GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke'nin konuşması CHP MYK toplantısı
Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Böke:
"CHP hep çok açık yüreklilikle şunu söyledi; Türkiye'nin bir anayasa sorunu yoktur, ekonomi, refah, hukuk devleti, özgürlükler, demokrasi sorunu vardır. Bu sorunların çözümü anayasa değişikliğinden geçmez. Sorunların çözümü hukuki düzenlemelerden, reform yapma iradesi gösterecek bir iktidardan geçer"
"Toplumsal barışımızı mutlaka sağlayacağız. Demokrasiyle, katılımcılıkla, şeffaflıkla Meclis zemininde ve meşru mekanizmaları çalıştırarak, Kürt sorununu çözeceğiz. Hep söyledik, üçüncü bir yol mümkün"
"Bu üç bakan (Ala, Ramazanoğlu, Avcı) derhal istifa etmelidir. Can güvenliğimiz için. Çocuklarımızın güvenliği için ve çocuklarımızın geleceği için derhal istifa edin, o koltuklar ciddi görev yapmak isteyen insanların koltuklarıdır"
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, "CHP hep çok açık yüreklilikle şunu söyledi; Türkiye'nin bir anayasa sorunu yoktur, ekonomi, refah, hukuk devleti, özgürlükler, demokrasi sorunu vardır. Bu sorunların çözümü anayasa değişikliğinden geçmez. Sorunların çözümü hukuki düzenlemelerden, reform yapma iradesi gösterecek bir iktidardan geçer." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.
Toplantı sonrası açıklamalarda bulunan Böke, haftalardır üç bakanın "sorumsuzluklarına" dair ciddi uyarılarda ve çağrılarda bulunduklarını ancak çağrılarının sessizlikle karşılandığını söyledi.
Bu bakanlardan ilkinin İçişleri Bakanı Efkan Ala olduğunu bildiren Böke, "Yalnızca Ankara'da son 5 ay içerisinde 3 canlı bomba, İstanbul'da 2 canlı bombanın patlaması sonucunda 185'in üzerinde canımızı kaybettik. Bütün bu acılara rağmen Efkan Ala siyasi sorumluluğu almadığı gibi bizleri 'ne kadar iyi iş yaptığını' ikna etmekle meşgul etti kendini." ifadesini kullandı.
"Anlıyoruz ki vatandaşı korumak yerine bu enerjiyi Sayın Cumhurbaşkanı'nın deyimiyle Rıza Bey'i korumak için kullanmış." diyen Böke, vatandaşların can güvenliğini sağlamak yerine, onların anayasal haklarını sınırlamayı kendine görev edinmiş bir İçişleri Bakanı ile karşı karşıya olduklarını savundu.
İstanbul'da her türlü gösteri ve toplantı yürüyüşünün 30 gün boyunca Valilik kararıyla yasaklandığını öne süren Böke, "İçişleri Bakanı işte bu derece çaresiz ve bu derece görevini yapamaz durumda." değerlendirmesinde bulundu.
Osmanlı'nın çöküş dönemi Maarif Nazırı'nın "Şu mektepler olmasa, maarifi ne güzel yönetirdim" dediğini aktaran Böke, "Şimdi de anlaşılıyor ki AKP'nin çöküş döneminin İçişleri Bakanı; 'şu insanlar olmasa şu güvenliği ne güzel sağlardım' diyor." açıklamasını yaptı.
"Aynı sorumsuzlukla" devam eden bir diğer bakanın ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu olduğunu savunan Böke, bakanlığın görev tanımını okudu.
Türkiye'de infial yaratan ve her gün yeni dosyalar eklenerek büyüyen bir çocuk istismarı faciası ile karşı karşıya olunduğunu dile getiren Selin Sayek Böke, şunları söyledi:
"Bu faciaya karşı Bakan'ın ilk tepkisi ne oldu? Çocukları korumak yerine bu faciaların ortaya çıktığı vakıfları korumayı tercih etti. 'Bir kere olması vakfı karalamak için gerekçe olamaz' diyen Bakan'a iki haftadır şunu söyledik; bir kere istifadan bir şey olmaz. Ancak kendisi büyük bir pişkinlikle, aymazlıkla sanki hiçbir şey olmamış gibi koltuğunda oturmaya devam ediyor. Bu şahıs o koltukta oturduğu sürece çocuklarımız güvende değiller. Bu açık tabloya rağmen, bu sorumluluğu yerine getirmesini sağlamayan herkes de bu sorumluluğun bir parçası haline geliyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı koltuğunu Sema Ramazanoğlu dolduramıyor."
Bir diğer "sorumsuz" bakanın Nabi Avcı olduğunu öne süren Böke, anayasada Türkiye'nin bir sosyal devlet olarak tanımlandığını belirtti.
Sosyal devletin tanımı içerisinde bütün çocuklara kaliteli, bilimsel, ücretsiz ve güvenilir eğitim sağlanması bulunduğunu aktaran Böke, "Ancak görünen o ki AKP'nin Milli Eğitim Bakanı, bu temel anayasal görevini yerine getirmek yerine bu görevi vakıflara devretmiş. Sosyal devletin koruması altında olması gereken yoksul ailelerin çocukları, vakıfların eline teslim ediliyor. Milli Eğitim Bakanı görevini yapmadığı için bu tablo ortaya çıkıyor." görüşünü savundu.
En son aldıkları bilgilere göre, Türkiye genelinde çocukların teslim edildiği bu evlerin sayısının 10 binin üzerinde olduğunu iddia eden Böke, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin yaşadığı bütün bu trajediler, bu üç bakanın, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'nun ve İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın bakanlık sorumluluklarını yerine getiremediklerini açıkça ortaya koyuyor. Dolayısıyla bu bakanların bakanlıklarını sürdürmeleri Türkiye için artık taşınabilir bir gerçek değil. Bu üç bakan derhal istifa etmelidir. Can güvenliğimiz için. Çocuklarımızın güvenliği için ve çocuklarımızın geleceği için derhal istifa edin, o koltuklar ciddi görev yapmak isteyen insanların koltuklarıdır."
Toplumsal barış
Türkiye'nin bir diğer meselesinin ise "toplumsal barışın sağlanması" olduğunu vurgulayan CHP Sözcüsü Böke, sorunu hafife alanların kendilerine "selamlaşın, sorunu çözer" dediğini aktardı.
Böke, "Biz de buradan Başbakan'a bir selam gönderelim. Ancak bu sorun Başbakan'ın hafife aldığı gibi bir selamla çözülemeyecek kadar derin, önemli ve ciddi bir sorundur. Bu sorunu çözmek için bu ciddiyetle, bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Bu sorunu çözmek için Meclis'in devreye girmesine ve demokrasiyi çalıştırmaya ihtiyaç vardır." diye konuştu.
AK Parti ve HDP'yi sorunun derinleşmesine neden olan iki parti olarak niteleyen Böke, bu partilerin aynı sorumsuz yaklaşımı ise sürdürdüğünü iddia etti.
AK Parti'nin sorunun toplumsal ve siyasi boyutunu yok sayarak ve doğrudan salt güvenlikçi politikalara sarıldığını öne süren Böke, şunları kaydetti:
"HDP ise meşru siyaset zeminini çalıştırmak yerine, çökmüş Dolmabahçe masasını, AKP- PKK masasını hala çare olarak görüyor. Biz vatandaşımızı, ne AKP'nin insafsızlığına ne de terör örgütünün zulmüne teslim etmeyeceğiz. Toplumsal barışımızı mutlaka sağlayacağız. Demokrasiyle, katılımcılıkla, şeffaflıkla Meclis zemininde ve meşru mekanizmaları çalıştırarak, Kürt sorununu çözeceğiz. Hep söyledik, üçüncü bir yol mümkün. CHP olarak bu üçüncü yol önerimizin Meclis'te toplumsal mutabakat komisyonunun kurulmasıyla başlayacağını ifade ettik. Bu önerimizi geçen hafta Meclis'e getirdik, AKP'nin oylarıyla reddedildi. Dün bir kez daha komisyon kurulması önerimizi sunduk, bir kez daha reddedildi. Biz bu sorununun çözümünün Meclis zemininde olması konusunda ısrarcıyız. AKP bu komisyona 'hayır' diyerek, barışı, demokrasiyi ve terörün kalıcı olarak sona ermesini reddetmektedir. Biz ise Türkiye'de barışın, demokrasinin ve terörün son bulduğu günlerin inşası için siyasi sorumluluk almaya ısrarla devam ediyor olacağız. Türkiye'nin bir üçünü yol ile toplumsal barışın sağlanması için bizler üzerimize düşen görevi yapmaya devam edeceğiz."
Sur'daki kamulaştırma süreci
"AK Parti'nin terör sorununu selam vererek çözme ciddiyetsizliğine eş değer diğer bir ciddiyetsizliğin ise Sur'u Toledo yapacak rehabilitasyon çalışması" olduğunu iddia eden Böke, AK Parti Hükümeti'nin Sur bölgesiyle ilgili bir acele kamulaştırma kararı aldığına dikkati çekti.
Hükümetin aldığı bu kararın, Sur'da 16, Yenişehir'de de 2 mahalleyi ilgilendirdiğini belirten Böke, toplamda 368 adada, 6 bin 300 parselin kamulaştırılmasına yol açtığını söyledi.
Bunun 125 bin nüfusa sahip Sur'un yüzde 60'ının kamulaştırılması anlamına geldiğine işaret eden Selin Sayek Böke, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu süreçle ilgili vatandaşlarımız da bizler de kaygılıyız. Bu bölgedeki evlerin çoğunda tapu sorunu var. Mülkiyet tescili henüz yapılmış değil. Hak sahipleri belli değil. Bu düzenleme, bu acele kamulaştırma ranta, istismara ve zaten birçok temel hak ihlaline uğramış bölge halkına bir kez daha mağduriyet yaratmaya kapı açacak düzenleme. Bu nedenle mülkiyet tescili ve kıymet takdirinin derhal yapılması, eğer kamulaştırmada ısrar edilecekse söz konusu bedellerin taksitlendirmeye gidilmeden vatandaşlara hemen ödenmesi, Sur'un zaten zarar gören tarihi dokusuna ve UNESCO kültürel mirasına daha fazla zarar verilmesinden kaçınılmasına özen gösterilmesine ve son olarak da bu sürecin bölge halkının hassasiyetleri gözetilerek yürütülmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz."
"Hiç kimse CHP örgütlerine saldırmaya cüret etmemeli"
Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargılandığı duruşmanın, hiçbir hukuki gerekçe olmadan basına ve kamuoyuna kapatıldığını kaydeden Böke, iktidara, "yargının üzerinden elinizi çekin" çağrısında bulunarak, basın özgürlüğünün yanında kuvvetle durmaya devam edeceklerini söyledi.
"İfade özgürlüğünü kullandıkları için tutuklanan" üç akademisyenin hukukunu kararlılıkla savunmayı sürdüreceklerini aktaran Böke, "Hali hazırda CHP örgütleri, cezaevlerinin önündeki çadırlarda tutulan özgürlük nöbetlerinin ortağıdır. Bu nöbetlerde, bundan sonra biz akademisyen milletvekillerinin öncülüğünde bulunmaya, hapishanelere gönderilmiş olan akademisyen meslektaşlarımızın sesi, nefesi, gözü, kulağı olmayı devam edeceğiz." dedi.
Bu üç akademisyen özgürlüğe kavuşana kadar mücadelelerini kararlılıkla sürdüreceklerini vurgulayan Böke, CHP'nin, Türkiye'de tek adam rejimi karşısındaki son kale olduğunu, her türlü baskı karşısında "özgürlük, demokrasi, toplumsal barış" mücadelesine devam edeceğinin altını çizdi.
CHP Düzce İl Başkanına siyasi bir saldırı düzenlendiğini, üniversitelerde de CHP'li gençlere yapılan saldırıların arttığını savunan Böke, "Hiç kimse, bugün için elinde tuttuğu iktidar gücüne veya bugün arkalarında olan sahiplerine güvenerek CHP'nin sağduyusunu bir zayıflık olarak görmeye ve CHP örgütlerine saldırmaya cüret etmemelidir. Türkiye'de sokakları, akılları ve toplumu şiddete asla teslim etmeyeceğiz." diye konuştu.
"Turist sayısı azaldı"
İktidarın dış ve ekonomi politikalarını eleştiren Böke, henüz turizm mevsimi başlamamış olmasına rağmen geçen yıla göre turist sayısında yüzde 10'luk bir düşüşün olduğunu, Rusya'dan gelen ziyaretçi sayısının yüzde 50'nin üzerinde azaldığını ileri sürdü.
AK Parti'nin dış politikasının bedelini yıllık 32 milyar dolarlık geliri olan turizm sektörünün ve bundan geçimini sağlayanların ödediğini savunan Böke, güven açığının, faiz politikasıyla kapatılamayacağını söyledi.
Böke, açıklamasının ardından, "İktidar partisinin anayasa çalışması var. Bu noktada CHP'nin değerlendirmesi ne olacak?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"CHP hep çok açık yüreklilikle şunu söyledi; Türkiye'nin bir anayasa sorunu yoktur, ekonomi, refah, hukuk devleti, özgürlükler, demokrasi sorunu vardır. Bu sorunların çözümü anayasa değişikliğinden geçmez. Sorunların çözümü hukuki düzenlemelerden, reform yapma iradesi gösterecek bir iktidardan geçer. Türkiye'nin gerçek meselelerini unutturmaya çalışan gayret, hep anayasayı tek sorunmuş gibi ortaya koymaktadır. Bu sebeple de Türkiye'de bir anayasa değişikliği yapılacaksa bile esas meseleleri eş zamanlı yapan, Türkiye'yi darbe hukukundan arındıracak demokrasi paketlerinin de hızla Meclis'e getirilmesi konusunda ısrarcıydık, ısrarcıyız ve olmaya da devam edeceğiz."
CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke, bu hafta AK Parti'ye katılan Niğde'nin Orhanlı ve Yeşilgölcük Belediye Başkanlarının CHP'den istifa etmediğini, bu kişilerin partiden ihraç edildiklerini de sözlerine ekledi.
Son Dakika › Güncel › Selin Sayek Böke: 'Hiç Kimse CHP Örgütlerine Saldırmaya Cüret Etmemeli' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?