
"Yaşadığımız küresel krizden almamız gereken çok önemli dersler var. Eğer yaşananları görmezden gelirsek, krizden çıkan mesajları iyi okuyamazsak, altını çizerek söylüyorum, daha büyük ve daha fazla tahrip edici krizlere kapıyı aralık bırakmış olacağız. "
"Büyük balık küçük balığı yutar' anlayışıyla hareket edilemez. Bunun sürdürülebilir olmadığını artık çok daha net olarak görüyoruz"
"50 yıldır AB kapısında bekletiliyoruz"
"Türkiye bölgesinde yaşanan çatışmaların yanı sıra, ülke dışından topraklarına yönelen terör saldırıları nedeniyle ağır bedeller ödedi. Üzülerek ifade etmeliyim ki, Türkiye'nin ödediği faturalara, yaşadığı acılara uluslararası toplum uzun süre kayıtsız kaldı"
?
Global Ekonomi Sempozyumu'nun Çırağan Sarayı'nda verilen gala yemeğinde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 50 yıldır AB'nin kapısında bekletildiğini belirterek, "50 yıldır Avrupa'nın kapısında bekletilen ikinci bir ülke yoktur. Ben bu sorunun cevabını bugüne kadar Avrupalı dostlarımızın hiç birinden alamadım" dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin ülke dışından yapılan terör saldırıları nedeniyle ağır bedeller ödediğini belirterek, "Üzülerek ifade etmeliyim ki Türkiye'nin ödediği faturalara, yaşadığı acılara uluslararası toplum uzun süre kayıtsız kaldı. Hatta terörü doğrudan ya da dolaylı destekleyenler, kollayanlar oldu. Terörün sınır tanımadığı acı tecrübelerle anlaşılınca Türkiye ile empati kurulabildi ve teröre karşı uluslararası dayanışma kısmen de olsa mümkün hale geldi" ilfadelerini kullandı.
"50 YILDIR AB KAPISINDA BEKLİYORUZ"
Türkiye'nin Avrupa Birliği başvurusunun 50 yıllık geçmişe sahip olduğunu belirten Erdoğan şunları söyledi:
"50 yıl AB kapısında bekletilen bir ikinci ülke yoktur. Ben, 'Türkiye'yi bu kapıda niçin bekletiyorsunuz' sorusunun cevabını Avrupalı dostlarımızdan alamadım. Biz AB müktesabatının neyini yerine getiremiyoruz. AB içine aldığınız üyelerin tamamı acaba Türkiye kadar şu anda yapılanması itibariyle müktesebatın gereğini yerine getirmiş mi? Bunun cevabını bize veremediler. Çünkü AB'nin bakışında ne yazık ki arzulamadığım, dile getirmekte zorlandığım yaklaşım tarzları gerçekten çok üzücüdür. Eğer bu dünyayı beraber kurmazsak, beraber dayanışma içinde kuşatmazsak barışın egemen olduğu bir dünyayı kuramayız. Medeniyetler İttifakı'nın eş başkanı bir başbakan olarak konuşuyorum. Eğer bizler medeniyetler ittifakını kuracaksak, medeniyetler çatışmasına karşı duracaksak AB'ye bir Hıristiyan kulübü olarak bakamayız. Tam aksine AB'yi bir siyasi, sosyal birlikte olarak görmek durumundayız."
Fasıllarla ilgili olaraksa Başbakan Erdoğan, "Fasıllar açıyoruz. Açarken bakıyoruz bir fasıl açalım mı açmayalım mı bu konuşuluyor. Bize gelene kadar 15 fasılla gelen bir süreç vardı. Bu biraz çabuk aşılır dediler herhalde fasılları 35'e çıkardılar. 2015 mi 2020 mi olsun? Birisi çıktı imtiyazlı ortaklık dedi, öbürü farklı şeyler konuştu. Bugün bir Güney Kıbrıs AB üyeliğine getirildi Güney Kıbrıs'ı üyeliğe getirenler bunun yanlış olduğunu kendileri söyledi. G. Kıbrıs'ın AB müktesebatına göre fasıllar itibariyle üye olması mümkün değil. Kendi kendilerini inkar etmişlerdir ve siyasi bir karar almışlardır. Kıbrıs diyorsunuz, hala orada yeşil hat var. Yeşil hattın olduğu bir yeri siz kalkıp da AB'ye alamazsınız. AB müktesebatı bunu reddediyor. Öbür tarafta 73 milyon nüfusuyla, tarihiyle, medeniyetle, ekonomik yapısıyla bağımsız bir Türkiye var. Almaya çekiniyorlar. Sordukları zaman siz büyük bir ülkesiniz, nüfusunuz 73 milyon diyorlar. Siz genişlemek, güç bulmak istemiyor musunuz? Siz 1,5 milyarlık İslam dünyası ile batıyı birbirine köprü yapacak bir ülke aramıyor musunuz? Bu ülke Türkiye. Hem İslam'ı demokrasiyle birlikte yaşatabilmiş bir Türkiye. Aşırılıklardan uzak bunun nasıl olduğunu ortala koymuş bir Türkiye var" ifadesini kullandı.
"HALKIM AB'Yİ ARZULUYOR"
Erdoğan, "İki hafta yapılan halk oylamasıyla kapsamlı bir Anayasa değişikliği yapıldı. Bu da AB ile ilgili bu süreci halkımın ne denli arzuladığını ne denli ortaya güç koyduğunu, demokratikleşme noktasındaki kararlılığını ortaya koyuyor. Cumhuriyet'in 100'üncü yılında Türkiye'yi dünyanın ilk 10 ekonomisi içine sokmayı hedefliyoruz. Yeni reformlarla, yeni atılımlarla mevcut engelleri de artık geride bırakıyoruz, kronik sorunları aşarak geleceğe daha emin adımlarla ilerliyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşları her ne kadar son derece haksız biçimde Türkiye'ye karşı mesafeli de dursa, biz, uluslararası kamuoyunun gözünü boyamak için değil, kendimiz için, geleceğimiz için, istikrar ve güven içinde güçlü adımlar atıyoruz. Hedefimiz, Türkiye'yi bölgesinin ve dünyanın güçlü, dirençli ve büyük bir ekonomisi haline getirmek. Sabırla, istikrarla, kararlılıkla bu hedefler doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
"KRİZDEN ALMAMIZ GEREKEN DERSLER VAR"
Başbakan Recep Tayyip Erodoğan, dünyanın İkinci Dünya Savaşı'nın ardından en derin küresel ekonomik krizin içinden geçtiğini belirterek, "2008 sonunda başlayan kriz, küçük büyük demeden hemen her ülkeyi etkisi altına aldı, az ya da çok etkiledi, etkilemeye de devam ediyor. Yaşadığımız küresel krizden almamız gereken çok önemli dersler var. Eğer yaşananları görmezden gelirsek, krizden çıkan mesajları iyi okuyamazsak, altını çizerek söylüyorum, daha büyük ve daha fazla tahrip edici krizlere kapıyı aralık bırakmış olacağız. Bu küresel krizi aşmak şu anda tüm dünya ülkeleri için büyük bir aciliyet arz ediyor. Ama, küresel krizi aşmak kadar, tekrar etmemesi için de önlemleri almak da en az o kadar önem ve aciliyet arz ediyor" şeklinde konuştu.
"KAYITSIZ KALAMAYIZ"
Erdoğan, küresel krizin geleceğinin daha fazla işbirliğiyle inşa edilebileceğini vurgulayarak, "Artık hiçbir ülkenin kendisini kendi sınırları içine hapsetme lüksü bulunmuyor. Hiçbir ülke için, yanı başındaki, bölgesindeki sorunlara kayıtsız kalma seçeneği söz konusu olmuyor. Filistin, Afganistan ve Irak'taki çatışmalara 'bizim savaşımız değil' diye bakanlar, Kafkaslar'daki ve Balkanlar'daki sorunlara kayıtsız kalanlar, yoksulluğu, umutsuzluğu umursamayanlar, büyük bencillik içinde olanlar, kendi çocuklarına dahi herhangi bir gelecek vaat edemezler" dedi.
"BUGÜN ARTIK 'BÜYÜK BALIK KÜÇÜK BALIĞI YUTAR' ANLAYIŞIYLA HAREKET EDİLEMEZ"
Son küresel krizin, dünyadaki bu gayri adil tabloyu artık yadsınamaz şekilde gözler önüne serdiğini belirten Erdoğan, "Bugün artık 'Büyük balık küçük balığı yutar' anlayışıyla hareket edilemez. Bunun sürdürülebilir olmadığını artık çok daha net olarak görüyoruz" dedi.
"TÜRKİYE TERÖR KONUSUNDA YALNIZ BIRAKILDI"
Terör konusuna da değinen Erdoğan, "Türkiye bölgesinde kayıtsızlığın sıkıntısını çok çekti. Türkiye bölgesinde yaşanan çatışmaların yanı sıra, ülke dışından topraklarına yönelen terör saldırıları nedeniyle ağır bedeller ödedi. Üzülerek ifade etmeliyim ki, Türkiye'nin ödediği faturalara, yaşadığı acılara uluslararası toplum uzun süre kayıtsız kaldı, hatta terörü doğrudan ya da dolaylı destekleyenler, kollayanlar oldu. Terörün sınır tanımadığı acı tecrübelerle anlaşılınca Türkiye ile empati kurulabildi ve teröre karşı uluslararası dayanışma kısmen de mümkün olabildi" diye konuştu.
"TEDBİRLERİ HEP BERABER ALALIM"
Küresel refahın paylaşımcı bir anlayışla sağlanması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Tehlike ülkelerin kapısını çalmadan tedbirleri hep birlikte alalım, dayanışma içinde olalım. Barışı, adaleti hep birlikte savunalım. Küresel refah bizler için hakikaten paylaşımcı bir anlayışla sağlansın Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği bu noktada çok önem arz ediyor. İnanın birçokları AB'ye üye olduğunda kazananın sadece Türkiye olacağını zannediyor. Biz de kazancağız AB de kazanacak. Türkiye'nin AB'ye üyeliğine büyük bir aşkla, şevkle bekleyen bir dünya var" dedi.
BABACAN: "İSTANBUL'UN GERÇEK ANLAMDA KÜRESEL BİR FİNANS MERKEZİ OLABİLECEĞİNE BİZ İNANIYORUZ.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da, "İstanbul'un gerçek anlamda küresel bir finans merkezi olabileceğine biz inanıyoruz. Bunun için de çaba gösteriyoruz" dedi. Babacan, "Biz İstanbul'u bölgesel ve küresel finans merkezi yapmak için bir eylem planı hazırlamış ve açıklamış bulunmaktayız. Şu anda pek çok bakanlık, Türkiye Bankalar Birliği bu proje üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyor ve Türkiye'nin uluslararası konumunu, bölgedeki etkinliğini, Avrupa'ya, Ortadoğu'ya, Asya'ya, Kafkaslara, Balkanlara ve şimdi yeni yeni Afrika'ya olan bağlantılarını düşündüğümüzde, İstanbul'un gerçek anlamda küresel bir finans merkezi olabileceğine biz inanıyoruz. Bunun için de çaba gösteriyoruz. Hepinize 'hoşgeldiniz' diyorum ve İstanbul'da kaldığınız günlerde sadece konferans odalarında, kapalı salonlarda değil, biraz da şehri görmek için vakit ayırmanızı özellikle tavsiye ediyorum" şeklinde konuştu.
BELÇİKA BAŞBAKANI LETERME: "TÜRKİYE'NİN İSTİKRAR SAĞLAYICI ROLÜNÜN FARKINDAYIZ"
Belçika Başbakanı Yves Leterme, "Türkiye ile olan müzakereler de ileriye doğru iyi niyetle ve bu sürecin başlangıcındaki ruhu taşıyarak devam etmeli" dedi. Leterme, "Mümkün olan en kısa sürede AB'ye yeni bir finansal düzenleyiciyapıyı getirmek için çalışıyoruz. İkinci olarak, ekonomik yönetişim açısındankedimizi daha güçlendirmeye çalışıyoruz. Üçüncü olarak sürdürülebilir büyümeyetekrar geri dönebilmek için gerekli çalışmaları yapmak, dördüncü olarak sosyalmodeli geliştirmek ve beşinci olarak da dış ilişkiler faaliyeti, yani diplomatikkadroları oluşturmak" diye konuştu. Avrupa entegrasyon sürecinin her zaman çok net olmadığını söyleyen Leterme sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütün aday ülkelerle müzakereler etkin bir şekilde sürdürülmeye devam edilmeli. Türkiye ile olan müzakereler de ileriye doğru iyi niyetle devam etmeli ve bu sürecin başlangıcındaki ruhu taşıyarak devam etmeli. Ben şunu söyleyebilirim; Belçika dönem başkanlığının hedefi, kendi dönem başkanlığı sırasında yıl sonu gelmeden evvel Türkiye ile olan müzakerelerde yeni başlık açmak. Biz Türkiye'nin AB müktesebatı ile Türkiye'nin yapmakta olduğu çalışmaları takdir ediyoruz. Türkiye'nin aynı zamanda özellikle kendi bölgesinde istikrar sağlayıcı rolünün de çok farkındayız."
TAV CEO'SU ŞENEL: "İSTANBUL ÜÇ İMPARATORLUĞUN BAŞKENTİYDİ, ŞİMDİ İSE TÜRKİYE'NİN TİCARİ BAŞKENTİ"
TAV Havalimanları Holding İcra Kurulu Başkanı ve CEO'su Sani Şenel ise, yaptığı konuşmada sempozyumun ilk defa Almanya'nın dışında yapıldığına değindi. Global Ekonomi Sempozyumu'nun amaçlarından birinin kültürler arasında bağ kurmak olduğunu belirten Şenel, "İstanbul üç bin yıldır farklı kültürlerin uyum içinde yaşadığı bir şehir" dedi. Havacılıktaki özelleştirmeye dikkat çeken Şenel, ekonomik istikrar ve olumlu gayrisafi milli hasıla artışı ile yolcu sayısının arttığı söyledi. TAV'ın Türkiye ve bölgesindeki yatırımlarını, inşa ettiği havaalanlarını anlatan Şenel, "İstanbul üç imparatorluğun başkentiydi, şimdi ise Türkiye'nin ticari başkenti" dedi.
Son Dakika › Güncel › 1/Başbakan Erdoğan: 'Son Krizden Ders Çıkarmalıyız' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?