
"Niye yaptırım, niye acele ediyorsunuz? Eğer İran sözünde durmazsa bu adımı atın ama şu ana kadar İran sözünde durdu"
"Tahran anlaşmasının da masada kalması için gayret göstereceğiz. Çünkü artık dünya diplomasiyle yürütülmeli. Onun için de diyorum ki, diplomasi, diplomasi, diplomasi..."
"Gazze abluka altındayken bölgeye barış ve istikrar gelmez"
( Türkiye'nin ekseni kayıyor tartışmaları) Diyor ki Akif; Türk Arapsız yaşayamaz, kim ki yaşar der delidir. Arabın Türk hem sağ gözüdür, hem sağ elidir"
Türk Arap İşbirliği Foumu Dışişleri Bakanları 3. Toplantısı ile 5. Türk-Arap Ekonomi Forumu?nun açılışı Four Seasons Otel?de gerçekleştirildi. Açılışa Başbakan Recep Tayip Erdoğan?ın yanı sıra Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Arap Ligi Genel Sekreteri Amr Musa, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve çok sayıda davetli katıldı.
"ÇÜNKÜ TARİH BİZİ AFFETMEZ"
Başbakan Erdoğan yaptığı konuşmada, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin İran'a yaptırım kararı almasıyla ilgili olarak, "Biz 'hayır' dememiş olsaydık, kendimizi inkar etmiş olurduk, imzalarımızı inkar etmiş olurduk, bu onursuz bir davranış olurdu. Biz bu onursuzluğu kabul edemezdik. Böyle bir yanlışa ortak olmak istemeyiz. Çünkü tarih bizi affetmez. Gelecek kuşaklar nesiller bizi affetmez. Onun için 'Biz duruşumuzu omurgalı sergilemek durumundayız' dedik ve bu adımı attık. Bugün de meselenin diplomatik yollarla çözülmesini sağlıyoruz, bu çabalarımız devam edecek ve çıkan sonuca kimsenin başka anlamlar yüklememesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum" dedi. Erdoğan şöyle konuştu: "BM Güvenlik konseyi dün bir karar aldı. Biz en başından itibaren meselenin diplomasi yoluyla çözümünü savunduk ve dün de olumsuz oy, yalnız burada bir şeyi açıklayağım o da şudur: Biz Tahran anlaşmasına giderken bu anlaşmanın adımlarını atarken BM güvenlik konseyinin daimi üyelerinin hepsiyle de bu işin müzakerelerini yaparak bu adımı da attık. Daha detayına girmiyorum gerek de yok. ve bizim buradaki hedefimiz her şeyi masada çözmek. Silahla, ambargolarla, dışlamayla bir neticeye gidilmiyor. Dünya bunun örneklerini bu güne kadar gördü ve bedelini çok ağır ödedi. İşte bakın Irak'da hala bedel ödüyoruz. Afganistan'da hala bedel ödüyoruz. Milyonlarca insan öldü. Şu anda Irak'ta yüzbinlece dul kadın var bunların sorumlusu kim. Bu soruya cevap bulmamız lazım. Bu coğrafyayı bu hale getirenler tarihe bunun hesabını vermek durumundadır. İşte Filistin'de yılardır beklenti içerisindeyiz. Hala Filistinde barış var mı? Yok. Çözüm var mı? Yok. Peki çözümsüz mü? İnanmıyorum. Sadece birilerinin orada menfaati korunuyor başka birşey yok. Biz Tahran'a diplomasiyi barışı egemen kılmak için gittik. Biz Tahran'daki atılan imzaların bir diplomasi zaferi olduğan inanıyoruz. Anlaşma yapıldı. Hemen ilgili ülkelerin birinci derecede aramaya başladık. Kendilerini bilgilendirdik. 'Bu yaptığınız iş diplomatik zaferdir sizi tebrik ve takdir ediyoruz' dediler. Bunu daimi üyeler de böyle söyledi. ABD Rusya, Çin, Fransa, İngiltere , Almanya hepsi böyle söyledi. Dün hepsi 'hayır' dedi. Niye hayır neyi yaptırım niye acele ediyorsunuz Eğer İran sözünde durmazsa bu adımı atın. Ama şu ana kadar İran sözünde durdu. Mektubunu gönderdi. Ama UAE gönderdiği cevabı mektup ne yazıkki oradaki mektubun devamı istikametinde olmadı. Takas için 'Türkiye'yi kabul etmez dediniz' kabul etti. Böyle bir süreç başlayacakken hemen bu işin önünü yaptırımlarla kesme yolunu gittiniz. Biz müzakereler açığız dediler, biz de bu müzakarelerin sürmesi için elimizden gelen gayreti sürdüreceğiz. Tahran anlaşmasının da masada kalması için gayret edeceğiz. Artık dünya diplomasi ile yürütülmeli. Onun için de diplomasi diplomasi diplomasi. Bunu da başarmalıyız. Biz siyasilere düşen görev bu noktada birinci sırada bu"
Erdoğan, "Lübnan o da çekimser imza koymak durumundaydı. O da bunu bu şekilde yaptı. Dolayısıyla 2 hayır ve 1 çekimserle bu görüşmeler bitti. Zaten böyle çıkacaktı, Siz de ona katılabilirdiniz. Hayır bu işin istikameti noktasında diplomasiyle götüreceksek başarıya böyle varacağız. Böyle bir yanlışa ortak olmak istemeyiz çünkü tarih bizi affetmez. Gelecek kuşaklar bizi affetmez. Onun için biz duruşumuzu omurgalı sergilemek durumundayız dedik ve bu adımı attık. Bu gün de meselenin yine diplomatik yolalarla çözülmesini savunuyoruz" diye konuştu
"TÜRK ARAPSIZ YAŞAYAMAZ"
Foruma katkıda bulunanlara teşekkür eden Erdoğan, "Bizler, sadece aynı coğrafyayı paylaşmıyoruz, sadece aynı havayı solumakla, aynı iklimi yaşamakla kalmıyoruz. Bizler ortak bir tarihi paylaşıyor, ortak bir kültürün, ortak bir medeniyetin hissiyatını taşıyoruz" diye konuştu. İstiklal Marşı'nın şairi, merhum Mehmet Akif'in, Türklerle Arapların kardeşliğini çok anlamlı iki dizeyle ifade ettiğini belirten Erdoğan, Akif'in, "Diyor ki Akif; Türk Arapsız yaşayamaz, kim ki yaşar der delidir. Arabın Türk hem sağ gözüdür, hem sağ elidir" şeklinde konuştu. Erdoğan, "Şuraya da dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bu topraklar 1922 yılına kadar bizim ulusal kurtuluş savaşımız zaferle sonuçlanıncaya kadar kısa da olsa bir çok ülkenin işgali altında kaldı. Ancak zaferi elde ettikten sonra o ülkelerle her cephede masaya oturmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti'nin barış projeleri dış politikasını yurtta sulh cihanda sulh ilkesi üzerine oturtutğu için hayata geçirdi. Bu gün bizzat şahsım bakan arkadaşlarım bürokratlarımız özellikle iş adamlarımız sivil toplum örgütlerimiz dünyanın her ülkesine ulaşmaya oralarla işbirliğimizi artırmaya çalışıyoruz" dedi.
"ŞEVKİMİZİ KIRMAK İSTEYENLER OLUYOR"
'Türkiye'nin ekseni değişiyor' tartışmalarına değinen Erdoğan, "Arap ülkeleriyle yani ortak coğrafyayı paylaştığımız ortak bir kültürü, medeniyeti paylaştığımız kardeşlerimizle sıcak ilişkiler kurmamız ülkelerimizin refahı huzur için mücadele vermemiz çeşitli yorumların ortaya atılmasına sebep oluyor. Özellikle bu günlerde Türkiye?nin ekseni mi değişiyor? Türkiye farklı bir mecraya mı gidiyor? Türkiye batıdan mı uzaklaşıyor? şeklinde yorumlar yapılıyor. On yıllardır Türkiye'nin arap dünyasıyla ilişkilerini perdeleme, örtme engelleme çabası içinde olanlar bu gün bir kez daha bu gayretlerine yoğunluk veriyorlar. Türkiye o zamanki adıyla eski adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu'na üye olmak için 1959?da ilk başvuru yapmıştı. Yaklaşık 50 yılda hiçbir ciddi somut adım atılamadı. Bütün gayretlemize rağmen hep engellemeler... 2005 yılında biz katılım müzakerelerini başlattık. Şu anda bu müzakereler devam ediyor. AB içinde kimi ülkeler müzakerelere yavaşlatmaya çalışıyor. Engel çıkarmak isteyenler oluyor. Türkiye?nin üyeliğini tartışmaya açmak isteyenler şevkimizi kırmak isteyenler oluyor. Biz hiçbirine aldırmıyor" ifadesini kullandı
"Gizli ajandalarının da farkındayız fakat buna rağmen AB müktesebatının gereğini yapmaya gayret ediyoruz" diyen Erdoğan, "Aslında bu bir testtir. AB bir teste tabi olduğunun hala farkında değil. Samimi mi değil mi bunu göreceğiz. Türkiye 2008 yılıda rekor oyla BM güvenlik konseyi geçici üyeliğine seçildi. İspanya ile medeniyetler ittifakı girişimini bizler başlattık. En son Rio'da 3. zirveyi yaptık. 120 ülke ve uluslararası koruluştan katılım gerçekleşti. AKPM başkanlığını bir Türk seçildi" dedi. "Kirli bir propaganda ile süreci enellemeye çalışıyor" diyen Erdoğan, "Biz bundan 10 yıl öncesine kadar Suriye ile neredeyse savaşın eşiğine gelmiş ülkeydik. 2002 sonraısnda hükümeti devraldık. Esad kardeşime dedim ki şu meseleleri bir masaya yatıralım. Görelim. Bizim Türkçe'de bir deyim vardır. 'İncir çekirdiğini doldurmaz' Evet Türkiye ile Suriye arasındaki sorunların adeta incir çekirdiğini doldurmadığını, çözümsüz hiçbir sorun olmadığını gördüm. Şu anda Suriye- Türkiye arasında mayınlar temizleniyor. Tren seferleri yapalıyor. İki ülke adeta kardeş aile, birbirine gidiyor geliyor. Her alanda örnek bir işbirliği sergiliyor. İki ülkenin vatandaşları ceplerine pasaport koyuyor adete kendi ülkesinin şehrinden bir diğerine gider gibi Suriye?den Türkiye?ye, Türkiye'den Suriye'ye gidiyor. Lübnanla aynı şekilde" diye konuştu.
"SESSİZ Mİ, TEPKİSİZ Mİ KALACAĞIZ"
İsrail'in yardım gemilerine müdahalesine de değinen Erdoğan, "Haksızlığa karşı sesimizi yükseltiğimiz, adalet, hukuk istediğimiz her türlü teröre, devlet terörüne karşı çıktığımız için kasıtlı bir propagandanın hedefi oluyoruz. Dünyada medya dediğiniz zaman akla İsrail, İsrail yönetim gelir. İstedikleri gibi yönlendirme kabiliyetine sahiptir. Bu noktada özel bir yanları var. Benim ülkemden hareke eden 32 farklı ülkenin sivil yardım gönüllülerini taşıyan sadece ve sadece yardım malzemesi yüklü gemilere yapılan saldırı sonrasında susacak mıyız? 9 vatandaşımız devlet terörüyle uluslararası sularda katledilmesi bütün yardım gönüllülerine insanlık dışı muamele yapılması karşısında gözümü yumacak mıyım? Yaralılarımızı tek tek ziyaret ettiğim zaman onların halini gördüm. Bunları gazete haberleriyle söylemiyorum. Bizzat gördüm. Hem uluslararası sularda bu işi yapacaksın. Kenardan hücum botlarla yukarıdan helikopterle indirme harekatı yapacaksın orada yaraladıktan sonra beynine kurşunu sıkacaksın .Vücudunun değişik yerlerinde her türlü ateşli silah yaralarını gördüm. Filistin'deki dramı, katliama insanlık dışu uygulamalamalara karşı sessiz mi, tepkisiz mi kalacağız. Bu devlet terörünü onaylamak hukuksuzluğa göz yummak olmaz mı. Yapılan korsanlığa tepkisiz kalmak olmaz mı. Yıllarca toplu örgütler insanlık dışı uygulumaya gözyumdular. Hatta alttan alta teşvik ettiler. Bu süreç artık bu şekilde devam edemez. Gazze abluka altındayken bölgeye barış ve istikrar gelmez. Bize nederlerse desinler, hükümetime ne tür iftiralar atarlarsa atsınlar biz doğru bildimiz yoldan inandığımız ilkelerden asla taviz vermeyeceğiz" şeklinde konuştu
Son Dakika › Güncel › 2 Başbakan Erdoğan: 'Eğer Hayır Dememiş Olsaydık, Bu Onursuz Bir Davranış Olurdu' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?