Dha yurt bülteni-2 - Son Dakika
Güncel

Dha yurt bülteni-2

Dha yurt bülteni-2

OTOMOBİL KÖPRÜDEN UÇTU: 2 ÖLÜ, 2 YARALI Düzce yakınlarında TEM yolunda sürücüsünün kontrolünden çıkan otomobilin köprüden uçması sonucu meydana gelen kazada, 2 kişi öldü, 2 kişi yaralandı.

06.10.2019 10:22
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

OTOMOBİL KÖPRÜDEN UÇTU: 2 ÖLÜ, 2 YARALI

Düzce yakınlarında TEM yolunda sürücüsünün kontrolünden çıkan otomobilin köprüden uçması sonucu meydana gelen kazada, 2 kişi öldü, 2 kişi yaralandı.

Kaza sabah saatlerinde TEM yolu Küçükmelen Köprüsü mevkiinde meydana geldi. Ankara yönüne giden Şaban Kayacan yönetimindeki 34 CGE 466 plakalı otomobil, yoldan çıkarak köprüden uçtu. Otomobil, yaklaşık 30 metre aşağıdaki Melen Nehri kenarına düşerken, Şevval Ebru Kayacan araçtan dışarı fırlayarak yaralandı. Kazada otomobilde bulunan Sebahat Kayacan (65) ve Fadime Akdoğan (73) olay yerinde yaşamını yitirdi. Otomobilde sıkışan Şaban Kayacan itfaiye ekipleri tarafından kurtarıldı. Yaralanan Şaban Kayacan ile Şevval Ebru Kayacan 112 Acil ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırdı. Kazayla ilgili olarak soruşturma başlatıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Sıkışan sürücünün çıkarılma görüntüleri
Yaralılara müdahale görüntüleri
Cesetlerin ceset torbası içinde görüntüsü
Aracın görüntüsü
Aracın uçtuğu köprünün görüntüsü
Polis, jandarma ve itfaiye ekiplerinin görüntüsü detaylar
HABER-KAMERA: Tezcan SOLMAZ/DÜZCE,

============================

ALAÇATI'DAKİ SAKIZ AĞAÇLARINDA 40 YIL SONRA İLK HASAT

İzmir'in tatil cenneti Çeşme'de, ilçe belediyesi 200 yıllık sakız ağaçlarından elde edilen damla sakızının ekonomiye kazandırılması için 'Çeşme'den Sakız Damlıyor' projesini başlattı. Çeşme Belediyesi'nin Alaçatı Mahallesi'ndeki bahçesinde bulunan 110 ağaçtan 40 yıl sonra ilk ürünler elde edildi. Sakız Adası'nın önemli bir geçim kaynağı olan ve kozmetik, gıda, ilaç sektöründe kullanılan damla sakızının kilogramı, 300 eurodan satışa sunulacak.
Çeşme Belediyesi, ilçede bulunan, ancak uzun zamandır hasadı yapılmayan sakız ağaçlarından çıkan damla sakızını ekonomiye kazandırmak için  'Çeşme'den Sakız Damlıyor' projesini başlattı. Alaçatı Mahallesi'nde Rumlardan kalan 110 sakız ağacının günlerce bakımları yapıldı, ürün elde edilir duruma getirildi. Hasat için ilk çizikler atıldıktan sonra ağaçlardan doğal reçine elde edildi. Şidi, kuruyan ve küçük taneler şeklinde yere düşen sakızlar, işçiler tarafından tek tek toplanıyor.  Toplanan sakızlar temizlendikten ve çeşitli işlemlerden geçirilip, satışa sunuluyor.
Çeşme Belediyesi Tarım ve Hayvancılık Projeleri Sorumlusu Kazım Beyaz, ilçede uzun yıllar sonra ilk kez sakız hasadının başladığını, bu değerli ürünü ekonomiye kazandırmak istediklerini söyledi. Bahçede bulunan 110 ağaçtan 5 ila 8 kilogram sakız elde etmeyi beklediklerini açıklayan Kazım Beyaz, bu ürünün kilogram fiyatının 300 Euro'yu bulduğunu söyledi. Beyaz, "Bu özel ürün ülkeye önemli bir katma değer sağlayacak. Ağaca doğru bakım uygulanırsa 3 yıl sonra ürün alınabiliyor" dedi.
'BİR AĞACIN ÜRÜNÜNÜ 2 GÜNDE TOPLUYORUZ'
Hasadın zor ve zahmetli olduğunu söyleyen Akif Tunç (47) isimli işçi, "Sakız, ağaçtan yere döküldükten sonra bunları tek tek topluyoruz. Çok ufaklar. Ama bunu başka toplama yöntemi yok" dedi. Barış Özer (29) isimli işçi de, bir ağacın ürününü 2 günde ancak toplayabildiklerini belirterek, yaptıkları işin biraz zor olmasına rağmen eğlenceli taraflarının da bulunduğunu da söyledi.
Yunanistan'ın Sakız Adası'nın önemli bir geçim kaynağı olan damla sakızı, kozmetik, gıda ve ilaç sektöründe de kullanılıyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Sakız ağaçlarından görüntü
-Ağaçlarda bulunan sakızlardan ve sakızların toplanmasından görüntü
Çeşme Belediyesi Tarım ve Hayvancılık Projeleri Sorumlusu Kazım Beyaz ve işçiler ile röp.
-Anonsa
-Genel ve detay görüntü
Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

=============================

DEFİNECİLERLE SAHADA MÜCADELE

Erzurum Müze Müdürlüğü, taşınmaz kültür varlıklarının korunması için sahada etkin bir mücadele yürütüyor. Yetkililer, bir yandan bölgedeki vatandaşları bilinçlendirirken, diğer yandan da kültür varlıklarının listesini güvenlik güçleriyle paylaşarak, buraların çevresinde atılan devriyelerle definecilerden korunmasını sağlıyor.

Tarihi 5 bin yıl öncesine dayanan Erzurum'da 97 arkeolojik sit alanı, 3 kentsel sit alanı, 3 tarihi sit alanı bulunuyor. 706 da tarihi yapıya ev sahipliği yapan Erzurum'da Müze Müdürlüğü, yaptığı çalışmalarla kentin değişik noktalarında saklı kalmış kültür varlıklarını da bir bir tescilliyor. Son iki yılda 20'ye yakın taşınmaz kültür varlığını tescilleyen Müze Müdürlüğü, bir taraftan da buraları definecilerin saldırılarından korumak için çalışma başlattı. Merkez Yakutiye ilçesi Güngörmez köyündeki Demir Çağ'dan kalan Kartal Kalesi'ni tescillemek için bölgeye giden Müze Müdürü Hüsnü Genç, kayalık bir bölge olmasına rağmen definecilerin kazdıkları çukurları inceledi. Gittikleri her noktada definecilerin varlığını gördüklerini belirten Genç, "Maalesef defineciler, kültürümüzün kanayan yarası. Burada da kalenin giriş kapısının 2600 yıl önce yapılan beşik kemerini tahrip etmişler. Bölgede çok sayıda kazı izine rastladık" dedi.

Müze Müdürlüğü olarak ilk amaçlarının sahada definecilerle mücadele olduğunu vurgulayan Genç, "Definecilerle iki yolla mücadele ediyoruz. Öncelikle bu tür taşınmaz kültür varlığı yoğun olarak bulunan yerlerdeki vatandaşları bilinçlendiriyoruz. Onlara buraların önemini anlatıyoruz. Köy evlerinde ya da kahvelerde eserlerin korunması, kültüre olan katkıları hakkında verdiğimiz bilgiler bayağı yararlı oluyor. İkinci çalışmamızı ise güvenlik güçleriyle yapıyoruz. İl genelinde tescilli olan yerlerin listelerini jandarmaya göndererek bunların çevresinde sık sık devriye atılmasını sağlıyoruz" diye konuştu.

Müze Müdürlüğü olarak taşınmaz kültür varlıklarının tescillenmesine de büyük önem verdiklerini anlatan Genç, yaklaşık 2 yılda 20'ye yakın kültür varlığının tescil edildiği bilgisini verdi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Tarihi Kartal Kale'den görüntü
-Kalenin etrafındakı definecilerin kazdıkları çukurlar
-Müze Müdürünün kaleyi incelemesi
-Müze Müdürü Genç'in kazılan yerleri göstermesi
-Müze Müdürü Genç ile röp
Haber-Kamera: Salih TEKİN/ ERZURUM,
=============================

MARMARİS'TE PASTIRMA YAZI

Muğla'nın Marmaris ilçesinde, ekim ayında havanın güzel olmasını fırsat bilenler plajda güneşlenip, denize girdi.
Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği Marmaris'te, pastırma yazı yaşanıyor. Türkiye'nin birçok şehrinde sağanak yağmur etkili olurken, Marmaris'teki halk plajları yaz aylarını aratmayan görüntülere sahne oluyor. Caddeye konumlandırılmış elektronik termometrenin 31 dereceyi gösterdiği kent merkezinde, deniz suyu sıcaklığı ise 17 derece olarak ölçüldü. Plajlar, güneşlenen ve denize girenlerle doldu. Kimi turistler şezlonglarında uzanarak ekim ayı güneşinde bronzlaşmaya çalıştı. Bazıları kitap okuyarak, dinlenmeyi tercih etti. Plajda sandalyelerinde oturup, eşsiz deniz manzarası eşliğinde çaylarını yudumlayanlar da oldu. Jet ski, muz, hamburger ve deniz paraşütü gibi su sporları araçlarıyla eğlenenler ise heyecan dolu anlar yaşadı. Bunun yanında otellerin havuz başları da benzer kalabalıklara sahne oldu. Çocuklarıyla otel havuz başına gelen turistler, günü boyu anın keyfini çıkardı.
Halk plajında iki arkadaşıyla dolaşan Mehmet Akdemir, "Pastırma sıcaklarının keyfini sürüyoruz. Kasım ayına kadar denizin keyfini çıkartacağız" dedi.
PASTIRMA YAZI NEDİR?
Pastırma yazı ifadesi, sonbahar mevsiminde genellikle ekim ayının ikinci haftası ile kasım ayının ikinci haftası arasında meydana gelen sıcak hava dalgasının etkili olduğu, sıcaklıkların mevsim normallerine göre daha yüksek seviyelerde seyrettiği gündüzleri güneşli, geceleri açık ve ayazlı günler için kullanılıyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Caddeye konumlandırılmış elektronik termometre 31 derece göstermesi görüntü
Sahil yürüyüş yolunda Marmaris yazılı yazının önünde öz çekim yapanlar
Sahil yolunda yürüyen ve kafeteryalarda içeceklerini içen turistler
Marmaris Atatürk Caddesi, Uzunyalı Mevkii ve Turban Mevkii'ndeki plajlarda turistlerin genel-ayrıntılı görüntü
Su sporları yapan turistler genel görüntü
Otel havuz başında çocuklarıyla eğlenen turistler genel görüntü
Haber- Kamera: Ali GÜNDOĞAN/ MARMARİS (Muğla),
=============================

SAKİN KENT AKYAKA'DA SAKİNLİK HAKİM

Muğla'nın Ula ilçesine bağlı 'Sakin Şehir' unvanlı Akyaka'da, geçen bayramda 25 kat artan nüfus yoğunluğundan eser kalmadı. Akyaka unvanına yakışır halde yine sakinliğe bürünürken burada tatil yapan yerli ve yabancı turistler, denize girip güneşlendi, keyifli saatler geçirdi.

Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi'nce 2011'in Haziran ayında 'Sakin Şehir' ilan edilen Ula ilçesinin eskiden belde olan Akyaka Mahallesi, doğa güzelliği ve deniziyle öne çıkıyor. Mahallede konaklayan yerli ve yabancı turistler, hava sıcaklığının 29, deniz suyu sıcaklığının ise 24 derece olduğu yerleşimde denizin ve güneşin tadını çıkarıyor. Tatilciler, plajda gün boyu denize girip güneşlenmenin keyfini sürüyor. Su sporları yapanlar ise eğlenceli anlar yaşıyor. Kentte geçen Kurban Bayramı'nda yaşanan yoğunluğun sona erdiğini, mahallenin unvanına yaraşır sakinlikte olduğunu belirten Ula Belediye Başkanı İsmail Akkaya, "Akyaka, Kurban Bayramı'nda tatilci rekoru kırmıştı. 4 bin olan yerleşik nüfusumuz, 25 kat artarak 100 bine ulaşmıştı. Şu an ise az sayıda turist bulunuyor. Sakin şehir unvanlı mahallemizde sessizliğin keyfini çıkartıyorlar" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Güneşlenen yerli ve yabancı turistlerden görüntü
Denize girenlerden görüntü
Haber: Cavit AKGÜN- Kamera: Aykut KURT/ ULA (Muğla) DHA

=============================

MISIR ÜRETİMİNİN YÜZDE 30'U KONYA OVASI'NDAN

Ziraat  Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Süleyman Soylu, Türkiye'de mısır üretiminde bu yıl 6 milyon rokelte beklediklerini ve bunun yüzde 30'unun da Konya, Aksaray ve Karaman'ı içerisinde alan Konya Ovası'ndan karşılanacağını söyledi.
Türkiye'nin, 38 bin 257 kilometrekare yüzölçümüyle en büyük kenti olan, en fazla tahıl ürününün yetiştirildiği için tahıl ambarı olarak bilinen Konya Ovası, mısır üretiminde de ön plana çıktı. Türkiye mısır üretiminin yüzde 30'unu Konya Ovası'nın karşıladığını belirten Prof. Dr. Süleyman Soylu, şunları söyledi:
"Konya, Karaman ve Aksaray'ı içerisine alan Konya Ovası'nda çiftçiler mısırı çok sevdi. Her ne kadar su kaynaklarımız sınırlıda olsa, hem mekanizasyona uygun hem damla sulama sistemine tamamen entegre bir ürün olması sebebiyle çok sevdi. Birim alan getirisinin de diğer ürünlere göre daha yüksek olması bu tercihte önemli bir neden oldu. Bu yıl yaklaşık 1 milyon 800 bin dekar alanda Konya Ovası'nda mısır ekim alanı bekliyoruz. Rekoltenin de 2 milyon tonun üzerinde olacağını tahmin ediyoruz. Bu çok önemli bir rakam. Türkiye üretimini biz bu yıl 6 milyon ton olarak bekliyoruz. Türkiye üretimininin yüzde 30'unu Konya ve çevresinin karşılayacağını söyleyebiliriz. Bundan 15 yıl önce Konya Ovası yüzde 1 bile pay sahibi değilken bu yıl bu rakam yüzde 30'lara dayanmış durumda. Bu tabiki önemli bir gelişme. Buradaki tek dezavantajımızın su kaynaklarımızın sınırlı olması."
1-1,5 MİLYON TON MISIR İTHAL EDİYORUZ
Konya Ovası'nda su sorunu çözüldüğü taktirde Türkiye'nin dışardan ithal ettiği mısırı ovanın karşılayabileceğini belirten Soylu, "Mısır için üretim açısından olumlu bir sezon diyebiliriz. Fakat tüketim açısından bazı olumsuzlar seyrediyor. Özellikle tane mısırın en fazla kullanıldığı sektör yumurta ve kanatlı sektörüdür. Yumurta fiyatlarındaki düşüklük nedeniyle talepte birazcık azalma olacak gibi görülüyor. Devletimiz taban fiyatnı açıkladı. Ton fiyatı bin 150 lira. Buda çiftçimiz için bir güvence. Mısır ülke ekonomisi içinde son derece önemli. 6 milyon ton üretiyoruz ama her yıl 1-1,5 milyon ton civarında da ithal ediyoruz. Dışarıdan ithal ettiğimiz bir ürünü kendi kaynaklarımızda kendi topraklarımızda karşılamamız ekonomiye de oldukça katma değer katacaktır. Konya Ovası'na yeterli su geldiği taktirde mısır ve benzeri suya ihtiyacı olan ürünlerde çok daha başarılı olacağız"diye konuştu.

Görüntü Dökümü
---------------
Drone ile mısır tarlasından detay
Tarla ve mısır
-Süleyman Soylu röp.
Haber- Kamera: Tolga YANIK KONYA DHA))
==============================

İYİ Kİ VARSIN CAFER ÖĞRETMENİM

İzmir'in Aliağa ilçesindeki Helvacıoğlu Ortaokulu'nun görme engelli Türkçe öğretmeni Cafer Tatlı (32), 7 yıl önce atandığı okulunda çok mutlu. Tatlı, hiçbir zaman engelinin arkasına sığınmadığını, öğrencileri ile empati kurarak ders işlediğini anlattı. Öğrenciler de çok sevdikleri Cafer Tatlı'nın derslere girmesinden dolayı oldukça memnun olduklarını belirtti.

İzmir'de, doğuştan yüzde yüz görme engelli olan Cafer Tatlı, yaşama sevincini hiç kaybetmedi. Hayata dört elle sarılan, hayallerinin peşinden koşan Tatlı, ilk öğrenimini Aşık Veysel Görme Engelliler Okulu'nda tamamladı. Ardından Karabağlar Cumhuriyet Lisesi'ni bitirdikten sonra Celal Bayar Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü'nden mezun oldu. Cafer Tatlı'nın, ataması üniversite eğitiminin ardından hemen yapıldı. 2013 yılında ataması yapılan ve Aliağa'nın Helvacı Mahallesi'nde bulunan Helvacı Ortaokulu'nda göreve başlayan Cafer Tatlı, çok mutlu.

Öğrencileri tarafından da sevilen Tatlı, "Tek hayalim" dediği öğretmenlik mesleğini çok sevdiğini belirtti. Tatlı, "Tek hayalim vardı, o da iyi bir öğretmen olabilmekti. Öğretmeyi çok seviyorum. Herkes için hayatta bir amaç vardı, benim için de amaç bu. Hayatımın tek amacı, öğretmek" dedi. Bu durumun tek taraflı olmadığını öğrencilere bir şeyler öğretirken aslında onlardan da bir şeyler öğrendiğini söyleyen Tatlı, üniversiteden mezun olduktan sonra atanma konusunda bazı tereddütlerinin bulunduğunu anlattı. Cafer Tatlı, "Ben hep, 'Bir okula atanayım, benden korkmayan ve benimle iyi iletişim kuran öğrencilerim olsun' diye hayal etmiştim. Hayalime kavuştum. 'Atanabilir miyim' diye umutsuzluğum vardı. Sadece engelimden dolayı değil, her öğretmen gibi bazı tereddütlerim vardı. Atandım. İlk başlarda öğretmenlik deneyimi konusunda biraz zorluk yaşadım. Bunu her öğretmen yaşıyor zaten. Bunu oturttuktan sonra gerisi geldi" dedi.

'ENGELİMİN ARKASINA SIĞINMADIM'
Göreve başladığı zaman öğrencilere görme engelli olduğunu açıkça anlattığını kaydeden Cafer Tatlı, şunları söyledi:
"Hiçbir zaman görme engelli olduğumu saklamadım ve hiçbir zaman engelimin arkasına da sığınmadım. Öğrencilerimin bu konuda kafalarında hiçbir soru işareti kalmadı. Görme engelli olduğunuzu söyleyip de gerisini söylemezseniz, çocuk artık deneme yanılma yoluyla öğrenmek isteyecek. Ben bunu istemedim. Ben öğrencilerimin görme engelliliğin ne olduğunu bilmelerini istedim. Bunu benim ağzımdan duydular. Görme engelliliği benimle empati kurarak yaşadılar. Çok güzel bir iletişimimiz oldu."
Hiçbir engellinin aslında engelli olmadığını, engellerin yaşanılan şartlardan kaynaklandığını vurgulayan Tatlı, "Görme engelli denildiğinde toplum acıyarak bakılıyor ama acınarak bakılmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü şartlar iyileştirildiğinde meslek sahibi olabiliyoruz. Her şekilde topluma faydalı bireyler olabiliyoruz. Aslında engel bana göre kişilerin oluşturduğu bir hegemonya" diye konuştu. Tatlı bir isteğini de dile getirdi. Türkçe ders kitaplarının kendisine kabartma olarak geldiğini, ancak yeni eğitim öğretim dönemi başlamasına rağmen o kitapların henüz gönderilmediğini belirten Tatlı, "Ben o kitap gelmemesine rağmen çocukları mağdur etmiyorum. Lütfen çocukların kitapları dağıtılırken bizim kitaplarımız da gelsin, derste zorluk yaşamayalım" dedi.

'ÖĞRETMENİMİZİ ÇOK SEVİYORUZ'
Aliağa İlçe Milli Eğitim Müdürü Erdal Bayhan da "Engelli olması dersleri işleme konusunda ya da çocuklarla yapacağı eğitim ve öğretim konusunda bir engel değil. Çünkü Cafer öğretmenimizin gönül gözü açık. Bizim öğretmenimiz konusunda inancımız tam. Öğretmenimiz tarafından geçen TEOG sınavlarına hazırlanan öğrenciler, büyük bir başarı elde etti, ilçedeki tüm okullar arasında 2'nci olduk. Helvacı Ortaokulu'nun üst düzeyde başarı elde etmesini sağladı. Kendisiyle övünç duyuyoruz" dedi.
8'inci sınıf öğrencisi Sude Saray (13), ortaokula ilk başladığı zaman görme engelli bir öğretmenin derslere gireceğini duyunca biraz şaşırdığını belirterek, "Ama sonra ders işleyişini görünce benim için dersler daha kolay ve zevkli oldu. Öğretmenimizi çok seviyoruz. Bize çok güzel ders anlatıyor. Arkadaş gibi davranıyor" dedi. Öğrencilerden Arda Yazılan (13) ise "İlkokula giderken öğretmenimizi gördüğümüz zaman 'nasıl bir öğretmen' diye merak ediyorduk. Ortaokula geçtiğimizde öğretmenimizin çok iyi bir öğretmen olduğunu anladık. Öğretmenimizin ders anlatışı, bizimle ilgilenişi çok güzel. Öğrencilerle ilgileniyor. Biz bir konuyu anlamadığımız zaman üstüne gidiyor, öğretiyor. Öğretmenimizden sınıf olarak çok memnunuz. Hocam iyi ki varsınız" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Görme engelli öğretmenin okulda öğrencilerle ilgilenmesi
-Öğretmenin bahçede öğrencilerle zaman geçirmesi
-Sınıfta ders işlemesi
-Cafer Tatlı, ilçe milli eğitim müdürü ve öğrencilerle röp.
-Anons
-Genel ve detay görüntü
Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Melis KARAKUZULU/ İZMİR,


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha yurt bülteni-2 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement