Dha yurt bülteni - 4 - Son Dakika
Güncel

Dha yurt bülteni - 4

Dha yurt bülteni - 4

Tarihi kaleye zarar vermenin bedeli en fazla 100 bin liraAlanya Kalesi'nde tarihi M.Ö. 1'inci yüzyıla dayanan surların üzerinde izinsiz yaptırdığı korkuluk, pencere, seramik ve betonarme yapılar nedeniyle yıkıma neden olan Avusturyalı Walter Godina'nın, surları altından delerek atık sularını...

28.09.2019 10:33
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Tarihi kaleye zarar vermenin bedeli en fazla 100 bin lira

Alanya Kalesi'nde tarihi M.Ö. 1'inci yüzyıla dayanan surların üzerinde izinsiz yaptırdığı korkuluk, pencere, seramik ve betonarme yapılar nedeniyle yıkıma neden olan Avusturyalı Walter Godina'nın, surları altından delerek atık sularını da boşalttığı ortaya çıktı. Godina'nın, pencereyi ise tarihi taş duvar görünümlü kaplamayla gizlemeye çalıştığı belirlendi. Hukukçular, Godina'nın 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar para cezasıyla yargılanacağını belirterek, "En üst sınırdan ceza alırsa 100 bin TL ödemeye mahkum olacak" dedi.
Antalya'nın Alanya ilçesinde Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan ve yılda 2 milyona yakın ziyaretçi ağırlayan Alanya Kalesi'nin Ehmedek bölgesinde Avusturyalı Walter Godina'ya ait evin duvarlarıyla bitişik surların yıkılmasıyla ilgili yapılan incelemelerde, yeni skandallar ortaya çıktı.
Alanya Kalesi Kazı Başkanı, Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Eravşar, Alanya surlarının, Türkiye'nin belki de en önemli Ortaçağ surları olduğuna dikkati çekerek, "Bu surları özel kılan pek çok yönü var. Bunlardan bir tanesi Helenistik döneme ait alt katmanı olması ve onun üzerine Roma, Bizans, Selçuklu sürekli geliştirilerek kullanılmış olması" dedi.
ACİL ONARIM GEREKEN SURLAR VAR
Surların bazı onarımlar da yapılarak günümüze kadar geldiğini, birçok yerin acil onarıma ihtiyacı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Eravşar, surların restorasyon projelerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlandığını, Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylandığını kaydetti. Surların halkla iç içe olduğunu anlatan Prof. Dr. Osman Eravşar, "Birçok yerinde hem turist hem halk bu surların ya üzerinde ya çevresinde yaşıyor. Dolayısıyla burada meydana gelebilecek herhangi bir tehlike, halkın yaşamı ve insanların hayatını da tehlikeye atacaktır. Bunun için acil olan bölümlerin onarılması gerekiyor" diye konuştu.
SURLAR İÇİN MÜLKİYETİNDEN GEÇİŞE İZİN VERMEMİŞ
Geçen nisan ayında yıkılan surların üzerinde yabancı bir kişiye ait ev bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Eravşar, bu evin 1990'lı yıllarda satın alınıp onarıldığını belirterek, "Ancak evin arka tarafında surlar yer alıyor ve surların mülkiyeti de kamuda. Kamunun mülkiyetindeki surlara geçebilmek için de bu yabancı kişinin mülkünden geçmek gerekiyor. Kendisi bugüne kadar izin vermedi. Dolayısıyla inceleme yapılamadı, girilemedi, bakılamadı. En son bu surlar yıkıldıktan sonra avukat aracılığıyla girilip inceleme yapıldı. Bu esnada da birtakım olumsuz durumlar fark edildi" dedi.
YASAL SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Prof. Dr. Eravşar, surlardaki burçlara izinsiz müdahaleler, proje dışı uygulamalar olduğunu, surların üzerinde ve çevresinde seramik kaplamalar ve betonlamalar yapıldığını, bunun da surun çevresindeki dengeyi bozduğunun anlaşıldığını açıkladı. Surlar yıkıldıktan ve tespit yapıldıktan sonra konunun Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na iletildiğini ve yasal soruşturma açıldığını belirten Prof. Dr. Eravşar, "2863 sayılı kanun bu konuda çok açık, kültür varlıklarının tahribine neden olanlar hakkında yasal cezai işlemler öngörülür diyor" dedi.
PENCEREYE TAŞ KAPLAMA GÖRSELİ
Prof. Dr. Eravşar, "Surların üzerinde 'dendan' diye tabir ettiğimiz kısma beton korkuluklar yerleştirilmiş. Ayrıca tam o korkulukların altında pencere açılmış. Dışarıdan belli olmasın diye pencerenin ön yüzüne, kepenklerine taş görünümünde kaplama yapılmış" diye konuştu.
SURUN ALTINDA DELİKLER AÇMIŞ
Herhangi bir yabancının kendi ülkesinde tarihi esere böyle bir müdahalede bulunamayacağını ifade eden Prof. Dr. Eravşar, "Bulunsun bakalım ne yapıyorlar acaba? Başka neler yapılmış, belirli yerlerde surlara delik açmış, evindeki su giderini surun altından delerek dışarı akıtıyor. Dolayısıyla bunlar tamamıyla surlara zarar verecek boyuta gelmiş. Özellikle M.Ö. 1'inci yüzyıla tarihlenen bu surlar 2 bin yıldır sapasağlam. Yapılan yanlış bir müdahale, o evin orada müdahalede bulunması bu surun yıkımına sebebiyet verdi" dedi.
DEVAMINDAKİ 20 METRELİK SURLAR DA TEHLİKEDE
Yıkılan surların köşe yaptığı Ehmedek kısmındaki sur duvarının 20 metrelik kuzey kısmının da öne yatık vaziyette olduğuna işaret eden Prof. Dr. Eravşar, buraya da acilen müdahale yapılması gerektiğini söyledi. Bu duvarın da yine habere konu olan kişinin mülkiyetinin bitişiğinde yer aldığını belirten Prof. Dr. Eravşar, "Biz bunlara müdahale etmezsek göz göre göre yıkılmasına izin veriyoruz anlamı çıkacak. Onun için bu değerler bizim değerlerimiz, bunlara sahip çıkmamız gerekiyor ve bunun için de müdahale etmemiz gerekiyor, her kimin mülkiyetinde olursa olsun" dedi.
'KAYBETTİĞİMİZ DEĞERİ YERİNE KOYMAK ÇOK ZOR'
Burada kültür varlığının tahrip edildiğini, geri dönüşü zor bir tahribatın sözkonusu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Eravşar, "Evet restore edilecek. Allah'tan projesi var elimizde. Onları zamanında yaptırdı Bakanlık. Fakat bu olmasaydı daha iyi olacaktı. Yani orada yapılan usulsüz uygulamalar, yanlış ve izinsiz müdahaleler sonucunda surlar tahrip edildi. Şimdi yasal süreç sonucunda bu kişiye belki bir ceza verilecek. Artık onu adli makamlar değerlendirecek ama kaybettiğimiz bu değeri tekrardan eskisi gibi yerine koymak çok zor. Konulsa bile birtakım sıkıntılar sonradan ortaya çıkıyor" diye konuştu.
BÖLGEDE BAŞKA SURLARA DA İZİNSİZ MÜDAHALE VAR
Bu değerler kaybedilmeden gereken önlemlerin alınması gerektiğine değinen Prof. Dr. Eravşar, Alanya'nın bu anlamda hem şanslı hem şanssız olduğunu söyledi. Prof. Dr. Eravşar, "Surlar bazı yerlerde kamu dışı kullanımlara sahne olmuş. Örneğin işgaller var birçok yerde ve bu işgallerden kaynaklı yine surların üzerinde tahribatlar, müdahaleler var. Bunlarla ilgili de Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ve Alanya Müze Müdürlüğü yasal işlemler açtı ve açmaya devam ediyor" dedi.
HAPİS VE PARA CEZASI İLE TAZMİNAT
Avukat Cengizhan Gököz ise Avusturyalı Walter Godina'nın 2 bin yıllık surların yıkımına neden olan izinsiz müdahaleleri nedeniyle Alanya Müze Müdürlüğü tarafından savcılığa yapılan suç duyurusuyla ilgili değerlendirmede bulundu. Kültür ve sanat eserlerini düzenleyen 2863 sayılı kanunun 65'inci maddesinde cezai hükümlerin düzenlendiğini belirten Avukat Cengizhan Gököz, kültür ve sanat eserleri, tarihi ve Sit alanlarına bu şekilde müdahale edenler, kaçak olarak bu eserleri değiştiren, yıkan, önünü kapatan, olumsuz davranışta bulunanlarla ilgili 5 bin güne kadar adli para cezası ve 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası hükmolunduğunu söyledi.
Daha önce bu tür durumlarda ağır ceza mahkemesinde yargılama yapılırken, şimdi asliye ceza mahkemesinin baktığını belirten Gököz, "Burada zaten durum tespit edilmiş, mahkemece de bilirkişi tarafından eserin kültür eseri olması ve yapılan müdahaleler tespit edilecek. Bunlar tespit edildikten sonra bu kişiye işlem önemine göre, yaptığı tahribatın önemine göre 2 yıl alt sınır olmak üzere ceza verilmesi gerekiyor" dedi.
Ayrıca özel mülk nedeniyle bu esere ulaşılmasını engellediği için onun da ortadan kaldırılması gerektiğini belirten Gököz, "Yani o kişinin yaptığı tahribat ve yarattığı durum ortadan kaldırılacak. Tazminatı doğuracaktır, normal bir binanın tamiri gibi olamaz, burası çok özel bir çalışmayı gerektirdiğinden bedelini de tazmin etmek yükümlülüğünde, devlete ödeyecek. Bu tür durumlarda adli kontrol uygulanabilir, bir nevi yurtdışı yasağı ve bence uygulanması gerekir. Kişi yabancı olduğunda ya teminat yatıracak veya yurtdışına çıkışıyla ilgili karar verilecek" diye konuştu.
TARİHİ KALEYE ZARAR VERMENİN BEDELİ 100 BİN LİRA
Hukukçular, 2015 yılında Roma'da Türk öğrenci A.M'nin tarihi bir sütuna parayla adını yazdığı için 200 Euro ceza aldığını, bir gün gözaltında tutulduğunu, ayrıca Roma Belediyesi'nin de öğrenciye 2 bin Euro ceza kestiğini hatırlatarak, "Türkiye'de adli suçlarda para cezası günlük 20 TL'dir. Tarihi kaleye zarar veren kişi en üst sınırdan ceza alırsa toplam 100 bin TL ceza ödeyecek. Yani tarihi kaleye zarar vermenin bedeli 100 bin TL olacak" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Alanya kalesinden görüntü
Yıkılan surlardan görüntü
Kalenin DRONE görüntüsü
Tahrip olan surların görüntüsü
Pencerenin görüntüsü
Yıkılan alandan görüntü
DHA Muhabiri Engin ANAK ANONS
RÖP 1: Prof. Dr. Osman Eravşar
RÖP 2: Av. Cengizhan Gököz
Detaylar
1.21 GB -- 11.13// HD

Haber: Mehmet ÇINAR-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN- Emrah GÜL-Engin ANAK/ANTALYA,ALANYA,

=====================

Tarihe meraklı gelişim bozukluğu olan öğrenciye öğretmenden jest

MUŞ'ta gelişim bozukluğu olan Bilal Kaymak'a (12) Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, tarih kitapları gönderdi. Başkan Uğur Ünal'ın bir de mektup gönderdiği tarih meraklısı Bilal Kaymak, "Tarih, siyaset ve bilime çok ilgim var. Devlet Arşivleri Başkanlığından gelen kitapları tek tek okuyacağım" dedi.
Hasköy İlçesine bağlı Koç Köyü'nde yaşayan Dilek-Rahmi Kaymak çiftinin gelişim bozukluğu hastası olan çocukları Bilal Kaymak, eğitimi ve okumayı çok seviyor. İlçe merkezine 35 kilometre uzaklıktaki köyünden taşımalı sistemle İmam Hatip Ortaokulu 8'inci sınıfında okuyan Bilal Kaymak'ın tarihe olan merakı sınıf öğretmeni Sümeyye Halime Gül'ün dikkatini çekti. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı ile iletişime geçen Gül, öğrencisi için kurum yayınlarından oluşan kitap gönderilmesini istedi. Öğretmen Sümeyye Halime Gül'ün talebini olumlu karşılayan Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, kitaplarla birlikte bir de mektup gönderdi. Öğretmen Gül, kitapları sınıftaki öğrencisine teslim etti.
Tarih kitaplarını görünce büyük sevinç yaşayan Bilal Kaymak, Prof. Dr. Uğur Gül'ün mektubunu okudu. Tarih, siyaset ve bilime merak duyduğunu söyleyen Bilal Kaymak, "Tarih, siyaset ve bilime çok ilgim var. Ben de bu konuyu öğretmenlerim ile paylaştım. Öğretmenim benim ilgimi gördü. Bunun üzerine Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı ile iletişime geçti. Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, konuyla ilgili bana kitap ve mektup gönderdi. Bana gönderilen bütün kitapları tek tek okuyacağım" dedi.
Sınıf öğretmeni Sümeyye Halime Gül ise "Bilal, inanılmaz araştırmayı, öğrenmeyi seven bu anlamda soruların peşini bırakmayan bir öğrenci. Dolayısıyla da bu ilgisini 'nasıl yapabilir, nasıl kaybetmeden düzenleyebiliriz' diye düşündük. Devlet Arşivleriyle iletişime geçtik. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri, seçkilerinden oluşan inanılmaz güzel kitaplar gönderdiler. Ama bizi onurlandıran, bu anlamda heyecanlandıran bir de başka bir hediye vardı. O da Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Uğur Ünal'ın gönderdiği mektup oldu. İçerdiği her kelime ile her satır ile Bilal'e yazılan bir mektup olmasına karşın, aslında bütün Türkiye'yi ilgilendiren çok güzel satırlara yer verilmişti bu mektupta. Dolayısıyla bir anlamda bunun gerçekten onurunu, gururunu yaşadık" diye konuştu.
Bilal'in sınıf arkadaşı İslam Toktaş da, "Bilal bilime çok büyük bir ilgi gösteriyor. Araştırmacı bir özelliği var. Bunun gören Sümeyye hocamız da Devlet Arşivleri Başkanlığı ile iletişime geçti. Oradan kitaplar gönderdiler. Bilal arkadaşım ile biz arkadaşlar birlikte bu kitaplardan faydalanacağız" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------
-Kitapların yer aldığı kolilerden detay
-Bilal Kaymak ve gönderilen kitaplar ile mektuptan detaylar
-Kitapların kolilerden çıkarılmasından detaylar
-Gönderilen kitaplardan detaylar
-Öğrenci Bilal Kaymak Röp.
-Öğretmen Sümeyye Halime Gül Röp.
-Kaymak'ın sınıf arkadaşı İslam Toktaş Röp.
-Bilal Kaymak'ın gönderilen mektubu okumasından detaylar
-Bilal Kaymak'ın sınıfında ders işleyişinden detaylar

Haber ve Kamera: Muhammed Sami MARAL/MUŞ,

===================

Minibüsün çarptığı çocuk yaralandı

Gaziantep'in İslahiye ilçesinde yolun karşısına geçmeye çalışan D.Y.(7), minibüsün çarpması ile yaralandı.
Kaza, gece saatlerinde Hatay Bulvarı'nda meydana geldi. Yolun karşısına geçmeye çalışan D.Y.'ye ilçe merkezi yönünde ilerleyen Sait Ş. yönetimindeki 27 ACC 522 plakalı minibüs çarptı. Çarpmanın etkisiyle yola savrularak yaralanan küçük çocuk, ihbar üzerine gelen ambulansla İslahiye Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Acil serviste ilk müdahalesi yapılan küçük çocuk hayati tehlikesi olduğu gerekçesi ile Gaziantep'teki özel bir hastaneye sevk edildi.
Minibüs sürücüsü Sait Ş. ise ifadesi alınmak üzere emniyete götürüldü.

Görüntü Dökümü
-----------
-Hatay Bulvarı
-Kazaya karışan minibüs
-Polisin olay yerinde çalışması
-Hastane önü
-Ambulans hareketliliği
-Genel ve detay görüntüler

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 113 MB

Haber- Kamera:  Kadir ÇELİK - GAZİANTEP-

====================

Gazipaşa'da turfanda çekirdeksiz nar hasadı

ANTALYA'nın Gazipaşa ilçesinde çekirdeksiz nar hasadı başladı. İlçede turfanda çekirdeksiz nar hasadı yapan üretici Serdar Kaya, narın kilosunun 7-8 liraya alıcı bulduğunu, İngiltere'den bir firmanın kendilerinden 24 ton ürün istediğini söyledi.
Gazipaşa'da 400-600 rakımdaki Çakmak, Çörüş, Yeşilyurt, Çile, Doğanca ve Esenpınar mahallelerinde toplam 2500 dekar alanda nar üretimi yapılıyor. Bu bahçelerin 1500 dekarlık kısmında çekirdeksiz nar üretiliyor. Geçen yıl 5 bin ton rekolte elde edilen bölgede bu yıl hava şartlarının uygun olması dolayısıyla rekoltenin 6 bin tona çıkması bekleniyor.
'İNGİLTERE'DEN 24 TON NAR TALEBİ VAR'
Bahçesinde yılın ilk turfanda çekirdeksiz nar hasadını 300 kiloyla yapan Serdar Kaya (24), "Bu yıl turfanda ilk hasadımızı yaptık ve yaklaşık 300 kilo çekirdeksiz nar topladık. Bahçede 7-8 liraya satılıyor. İngiltere'den bir firmanın 24 ton nar talebi var ve kilosu 40 liradan gidecek. Nar hasadı Ekim 15-20'si gibi bölgede yoğun olarak başlıyor. Biz de bu tarihi bekleyip göndermeyi düşünüyoruz, bir sıkıntı çıkmazsa" dedi.
'ÇEKİRDEK VAR AMA HİSSEDİLMİYOR'
Kendilerinden nar talep eden İngiliz firmanın narın çekirdeksiz olduğuna inanmadığını aktaran Serdar Kaya, "Bir sıkıntı yaşamazsak, gönderebilirsek çekirdeksiz olduğunu ve Türkiye'de olduğunu kanıtlayacağız. Aslında çekirdeksiz diye bir şey yok ama çekirdeksiz narın özelliği çekirdeği çok yumuşak olduğu için yenirken hissedilmiyor. Her yıl belediye nar festivali yapıyor. Bizler de her yıl en iyi narda dereceye giriyoruz. Bu yıl da narımızla en iyi nar derecesine girerek mahallemizi tanıtmaya devam edeceğiz" diye konuştu. Oğluna nar hasadında yardım eden Fatma Kaya da, çekirdeksiz nardan iyi gelir elde ettiklerini söyledi. Hasatta Serdar Kaya'ya yardıma gelen arkadaşı Mustafa Mustafaoğulları ise, "Bölgemizde imece usulü yardımlaşma ön planda. Arkadaşıma çekirdeksiz nar hasadı hayırlı olsun" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Nar bahçesi genel ve detay görüntüler
Ağaçtaki narlardan detay
Nar hasadından görüntüler
Toplanan ürünlerin kasaya konulması
Serdar Kaya'nın narın nasıl kesilmesi gerektiğini anlatması
Anne Fatma Kaya ve nardan detay
RÖP 1: Mustafa Mustafaoğulları
Bahçeden detay
RÖP 2: Serdar Kaya
Nardan detay
RÖP 3: Fatma Kaya
Bahçeden detay
GÖRÜNTÜ DURUMU: Link geçildi
HABER- KAMERA: Yücel BULUT/GAZİPAŞA (Antalya),

=====================

800 yıllık köydeki 'Sal' taşından yapılan evler hayranlık uyandırıyor

SİVAS'ın Divriği ilçesinde 800 yıllık tarihi ile bilinen Çiğdemli köyünde bulunan 'sal' taşı ile yapılan evler hayranlık uyandırıyor.
Divriği ilçe merkezine 20 kilometre uzaklıkta bulunan eski adı 'Tuğut' olan Çiğdemli köyü, bir dönem ErzincanMalatya'ya bağlayan eski yol üzerinde yer alıyor. Köyün dar ve eğimli araziye yerleşmiş dik sokakları taştan döşenmiş ve yapıların eteklerinde taştan kaldırımlar bulunuyor. Yaklaşık 800 yıllık tarihi ile Türklerin civardaki en eski yerleşim yerlerinden biri olarak bilinen köyde bulunan evler, görenleri kendisine hayran bırakıyor. Yüzyıllar önce taş ocaklarından toplanarak köye getirilen yöreye özgü 'Sal' taşı ile yapılan evler dikkat çekiyor. Bir çok eski binanın bulunduğu köydeki evler yöreye özgü "kırlangıç kanadı" örgü sistemi ile yapılıyor. Evlerde taş ve ahşabın birlikte kullanılmasıyla oluşan etkileyici cephe düzeni, evlerin tasarım çeşitliliğiyle birlikte bütünleşen bir mimari denge oluşturuyor.

'EN YENİ EV YAKLAŞIK 300 YILLIK'
Çiğdemli'de yaşayan Mustafa Arslan (59), mimari düzenin diğer köylerde olmadığını ileri sürerek, "Bu tarihi evlerin yapımında kullanılan taşlara 'Sal' taşı diyoruz. Ben kendimi bildiğimden bu yana evler bu şekildedir. Şimdi çoğu yıkıldı ve harabe oldu. Buraya ziyarete gelenler gezip, fotoğraf çekip gidiyorlar. Taşlar bir zaman köyün etrafında bulunan ocaklardan toplanarak köye getirilmiş. O dönemde taşları insan gücü ile getirmişler. Köyde insan çokmuş. İnsanlar dizilerek elden ele getirmişler. Bir kısmını ise öküz arabası ile getirmişler. Köyümüzün daha güzel ve bakımlı olmasını isteriz. Eskiden büyüklerimiz bu köye 'küçük İstanbul' diyorlardı. Ama şimdi köyde pek kimse kalmadı. Gidenlerin evlerinin çoğu yıkıldı. Kalan sağlam evlerde de insanlar oturuyor. Köyümüz 700 ile 800 yıllık bir köy. Bu evlerin bir çoğu eski. Yani, en yeni ev yaklaşık 300 yıllıktır. Erzincan depreminde burası da şiddetli sallanmış, ama sağlam olduğu için taş taşın üstüne düşmemiş" dedi.

'KIŞIN SICAK, YAZIN SERİN OLUYOR'
Köy sakinlerinden Saime Özyar (70) ise, "Köyümüz çok eski ama güzel bir köy. Kimse değerini bilmedi, herkes gitti. Evlerin birçoğu yıkıldı. Köylülerin çoğu gibi ben de yazın buraya geliyorum. Kış aylarında İstanbul'a gidiyorum. Burada ki eski evlerin birçoğu 'Sal' taşı ile yapılmış. Köyümüze gelen çok. 4-5 minibüs geliyorlar. Dolaşıp, çekim yapıp gidiyorlar" diye konuştu.
Güllü Arslan da (58) köyde tarihi özelliğin bozulmaması için tuğlayla bina yapımına izin verilmediğini belirterek " 6 yıl önce köyümüze tuğla ile ev yapmayı planlıyorduk. Ancak izin vermediler. Biz de sal taşı getirerek evimizi yaptık. Evlerimiz sal taşından yapıldığı için kışın sıcak, yazın serin oluyor. Eskiden köyümüzde 80-90 hane vardı. Şimdi ise sadece yaklaşık 30 hanemiz var" dedi.

Görüntü Dökümü:
-Köyün drone görüntüleri
-Köydeki eski evlerin görüntüleri
-Sal taşı ile yapılan duvarlar
-Köylülerin konuşmaları
-Detaylar

(713 mb)

Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI-Rahmi MEYVECİ/DİVRİĞİ(Sivas),

=========================

Yöresel peynirler Kars'ta buluştu

TÜRKİYE'nin dört bir yanından katılımın olduğu 'Yöresel Peynirler Kars Buluşması' renkli görüntülere sahne oldu. Davullu- zurnalı, halaylı festivale katılanlar hem ülkenin peynirlerinden tattılar hem de satın alma imkanı buldular.
Kars Valiliği öncülüğünde Serhat Kalkınma Ajansı ve Ticaret ve Sanayi Odasınca ortaklaşa düzenlenen 'Yöresel Peynirler Kars Buluşması' renkli görüntüler eşliğinde başladı. Ülkemizde yöresel peynir üretimi yapan, ürettiği peyniri başka yöredekilere tattırma imkanı bulamayan üreticileri bir araya getirerek, tanıtma imkanı sağlanması, yöresel peynir konusunda farkındalık yaratılması yapılan etkinlik ilgi çekti. Serhat Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Oktay Güven, bu tür festivallerin ülke genelindeki tüm peynir çeşitlerinin tanıtılmasına ve markalaşmasına katkı sunacağını söyledi.
Vali Türker Öksüz tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleri ile Kars'ın turizm değerlerini vurguladı. Kars'ın bir milyon büyükbaş-küçükbaş ile birlikte kaz ve arılı kovan varlığıyla ülkede önemli bir yer edindiğini belirten Vali Öksüz, "Kars'ta 550 bin ton süt üretimi yapılıyor. Bunun 200 bin tonu peynir yapımında kullanılıyor. Yıllık 12 bin ton üretimi yapılan ve 2016 yılında coğrafi işaret alan Kars kaşar peyniri Kars ve ülkemiz için bir marka oldu. Yöresel üreticilerinin en büyük sorunu mevcut değerlerini ekonomik açıdan katma değere dönüştürememiş olması. Coğrafi işaretleme, kurumsallaşma ve markalaşma konusunda tüm üreticilerin yanındayız. Valilik tarafından yöresel peynir üretiminin tarihçesi, üretim şekilleri ile değerlerimizi gelecek nesillere aktarmak, aynı zamanda Kars'ı ziyaret eden yerli ve yabancı misafirlere bu değerleri tanıtmak amacıyla önümüzdeki yıl İnteraktif Peynir Müzesi'ni hayata geçirmeyi planlıyoruz" dedi.
Konuşmaların ardından halk oyunları gösterisi, aşıklar dinletisinin ardından yöresel peynir stantları gezildi. Vatandaşlar bu tür festivallerin yapılmasıyla ülkemizin tüm peynirlerini görme ve tatma imkanı bulduklarını söylerken, peynir üreticileri de hem Kars'ın yöresel peynirlerini tanıtma hem de süt ürünlerinin ülke genelinde kaynaşmasına katkı sunduğunu belirttiler.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-----------
Stantlar ve peynirler
Röpler
SERKA Genel Sekreteri Oktay Güven'in konuşması
Vali Türker Öksüz'ün konuşması
Halk oyunları gösterisi
Stantlardan detaylar
Genel ve detaylar

(771 MB - 6 DK 59 SN)

Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK/ KARS,

====================

Demre'de kum zambakları çiçek açtı

DÜNYADA ve Türkiye'de koruma altında ve nesli tükenmekte olan kum zambakları, Antalya'nın Demre ilçesindeki Sülüklü plajında çiçek açtı. Koruma altındaki kum zambakları bölge halkı ve turistlerin ilgi odağı haline geldi.
Dünyada nesli tükenmekte olan kum zambakları Türkiye'de, Antalya ve çevresinde yoğun olarak görülüyor. Sayıları gün gittikçe azalan kum zambaklarının yetiştiği noktalar arasında Demre'deki Sülüklü plajı da yer alıyor. Plajdaki bir alanda çiçek açan 50 kum zambağı yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline geldi. Pek çok kişi kum zambaklarının fotoğraflarını çekerken, bir grup öğrenci de öğretmenleri eşliğinde gelerek kum zambaklarının inceledi.
KOPARTANA AĞIR CEZA VAR
Soğanlı bir bitki olan ve kökleri çok derinde bulunan kum zambakları, geniş ve uzun şeritsi yaprakları, yaklaşık 40- 45 santim boyunda, beyaz çiçekli olarak yetişiyor. Kum zambaklarının çiçeklenme dönemi ağustos sonu ile ekim ayı arasında değişiyor. Soğanlarının yurt dışına çıkarılması yasak olan kum zambaklarını koparanlara 60 bin 163 lira cezai işlem uygulanırken, kum zambaklarına zarar veren kurumlara da 300 bin 856 lira ceza yazılıyor.
'KORUNMASINI İSTİYORUM'
İlçedeki bir özel okulda eğitim gören 6. sınıf öğrencisi Beren Benli, "Bugün öğretmenimizle kum zambağı çiçeğini tanıdık. Çok güzel çiçekler. Bunların korunmasını istiyorum" dedi.
'ÖNLEM ALIRSAK, GELECEK NESİLLERE AKTARIRIZ'
Fen bilgisi öğretmeni Nuray Arslan, "Bugün öğrencilerimizle endemik bir tür olan kum zambağı ile tanıştık. Nesli tükenmekte olan bir çiçektir. Günümüzde küçük bir ortamda devam ediyor hayatına. Bu küçücük alanda önlem alırsak, gelecek nesillere de kum zambağının güzel bir şekilde aktarırız" diye konuştu.
'GÖRÜN, DİKKATLİ SEVİN VE KORUYUN'
İngiltere'de yaşamını sürdüren Rus Sveta Switlina, "Bu çiçek dünyada kırmızı çizgide, nesli tükenmekte olan bir çiçek. Bu çiçeği görmek isteyen Türkiye'ye gelsin. Görün, dikkatli sevin ve koruyun" dedi.
'ARTIK NESLİ TÜKENİYOR VE ÇOK AZLAR'
Çiçekleri inceleyen Nazlı Arıcı da şöyle dedi:
"Hafta sonu ailece gezintiye çıkmıştık. Etrafta kum zambakları olduğunu gördük. Çok hoşumuza gitti. İndik arabadan, baktık. Nesli tükenmekte olan kum zambakları bunlar. Biz bunların koruma altına alınmasını istiyoruz. Artık nesli tükeniyor ve çok azlar. Koruma altına alınırsa Demre'miz için de güzel olur diye düşünüyorum."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Kum zambaklarını koklayan çocuklar
Zambaklardan genel ve yakın görüntüler
Zambakları inceleyen turistler ve vatandaşlar ile öğrenciler
Röportajlar

HABER- KAMERA: Ahmet ACAR/DEMRE (Antalya),


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha yurt bülteni - 4 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement