Dha Yurt Bülteni-4 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni-4

1)MOBİLYA ATÖLYESİ ALEVLERE TESLİM OLDUDENİZLİ'nin Sarayköy ilçesindeki bir mobilya atölyesinde çıkan yangın itfaiye ekipleri tarafından 2 saatte güçlükle söndürülürken, büyük oranda maddi hasar meydana geldi.

27.12.2017 10:47

1)MOBİLYA ATÖLYESİ ALEVLERE TESLİM OLDU

DENİZLİ'nin Sarayköy ilçesindeki bir  mobilya atölyesinde çıkan yangın itfaiye ekipleri tarafından 2 saatte güçlükle söndürülürken, büyük oranda maddi hasar meydana geldi. Sarayköy Sanayi Sitesi'ndeki bir mobilya üretim atölyesinde, dün (Salı) saat 22.00 sıralarında yangın çıktı. Çıkış nedeni henüz belirlenemeyen yangında, alevler kısa sürede tüm atölyeyi sardı. Dumanları farkeden çevredekiler, durumu itfaiyeye bildirdi. Yangına Denizli ve Sarayköy itfaiye ekiplerinin yanı sıra çevre ilçelerden takviye olarak gelen itfaiye grupları ile müdahale edildi. Atölyedeki tiner, vernik, boya gibi yanıcı maddelerin bulunamsı nedeniyle itfaiye ekipleri, alevlere müdahaleyi kontrollü bir şekilde yaptı. Alevler, 2 saatlik çaba sonucu güçlükle söndürülürken, atölyede büyük oranda maddi hasar meydana geldi. Polis, yangınla ilgili soruşturma başlattı.

Görüntü Dökümü

----------------------------:

-Dumanlardan görüntü

- İtfaiye ekiplerinden görüntüler

-Meraklı kalabalığın görüntübü

-Genel ve detay görüntülen

(Haber-Kamera: Hasan ASLAN/ SARAKÖY (Denizli),

=========================================================

2)YAYLA EVLERİNDE ERZAK ÇALAN TERÖRİSTLERE KARŞI TEDBİRLER ARTIRILDI

KARADENİZ kırsalında boş yayla evlerine girerek, evlerden çaldıkları erzak ve yaşam malzemesiyle kış üstlenmesi yapan PKK'lı teröristelre karşı güvenlik güçleri tedbirleri artırırken, vatandaşlarda yaylalara geri dönerek evlerindeki yiyecekleri taşıyor.

Karadeniz'de Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Tokat ve Ordu kırsalında PKK'lı teröristlerin kış üstlenmesini önlemek amacıyla güvenlik güçleri tarafından başlatılan arazi arama ve tarama faaliyetleri kış mevsiminde de devam ediyor. Giresun kırsalında güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmanın ardından kaçan 5-6 kişi oldukları tahmin edilen PKK'lı teröristlerin, dağlarda yiyecek bulamayıp aç kalınca yayla evlerine sığındığı tespit edildi. Yağlıdere İlçesi'ne bağlı Günlük Yaylası'nda onlarca evin kapısını kırarak yiyecek ve yaşam malzemesi çalan teröristlerden 2'si teslim olarak çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Bu teröristlerin verdiği ifadeler ve yer göstermesi doğrultusunda yayla evlerinden çalınan erzak ve yaşam malzemeleri de güvenlik güçlerinin operasyonlarıyla sığınaklarda ele geçirildi. Teröristlere ait çok sayıda silah ve mühimmatında bulunduğu operasyonlar Giresun kırsalında yoğun şekilde devam ederken, bölgede sıkışan geriye kalan 4 kişilik olduğu tahmin edilen grubun, Giresun üzerinden Ordu kırsalına geçmesi ihtimaline karşıda sınır bölgesinde yoğun güvenlik önlemi alındığı gözlendi. Ordu'nun 26 yaylası ve obalarında güvenlik tedbirleri artırılırken, yayla evleri de yakın takibe alındı. Yayla evlerini sürekli kontrol altında tutan güvenlik güçleri, bölgede arazi arama ve tarama faaliyetini de koordineli olarak sürdürüyor. Kaymakamlık ve güvenlik birimlerinin uyarısı üzerine Ordu'da yaylalara günübirlik geri dönen vatandaşlarda evlerindeki erzakları alarak yayla evlerinde erzak bırakmamaya önem gösteriyor.

YAYLALARA KONTROLE GİTTİLER

Giresun kırsalında PKK'lı teröristlerin yayla evlerini yağmaladığının duyulması üzerine Ordu'nun Mesudiye İlçesinde de vatandaşlar, karlı havaya rağmen Topçam yaylalarına giderek kontrolde bulundu. Güvenlik güçlerine destek veren vatandaşlardan Sinan Biçer, "Giresun'da yayla evlerinin teröristler tarafından soyulduğunu öğrendik. Bizde arkadaşlarımızla yaylalarımıza geri döndük erzak kalıp kalmadığını baktık. Yayla evlerini kontrol ettik herhangi bir hırsızlık olayı varmı diye. Devlet bize korucu silahı versin. Biz silahımız olsada olmasada her zaman güvenlik güçlerimizin yanındayız. Yaylalarımızı bu kış mevsiminde sürekli kontrol altında tutacağız. Köylü olarak bu konuda çok duyarlıyız ve teyakkuzdayız" dedi.

Görüntü Dökümü

--------------------

Yayladan operasyon görüntüsü (Arşiv)

Yaylalardan drone görüntüsü

-Sinan Biçer ile röportaj

-Karda, yayla evlerinde vatandaşların evleri kontrolü

(SÜRE: 7.45 Dk ) (BOYUT: 455 MB)

Haber: Nedim KOVAN/ORDU-DHA

========================================================

3)KAZADA ÖLEN GÖRME ENGELLİ, BEYAZ BASTONU 'GAYRİ NİZAMİ TUTMAKTAN' ASLİ KUSURLU SAYILDI

ANTALYA'da otomobiliyle çarptığı görme engelli çiftten Mehmet Kalkan'ın (39) ölümüne, Sevgi Kurt Kalkan'ın (49) yaralanmasına neden olan M.E.'nin yargılanmasına devam edildi. Ankara Trafik İhtisas Daire Başkanlığı tarafından mahkemeye sunulan raporda, Kalkan'ın beyaz bastonu sağ elinde gayri nizami biçimde taşımış olması 'asli kusur' sayıldı.

Kepez İlçesi Sütçüler Caddesi'nde 12 Nisan'da nisan ayında yolun karşısına geçmeye çalışan görme engelli çift Mehmet ve Sevgi Kurt Kalkan'a, M.E.'nin kullandığı 07 F 8889 plakalı otomobil çarptı. Mehmet Kalkan olay yerinde yaşamını yitirdi, Sevgi Kurt Kalkan hafif yaralandı. Mehmet Kalkan'ın cenazesi toprağa verildi, Sevgi Kurt Kalkan taburcu edildi. Sürücü M.E. ise tutuklandı.

DERNEK ÜYELERİ EYLEM YAPTI

Olayın ardından Altınokta Körler Derneği üyeleri, kazanın meydana geldiği caddeyi kısa süreli trafiğe kapatarak eylem yaptı. Görme engelliler, Mehmet Kalkan'ın ihmal yüzünden yaşamını yitirdiğini söyledi. Kazanın şokunu atlatamadığını belirten Sevgi Kurt Kalkan, başından darbe alan eşinin beyin kanaması sonucu öldüğünü söyledi.

Antalya 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde M.E. hakkında açılan davanın 4'üncü duruşması görüldü. Duruşmaya, daha önceki oturumda tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen M.E., avukatıyla katıldı. Kazadan yaralı kurtulan Sevgi Kurt Kalkan da avukatıyla duruşmada hazır bulundu.

ASLİ KUSURLU

Mahkemede, Ankara Trafik İhtisas Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan rapor okundu. Yayalar Mehmet Kalkan ve Sevgi Kurt Kalkan'ın bölünmüş yolun karşısına geçmek üzere kaldırımda yan yana yürüdükleri belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi:

"Kalkan çifti yol kenarına geldiğinde, sürücülerin onların görme engelli olduklarını fark ederek zamanında tedbir alması bakımından, beyaz bastonu soldaki yayanın sürücülerin görebileceği şekilde taşıması gerekirdi. Beyaz bastonu sol taraftaki yaya Sevgi Kurt Kalkan'ın taşıması gerekirken aksine hareketle sağ taraftaki yaya Mehmet Kalkan beyaz bastonu sağ elinde gayri nizami taşımıştır. Bu halleriyle sürücünün, yayaların görme engelli olduğunu anlaması engellenmiştir. Akabinde yan yana koşarak karşıya geçmek istedikleri sırada sollarında bölünmüş yol üzerinde fren intikal mesafesi içerisinde seyir halinde olan sürücü M.E. yönetimindeki otomobil, yayalara çarpmıştır. Olayda yayalar asli kusurludur."

RAPORA İTİRAZ ETTİ

Antalya'da bir dönem Altınokta Körler Derneği Başkanlığı da yapan Sevgi Kurt Kalkan'ın avukatı Hasan Puluç rapora itiraz etti. Ankara Trafik İhtisas Daire Başkanlığı'nın hazırladığı rapor ile kaza tespit tutanağı arasında çelişki bulunduğunu kaydeden Hasan Puluç, olay yerinde keşif yapılmasını ya da yeniden rapor alınmasını talep etti. Hasan Puluç, "Ben de katılanlar gibi görme engelliyim. Mahkemece kanaat oluşması için görme engellilerin kullanmış olduğu bastonu huzurunuza getirdim. Bastonun tutuş şekli ön tarafa gelecek şekilde olur. Önünüzde yaklaşık 1 metre mesafe kontrolü sağlar. Tutuş şekli itibariyle önünüzde yer alır ve yan taraftan gelen bir kişinin görmemesi mümkün değildir. Buna ilişkin ihtisas dairesi aksi yönde rapor tanzim etmiştir. Daha önce verilen raporla arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden rapor alınmasını talep ediyoruz" dedi.

Cumhuriyet savcısı ise yeniden rapor alınmasına gerek olmadığını söyledi. Sanık M.E. ise beraatını istedi. Mahkeme Başkanı Melih Can Kırova, olay yeri tespit tutanağı ile Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı'nın raporunda olayın geçtiği yere ilişkin yolun geliş ve gidiş istikametinin net bir şekilde ortaya konulmadığına dikkat çekerek, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

Görüntü Dökümü

--------------------  (17 Nisan'da geçildi)

Dernek üyelerinin toplu görüntüsü

Eşi kazada ölen kadının görüntüsü

RÖP 1: Sevgi Kurt Kalkan

Kazada ölen kişinin resmi

RÖP 2: Rahim Ezgi (Dernek Başkanı)

Kazanın olduğu caddeden görüntü

Dernek üyelerinin ayrılmalarından görüntü

89 MB///02.49

Haber: Bülent TATOĞULLARI-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,

=========================================================

4)DİRENDİĞİ ZABITALARA TAKMA DİŞİYLE TEPKİ GÖSTERDİ

GAZİANTEP'te tezgahlarının kaldırılmasına karar verilen pazarcılar ile zabıta görevlileri arasında tartışma çıktı. Pazarcılardan Abdullah Çetin, takma dişlerini çıkarıp "Ağzımda dişim bile yok" diyerek zabıtaya tepki gösterdi.

İncilikaya Mahallesi'ndeki tezgah açmayan isteyen ve ruhsatsız satış yaptıkları tespit edilen 100 kadar pazarcıya zabıta izin vermedi. Bunun üzerine zabıtalar ile pazarcılar arasında tartışma çıktı. Pazarcılardan Abdullah Çetin, takma dişlerini çıkarıp gösterirken, "Çocuğum benden 20 lira kontör parası istedi. 'Oğlum pazara gidelim eğer iş yaparsak sana kontör alırım' dedim. 20 yaşındaki bir delikanlının neden kalbini kırayım? Ağzımda dişlerim bile yok" diyerek zabıtaya tepki gösterdi.

Bir süre yaşanan gerginlik, pazarcıların tezgah açmadan evlerine dönmesiyle sona erdi.

Görüntü Dökümü

------------

Pazarcıların tezgahları toplaması

Esnaf zabıta tartışması

Abdullah Çetin'in konuşması

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mustafa KANLI-GAZİANTEP-DHA)

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 272 MB

=====================================================

5)BUHAR KAZANI FACİASINDA OĞLUNU DA KAYBEDEN PATRONA 15 YIL HAPİS İSTEMİ

BURSA'nın Gürsu ilçesinde 5 kişinin ölümü, 16 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan Gökkuşağı isimli iplik-boya fabrikasındaki patlamaya ilgili hazırlanan iddianame tamamlandı. Soruşturma sonunda kazada oğlu Yavuz Demir'i kaybeden fabrika sahibi 58 yaşındaki Şükrü Demir hakkında Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne, "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçlarından 2-15 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açıldı. Patlama sonrası Şükrü Demir ile tutuklanan ve daha sonra serbest bırakılan İş Güvenliği Uzmanı T.T. için kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Bursa'da geçtiğimiz 8 Kasım'da meydana gelen olayda,  Şükrü Demir'e ait Gökkuşağı adlı iplik-boya fabrikasındaki buhar kazanının patlaması sonucu çalışan işçilerden Sadık Hüceyce, Muhammed Baddih, Samer Hshoum, Yasir Saraç ile fabrika sahibi Demir'in 34 yaşındaki oğlu Yavuz Demir yaşamlarını yitirdi, 16 kişi çeşitli yerlerinden yaralandı. Patlamanın ardından gözaltına alınan Şükrü Demir, özel izin ile oğlunun cenaze törenine katıldıktan sonra cezaevine kondu. Nöbetçi mahkeme Şükrü Demir ile birlikte İş Güvenliği Uzmanı T.T.'yi de tutukladı.

Bursa Cumhuriyet Savcısı Hüsnü Gür'ün başlattığı soruşturma devam ederken çalışanlara imza karşılığı iş güvenliği eğitimi verdiğini belgeleyen T.T. tahliye edildi.

FABRİKA SAHİBİ ASLİ KUSURLU

Savcılık tarafından, patlamayı araştırmakla görevlendirilen iki makine mühendisi ve bir endüstri yüksek mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti  görevlendirildi.

Bilirkişi, uzun süren araştırma sonrası hazırladığı raporda,  basınç artışı, ani basınç düşüşü, korozyon oluşumu ve ısıtma yüzeyinde oluşacak kireç taşı oluşumu gibi etkenlerin, kazanların patlamasına neden olabileceğini belirtip, bu nedenle kazanların her 5 yılda bir kez, periyodik bakımlarının yapılması gerektiği hatırlatılarak, vananın geç açılmasıyla basıncın yükselmesi sonucu,  'yorgun kazan'ın patladığı görüşüne yer verildi.

Gerekli soruşturmayı tamamlanan Cumhuriyet Savcısı, iddianamede, olayın kasıt olmaksızın iş kazası sonucu yaşandığını belirtip, patlamada asli kusurlu olan Şükrü Demir hakkında, Ağır Ceza Mahkemesi'nde, "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan dava açılmasını, İş Güvenliği Uzmanı T.T. içinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini talep etti.

Cumhuriyet Savcısı'nın iddianamesinin kabul edilmesi sonucu hakkında  Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 2-15 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açılan Şükrü Demir"in yargılanmasına önümüzdeki  günlerde başlanacak.

Görüntü Dökümü

------------------------(ARŞİV)

Olayla ilgili 08.11.2017  ve 09.11.2017 tarihlerinde  geçilen görüntüler

Halil ÖZÇOBAN/BURSA -

====================================================

6)GELECEĞİN PİYANİSTLERİ DÜNYA 3'ÜNCÜSÜ OLDU

MERSİN Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencileri Tuana Keser (11) ile Sezgin Ege Kabaklı (12), Avusturya'nın başkenti Viyana'da düzenlenen Uluslararası Piyano Yarışması'nda, farklı ülkelerden gelen yarışmacıları geride bırakarak, dünya 3'üncüsü oldu.

Viyana'da, bu yıl ikincisi düzenlenen Uluslararası Piyano Yarışması'na Avusturya, Malta, Japonya, Rusya, Ukrayna, Çin, Litvanya, Azerbaycan ile Almanya'dan yarışmacılar katıldı. Yarışmada Türkiye'yi ise Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencileri Tuana Keser ve Sezin Ege Kabaklı temsil etti. Finale 55 kişinin kaldığı yarışmada, konservatuvarın öğretim görevlisi Ayan Kömür'ün 2 aylık kamp süresince hazırladığı Sezin Ege Kabaklı ve Tuana Keser, Piyano Solo Kategorisi'nde 3'üncülüğü paylaştı. Öğrenciler, düzenlenen ödül töreninin ardından Mersin'e döndü.

Uluslararası yarışmalara katılmak için hazırlıklarını sürdüren 6'ncı sınıf öğrencisi Tuana Keser, "Yarışma sonunda ben, kendi kategorimde 3'üncü oldum. Bu, benim için gayet iyi bir sonuç; çünkü bu, benim ilk yarışmamdı. Yarışmalara katılmaya devam edeceğim. Şöyle bir hedefim var. Daha iyi bir piyanist olmak istiyorum. Küçüklüğümden beri bu hedefle büyüdüm. Hatta gittiğim okullar zorlu olması nedeniyle piyanoda da zorlanıyordum. Annem, bırakmamı söylese de ben, piyanoyu bırakmadım. Sürekli olarak devam ettim; çünkü iyi bir piyanist olmayı hedefliyorum" diye konuştu.

Büyük heyecanla katıldığı yarışmadan aldığı sonucun kendisini çok mutlu ettiğini belirten 7'nci sınıf öğrencisi Sezin Ege Kabaklı ise "Uluslararası bu yarışmada 55 kişi vardı. Aldığım sonuç beni çok sevindirdi. İleride piyano alanında da kendimi geliştirmeyi ve bu tür etkinliklere, yarışmalara katılmayı düşünüyorum. İyi bir piyanist olma yolunda ilerleyeceğim" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

Tuana Keser ile Sezgin Ege Kabaklı, konservatuara gelirken

Tuana Keser ile Sezgin Ege Kabaklı, öğretmenleri ile yürürken

Öğretmenleri, Tuana Keser ile Sezgin Ege Kabaklı ile konuşurken

Tuana Keser, piyano çalarken

Keser'in genel ve detay görüntü

Tuana Keser ile röp

Sezgin Ege Kabaklı ile piyano çalarken

Kabaklı'dan genel ve detay

Konservatuardan görüntü

Tuana Keser ile Sezgin Ege Kabaklı, konservatuardan çıkarken

Tuana Keser'in yarışmadan görüntüsü

Sezgin Ege Kabaklı'nın yarışmadan görüntüsü

(BOYUT: 262 MB) (SÜRE: 04,16 DK)

(Haber-Kamera: Mustafa ERCAN/MERSİN,

============================================================

(ÖZEL)

7)77 YAŞINDAKİ ZİLFİ NİNE, 33 YILDIR KAYIP OĞLUNU BEKLİYOR

SİVAS'ta 1984 yılında gittiği avdan geri dönmeyen Kemal Çakır'ın annesi Zilfi Çakır(77), 33 yıldır oğlunu bekliyor. Anne Çakır oğlu kaybolduktan sonra çıkarılan gaiplik kararına rağmen bir gün ona kavuşacağı hayalinden vazgeçmiyor.

Hacı Osman-Zilfi Çakır çiftinin 4 çocuğundan biri olan Kemal Çakır 1984 yılında 24 yaşındayken arkadaşları ile Hafik ilçesine ördek avına gitti. Avlanma sonrası buluşma yerine dönmeyen Çakır'ın arkadaşları eve gittiğini, düşünerek Sivas'a döndü. Daha sonra kaybolduğu anlaşılan Çakır için av bölgesinde arama çalışması yapıldı. Yapılan aramalarda bir sonuç alınamadı. Av bölgesinde bulunan Kızılırmak'a düşme ihtimali üzerinde dalgıç ekiplerine arama yaptırıldı. Ancak 4 gün süren arama çalışmalarına rağmen Kemal Çakır'ın izine rastlanmadı. Kaybolduktan sonraki yıllarda İzmir, Balıkesir, Bursa ve İstanbul'da görüldüğü yönünde aileye ihbarlar geldi. En son ise Almanya Manheim'da yaşadığına dair duyumlar olduğu iddia edildi. Kemal Çakır için bu yıl şubat ayında gaiplik kararı çıkarıldı. Yıllarca oğlunu arayan ve aldığı her ihbarı değerlendirerek şehir şehir dolaşan Hacı Osman Çakır, 2015 yılında vefat etti. Ailesine, oğlunu aramaya devam etmeleri vasiyetinde bulundu.

'SABAHA KADAR BEKLİYORUM, KEMAL'İM GELSİN'

Kemal Çakır'ın ortadan kaybolması en çok annesi Zilfi Çakır'ı etkiledi. Anne Çakır, 33 yıldır kayıp oğlunun fotoğrafına bakarak pencere önünde bekliyor. Her kapı çaldığında, 'Kemal'im geldi' diyerek heyecanlanıyor. Oğlunun yaşadığına emin olduğunu söyleyen Zilfi nine ölmeden son kez oğlunu görmenin hayalini kuruyor. Oğluna seslenen Zilfi nine, "Neredeysen gel Kemal'im. Gece-gündüz belki Kemal'im gelir diye uykum gelmiyor, uyuyamıyorum. Uyku uyumayıp sabaha kadar Allah'a yalvarıyorum. Yavrum ne olur çık gel. Ne yaptık sana yavrum. Nereye gittin yavrum sen. Ava gidiyorum diye gittin gelmedin. Sabaha kadar bekliyorum ki Kemal'im gelsin. Artık benim vaktim yok yavrum. Gel Kemal'im, tatlı Kemal'im, iyi Kemal'im seni verene kurban olurum. Çık gel" diyerek gözyaşlarına boğuldu.

'ANNEM YILLARDIR YOLUNU BEKLİYOR'

Kemal Çakır'ın kardeşi Aysel Yorulmaz ise annesinin ölmeden son isteğinin onu görmek olduğunu belirterek şöyle dedi:

"Ağabeyim kaybolduktan sonra kendisine dair bir çok haber aldık. Babam vefat edene kadar ağabeyimi çok aradı. Hayatta olduğunu düşünüyoruz. Ama biz kendisine ulaşamıyoruz. En son Almanya'dan haberler gelmişti. Oradan çok haber geldi ama kendisine bir türlü ulaşma imkanımız olmadı. Neden ve nasıl gittiğini bilmiyoruz. Sadece kendinden bir haber bekliyoruz. Babam 'Kemalim' diye diye vefat etti. Annem yıllardır 'Kemal'im' diye diye yolunu bekliyor. Son deminde annem Kemal ağabeyimi görsün diye uğraşıyoruz. Eğer birazcık vicdanı varsa, bir yerlerden izliyorsa ona ihtiyacımız var. Allah rızası için, annem için ne olur bir yerlerden bir haber, bir resim gönder. Allah gecinden versin, bir gün annem de olmayacak. Onu en çok camların önünde bekleyen annem oldu. Annem Kemal ağabeyimi hiç unutmadı. Hep bir umudumuz vardı. Annem 'Toprakta olmasında, yeryüzünde olsun' diyordu. Camların önünde her gün elinde tespihiyle, namazını kılan, duasını eden gözü yaşlı bir anne. Ölene kadar da bekleyecek. İnşallah bir yerlerden çıkacak. İnşallah kendi gelecek. En büyük beklentimiz bu."

'UMUDUMUZU KESMEDİK'

Ağabeyi kaybolduktan sonra yaşadığına dair kendilerine bir çok telefon geldiğini iddia eden Yorulmaz şöyle konuştu:

"Almanya'dan bir kadın bize ulaşmıştı. Kadın bize 'Ben Kemal'le sığınma evinde tanıştık. Evliyiz ve çocuğumuz var. Gelin size ulaştırayım oğlunuzu, görüşelim' dedi. Bu süreçte babam vardı, o ilgileniyordu. Kardeşim Almanya'ya gitti ama sonuç alamadı. Kadın telefonlarını kapattı. Bir daha o kadına ulaşamadık. En çok haber aldığımız yerler İzmir ve Almanya. Bize bir ışık yaksa, biz ailesi olarak peşindeyiz. Hiç aramadığımız yıl olmadı. Hep onun peşinde ve hala da onun arkasındayız. Sebebini bilmediğimiz bir gidişti. Biz hiç umudumuzu kesmedik. Sağ olduğunu biliyoruz. Ondan tek isteğimiz, sadece gelsin annemi görsün. Gelsin görsün ve yine gitsin. Babam göremeden vefat etti. Annem bir kere görsün. Biz de görelim, çok özledik."

Görüntü Dökümü:

--------------------

-Ailenin evinden görüntüler

-Zilfi ninenin kayıp oğlunun fotoğrafına bakması

-Konuşmaları

-Kızının konuşması

-Kemal Çakır'ın fotoğrafları

-Detaylar

Haber-Kamera:  Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS,

(450 mb)

=======================================================

Kaynak: DHA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement