın yanına geldi. Üçkan'a botları teslim eden şehit babası Temizyürek, "Oğlum 15 Temmuz darbe girişimi sırasında izindeydi. Komutanları göreve çağırdığında iznini yarıda bırakıp görevinin başına döndü. Ardından da hain bir pusu ile şehit oldu. Oğlum o dönem yeni bot almıştı. Giymesi nasip olmadı. Ben bu botların kahraman askerlerimizden birinin ayağında olup düşmanları kovalamasını istiyorum. İkinci bot ise benim oğlum tıraş olmaya gittiğinde askerlere destek olmak için gideceklerini söyledikten sonra berber kardeşimiz (Ben size bir emanet versem götürür müsünüz?) demiş. Oğlum seve seve götürebileceklerini söylemiş. Berber kardeşimiz bu botu Mehmetçiğimize hediye etmiş. Biz bu düşüncelere sahip olan Türk evlatlarına teşekkür ediyoruz. Mehmetçiğimizin Allah yardımcısı olsun. İnşallah çıktığımız yolda başarıyla döneceğiz" şeklinde konuştu.

Hatay'a askere moral için giden Gazi Mustafa Yavuz da, "Ben 1996 yılında Hakkari Şemdinli'de çıkan çatışmada gazi oldum. Devlet olarak bu hassas dönemimizde Mehmetçiğimize moral olması için yanlarında olmaya gidiyoruz. Askerlerimizin her zaman yanındayız ve bizim de her zaman göreve hazır olduğumuzu bildirmek için yola çıkıyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü:

-------------------------

-Türkiye Harp Malulü Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şube Başkanı yılmaz Üçkan ile röportaj

-Şehit babası Musa Temizyürek ile röportaj

-Gazi Mustafa Yavuz ile röportaj

-Afrin'e gönderilen botlardan görüntü

-Afrin'e gönderilen mektuplar

-Genel detay

Haber-Kamera:  Olcay DÜZGÜN/KAYSERİ,DHA)

DV 1 Dosya 5 Dakika 47 Saniye/ 352 MB

===========================================

2)8 MART ÖNCESİ ALKIŞLANACAK KADIN DAYANIŞMASI

İZMİR'de bir çocuk annesi Derya Özdemir (31) diyalize mahkum eski iş arkadaşı Filiz Doğan Bilgin'e (35) bir böbreğini bağışladı. Bilgin, "İnsanlar birbirinin sırtını sıvazlamazken, arkadaşım bana hayat verdi, bu inanılmaz" derken, Özdemir de "Onun ihtiyacı bende olan bir şeydi. Ben de onu veriyorum. Bu büyütülecek bir şey değil" diye konuştu.

Her yıl mart ayının ikinci perşembe günü kutlanan Dünya Böbrek Günü, bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile aynı tarihe denk gelirken, bu iki özel günün arifesinde yaşanan bir böbrek nakli, dostluk ve fedakarlığın yanı sıra 'kadın dayanışmasını' bir kez daha ortaya koydu. Böbrek yezmezliği nedeniyle 3 yıl önce hemodiyaliz tedavisine başlanan Filiz Doğan Bilgin ile kendisini makineli yaşamdan kurtarıp özgürlüğüne kavuşturacak eski çalışma arkadaşı Derya Özdemir, nakil için İzmir Kent Hastanesi'nde bir araya geldi. Bilgin ve Özdemir, ameliyat masasına yatmalarına saatler kala Dünya Kadınlar Gününe anlam kazandıracak hikayelerini anlattı. İzmir'in Çeşme ilçesinde doğup büyüyen Filiz Doğan Bilgin, kısaca VUR denilen 'vezikoüreteral reflü' hastalığının doğumsal olduğunu ancka 24 yaşına geldiğinde yüksek tansiyon nedeniyle hastanelik olduğunda böbrek yetmezliğinin ortaya çıktığını, ilaç tedavileriyle bir yere kadar gelindiğini daha sonra doktorların 'Ya diyaliz ya nakil' dediklerini anlattı. Bilgin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ailemden kimse donör olmaya uygun değildi. Vericim yoktu ve diyalize mahkum yaşamaya başladım. 3 yıldır makineyle yaşıyorum. Öye de devam edecekti ki Derya yeniden hayatıma girdi. Derya ile arkadaşlığımız 10 yılı geçti. O Urlalı'ydı. Evlenip Çeşme'ye geldiğinde aynı süpermarkette çalıştık, canciğer dost olduk. Sonrasında başka bir işe yine beraber geçtik. Ben Mümin ile evlenip Bursa'ya gittim. O ailevi nedenlerle Urla'ya döndü. Her görüşmemizde, telefon konuşmamızda hep bıraktığımız yerdeydik. Zaman ve mekan ayrılıkları, dostluğumuzu hiç etkilemedi. Diyaliz tedavisi yüzünden ailemin yanına Manisa'nın Turgutlu ilçesine geldik. Yani üç yıl önce diyalizle birlikte hayatım değişti, bambaşka bir insan oldum. O yıl kimselerle görüşmez oldum. 2 yıl kadar önce Derya beni arayıp neden görüşemediğimizi sordu. Görüşmememizin hesabını sordu, adeta. Ondan hastalığımı saklamıştım. Sonunda tek başıma seyahat edemediğimi, böbrek hastası olduğumu söyledim. Benim hayata döndürmek için elinden geleni yaptı. Bana, 'Sen sadece bedenini değil, ruhunu da öldürmüşsün' diyordu. Son 6 ayda böbrek nakli olmam için ısrarları arttı. Uygun olursa böbreğini vereceğini söyledi, internetten nakil olmuş hastaları, doktor görüşlerini izletti. ve bu noktaya geldik. İnsanlar birbirlerinin sırtını sıvazlamazken arkadaşım bana böbreğini veriyor, bu inanılmaz. O vermek için ısrar ettikçe ben ısrarla reddettim, 'Çocuğun var' dedim. Ama bana her fırsatta mantıklı yanıtlar verdi. Kadınlar anaç, kadınlar fedakar. Derya gibi. Çok ama çok teşekkür ediyorum, o benim kahramanım. Diyaliz hastaları hayattan kopuk yaşıyor, Derya beni hayata bağlayacak."

"KAHRAMAN DEĞİLİM"

8 yaşında Eyza adlı bir kız çocuğu annesi olan Derya Özdemir, hem Dünya Kadınlar Günü hem de Dünya Böbrek Günü arifesine denk gelen ameliyat öncesinde, yaptığının 'kahramanlık' olmadığını söyledi. 'Kahramanlık' denilerek konunun büyütülmemesini, çıtanın yükseltilmemesini isteyen Özdemir, "Öncelikle Filiz benim çok iyi ve eski arkadaşım. Bana ihtiyacı vardı. Para ihtiyacı olsaydı varsa verirdim. Manen de öyle. Ama onun ihtiyacı bende olan bir şeydi. Ben de onu veriyorum. Bu büyütülecek bir şey değil. Hele korkulacak bir şey hiç değil. Araştırdım, soruşturdum ve gönüllü oldum. Ben yapabildiğimi yaptım ve mutluyum" dedi.

KADINLAR DAHA FEDAKAR

Öte yandan Filiz Doğan Bilgin ve Derya Özdemir, İzmir Kent Hastanesi'nde Opr. Dr. Işık Özgü, Opr. Dr. Uğur Saraçoğlu ve Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok'tan oluşan ekip tarafından nakil operasyonuna alındı. Nakil öncesinde konuşan Doç. Dr. Ok, "Bu yıl iki önemli gün aynı tarihe denk geldi. Türkiye'de pek çok kadın böbrek hastası ve kadın verici var. Anneler, kız kardeşler, arkadaş olarak. Verici oranları da fedakarlık da kadınlarda yüksek. Hastamız ve gönüllü vericisi iki iyi arkadaş. Biz de bu önemli iki günde bu önemli örneği paylaşmak istedik" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

-------------------------

Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok ile röp.

Filiz Doğan Bilgin ile röp.

Derya Özdemir ile röp.

Genel- detay görüntü

Haber-Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,

============================================================

BU BELEDİYEYİ KADINLAR YÖNETİYOR

3)YÖNETİCİ KADINLAR BEBEKLERİ İLE GÖREV BAŞINDA

İZMİR'de Konak Belediye Başkanı seçildikten sonra kadınlara pozitif ayrımcılık yapan Sema Pekdaş, 32 müdürlükten 15'ini kadınlara emanet etti. Kadın yöneticilerden bazıları, bir yandan belediyedeki görevlerini yaparken diğer taraftan ise çocuk bakıyor.

İzmir'de 390 bin nüfuslu Konak Belediyesi, kadınlara emanet. Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, göreve geldikten sonra kritik öneme sahip olan birimlerin başına kadın yöneticileri getirdi. 32 müdürlüğe sahip olan belediyede, 15 müdürlük kadınlar tarafından yönetiliyor. Bürokrat kadınlar zaman zaman bebekleri ile birlikte görevlerini yürütüyor. Onlardan biri de Kentsel Tasarım Müdürü Selin Zağpus Yiğitoğlu. 5.5 aylık bebeği Nisan ile birlikte mesaiye başlayan Yiğitoğlu, başkanın bir kadın olmasının kendileri açısından büyük avantaj olduğunu belirtti. O nedenle çok şanslı olduklarını söyleyen Yiğitoğlu, kadınlara değer verilen bu tür çalışma ortamlarının artması temennisinde bulundu. Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş da, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle, kendilerini biraz olsun şımartmak için kadın yöneticiler ile bir araya geldiklerini söyledi. Hayatın içerisinde kadınlar ve erkekler olarak var olduklarını, bu nedenle yönetim organlarında da kadın ve erkekler olarak var olmanın gerekliliğine dikkat çeken Pekdaş, "Hayatı birlikte öğrettiğimiz gibi işleri de birlikte öğretim yönetimi birlikte sergileyebilmek açısından müdürlüklerimize kadın yöneticileri getirdik. Müdürlerimizin yarısı kadın. Bugün onlarla birlikteyiz, onlarla birlikte sorunlarımızı konuşuyoruz. Daha iyi bir yönetimi sergilemek açısından bir aradayız" dedi.

AMAÇ KADINI GÖRÜNÜR KILMAZ

Kadın ve erkeklerin farklı kişilik özellikleri bulunduğunu aktaran Pekdaş, bireylerin yaptıkları işlere başarılarını  yansıtmak zorunda olduklarını söyledi. Pekdaş. "Ben bireyin kendilerini geliştirmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Kadınlar da ülkenin bireyleri olduğuna göre, kadınların da eşit şekilde yönetim kadrolarında olmaları gerekir. Kadınların görünür olmasını sağlamak böyle bir şey" ifadelerini kullandı. Kadına yönelik şiddetten, ayrımcılıktan ve eşitsizlikten söz edildiğini ve  kadınları eşit bireyler, eşit yurttaşlar haline getirmenin yolunun onlara yönelik ayrımcılık yapmaktan geçtiğini söyleyen Pekdaş, bu formülü kendi çalışma sahasında uyguladı. Kadınların görünür kılındığı ve onların yönetim kademelerinde yetkilendirildiği sürece, kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın azalacağına işaret eden Pekdaş, şunları söyledi:

"Kadın görünmez olduğu sürece, kadın yoksa, kadın şiddete de uğrar, her türlü eşitsizliğe de uğrar. Bunun tek yolu var. Kadınları hayatın içerisinde, yönetim kademelerinde, idarede hep görünür kılmak. Bizim çabamız da bunun için. Eğer kadın ve erkek eşit olarak hayatın içerisinde yoksa o ülkede demokrasi ve özgürlük de yoktur. Bir ülkenin eşit, demokratik, özgür bir ülke olması, kadını ve erkeği ile eşit şekilde, onların eşit yurttaşlar haline gelmesi ile mümkün. Bizim hedefimiz kadını hayatın her alanında görünür kılmak. Yönetim kademelerinde de bunu sağlamaya çalışıyoruz."

"KADINLARDAN KORKUYORLAR"

Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş'a göre, kadınların cesareri, güçleri ve kararlılıkları, çevrelerinde korku uyandırıyor. Erkeklerin, kadınları görünmez kıldıkları ölçüde, kendi iktidarlarını devam ettirebileceklerini düşündüklerini savunan Pekdaş, "Oysa kadını, erkeği ile herkesin özgür bireyler oldukları yerde, özgür ve mutlu çocuklar yetişir. Özgür ve mutlu çocuklar için kadınları görünür kılmak gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü

---------------------------

-Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş ile röp.

-5,5 aylık Nisan bebeğin annesi Kentsel Tasarım Müdürü Selin Zağpus Yiğitoğlu'nun kısa açıklaması

-Kadın müdürlerden görüntüler

-Sema Pekdaş'ın Nisan bebeği sevme görüntüleri

Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,

=======================================================

4)ONLARIN HAYALLERİNDE SAVAŞ YOK

DENİZLİ'deki Görsel Sanatlar Derneği'nin geliştirdiği 'Her Çocuk Özeldir' projesi kapsamında, ülkelerindeki savaştan ya da iç karışıklardan kaçarak Türkiye'ye sığınan ailelerin çocuklarının savaş travmasını atlatıp, toplumsal yaşama uyum sağmaları için sanat eğitimi veriliyor. Proje kapsamında 15 gönüllü resim öğretmeni, 33 Suriyeli ve Iraklı çocuğa 6 ay resim eğitimi verecek. Projenin başlangıcında ellerine aldıkları fırçayla bomba atan uçak resimleri yapan çocuklar, şimdi ise çiçek, kuş, doğa ve gökkuşağı resimleri çizmeye başladı.

İl Göç İdaresi Müdürlüğü'nün kayıtlarına göre Denizli'de; Suriyeli, İranlı, Iraklı ve Afgan yaklaşık 18 bin mülteci ve sığınmacı yaşıyor. Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği'nin kayıtlarına göre ise bunların 6 bini Suriyeli olmak üzere 10 bininin çocuk olduğu belirtildi. Ülkelerinde savaştan, iç karışıklardan kaçarak aileleriyle Denizli'ye yerleşen çocukların uyumu için Denizli Görsel Sanatlar Derneği, mülteci ve sığınmacı çocukların ülkelerinde yaşadıkları savaş travmasını atlatıp, Denizli'deki toplumsal yaşama uyum sağlaması için 'Her Çocuk Özeldir' projesini geliştirdi. İçişleri Bakanlığı ve Denizli Valiliği'nin de desteklediği proje kapsamında, 15 gönüllü resim eğitmeni tarafından 33 çocuğa 6 ay resim eğitimi verilecek. Ellerine fırça ve boya alıp kağıtlara duygularını yansıtan yaşları 7 ila 12 arasında değişen çocuklar, projenin başlangıcında önce bomba atan uçaklar çizdi. Neyseki, projenin başarısıyla ve gönüllü eğitmenlerinde gayretiyle artık çocuklar, çiçek, kalp, manzara, kuş, gökkuşağı ve hayvan resimleri çizmeye başladı. 6 ay sürecek eğitimin ardından açılacak sergide, çocukların çizdiğini resimler sergilenecek. Sergiden elde edilecek gelir, projede yere alan mülteci ve sığınmacı çocukların banka hesaplarına yatırılacak.

HER ÇOCUK ÖZELDİR

Denizli Görsel Sanatlar Derneği Başkanı Can Kuruoğlu ile yardımcısı Didar Boz'un öncülüğünü yaptığı projede çocuklar, her pazar derneğin atölyesine servis aracıyla getirilip, 15 gönüllü eğitmen eşliğinde yaklaşık 3 saat boyunca başta resim olmak üzere yeteneklerine göre karakalem, akrilik, suluboya, ebru, drama ve satranç gibi eğitimler alıyor. Projeyle sanat sayesinde dil, din, ırk ayrımı yapmadan çocuklar arasında ortak bir oluşturma hedefleniyor.

Denizli Görsel Sanatlar Derneği Başkanı Can Kuruoğlu, dernek olarak projeyi geliştirmek dolayı mutlu olduklarını belirterek, "Projemizin ismi 'Her Çocuk Özeldir.' Bizim için Suriyeli, Iraklı olması ya da Türkiye'de yaşaması farketmiyor, sonuçta bunların hepsi çocuk. Çocuklar buraya ilk geldiklerinde çekiniyorlardı, ancak zamanla tedirginliği üzerlerinden attılar ve atölyede çok güzel bir ortam oluştu. Buraya gelmek için can atıyorlar. Gönüllü öğretmenler de projede yer almaktan mutlular. Çocukları mutlu görmek bizi de mutlu ediyor" dedi.

ARTIK KUŞ RESİMLERİ YAPIYORLAR

Dernek Başkan Yardımcısı Didar Boz ise, çocuklardaki değişimi yaptıkları resimlerden fark ettiklerini ifade ederek, "Çocuklar atölyeye ilk geldiğinde etrafa tedirgin ve korkan gözlerle bakıyorlardı. Zaman geçtikçe biz onlardaki değişimi fark etmeye başladık. Şimdi kendilerini daha iyi ifade edebiliyorlar. Hepsi Türkçe bilmese de işaretlerle ve resimlerle kendilerini ifade edebiliyorlar. Atölyeye gülen yüzlerle geliyorlar. Proje başlangıcında karamsar resimler yapıyorlardı, ağlayan insanlar, mezar taşları, bomba atan uçakların resimlerini çiziyorlardı. Şimdi ise büyük bir değişim var. Çocuklar bomba atan uçaklar yerine gökkuşağı, kuşlar çizdikçe bizde umutlanıyoruz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

---------------------------

Atölyeden detay ve genel görüntüler

Resim yapan çocuklardan genel görüntüler

Çocukların yüz ifadelerinden ve çizdikleri resimlerden görüntüler

Can Kuruoğlu'nun konuşması

Didar Boz'un konuşması

(Haber- Kamera: Ramazan ÇETİN/ DENİZLİ,

==========================================================

5)KARİYERİNİ BIRAKIP, KUŞKONMAZ ÜRETMEYE BAŞLADI

İSTANBUL'da tekstil ve gıda üretim alanlarında pazarlama müdürü olarak çalışırken bir iş gezisinde tanıştığı kuşkonmaz üretimi için kariyerini bırakan Aslı Aksoy, memleketi Muğla'nın Ula ilçesinde, aklına koyduğu işi yapmaya başladı. İyi Tarım Uygulamaları Sertifikası alan Aksoy'dan kuşkonmaz almak için önemli satış mağazaları satış sözleşmeleri imzaladı.

ODTÜ İşletme Bölümü'nden 2003 yılında mezun olduktan sonra Koç Üniversitesi'nde yüksek lisansını tamamlan, İstanbul'da tekstil ve gıda firmalarında pazarlama müdürü olarak çalışırken, Amerika'ya iş gezisine giden Aslı Aksoy'un hayatı, New York kentinde yediği kuşkonmaz ile değişti. 13 yıllık iş hayatını bir kenara bırakıp, 2015 yılı Aralık ayında Muğla'nın Ula ilçesi Kızılyaka Mahallesi'nde 42 dönümlük arazide kuşkonmaz üretimine başladı. Türkiye'nin Eskişehir'den sonra ikinci büyük kuşkonmaz üreticisi konumuna gelen Aslı Aksoy, bu yıl arazisinin 24 dönümünde ilk hasadı yaparken, 5 ton ürün aldı. İkinci dönemde de aynı oranda ürün beklendiği belirtildi. Diğer 18 dönümlük kısında ise 1.5 yıl sonra hasat yapılacağı kaydedildi. Ürünün kilosunun 20 liradan, toptan olarak satıldığı belirtildi.

KADIN EKİBİ 'ELİBELİNDE' İŞBAŞINDA

Ülkenin önemli alışveriş zincirlerine de ürün vermeye başladıklarını, 'Elibelinde' adını verdikleri 9 kişilik kadın ekibiyle işyeri yürüttüklerini söyleyen Aslı Aksoy, "Yanlış anlaşılmasın erkeğe karşı değiliz ama bu bizim işimizin doğası gereği. Çünkü kuşkonmaz kadın emeği isteyen bir ürün. Sürekli eğilerek çalışıyoruz. Her bir ürünün bakımı çok hassasiyet gerektiriyor. Bunu da kadınlarla birlikte çok daha rahat sergileyebiliyoruz. Ekip uyumu çok önemli. Zaten biz burada her gün ailelerimizden çok birbirimizi görüyoruz. Bazen zaman yetişmediğinde burada gece yarısına kadar türkülerle şarkılarla pür neşe içinde çalışmaya devam ediyoruz. Çok güzel bir birliktelik yakaladık. Bu yüzden de kadın kadına devam edeceğiz gözüküyor. Bizim için geri dönüşler çok önemliydi. Öncelikle lezzet anlamında çok iyi not aldık. Üretim ve kalitemizle çok güzel geri dönüşler aldık. Dahası kuşkonmaz kendi özelinde çok faydalı bir ürün. Folik asit deposu. Hamilelerde, çocuk emziren bayanlarda çok önemli. İlaç olarak değil de doğal besin yoluyla bunu almak da ayrıca çok daha önemli. Diğer mineral ve vitaminler açısından da çok zengin, çok lifli bir sebze. Sindirime yardımcı, kalp dostu. Kanı temizliyor" dedi.

KUŞKONMAZ NASIL ÜRETİLİYOR?

Tohumdan elde edilen fideler tarlaya dikiliyor. İki yıllık titiz bir bakımın ardından üçüncü yıl azar azar ürün vermeye başlıyor. Tarladaki kökler 10-12 sene boyunca verimli bir şekilde ürün veriyor. Genellikle şubat ayı sonu mart başında bitkinin sürgünleri toprak yüzeyinden dışarı çıkmaya başlıyor.  Sürgünler 25 santim boyutuna geldiğinde toprağa yakın bir şekilde kesiliyor. Kesimde hassas davranmak gerekiyor çünkü topraktan çıkmak üzere olan bir sürgün küçük bir bıçak darbesiyle zarar görerek dik çıkması gerekirken eğiliyor ki bu da kalite kriterlerini ters yönde etkiliyor. Tarladan toplanan kuşkonmazlar toprağını atması için yarım saat soğuk suda tepelerini suya değdirmeden bekletiliyor. Serinleme sonunda boylarına göre ayrılıyor ve dipleri kesilerek 400 gramlık bağcıklar haline getiriliyor. Kuşkonmazın kilosu 30-35 liradan satılıyor.

Görüntü Dökümü

-----------------

Kuşkonmaz toplanması

Röp. Aslı Aksoy

Haber- Kamera: Cavit AKGÜN/ MUĞLA,

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni-3 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement