Selam Tevhid'de Kumpas" İddianamesi - Son Dakika
Güncel

Selam Tevhid'de Kumpas" İddianamesi

"Selam Tevhid'de kumpas" iddianamesinde, "İstanbul Terörle Mücadele Şube Teknik Büro Amiri şüpheli Muhammed Kaya, suç tarihlerinde Başbakan ve bakanlar ile MİT Müsteşarı ve çalışanlarına yönelik operasyon planlanarak, hükümetin görevini yapmasını engellemeye teşebbüs eyleminin gerçekleştirildiği, hükümet yetkilileri ve üst düzey bürokratların dinlenildiği ve görüşmelerinin iletişim tespit tutanağı haline getirildiği Terörle Mücadele Şubesi Teknik Büro Amirliğindeki tüm eylemlerden sorumludur" denildi.

28.10.2015 15:28
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

"Selam Tevhid'de kumpas" iddianamesinde,  "İstanbul Terörle Mücadele Şube Teknik Büro Amiri şüpheli Muhammed Kaya, suç tarihlerinde Başbakan ve bakanlar ile MİT Müsteşarı ve çalışanlarına yönelik operasyon planlanarak, hükümetin görevini yapmasını engellemeye teşebbüs eyleminin gerçekleştirildiği, hükümet yetkilileri ve üst düzey bürokratların dinlenildiği ve görüşmelerinin iletişim tespit tutanağı haline getirildiği Terörle Mücadele Şubesi Teknik Büro Amirliğindeki tüm eylemlerden sorumludur" denildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İrfan Fidan tarafından hazırlanan iddianamede, 17 Şubat 2012 ile 26 Aralık 2013 tarihleri arasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi Teknik Büro Amirliği'nde büro amiri olarak görev yapan şüphelilerden Muhammed Kaya'nın görev yaptığı dönem içinde, bu büroda, Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile bakanların, danışman ve başdanışmanlarının, MİT Müsteşarı ve üst düzey bürokratların, sözde "Kudüs Ordusu Terör Örgütü" kapsamında, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güvenliği veya ulusal ve uluslararası yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken" görüşmelerinin dinlenildiği, kaydedildiği ve bir kısmının iletişim tespit tutanağı haline getirilerek terörle ilişkilendirildiği belirtildi.

Şüpheli Kaya'nın, gerçekleşen tüm eylemlerden sorumlu olduğu aktarılan iddianamede, gerçeğe aykırı ifadeler ve suç unsuru içermeyen görüşmeler gerekçe gösterilerek kurgunun devam ettirilmesi amacıyla sahte delil üretildiğine işaret edildi.

İddianamede, aralarında Cumhurbaşkanı başdanışmanları, Başbakanlık başdanışmanları, AK Parti milletvekili, AK Parti belediye başkan ve yardımcıları, TBMM Başkanlık Müşaviri ve üst düzey bürokratları, büyükelçiler, İran Başkonsolosluğu çalışanları, devletin çeşitli kurumlarında çalışan üst düzey yetkililer, Anadolu Ajansı Genel Müdürü, Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, sivil toplum kuruluşu kapsamındaki Akabe, Mazlum-Der ve Ehla-Der isimli vakıf ve dernek başkan ve yönetim kurulu üyeleri, gazeteci ve yazar oldukları tespit edilen müştekilerin, herhangi bir suç unsuru içermeyen, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güvenliği veya ulusal ve uluslararası yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken", terör örgütü üyeliğiyle ilgisi olmayan, herhangi iki insan arasında gerçekleşebilecek, rutin, güncel görüşmeleri gerekçe gösterilerek örgütsel faaliyetlerinin ortaya çıkarılması amacıyla dinleme ve fiziki takip kararları talep edildiği belirtilerek, bu yasa dışı dinlemelerin Kaya'nın bilgisi ve sorumluluğu dahilinde gerçekleştiği vurgulandı.

13 bin 76 dinleme tutanağı

Şüpheli Kaya'nın Başbakanlık İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü, TRT Genel Müdürlüğü, Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü, İran İslam Cumhuriyeti Büyükelçiliği, İstanbul Üniversitesi, ODTÜ Stratejik Dairesi Başkanlığı, Muş Alparslan Üniversitesi ve Kağıthane Belediye Başkanlığı gibi kurum telefonlarını verdiği talimatla dinlettiği belirtilen iddianamede, müşteki ve mağdurların kullandığı 424 telefon hattı, 9 e-mail, 2 ftp, 171 e-posta adresi hakkında dinleme kararı talep edildiği, tamamen günlük, aile içi ve özel hayatla ilgili, suç unsuru taşımayan ve terör örgütü üyeliğiyle ilgisi olmayan görüşmelerle ilgili 13 bin 76 adet iletişim tespit tutanağı düzenlendiği, 92 mağdur ve müşteki hakkında ise uzun süre iletişim takibi uygulanmasına rağmen, görüşmelerinin kayıt altına alındığı ancak çözümünün yapılmadan soruşturma dosyasının adliyeye getirilmesi eylemlerinin de gerçekleştirildiği ifade edildi.

Müşteki ve mağdurların yapmış olduğu görüşmelere istinaden Akabe Vakfı, Ehlibeyt Alimleri Derneği, Ankara'da faaliyet gösteren Ehlibeyt İlim Vakfı, sempozyum süresince Beyoğlu Haliç Kongre Merkezi, Bağcılar El Mustafa Medresesi, toplantı süresince Yedikule Sosyal Tesisleri, Ankara Estergon Türk Kültür Merkezi, Ankara Etlik Muhammediye Camisi ve Bağcılar'da faaliyet gösteren Kanal 14 TV'de gerçekleştirilen toplantılara katılan herkesin görüntülenerek kayıt altına alındığına dikkat çekilen iddianamede, "Ancak suç unsuru olarak gösterilen bu görüşmelerin iletişim tespit tutanaklarının delil niteliğinde dosyada bulunması gerekirken dosya içerisinde olmadığı anlaşılmış, bu eylemin gerçekleştiği Terörle Mücadele Şubesi Teknik Büro Amirliği'nde büro amiri olduğu ve gerçekleşen tüm eylemlerin bilgisi ve talimatı doğrultusunda gerçekleştiği tespit edilmiştir" denildi.

Gerekçesiz takip edilen e-mail adresleri

Şüpheli Kaya'nın talimatıyla alınan dinleme ve fiziki takip kararlarına gerekçe olarak gösterilen müşteki görüşmelerine ilişkin iletişim tespit tutanaklarının delil niteliğinde dosyada bulunması gerekirken dosya içerisinde olmadığı anlatılan iddianamede, hakkında iletişim takibi kararı alınan birçok mail adresinin nasıl ve neye istinaden tespit edildiğine dair herhangi bir rapor düzenlenmediği ve bu mail adreslerinin hukuki dayanağı olmadan, gerekçesiz olarak takip edilmeye başlandığı kaydedildi.

Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 135. maddesinin 3. fıkrası ile Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 6. Maddesinin 1/ç. fıkrasında belirtilen tedbir kararı uygulanacak kişinin kimliğine dair hükümlerin yerine getirilmediği, sadece isim veya sadece kimlik numarası veya 'x' şahıs, 'y' şahıs ibareleri kullanılarak iletişim tespiti ve teknik araçlarla izleme kararlarının alındığı, hakkında karar talep edilerek alınan müşteki ve mağdurların açık kimlik bilgilerinin kolaylıkla tespit edilebilir olmasına rağmen, açık kimlik bilgilerinin gizlenerek karar taleplerinde belirtilmediğinin altı çizilen iddianamede, değişik mahkemelerden ve değişik tarihlerde teknik araçlarla izleme veya uzatma kararlarının talep gerekçelerinin aynı olduğu ve alınan kararların yerine getirilmesine yönelik herhangi bir çalışma yapıldığına dair dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığı vurgulandı.

CMK'nın 135. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen "Şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekilebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun gerçekleştiği anlaşılması halinde alınan kayıtlar derhal yok edilir" hükmü bulunmasına rağmen soruşturma kapsamında teknik takibi yapılan müşteki ve mağdurların aile bireyleriyle yaptıkları görüşmelerin dinlenildiği, kayda alındığı, iletişim tespit tutanağına çevrildiği ve kanuna aykırı davranıldığı belirtilen iddianamede, alınan teknik araçlarla izleme kararlarının bazılarında Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik'in 20. maddesinin 4. fıkrasında belirtilen "izleme süresi kesintisiz olarak devam eder" hükmüne uyulmadığının da tespit edildiği anlatıldı.

İzinli olan görevliye tutanak düzenletilmiş

Şüpheli Muhammed Kaya'nın, Teknik Büro Amirliği dinleme kısım amiri olarak görev-faaliyet yürüttüğü zaman dilimi içerisinde, müşteki ve mağdurların çok sayıda telefon görüşme ve mesajının iletişim tespit tutanağı haline getirilerek özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği bildirilen iddianamede, çeşitli tarihlerde bazı adreslerle ilgili yapılan teknik araçla izleme tutanağının, görev defteri ve senelik izin yazılarına göre o tarihlerde izinli olan emniyet görevlilerince imzalandığı ve bu eylemin de şüpheli Kaya talimatıyla gerçekleştiği için "resmi belgede sahtecilik" suçunu kapsadığı ifade edildi.

Soruşturma kapsamında, müşteki Faruk Koca'nın çeşitli tarihlerde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve MİT Müsteşarı'nın özel kalemi Edip Ali Yavuz ile birtakım iletişimlerinin tespit edilip kayıt altına alındığı, bunlardan bir kısmının da iletişim tespit tutanağı haline getirildiğine işaret edilen iddianamede, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Hakan Fidan ve başka bir devlet yetkilisinin daha katılacağı, devlet güvenliği açısından önemli görülerek gizli tutulan, Türkiye ve Irak arasında oluşan diplomatik bir sorunun çözümüne ilişkin görüşmelerin TEM Şube Teknik Büro Amirliği'nde kayıt altına alındığı, söz konusu iletişimlerin bir kısmının içeriklerinin devlet güvenliği açısından önem arz ettiği ve gizli kalması gereken görüşmelerin şüpheli Kaya'nın talimatı doğrultusunda gerçekleştirildiğinin tespit edildiği vurgulandı.

Erdoğan'ın farklı ülke yetkilileriyle görüşmeleri

O dönemde Başbakanlık görevini yürüten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanı Sefer Turan'ın Başbakanlık İdari Mali İşler Daire Başkanlığı adına kayıtlı resmi ve kendi adına kayıtlı telefonlarının, "Sözde 'Kudüs Ordusu Terör Örgütü' ile irtibatlı olup olmadığının tespiti ve bağlantılarının ortaya konulabilmesi, örgüt içerisindeki hiyerarşik yapının deşifre edilebilmesi amacıyla", "silahlı terör örgütüne üye olmak, örgüt adına eylem ve faaliyetlerde bulunmak" suçundan hukuki bir gerekçeye dayandırılmadan dinlenilmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na talep yazısının gönderildiği 21 Kasım 2013 tarihi itibarıyla, herhangi bir suç unsuru içermeyen, terör örgütü üyeliği ile hiçbir ilgisi olmayan dinleme talep raporlarının yazıldığı, dinlemenin gerçekleştirildiği ve bazı görüşmelerin iletişim tespit tutanağına dönüştürüldüğü ve bunlardan da şüpheli Kaya'nın sorumlu olduğu aktarılan iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Bu kapsamda, müşteki Sefer Turan'ın, Başbakanlık İdari Mali İşler Daire Başkanlığı adına kayıtlı telefonundan sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile yaptığı 26 Kasım 2013 tarihli, Filistin Başbakanı İsmail Haniye ile yaptığı 28 Kasım 2013 tarihli, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile yaptığı 3 Aralık 2013 tarihli görüşmelerinin gerçekleştiği ve kayıt altına alındığı tarihlerde, TEM şube idari büro kayıtlarına göre Erdoğan'ın görüşmelerinin dinlenildiği ve kaydedilerek depolandığı, şüpheli Muhammed Kaya'nın sorumlu olduğu, eylemlerin bilgisi ve talimatı doğrultusunda gerçekleştirildiği tespit edilmiştir."

Erdoğan ve diğer üst düzey devlet yetkilileriyle görüşme yapabileceği öngörülen dönemin Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk'ün ajans adına kayıtlı resmi telefonunun, "Sözde 'Kudüs Ordusu Terör Örgütü' ile irtibatlı olup olmadığının tespiti ve bağlantılarının ortaya konulabilmesi, örgüt içerisindeki hiyerarşik yapının deşifre edilebilmesi amacıyla", "Silahlı terör örgütüne üye olmak, örgüt adına eylem ve faaliyetlerde bulunmak" suçundan hukuki bir gerekçeye dayandırılmadan defalarca dinlenildiği anlatılan iddianamede, önemli konumdaki birçok müştekinin bu şekilde hukuki bir gerekçeye dayandırılmadan dinlenilmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na talep yazısı gönderildiği, herhangi bir suç unsuru içermeyen, terör örgütü üyeliğiyle ilgisi olmayan dinleme talep raporlarının yazıldığı, dinlemenin gerçekleştirildiği ve bazı görüşmelerin iletişim tespit tutanağına dönüştürülmesinden büro amiri olarak şüpheli Kaya'nın sorumlu olduğu kaydedildi.

Başbakandan danışmanına, sahaftan kütüphaneciye dinleme

İddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanlığı görevini yürüten Mustafa Varank, İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, AK Parti Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un danışmanı Furkan Torlak, İran İslam Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçiliği'nde Ekonomi Müsteşarı Naser Nurani, Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Ahmet Davutoğlu'nun Başdanışmanı Durmuş Ali Sarıkaya, Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Ömer Ekşi, Hilal Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. Genel Yayın Yönetmeni Adnan İnanç, Halk Bankası Dış Ticaret Operasyonlar Müdürü Levent Balkan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Basın Müşaviri Osman Sert, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Şube Müdürü Yücel Serdar, AK Parti Sosyal Medya Koordinatörü Muhammed Burak Gültekin, Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanı Naim Ata, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Yüksek Müşaviri Erdal Celal Sumaytaoğlu, 858 görüşmesi dinlenilen TBMM Başkan Müşaviri Bilal Coşkun, Adalet Bakanlığı Yüksek Müşaviri Adnan Boynukara, Ulaştırma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Mehmet Ayci, TBMM Personel ve Muhasebe Müdürü Şeref Şensöz, Hazine Müsteşarlığı Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Hayrettin Demircan, TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör, Tarım Kredi Koop. İdari ve Teknik İşler Daire Başkanı Ahmet Boyraz, Akabe Vakfı Başkanı Hüseyin Avni Yazıcıoğlu, Kudüs İslami Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Adem Yerlikaya, Ehli-beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı Başkanı Ali Yeral, HAS Parti Basın Danışmanı TRT Tahran Temsilcisi Fatih Sabuncu, İran İslam Cumhuriyeti Kültür Ateşesi Hasan Şabani, Bab-ı Ali İlim Vakfı Başkanı Kadim Toptaş ve Gübre Fabrikaları T.A.Ş. Genel Müdürü Osman Balta ile dönemin milletvekilleri, iş adamları, akademisyenler, gazeteci-yazarlar, doktor, prodüktör, diş teknisyeni, yayınevi çalışanı, sahaf ile kütüphane görevlilerinin de olduğu çok sayıda kişinin yasa dışı şekilde dinlenildiği belirtilerek, bu dinlemelerle ilgili 741 eylem sıralandı.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Selam Tevhid'de Kumpas' İddianamesi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement