Başbakan Erdoğan: Peygamberleri Örnek Almalıyız - Son Dakika
Güncel

Başbakan Erdoğan: Peygamberleri Örnek Almalıyız

Başbakan Erdoğan: Peygamberleri Örnek Almalıyız

Başbakan Erdoğan, semavi dinlerin mensupları olarak tarihin değil, inançların öz kaynaklarının referans alınması gerektiğini belirtti.

07.09.2012 13:43  Güncelleme: 14:00

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, semavi dinlerin mensupları olarak tarihin değil, inançların öz kaynaklarının referans alınması gerektiğini belirterek, "Bizler, tarihte yaşanan acı hadiseleri değil, peygamberleri kendimize örnek almak zorundayız" dedi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, semavi dinlerin mensupları olarak tarihin değil, inançların öz kaynaklarının referans alınması gerektiğini belirterek, "Bizler, tarihte yaşanan acı hadiseleri değil, peygamberleri kendimize örnek almak zorundayız" dedi.

Erdoğan, İstanbul'da "Arap Uyanışı ve Ortadoğu'da Barış: Müslüman ve Hristiyan Perspektifler" temasıyla düzenlenen "Dini Liderler Zirvesi"nin açılışında konuştu. İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ve Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü işbirliği ile düzenlenen zirveye 19 ülkeden Müslüman ve Hristiyan toplulukların dini liderleri, kanaat önderleri ve akademisyenler katıldı. Zirvedeki açılış konuşmasına Başbakan Erdoğan, önceki gün Afyonkarahisar'da şehit olan askerler için Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve Türk Silahlı Kuvvetlerine geçmiş olsun temennisinde bulunarak başladı.

-"İSTANBUL'DAKİ TABLO, EKMEK-SU GİBİ İNSANLIĞIN İHTİYAÇ DUYDUĞU BİR TABLO"-

İstanbul'da düzenlenen zirveye, farklı din ve mezheplerden din adamı ve kanaat önderlerinin tek bir şehirde, tek bir salonda bir araya gelerek oluşturdukları fotoğrafın, tek başına bile son derece anlamlı olduğunu söyleyen Erdoğan, "Hiç abartmadan ifade ediyorum. Burada şu salondaki tablo, aslında bir birlikteliğin hoşgörünün ve diyalogun manzarası. Tüm insanlığın özlediği, hasretini çektiği, bunun ötesinde insanlığın ekmek kadar, su kadar ihtiyaç duyduğu bir tablodur" değerlendirmesinde bulundu.

-"SADECE FARKLI DİYE İNSANLAR KATLEDİLİYOR"-

Bu toplantının gerçekleştirildiği sıralarda, belki dünyanın birçok yerinde çocukların, kadınların, savunmasız insanların öldürülüyor olabileceğini ifade eden Erdoğan, "Burada bir araya gelirken, belki de aynı anda Ortadoğu'da bir yerlerde, dünyada bir yerlerde bir kadın katlediliyor, ya da bir kadın kocasız, babasız evlatsız bırakılıyor. Biz burada dünya barışı için, insanlığın huzuru için çareler ararken, belki de dünyanın bir yerinde, sadece farklı olduğu için bir insan katlediliyor. İşkence görüyor ya da haklarından mahrum bırakılıyor" dedi.

-"DİN VE MEZHEP SAVAŞLARI ARKASINDA MİLYONLARCA MAZLUM, MAKTUL BIRAKTI"-

Din ve mezhep savaşlarının ardında milyonlarca mazlum bıraktığını, mezhep savaşlarının aynı şekilde arkasında çok acı enkazlar bıraktığına dikkati çeken Erdoğan, "Altını çizerek ifade etmek istiyorum. Tarihte ya da bugün, hiç birimizin şahit olmak istemediği ölümler, savaşlar, çatışmalar yalnızca siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı yaşanmadı, yaşanmıyor. Din savaşları, tarih boyunca arkasında milyonlarca mağdur, mazlum, maktul bıraktı. Her dinin kendi içindeki mezhep savaşları, aynı şekilde arkasında çok acı trajik, çok kanlı enkazlar bıraktı. Bugün bunları yine yaşıyoruz" dedi.

-"TARİHİN BİRÇOK SAYFASI "KIZIL KAN'A BOYANDI"-

Erdoğan, gerek İslam dininde, gerek Hristiyanlık içinde, aynı dinin farklı mezheplerin, farklı kolların insanlarının, birbirine kast ettiğini ve tarihin birçok sayfasının kızıl kana boyandığını vurguladı.

-"SEMAVİ BÜTÜN DİNLERDE ÖLDÜRMEK HARAM!"-

İslam dininde ve yeryüzündeki bütün semavi ve kitabi dinlerde, öldürmenin haram yani yasak olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Sünni için öldürmek nasıl haramsa, çok iyi biliyorum ki Şii için de öldürmek haramdır. İslam dininde öldürmek nasıl yasaksa, Hıristiyanlıkta ve Musevilikte de haramdır. İslam dininin yüce kitabı Kur'an-ı Kerim, nasıl öldürmeyi kesin bir dille yasaklıyorsa, biliyorum ki Tevrat, Zebur ve İncil de öldürmeyi, can almayı, cana kıymayı kesin bir dille yasaklıyor. Peki öyleyse biz yaşadığımız trajedileri nasıl izah edeceğiz? Nasıl açıklayacağız. Tarihte ve bugün yaşanan acı hadiseleri, katliamları, kıyımları nasıl yorumlayacağız?" diye sordu.

-HZ.PEYGAMBER HABEŞ'İ GÖSTERİYOR-

Erdoğan, Müslümanlar olarak İslam dininin doğuşunu, peygamber Hz.Muhammed'in hayatını okurken, ibretlik bir hadiseye şahit olduklarını ve 7. yüzyılın başlarında İslam dini Mekke'de yayılırken, ilk Müslümanların çok acımasız baskı, işkence ve zulümlere maruz kaldıklarını söyledi. İlk Müslümanlardan katledilenlerin olduğunu, evlerini, yavrularını, ailelerini ve şehirlerini terk etmek zorunda kaldıklarını belirten Erdoğan, "Bu zor durumda olanlardan bir grup, peygamberimiz Hz. Muhammed'e sıkıntılarını anlattıklarında peygamber onlara şunu söylemiştir:

"Habeş ülkesinde yanında hiç kimseye zulmedilmeyen bir hükümdar var. Ona gidip ve himayesine sığının ki, Allah size bu meselede ferahlık versin, sıkıntınız için bir kurtuluş yolu hazırlasın."

-"PEYGAMBERLERİ ÖRNEK ALMALIYIZ"-

Erdoğan, çok ağır baskılara maruz kalan ilk Müslümanların, zorlu bir yolculuğun ardından Habeşistan'a ulaştığını, Necaşi tarafından büyük bir memnuniyetle kabul edildiğini ve kendilerine emniyetli şekilde sığınma verildiğine belirterek, "Dikkatinizi çekiyorum! Necaşi bir Hıristiyandır. Müslümanlarla ile Hıristiyanlar, Müslümanlar ile Yahudiler İslam dininin daha ilk yıllarında böyle ibret verici örnekler tesis etmişlerdir aslında. Bizler, semavi dinlerin mensupları olarak, kendimize tarihi değil, inançlarımızın öz kaynaklarını referans almak zorundayız. Bizler, tarihte yaşanan acı hadiseleri değil, peygamberleri kendimize örnek almak zorundayız" diye konuştu. Erdoğan, dinler ve mezhepler tarihin olumsuz ve acı hadiseler üzerinden okunabileceği gibi, naklettiği olumlu hadiseler üzerinden de okunabileceğini kaydetti.

-"YENİ KERBELA ÜRETMEK, HZ.HÜSEYİN'İN RUHUN MUAZZEP ETMEKTİR"-

İslam tarihinde başta Kerbela olmak üzere, herkesi derinden yaralayan acı hadiseleri elbette unutmayacaklarını dile getiren Erdoğan, "Ancak Hz.Peygamberin o mübarek torununun ve ailesinin katledildiği, o meşum hadiseyi, bir ayrılığın değil, kardeşliğin, birliğin ve vahdetin bir vesilesi olarak görmek zorundayız. Kerbela, bütün mezhepler için ibret vesikası olmak zorundadır. Kerbela hadisesi üzerinden bölünmek ve bunun ardından da yeni ve çok daha fazla Kerbela hadisesi üretmek, inanın en başta Hz. Hüseyin'in ve ehlibeytin ruhunu muazzep etmektedir. Çok açık konuşuyorum. Şu anda Suriye'de zalim, diktatör, acımasız bir rejim, kendi halkına karşı en ağır silahlarla, toplu katliam gerçekleştirirken, sırf mezhep taassubu nedeniyle bu zulme sessiz kalanlar, alkış tutanlar, çanak tutanlar var" diye konuştu.

-"İNSANLIK DIŞI BİR GİRİŞİM"-

Öldürmenin ve masumların canına kıymanın dinle bağdaşmadığına dikkati çeken Erdoğan, "Benim mensubu olduğum dinde ve mezhepte öldürmek, zulmetmek hele hele masum çocukların canına kıymak nasıl insanlık dışı bir girişimse, bu zulmü yapanların mensubu oldukları mezhepte de bu insanlık dışı bir girişimdir. Bu masum çocuk bizim mezhebimizden, dinimizden değil öyleyse bırakın öldürsünler! Allah aşkına bu nasıl bir anlayıştır, yorumdur, nasıl bir yaklaşımdır. Bir insan kendi vicdanıyla bunu kendisine nasıl izah edebilir?" diye sordu.

-"SURİYE'DE KERBELA YAŞANIYOR"-

Suriye'de bugün yaşanan olayları "Kerbela" hadisesine benzeten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"1332 yıl önce Kerbela'da yaşanan neyse, açık söylüyorum bugün Suriye'de yaşanan da o dur. Hz. Ömer ile Hz. Ali efendimiz, aralarında herhangi bir sıkıntı yoktu. Onlar aynı idealler için bir mücadeleyi verdi. Peki bugünkü yaklaşım niye böyle? Bunların üzerinde durmak lazım. Mazlum değişik olabilir, zalim değişik olabilir ama yaşananlar yeni birer Kerbeladır. İnançları, o inancın tüm mensuplarını hırsla, tamahla, nefsani çıkarlarla,karanlık siyasetle kirletmeye, töhmet altında bırakmaya hiç kimsenin hakkı da, hukuku da yoktur."

-"ZULME GÖZ YUMMAKTAN ALLAH'A SIĞINIRIZ"-

İslam dininin insan olarak herkesi eşit gördüğünü ifade eden Erdoğan, "Benim mensubu olduğum din ve dinin ana kaynakları inancına, mezhebine, statüsüne bakmadan insana insan der, cana can der ve insanı varlıkların en kutsalı olarak görür. Türkiye olarak ne Irak'ta, ne Suriye'de ne de bölge ülkelerinde hiçbir etnik kökene, dine, mezhebe önyargılı değiliz. Hiçbirine farklı gözlerle bakmıyoruz. İnsanın inançları, mezhepleri, etnik kökenleri bir referans olarak kabul edip, insanın insanı öldürmesine ya da zulmetmesine göz yummaktan Allah'a sığınırız" diye konuştu.

-"TARİHİN TEKERRÜR ETMESİNİ ÖNLEMEK DURUMUNDAYIZ"-

Erdoğan, tarih tekerrür etmesini önlemek, çünkü tarihten ibret almak durumunda olduklarını ifade ederek, "Nasıl ki İslam içindeki mezhepleri, tarihin acı hadiseleri üzerinden okumak yanıltıcıysa, dinler arasındaki münasebetleri de aynı şekilde tarihin acı hadiseleri üzerinden okumak yanıltıcıdır. Bugün artık dinler arasındaki münasebetlere, Haçlı seferleri, Endülüs tecrübesi, dünya savaşları, Filistin meselesi gibi acı olaylar değil, bir arada yaşamaya dair güzel örnekler, birlikte inşa ettiğimiz medeniyetler yön vermelidir" dedi.

-DİNİ LİDERLERE ÇAĞRI: "HERKES HATALARINI, SEVAPLARINI ORTAYA KOYSUN"-

Edoğan, 21.yüzyılda herkesin, her dini lider ve kanaat önderinin kendi öz eleştirisini samimi bir şekilde yapması ve hataları, sevapları ortaya koyması gerektiğini söyledi. Türkiye olarak tarihte yaşanmış acı hadiseleri açık yüreklilikle gündeme taşıdıklarını, bunun özeleştirisini yapıyor varsa hatalar varsa açık yüreklilikle ifade ettiklerini dile getiren Erdoğan, Osmanlı İmparatorluğu içindeki farklı din ve mezheplerin, İstanbul tarafından her zaman büyük bir zenginlik olarak görüldüğünü, engin bir hoşgörü ile karşılanarak, her türlü hak ve imkanın sağlandığını kaydetti.

-"HER DİN VE MEZHEP BİRİNCİ SINIF VATANDAŞIMIZ"-

Erdoğan, Hristiyan tebaanın huzurluğu şekilde yaşanması için büyük hassasiyet gösterilirken Endülüs'ten kovulan Musevilere Osmanlı'nın kucak açtığını ve koruduğunu söyledi. Ermeni meselesinde de arşivlerin açılmasını, incelenmesini, bu meselenin tarihçiler, bilim insanları ve akademisyenler tarafından değerlendirilmesini hep savunduklarını dile getiren Erdoğan, "Bizzat şahsım. Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı olarak 6-7 Eylül'de azınlıklara yönelik düşmanca girişimleri onaylamadığımı, bunun Türkiye'ye çok ağır zararlar verdiğini ifade etmiş bir liderim. Mardin, Hatay, İstanbul başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki her din ve mezhebi büyük bir zenginlik olarak görüyorum. Her din ve mezhep mensubunun gönül rahatlığı, huzuru içinde bu ülkenin birinci sınıf vatandaşları olarak yaşamasını çok samimi şekilde destekliyoruz."

-"GAYRİMENKUL İADE KARARIMIZ EN AÇIK İSPAT"-

Erdoğan, farklı dinlerin, kurulu vakıflarının gayrimenkulleri noktasında, önceki yönetimlerin cesaret edemediği, ancak iktidarlarının cesaret etmek suretiyle, hepsinin gayrimenkullerini iade etme kararını alışlarının bunun en açık ispatı olduğunu söyledi. Türkiye olarak birlikte yaşama ve hoşgörü kültürünü daha da güçlendirmek için reformları sürdüreceklerini dile getiren Erdoğan, "Tarihimizde çok daha fazla olumlu örnekleri çoğaltacağız bölge ve dünya için model olmaya devam edeceğiz" dedi.

-"DERE YATAĞINI BULMUŞTUR"-

Bazı Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde cereyan eden olayların, harici yönlendirmenin neticesi olarak değil, son derece tabii bir sonuç olarak ortaya çıktığını söyleyen Erdoğan, bu duruma "dere yatağına akar, dere yatağını bulmuştur" değerlendirmesinde bulundu. Halkın talep, arzu ve isteklerini dile getirmesinin, baskıcı rejimlere karşı sesini yükseltmesinin bu coğrafyanın geleneği olduğunu ve son derece tabii olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Tabii olmayan baskı ve zulümdür. Kendi halkının arzu ve taleplerine duyarsız kalmaktır. Esasen mukadder olan, gerçekleşmiş bu ülkelerde tarih kendi tabii mecrasında akmaya başlamıştır. Ancak başlayan bu değişim sürecini yönetmek de son derece önemlidir" ifadelerini kullandı.

-"DEĞİŞİMLER SABAHTAN AKŞAMA OLMAZ"-

Erdoğan, bütün bu süreçte halkların ne istediğinin son derece açık bir şekilde görüldüğünü, halklar onurlu bir yaşam ve özgürlük mücadelesi verdiğini, temel hak ve hürriyetlerini korkusuzca yaşayacakları özgür bir hayat istediğini kaydetti. Söz, düşünce ve inançlarından dolayı mahküm olmayacakları, hukukun herkes için eşit ve üstün olduğu bir sistemi arzuladıklarını söyleyen Erdoğan, "Bırakın ben inancımı inandığım gibi yaşayım. Bırakın ben düşündüklerimi, düşündüğüm gibi söyleyeyim. Bunu istemişlerdir. En önemlisi bu ülkelerdeki halklar yöneticilerini hür iradeleriyle seçebilmeyi ve denetleyebilmeyi arzu etmişlerdir. Tunus'ta, Kahire'de ya da Bingazi'de sokaklara dökülen ve onur mücadelesi veren insanların hepsi aynı dili kullanmış, dini mezhepsel ve etnik tüm farklılıkların üzerine çıkabilmişlerdir. Bugün tesis edilen yeni yönetimlerin, buraya bir parantez koymak zorundayım. Bir anda akşamdan sabaha başarı beklemek yanlış olur. 10 yıllarca bu ülkelerde zulmedenler, otokratik bir rejim sürdürenler, bunlar nasıl izlendiyse, içeride ve dışarıda şu ande herkesin bu yeni yönetimlere de biraz mühlet vermesi lazım" diye konuştu.

-"BURADAKİ HOŞGÖRÜ ÜLKELERİMİZE TEK TEK SİRAYET ETMELİ"

İstanbul'da düzenlenen zirvedeki hoşgörünün, ülkelere tek tek şehirlere sirayet etmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, "Buradaki hoşgörü coğrafyamızdaki tüm dost ve kardeşlerimizin yüreğinde olmalıdır. Bizler çok büyük bir medeniyet havzasının mensuplarıyız. Birbirimize karşı iyi olursak, inanın dünya da daha yaşanabilir bir yer olacaktır. Anlaşmazlıkları suhuletle çözersek, dünyanın geri kalanı da arkamızdan gelecektir. Samimiyetle bir arada yaşama kültünü savunursak, Norveç, Almanya, Ruanda'daki gibi ırkçı saldırılar tekrarlanmayacak, birçok ülkeyi hedef alan terör, hedefine ulaşamayacaktır" mesajını verdi. (ANKA-SON)

(HMD/ORH) - İstanbul

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Başbakan Erdoğan: Peygamberleri Örnek Almalıyız - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement