Dha Yurt Bülteni-14 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni-14

Batman'da atölyede patlama: 2'i ağır, 11 yaralıBATMAN Organazi Sanayi Bölgesi'nde (OSB) izolasyon malzemeleri üreten bir atölyede meydana gelen patlamada, 2'si ağır, 11 kişi yaralandı.

04.10.2017 16:56
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Batman'da atölyede patlama: 2'i ağır, 11 yaralı

BATMAN Organazi Sanayi Bölgesi'nde (OSB) izolasyon malzemeleri üreten bir atölyede meydana gelen patlamada, 2'si ağır, 11 kişi yaralandı. Patlamayla birlikte çıkan yangın, itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü.

Beşiri İlçesi'ne bağlı Örmegözü bölgesinde bulunan Batman Organize Sanayi Bölgesi'nde izolasyon malzemeleri üreten bir atölyede, bugün saat 15.30 sıralarında patlama meydana geldi. Patlamayla birlikte yangın çıkarken, olay yerine çok sayıda ambulans ve itfaiye ekibi sevk edildi. Patlamada yaralanan 2'si ağır, 11 kişi, ambulanslarla Batman Bölge Devlet Hastanesi'ne kaldırılırak tedaviye alındı.

Batman Belediyesi ve TÜPRAŞ Rafinerisi'ne ait itfaiyle ekiplerinin müdahalesiyle çıkan yangın söndürüldü. Patlama ve yangın sırasında bazı araçlar hasar gördü.

Patlamanın nedeninin belirlenmesi için çalışma başlatıldı.

Görüntü Dökümü:

----------------------

-Patlama meydana gelen bölgenin görüntüsü

- İtfaiye araçlarının görüntüsü

-Vatandaşların görnütüsü

-Yanan araç görüntüsü

Haber-Kamera: Arif ARSLAN-Reşat YİĞİZ/BATMAN,

======================================================

Down sendromlu İnci'nin annesi: Bana bambaşka bir misyon yükledi

TEKİRDAĞ'da dünyaya getirdiği ve 23 aylık olan down sendromlu İnci Su'nun annesi Süreyya Ülkü Güler, "Kızım bende negatif olan her duyguyu, negatif insanları götürdü. Üzerime bambaşka bir amaç ve misyon yükledi" dedi.

Tekirdağ'da matematik öğretmeni 30 yaşındaki Süreyya Ülkü Güler, eşi ile 2012 yılında evlendiklerini ve ilk bebekleri İnci Su'nun 2015'te dünyaya geldiğini belirtti. Doğuma kadar bebeğin down sendromlu olacağını bilmediğini aktaran Süreyya Ülkü Güler, İnci Su'ya 3.5 aylık hamileyken merdivenden düştüğünü ve acil olarak hastaneye götürüldüğünü belirterek, şöyle dedi: "Oradaki doktor yaptığı tetkiklerde bebeğin ense kalınlığının fazla olduğunu, bunun sorun olabileceğini ve bunu doktoruma iletmemi istedi. Doktoruma ilettim. Doktorum ısrar ve inatla kendi ölçümlerinin doğru olduğunu ve bir sorun olmayacağını söylemişti. Doğumdan sonra bebeğin down sendromlu olduğunu öğrendiğinde şok yaşadık. Çok ağladım. Çünkü böyle bir şeye hazır değildim. Eğer hamileyken bunu öğrensem yine İnci Su'nun doğmasına izin verirdim ama hazırlıklı olurdum. Lohusalık dönemimi hep ağlayarak geçirdim. Böyle bir bebeğe nasıl bakabileceğimi bilmiyordum. Bakamayacağımı düşünmüştüm. Doktor hakkında suç duyurusunda bulunduk. Amacımız tazminat filan değil. Sadece doktor kusurunun tespit edilmesi." Dünyaya getirdiği 'İnci Su' adını verdiği kızının down sendromlu olduğunu öğrendiğinde yaşamındaki her şeyin altüst olduğunu, işe bile gidemeyeceğini, bebeğiyle ömrümün sonuna kadar evde kalacağını düşündüğünü anlatan Güler, sözlerine şöyle devam etti: "İnci yanıma geldiğinde morardığı için hemen yoğun bakıma alınmıştı. Onu öpmeye bile korktum. 2 gün sonra sağlıkla hastaneden çıktığımızda doya doya öpüp kokladım. Down sendromlu çocuğun annesi olmak bize çok şey kazandırdı. İnci bende negatif olan her duyguyu götürdü. Bir de negatif insanları. Hayatımın alt üst olduğunu düşündüğüm o günden sonra, altının üstünden daha güzel olduğunu öğretti. Bambaşka bir amaç ve misyon yükledi üzerime. Şimdi amacım kendine yetecek bir çocuk yetiştirmek ve onun kromozom kardeşleri için elimden gelen her şeyi yapabilmek. İnci bana hiçbir okulda öğrenemeyeceğim insanlık öğretti. 'En büyük hayalim kızımın kimseye muhtaç olmadan yaşayabilen bir birey olması. En büyük korkum ise sağlıksız bir hayat sürmesi. Allah beni onsuz, onu da bensiz bırakmasın." Kızının rehabilitasyonu için evlerinde bir oda hazırladıklarını belirten Süreyya Ülkü Güler,  odada duvarda asılı puzzle şeklinde bir Atatürk posteri bulunduğunu, gittikleri yerlerde Atatürk fotoğrafı görünce onu işaret ederek 'Adam' diyebildiğini anlattı. Güler, İnci Su'nun Instagram hesabından paylaştığı fotoğraf ve videolarını binlerce kişinin takip ettiğini ekledi.

Görüntü Dökümü

----------------------

-Anne ile röp

DÜN GEÇİLEN GÖRÜNTÜLER

-İnci Su'nun Nutuk üzerindeki Atatürk fotoğrafını öpmesi

-İnci Su'nun annesiyle oyun oynaması

-İnci Su'nun annesinin kucağında oturması ve annesinin onu sevmesi

-İnci Su'nun annesi Süreyya Ülkü Güler'in kucağında bebeğine kitap okurken DS'li çocuğu olan ailelere mesaj vermesi

515 MB --04.36

Haber: Selma KUNAR-Mehmet YİRUN-TEKİRDAĞ,

==================================================

Köpeğe tekme atan esnafı uyarınca dayak yediklerini söylediler (ek)

HEPSİ TEKRAR SERBEST

Muğla'nın Bodrum İlçesi'ne tatile gelen iki kadını dövdükleri ididasıyla adliyeye sevk edilen zanlılardan M.O. ve E.G. adli kontrol şartıyla olmak üzere M.Ç. ile birlikte serbest bırakıldı.

Haber: Yaşar ANTER/BODRUM,

==================================================

Kartal bebeğin Doktoru Özfidan: 24 saat uğraştık ama kaybettik

ÖZEL Isparta Hastanesi çocuk sağlığı uzmanı Dr. Tuncay Özfidan, yaklaşık 3.5 ay süren yaşam savaşını kaybeden Kartal bebekle ilgili, "Müdahalelerimizi yaptık. Cevap vermedi. Yaklaşık 24 saat uğraştık ama ne yazık ki kaybettik" dedi.

Bilecik'te, geçen 15 Haziran perşembe gecesi uzaklaştırma kararına rağmen eşi 35 yaşındaki Hüseyin Kartal tarafından bıçaklanan ve götürüldüğü hastanede ölen 8 aylık hamile 29 yaşındaki Melike Kartal'ın sezaryenle alınan erkek bebeği getirildiği Özel Isparta Hastanesi'nde yaklaşık 3.5 ay süren yaşam savaşını kaybetti.

"SOLUNUM CİHAZINDAN ÇIKARMAYA UĞRAŞTIK"

Kartal bebeğin son dönemde hastanede tedavisini yürüten çocuk sağlığı uzmanı Dr. Tuncay Özfidan, bebeğin yaşamını yitirmeden 24 saat önce solunum yetmezliğine girdiğini ve daha sonra kalbinin zayıfladığı söyledi. Özfidan, "25 Eylül sabahı saat 09.55 gibi Kartal bebeği kaybettik. Müdahalelerimizi yaptık. Aralıkla müdahalelere devam ettik. Cevap vermedi. Kartal bebeği kaybettik. Solunum cihazından çıkarmaya uğraştık. Zaman zaman çıkardık ve tekrar bağladık. Onun dışında vefatından 1 hafta önce MR çektirmiştik. Oksijensiz kalmaya bağlı beyinde küçülme, geri kalma oldu. Hafta sonu da kötüleşti. Yaklaşık 24 saat uğraştık ama ne yazık ki kaybettik" dedi. Daha sonra karakola ve savcılığa haber verdiklerini anlatan Özfidan, "Otopsi için Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'ne gönderilmesini söylediler. Biz de oraya gönderdik. Otopsi işleminin ardından cenazeyi ise halası aldı" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

----------------------

RÖP: Tuncay Özfidan

32.6 MB/// 01.01"

Haber -Kamera: Ali ÇEVİKBAŞ/ISPARTA,

==================================================

İlk yüz nakilli Uğur Acar'a 'cinayet' davasından beraat

TÜRKİYE'nin ilk yüz nakillisi Uğur Acar ve 2 arkadaşı, 2 yıl önce yanarak yaşamını yitiren Ramazan Kaya'nın ölümüyle ilgili haklarında 'kasten adam öldürmek' suçundan açılan davadan beraat etti.

2 yıl önce meydana gelen olayda Türkiye'nin ilk yüz nakillisi Uğur Acar, 2 arkadaşı ve Ramazan Kaya birklikte alkol aldıktan sonra Ramazan Kaya yönetimindeki otomobille yola çıktı. Bu sırada otomobil stop etti. İddiaya göre 'bu arabayı yakacağım' deyip otomobile benzin döken Ramazan Kaya, daha sonra sigara yakmak için çakmağı çakınca kendisi alev alarak yaşamını yitirdi. Ramazan Kaya'nın ölümüyle ilgili Uğur Acar ve diğer 2 arkadaşı hakkında ömürboyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. 29 Eylül günü Manavgat 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 9'uncu duruşmada, savcı Uğur Acar ve 2 arkadaşının beraatı yönünde mütalaa verdi. Ancak mahkeme heyeti, 10'uncu duruşmada karar vermek üzere celseyi erteledi. Bugün görülen 10'uncu duruşmada mahkeme, 3 sanığın da beraatına hükmetti.

'BERAATI BURUK SEVINÇLE KARŞILADIM'

10'uncu duruşma sonunda beraat eden Uğur Acar, yakın akrabası Ramazan Kaya'nın ölümüne çok üzüldüğünü belirterek, "Ancak bugünkü baraat kararına da sevindim" dedi. Acar, "Hakkımda dava açıldığının bile farkında değildim. Çünkü bu olay beni çok üzmüş, psikolojik travma yaşamama neden olmuştu. Çünkü olayda hayatını kaybeden Ramazan benim hem akrabam hem de can dostumdu. Her şeyimi küçük yaştan beri onunla paylaşırdım. Can dostumu ve dert ortağımı kaybetmiştim. Bu üzüntüleri yaşarken cinayetle suçlanmam üzüntümün katlanarak artmasına neden oldu. Neredeyse baraat kararını buruk bir sevinçle karşıladım diyebilirim. Ailesine ve benim de akrabam olan yakınlarına başsağlığı diliyorum. İstenmeyen bu olay hepimizi kahretti, çok üzgünüm" diye konuştu.

Haber: Erol AKKIR/ANTALYA,

===================================================

7 bin nüfuslu beldede termik santral tepkisi

ZONGULDAK'ın Kilimli İlçesi'ne bağlı Çatalağzı Belde Belediye Başkanı CHP'li Adnan Akgün, 7 bin 776 nüfuslu beldede faaliyet gösteren 7 üniteden oluşan toplam 3 bin 90 megevat enerjili 3 termik santrale ilave yeni bir termik santral kurulmak istenmesine basın açıklaması yaparak tepki gösterdi.

Beldede 1946 yılında faaliyete geçen 2 üniteden oluşan 300 megavat gücündeki Çatalağzı Termik Santrali'nin yanında, Eren Enerji Elektrik Üretim A.Ş. tarafından 2010'da 3 üniteden oluşan 1390 megavat gücünde ve geçen yıl da 2 üniteden oluşan 1400 megavat gücünde 2 termik santral kuruldu. Demir Madencilik A.Ş., mevcut 2 şirketin işlettiği santrallere ilave olarak deniz kenarındaki Ömerağzı sahilinde 160 megavat gücünde temrik santral ve kül barajı projesi için başvuruda bulundu. Projeyle ilgili 'Çevre Etki Değerlendirmesi' (ÇED) süreci, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda geçen Nisan ayında yapılan İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu Toplantısı ardından durduruldu. Yarın bakanlıkta aynı santralle ilgili yeniden yapılacak toplantı öncesi Çatalağzı Belediye Başkanı Adnan Akgün, meclis üyeleri, muhtarlar ve çevre derneği yöneticileriyle birlikte basın açıklaması yaptı. Başkan Adnan Akgün, 700 metrelik bir alanda 7 üniteden oluşan 3 termik santralin faaliyet gösterdiğini, bu santrallerde günde 30 bin ton kömür yakıldığını, 10 bin ton kül ortaya çıktığını söyledi. Başkan Akgün, şöyle konuştu: "Bu santralleri soğutmak için denizden saatte 320 bin metreküp su çekilmekte. Bu soğutma amaçlı kullanılıp tekrar denize verilmekte. Bu yapının gerçekleşmesi için havadan 350 milyon metreküp oksijen çekilmekte ve dışarıya 450 milyon metreküp zehirli gazlar halkın kanser ve solunum hastalıklarına sebebiyet vermekte. Ortam bu iken bu halk buna mecburken santraller yapılmakta. Mevcutları zaten bu insanlar sağlıklarından olarak enerji üretimine katkıda bulunuyorlar ama artık santral istemiyoruz. Bu santrallerin revize edilmesini istiyoruz. Bu kadar kısa bir alanda bu kadar santral olan yer olarak belki Türkiye değil, dünyada tekiz. Bu olumsuz durumu bu insanlara layık gören yöneticileri vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum. Artık santral yapılmasını istemiyoruz. Sağlıklı yaşamak herkesin hakkıdır. Bu anayasal hakkıdır. Biz bunu istiyoruz." Başkan Akgün, 700 metrede faaliyet gösteren 7 üniteden oluşan 3 termik santral için gelecek hafta Guinness Rekorlar Kitabı'na resmi başvuruda bulunacağını da açıkladı. Çatalağzı Çevre ve Koruma Derneği Başkan Yardımcısı Aydemir Akbaş da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda yapılacak toplantıya 2 bin imza ile gideceklerini söyledi.

Görüntü Dökümü:

-----------------------------

-Santralden detaylar

-Adnan Akgün'ün konuşması

-Aydemir Akbaş'ın konuşması

-Detaylar

Süre: (6.09) Boyut: (196 MB)

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,

===================================================

Ortaca'da nar üreticisi hasada başladı

MUĞLA'nın Ortaca İlçesi'nde çiftçilerin yeni umudu narda hasat sezonu başladı. Bu yıl ilçe genelinde 15 bin dekar alandan 20 bin tonluk rekolte tahmin ediliyor.

Dalyanlı çiftçiler, ürettikleri her biri 500 ile 700 gram arasında gelen narların neredeyse tamamını ihraç ediyor. Dalyan'daki üreticiler, geçen yıl toplam 10 bin ton nar üretti. İlaç kalıntısı olmayan, dışı parlak ve güneş yanığı olmayan narın kalitesi dikkat çekiyor. Dalyan'da 1000 hektar alanda Ortaca İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü'ne kayıtlı 450 çifti üretim yapıyor. Üretilen narlar Almanya dışında Hollanda, Finlandiya, İsviçre, Rusya ve Ukrayna da ihraç ediliyor.

Dalyanlı üretici 51 yaşındaki Recai Keçeci, 9 yıl önce kendisi gibi bilinçli üretim yapan 9 arkadaşıyla bir araya geldiklerini söyledi. Keçeci, "Her yıl ortalama 1500 ton nar üretiyoruz. Bunun tamamını da Almanya'ya ihraç ediyoruz. Avrupa'dan bir firmayla anlaştık. Bu firmaya her yıl Eylül ayına kadar her araziden numune nar gönderip, tahlillerini yaptırıyoruz. Sonra da Antalya'da bir partnerimiz aracılığıyla da ürünlerimizi Almanya'ya gönderiyoruz. Satış ve üretim açısından hiçbir sorunumuz kalmadı. Ege ve Akdeniz üniversitelerinden de sürekli bilgi desteği almaya devam ediyoruz. Nar ağacı, güneşi, suyu, hafif tuzlu toprağı, deniz üzerinden gelen iyotlu rüzgarı çok seven bir bitkidir. Dalyan Ovası bu özelliklerin hepsine sahip. Dalyan çiftçisi, ülkemizin en güzel narını yetiştirmeye devam edecek" dedi.

Hasada 1 Ekim'den itibaren başladıklarını ve ay sonuna kadar devam ettiklerini belirten Keçeci, "İhracatçıya ilk ürünü 30 Eylül itibariyle teslim ettik. Geçen yıl ihracat kilosunu 1 liradan vermiştik. Bu seneki beklentimiz ise 1.5 lira" diye konuştu. Keçeci, 300 gramın üzerindeki narları ihracatta gönderdiklerini de kaydetti.

Ortaca Ziraat Odası Başkanı Salim Çöllü ise, "Nar hasadı yaklaşık 1 ay sürüyor. Hasat edilen ürünün bir ay içinde tüketilmesi gerekiyor. Vaktinde ağaçtan toplanmazsa meyve çatlıyor. Hasadıyla tüketimi arasındaki süre kısa olunca 'üretici elimde kalır' endişesiyle alıcının verdiği fiyata 'olmaz' diyemiyor. Üretici tüccarın insafına kalıyor. Geçen yıl sıkmalık narın fiyatının 10 kuruşa kadar düşmüştü" dedi

Görüntü Dökümü

----------------------

Bahçelerden görüntü

Paketleme tesisinden görüntü

Üretici ile röp

Ortaca Ziraat Odası Başkanı Salim Çöllü röp.

Haber- Kamera: Cihan KAYA/ ORTACA (Muğla),

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni-14 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement