AK Parti İstanbul Milletvekili Nurettin Canikli, "Anladığım, Sayın Kılıçdaroğlu'nun elinde FETÖ borsasıyla ilgili bazı bilgiler var. Peki Sayın Kılıçdaroğlu, cumhuriyet başsavcılığına şikayet ettiniz mi bunları? Temennimiz, en kısa süre içerisinde bu eksiği tamamlayıp gereğini yerine getirmesidir." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde AK Parti Grubu adına söz alan Canikli, Cumhurbaşkanının yetkileriyle alakalı ciddi tartışmaların gündeme geldiğini, özellikle Cumhurbaşkanına vekalet konusunun eleştirildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığına yasama organından vekalet verilemeyeceğini ifade eden Canikli, "O zaman yasama ve yürütme birbirine karışmış olur. Bu kadar basit bir mantık hatasının yapılmasına şaşırdığımı, üzüldüğümü ifade etmek isterim." şeklinde konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "FETÖ borsasından" bahsettiğini anımsatan Canikli, şunları söyledi:
"Benim anladığım şu: Sayın Kılıçdaroğlu'nun elinde FETÖ borsasıyla ilgili bazı bilgiler var. Peki Sayın Kılıçdaroğlu, cumhuriyet başsavcılığına şikayet ettiniz mi bunları? Yani böyle bir şey varsa birinin suç işlediğini öğrenmişseniz, birinin kanunlara aykırı bir şekilde davrandığını öğrenmişseniz ne yaparsınız? En temel vatandaşlık görevi olarak cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunursunuz ama anladığım kadarıyla böyle bir başvuru yok. Öyle anlıyoruz ki bu vatandaşlık görevini Sayın Kılıçdaroğlu yapmamış, ihmal etmiş. Bu, büyük bir eksikliktir. Temennimiz, en kısa süre içerisinde bu eksiği tamamlayıp gereğini yerine getirmesidir."
Kılıçdaroğlu'nun, her gittiği yerde " Türkiye'de can ve mal güvenliği yok." dediğini aktaran Canikli, bu söze kimsenin itibar etmediğini söyledi.
Canikli, geçen yıl 45 milyon turistin Türkiye'ye geldiğini, can ve mal güvenliği olmasa ya da en ufak bir tereddüt olsa 45 milyon turistin Türkiye'ye gelmeyeceğini vurguladı. Yine geçen yıl 561 bin kişinin sağlık hizmetlerinden faydalanmak için Türkiye'ye geldiğine dikkati çeken Canikli, "Sizi kimse dinlemiyor Sayın Kılıçdaroğlu. İyi ki de dinlemiyor." dedi.
Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) konusunda yapılan açıklamalara da yer veren Canikli, çalışanların 8 Eylül 1999'a kadar, prim ödeme sürelerini doldurduktan sonra yaş sınırı aranmaksızın emekli olabildiklerini, bu tarihte çıkan 4447 sayılı Kanun ile prim ödeme gün sayısını doldurmalarına rağmen, belli bir yaşa kadar emekli olamama durumunun ortaya çıktığını anlattı. Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne zaman çıktı bu kanun? Rahmetli Sayın Bülent Ecevit döneminde. Bu kanunu kim olgunlaştırdı, kim hazırladı? Sayın Kılıçdaroğlu, sizin SSK Genel Müdürü olduğunuz dönem. Bir kanunu ilgili bürokratlar hazırlar. Hangi bürokratlar? SSK Genel Müdürlüğü bürokratları hazırladı bu kanunu ve bu kanun aylar, yıllar öncesinden hazırlandı. Yanlış mıydı? Hayır, yanlış değildi, doğruydu; doğru bir kanundu, ona itirazım yok. Yanlış olan şu: O zaman çıkardığınız kanunu şimdi yerden yere vuruyorsunuz ve onun üzerinden algı oluşturmaya çalışıyorsunuz, insanların duygularını suistimal ediyorsunuz; yanlış olan bu, itirazımız ona."
Kanal İstanbul projesinin önemine de dikkati çeken Canikli, İstanbul Boğazı'ndan geçen bazı tankerlerin patlayıcı, yanıcı, bomba gibi kullanılabilecek ya da bomba etkisi yapabilecek ürünler taşıdığını belirterek, şöyle devam etti:
"İstanbul büyük tehlike altında. Her bir tanker bir bomba, kimyasal da var üzerinde, nükleer de var, hiçbir müdahalemiz yok, hatta kılavuz kaptan almak zorunda bile değiller. Bunun sürdürülme imkanı yok. İstanbul gerçekten her gün 'Acaba, bugün olacak mı, olmayacak mı?' diye diken üzerinde. İstanbul'u bu tehlikeden kurtarmamız gerekiyor. Bunun da yolu Kanal İstanbul. Kanal İstanbul inşa edildiğinde, Montrö Boğazlar Sözleşmesi burası için geçerli değil, yani buradan geçecek gemilerden ücret alacağız. Kanal İstanbul inşa edilecek. Özellikle Kıbrıs Rum bandıralı, Yunan bandıralı gemiler çok fazla. Bunlar rahatsız çünkü şu anda hiçbir kontrole tabi olmaksızın, hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın bir ücret ödemeden geçiyorlar. Tehlike, İstanbul'un, Türkiye'nin tehlikesi. Şimdi, bunlar rahatsız, her yerde bağırıyorlar. Bağırmaları normal çünkü daha önce para ödemiyorlardı, şimdi, toplam olarak 6 milyar dolar para ödeyecekler. Onların bağırmalarını anlıyoruz, onların karşı çıkmalarını anlıyoruz da bazı arkadaşlar neden karşı çıkıyor onu anlamıyoruz."
Canikli, yap-işlet-devret modeline gerek kalmadan Kanal İstanbul'un finansmanı bulunduktan sonra devlet tarafından da yapılabileceğini belirtti.
"10 milyon aile, refahı yükseltilecek şekilde ev sahibi yapılmıştır"
Ekonomideki temel hedefin refahın yükseltilmesi, üretilen mal ve hizmetlerin artırılması, artırılan bu mal ve hizmetlerin daha adil bir şekilde dağıtılması olduğunu dile getiren Canikli, AK Parti hükümetleri döneminde reel olarak kişi başı milli geliri 3 kat artırdıklarını vurguladı.
Konut sahibi olmanın refahın en önemli unsurlarından bir tanesi olduğunu söyleyen Canikli, 17 yılda 10 milyonun üzerinde konutun üretildiğini ve satıldığını kaydetti. Canikli, "10 milyon aile Türkiye'de konut sahibi olmuş. Refahın en önemli, en belirgin, en baskın unsuru bir ev sahibi olmaktır. Bu anlamda, 10 milyon aile, refahı yükseltilecek şekilde ev sahibi yapılmıştır." dedi.
Vatandaşların 17 yılda 11 milyon 800 bin taşıt, 197 milyon akıllı cihaz, 103 milyon beyaz eşya satın aldığına işaret eden Canikli, 17 yılda kişi başına tüketilen kırmızı et miktarının 8 kilodan 12 kiloya, beyaz et tüketiminin de 9 kilodan 19 kiloya çıktığını söyledi.
Refahın iki önemli unsurundan birinin sağlık, diğerinin de eğitim hizmeti olduğunu belirten Canikli, poliklinikte bakılan hasta sayısının yıllık 209 milyondan 800 milyona çıktığını, ameliyat sayısının da 3 milyondan 15 milyona yükseldiğini kaydetti.
Derslik başına düşen öğrenci sayısının 36,1'den 23,4'e düştüğünü dile getiren Canikli, üniversiteye gitme seviyesinin 2 milyondan 7 milyona çıktığını vurguladı.
Uluslararası insani yardım konusunun refahın önemli unsurlarından olduğunu söyleyen Canikli, şunları kaydetti:
"8,07 milyar dolarlık dış yardım ile 2017'de ve 2018'de Türkiye dünyada nominal olarak, milli gelir kıyaslaması olmaksızın, en yüksek dış yardım yapan ülke. Türkiye, bugün dünyada ihtiyacı olan milletlere, topluluklara, ülkelere her sene 8,07 milyar dolar yardım ediyor. Bu, sadece devletin yaptığı yardım değil, bütün sivil toplum örgütleri, Kızılayı, Diyaneti ile ve kişilerin yaptığı yardımların toplamı. Yani millet olarak, halk olarak. Esas burada bu rakama dahil olan, milletin kendisinin yaptığı yardımdır."
Nurettin Canikli, refahın unsurlarından birisinin de güvenlik olduğunu dile getirerek, 780 bin kilometrekareye her vatandaşın rahatlıkla gidebildiğini, Tunceli'nin dağlarında Hakkari'nin yaylalarında şenlik yapabildiğini söyledi.
Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı tarafından İnsani Gelişme Raporu yayınlandığını ifade eden Canikli, "Türkiye 189 ülke arasında 59'uncu sıraya yükseliyor. Türkiye ilk defa çok yüksek insani gelişme kategorisine girmiş oluyor. Türkiye, ilk defa bu anlamda, içinde yoksulluk kriterinin de olduğu bu kategoride süper lige çıkmış oldu." diye konuştu.
Canikli, 2019 bütçesinde sosyal güvenlik sisteminin gelirlerinin giderlerini karşılamaya yetmediğini, bu nedenle bütçeden her yıl para aktarıldığını dile getirerek, 17 yılda toplam 1 trilyon 182 milyar lira aktarıldığını ifade etti.
EYT'lilerin sorunlarının çözülmesi gerektiğini dile getiren Canikli, şunları kaydetti:
"Yaşı beklemeden primlerini doldurmuş olanlara emekli hakkı verelim derseniz teknik düzenlemelerini Sayın Kılıçdaroğlu'nun yaptığı, 8 Eylül 1999'da, rahmetli Bülent Ecevit'in uygulamaya koyduğu o düzenleme ortadan kalkar, tekrar biz erken emeklilik sistemine dönmüş oluruz. Bunun da ilk yıl maliyeti 26 milyar, bir süre sonra da 100 milyara çıkıyor.
Hemen emekli olacak 1,5 milyon kişi var. Hemen emekli olacakların bütçeye bir yıllık maliyeti 25-26 milyar. Hepsini tek tek, kuruş kuruş çalıştım, biliyorum. Bir süre sonra da 100 milyara çıkıyor ve tekrar 40'lı yaşlardaki erken emeklilik sistemine dönmüş oluyoruz. Bu parayı, bu kaynağı ortaya koymadan o insanlara 'Ben bunu çözerim.' dediğiniz zaman bu olmaz. O insanlara yanlış bir ümit vermiş olursunuz.
CHP'de de bütün Meclis'te de bu işi bilen arkadaşlar var. Çıksın konuşsunlar. Sayın Kılıçdaroğlu daha önce söylemişti: 'Benim adım Kemal, ben bulurum.' Öyle olmaz. Nobel ödüllü o kadar anlı şanlı iktisatçılar yüz yıllardan beri bu kaynak problemini çözmek için çalışıyor, bir türlü bulamamış ama Sayın Kılıçdaroğlu 'Ben buldum.' diyorsa bu çok kıymetli bir olaydır. Biz de destek veririz ama ortada bir şey yok. Yani içi boş bir aile sigortasıyla 'Ben bu işi hallederim.' demekle olmuyor."
-"Kılıçdaroğlu 1999'da emekliydi"
Sataşmadan söz alan CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, 1999'da emekli olduğunu ve belirtilen tarihte çalışmadığını söyledi.
Özkoç, "Yani bir insan gerçeği çarpıtır da bu kadar mı çarpıtır? Bir insan birisine iftira atar da bu kadar mı atar? Bir insanın yüzü kızarmaz da bu kadar mı pişkinlikle bu yalanları söyler?" ifadesine yer verdi.
Canikli'nin, "Kılıçdaroğlu'na kimse inanmıyor" dediğini ifade eden Özkoç, "Kılıçdaroğlu'na inandıkları için İstanbul'u, Ankara'yı, Mersin'i aldık. Millet İttifakı ile yaptık, milletin desteğiyle yaptık. Size artık kimse inanmıyor." dedi.
Özkoç, tank palet fabrikasına KDV istisnası verildiğini, gümrük vergisi muafiyeti, KDV iadesi getirildiğini, yüzde 100 oranında kurumlar vergisi indirimi yapıldığını belirtti.
AK Partili Canikli, Özkoç'un ifadeleri üzerine yeniden söz alarak, "Tank üretimine teşvik verilmiştir. O saydığınız teşvikler doğrudur, verilmiştir, civciv üretimine bile veriliyor bu teşvikler. Bunu herkes bilir. Civciv üreteni küçümsediğim için değil ama yeni bir şey değil, onlara özel olarak verilmiş bir şey değil." diye konuştu.
Son Dakika › Politika › 2020 Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurulunda - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?