AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, "Terör niçin şehirlere taşındı, neden çukurlar açıldı? Bunların yapılmasının nedeni; krizi derinleştirmek, sivil ölümlerin yaşanmasını sağlamak. Terör örgütü 'orada halk ihlalleri yaşanır, sivil kayıplar olur' diye düşündü" dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen, İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde milletvekilleri söz aldı.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın sunumunun ardından, "Basında, yurt dışına yönelik operasyonlara ilişkin haberler var. Bunlar hakkında Bakan ve Jandarma Genel Komutanı bilgi verebilir mi?" diye sordu.
Komisyon Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç de Bakan Ala'nın bu soruya soru-cevap kısmında cevap verebileceğini söyledi.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, Türkiye'nin içişleri açısından tarihinin en sıkıntılı dönemini yaşadığını öne sürdü.
"Birlik ve beraberliğin ruhen bozulduğu bir ülkede, düşük yoğunluklu çatışmalarla halkı da kaybederek başarılı olunabilinir mi?" diye soran Kuşoğlu, terörle mücadele ederken, silaha başvurmadan önce yapılması gerekenlerin yapılması gerektiğini vurguladı.
Kuşoğlu, "Terörü dışarıdan ithal eder hale geldik. Başkent, bir ülkenin namusudur, başkentte IŞİD, terör saldırısı düzenledi. Bütün bunlarla ilgili hesap ve cevap vermeniz lazım. Çünkü bunlar çok önemli olaylardır. Bu dönem, en fazla yanlışın yapıldığı, sıkıntının yaşandığı dönemdir. Belki iyi niyetlisiniz ama böyle olmaz, böyle yapılmaz" dedi.
"Çözüm sürecinde iyi bir şans yakalanmıştı ama bu yapılamadı"
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, bakanlık bütçesinden aslan payının daha çok güvenlik ve savunma eksenli emniyet ile askeri harcamalara ayrıldığını gördüklerini söyledi.
Baluken, şöyle konuştu:
"Türkiye'de temel kronik sorunları çözmeden demokratik, eşitlikçi, adaletli bütçe yapmamız mümkün değil. Kürt meselesi başta olmak üzere, bütün halkların temel sorunlarını çözmeden, güvenlik ve savunmaya ilişkin sorunları halletmemiz mümkün değil. Çözüm sürecinde iyi bir şans yakalanmıştı ama bu yapılamadı. Dolmabahçe mutabakatındaki 'biz Türkiye'nin temel meseleleriyle ilgili çözüm süreci yaşıyoruz' noktasından geri adım atıldı. O mutabakatta yer alan 10 maddede de görüldü ki Türkiye'nin bölünme meselesi İmralı'da tartışılmadı. 100 yıllık Kürt sorunu çözülebilirdi ama bu yapılmadı. Masanın inkarı, izleme heyetini yanlış bulduğunu söyleyen yaklaşımlar, 'Kürt sorunu yoktur' yaklaşımları, bu konuda temel, kalıcı barışı önceleyen yaklaşımlardan, siyasi çıkar hesaplarının yapıldığı yaklaşımları gördük. Keşke çözüm süreci, başkanlık süreciyle ilgili araçsallaştırılan noktaya getirilmeseydi.
7 kentin 20 ilçesinde 56 kez ilan edilen sokağa çıkma yasakları 383 günü aştı, bu yasaklar darbe, sıkıyönetim dönemlerinde bile olmadı. Bir kentin tamamı cezalandırıldı. Cizre'de beş kez ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte 200'ün üzerinde yurttaş yaşamını yitirdi. 23 Ocak'tan bugüne kadar yaşadığımız süreçte, vahşet bodrumundan ve evlerinden 123 cenazenin çıktığını ifade edersem, tablonun ne kadar vahim olduğunu görebiliriz. Hastaneye nakledilmek üzere resmi kayıt bildiren yaralılara ilişkin operasyon yürütülmez, onlara ambulans yerine operasyon birlikleri gönderildi. O binadan hiç mi sağ çıkan olmadı? Oradan bir tek insan sağ çıkmamış, yakılmış. Servis edilen fotoğraflar da utanç verici. Hendek ve barikatlardan bahsediliyor. Eskiden de vardı ama o zaman bu sorun görüşmeyle hallediliyordu."
"Terör örgütü krizi her geçen gün derinleştirdi"
AK Parti Grup Başkanvekili Bostancı, terörle mücadelede güvenliği önceleyen yaklaşım sergilediklerini söyledi.
AK Parti'nin çözüm sürecini yürütürken, sadece belli kesimlerle görüşerek bu işin olmayacağını bildiğini vurgulayan Bostancı, şunları kaydetti:
"Devlet ve devletin aklını oluşturan insanlar, terörle mücadele ederken bir kişinin bile burnu kanasın istemezler, istemeyiz. O çukurların arkasında gençler ölsün istemez, hiç kimse ölsün istemez ama devletler, insanlar istememesine rağmen çatışmalar olabiliyor. Terör örgütü eğer temmuzdan bu yana, 'siyasal istikrarsızlık çıkacak buradan bize de ekmek çıkacak' diye düşünmesiydi, muhtemelen böylesine bir terörist faaliyete kalkışma olmayacaktı. Yataklarında yatan o polislere karşı o saldırı yapılmayacaktı, çukurlar kazılmayacaktı. Terör niçin şehirlere taşındı, neden çukurlar açıldı? Bunların yapılmasının nedeni; krizi derinleştirmek, sivil ölümlerin yaşanmasını sağlamak. Terör örgütü 'orada hak ihlalleri yaşanır, sivil kayıplar olur' diye düşündü. Çünkü terör örgütü zayıfladığını gördü ve çıkış noktası aradı. Sözde ilan ettikleri özerk alanları korumaya yönelik bir ortam oluşturmaya çalıştılar, bu yüzden de krizi her geçen gün derinleştirmeye çalıştılar."
Naci Bostancı, demokrasiye sadece devletin sahip çıkmaması gerektiğini, halkın da sahip çıkması gerektiğini ifade ederek, Türkiye'nin geleceğini kurmada herkesin sorumluluğu olduğunu vurguladı.
"Toma, gaz alarak mı gerçekleşecek demokrasi?"
HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya'nın konuşması salonda tansiyonun yükselmesine neden oldu.
Kaya, "Sayın Bakanın konuşmasına bakarsanız sanki dersiniz bu ülkede 60-70 yaşındaki kadınlar sokak ortasında katledilmemiş, cenazeler çürümeye terk edilmemiş, çocuklar öldürülmemiş. Sayın Bakan mutlu bir tablo çiziyor" dedi.
İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın konuşma metninde yer alan tek bir kelimeye katıldığını, bunun da "sessiz bir devrim yaşanmıştır" kelimesi olduğunu belirten Kaya, "Evet, vahşette, tecavüzde, infazda, yolsuzlukta, zulümde, haksızlıkta, eşitsizlikte devrim gerçekleşti" iddiasında bulundu.
Hüda Kaya'nın, "Toma, gaz alarak mı gerçekleşecek demokrasi?" sorusu üzerine, AK Parti sıralarından, "Çukur açarak mı gerçekleşecek?" lafı atıldı. Bu sırada Kaya ile AK Partili milletvekilleri arasında karşılıklı laf atıldı.
Kaya'nın, "Devletin yaşattığı vahşeti çukurlara indiriyorsunuz siz" sözlerine, AK Parti Bayburt Milletvekili Şahap Kavcıoğlu, "Barış diyorsunuz, oradaki insanları siz öldürüyorsunuz, yalan söylüyorsunuz" karşılığını verdi. Bunun üzerine HDP'liler 'Yalan sen söylüyorsun" diye bağırdı.
AK Partili milletvekilleri, HDP'li Kaya'nın, "Elinizdeki bütün güçlerle yüzde 50'yi yanıltabilirsiniz, uyutabilirsiniz ama ahirete kalmayacak bunun hesabı, Allah yaşatacak bunu size. Yaptığınız zulümlerin karşılığını bir gün vereceksiniz" sözlerine de tepki gösterdi.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Nejat Koçer, terörle mücadelede şehit olan asker ve polislere rahmet, ailelerine başsağlığı diledi.
"Terörü bir kez daha lanetliyoruz" diyen Koçer, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü, kardeşliğini, huzurunu bozmaya yönelik hiçbir terör eyleminin başarılı olamayacağını söyledi. Koçer, kamu düzenini sağlamaya yönelik ekonomik ve siyasi her türlü tedbirin alınmasını desteklediklerini kaydetti.
"Toplumda ortak yaşam iradesi azalıyor"
CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ise açılım sürecinde bir sürü hata yapıldığını ifade ederek, "Şeffaf değildi, gizli görüşmeler yapıldı, tutulamayacak sözler verildi karşılıklı. Bir tarafın özerklik, diğer tarafın başkanlık üzerinden beklentileri oldu" dedi.
"Seni başkan yaptırmayacağız" sözü ve iki polisin şehit olmasından sonra çözüm masasının dağıtıldığını belirten Erdoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Toplumda artık ortak yaşam iradesi azalıyor, birlikte gelecek kurma düşüncesi azalıyor, korkunç bir kutuplaşma var. Bu çok önemli bir mesele. Büyük bir ayrışma yaşıyoruz. Birkaç küçük adımda bu ülke paramparça edilebilir, önüne geçemeyeceğimiz olaylar dizisi başlayabilir. 'Cemevleri silahlandırılıyor' gibi haberler var. Bu haberlerle oralar hedef gösteriliyor. Kahramanmaraş, Çorum, Sivas'tan çok daha kötü bir durumdayız. Sınıra hemen egemen güçler gelmiş durumda. Biz yabancılara güvenemeyiz, biz birbirimize güvenmek zorundayız. Bu ülkenin bekası tehdit altındadır. Lütfen bu konulara karşı uyanık ve duyarlı olalım. Bu mesele şu andan itibaren ortak vatan meselesidir."
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ise terörün her türlüsünü şiddetle lanetlediklerini ve kınadıklarını söyledi.
Yeniden tırmanan terör olaylarında terör örgütünün şehirlerde çukurlar açması ve silahlı eylemlerde bulunması gibi faaliyetlerinin kabul edilemeyeceğine işaret eden Çakırözer, "İktidarın da bu noktada yanlış politikaları olmuştur. Ne zaman seçim kazanılması gerektiyse AK Parti o zaman uzlaşma arayışlarına girmektedir" dedi.
HDP Grup Başkanvekili Çağlar Demirel, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki bazı yerlerde uygulanan ablukanın halen devam ettiğini iddia etti.
Hem cenazelere hem de onların ailelerine işkence yapıldığını öne süren Demirel, "Cenazeler illere dağıtılmış durumda. Aileler de cenazelerini bulmak için il il, ilçe ilçe geziyorlar" iddiasında bulundu.
"Savaş atari oyunu değildir"
HDP Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım, bölgede tansiyonun yüksek olduğunu ve böyle bir atmosferde de İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın işinin zor olduğunu söyledi.
Bakan Ala'ya, "Uygulamaların sevap ve günahlarında en fazla sorumluluğu olan kişisiniz" diye seslenen Yıldırım, "ölümler ve akan kanın çukurlarla başlamadığını" iddia etti.
Yıldırım, şöyle devam etti:
"Açığa çıkmış olan bu çatışmalı ortamda, bu kadar kuralsızlık, hukuk dışılık savaş suçuna tekabül ediyor. Sorumluluğu açığa çıkmış suçların, işlenen günahlarla ilgili boyutunu öbür dünyada Allah'a havale ediyoruz. İşlenmiş suçlarda bizim bu dünyayla ilgili derdimiz olduğunu, sorumluların hesap vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Kaosun, siyasi istikrarsızlığın hakim olduğu her yerde, herkes ucuz silah temin edebilir. Peki PKK çözüm sürecinde silah temin etti, Ankara, Suruç ve İstanbul'da bomba patlatan IŞİD silahı nasıl elde etti?"
Gençlerin ölümünden kimsenin mutlu olmadığını belirten Yıldırım, "Kör bir tünele doğru gidiyoruz. Hükümet, gerek ülke içindeki gerek Ortadoğu'daki meselelere su döken değil, benzin döken politika izliyor. Savaş atari oyunu değildir. Bugün bu kadar kan akıyorsa - kendim için de söylüyorum - bu ülkedeki tüm siyasiler sorumludur. Demek ki siyaseten rolümüzü doğru oynayamadık" diye konuştu.
Son Dakika › Politika › 2016 Yılı Bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?