AK Parti Mkyk Toplantısı - Son Dakika
Politika

AK Parti Mkyk Toplantısı

AK Parti Mkyk Toplantısı

AK Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik: (3) "(Suriye'deki kimyasal saldırı) Hakikaten yüreklerimiz dağlanıyor, o çocuk görüntülerini hele hele gördükçe, o masum insanların böyle boy boy yan yana dizilmiş cenazelerini gördükçe, insanım diyen insanın bundan etkilenmemesi, göz yaşı dökmemesi, kahrolmaması mümkün değil. Bütün bu yapanlar kahrolsunlar ama insanlık var olsun, sevgi dostluk, kardeşlik var olsun diyorum" "(Demokratikleşme paketi) Burada da kendisini bir şekilde haksızlığa uğramış hisseden, eksikliği hissedilen yargı sisteminde bizim eksik olarak gördüğümüz birçok husus bir araya getirilmiştir. Açıklandığı zaman, 'bu da iyi oldu toplum bunu bekliyordu' diyebileceğiniz bir manzarayla karşılaşmayı ümit ediyoruz" "Bu çıktıktan sonra, Türkiye'deki demokrasi, dört dörtlük, bizim ileri demokratik standartlar dediğimiz standartlara ulaşmış mı olacak? Hayır uzun ince bir yoldur. Yola devam ediyoruz ve ihtiyaçlar gerektirdikçe bunları yapmaya devam edeceğiz" "(Çözüm süreci) Şuna şartlanmayalım: Efendim, 'PKK şöyle şöyle adım atacak, karşılığında şu şu olacak.' Böyle bir şey söz konusu değil. PKK olmasa da Türkiye'de böyle bir mesele söz konusu olmasa bile biz kendini öteki hisseden, birileri tarafından ötekileştirilen farklı etnik unsurların farklı inanç gruplarının, makul, meşru, mantıklı taleplerini karşılarız"

22.08.2013 18:50

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Suriye'deki kimyasal saldırıyla ilgili, "Hakikaten yüreklerimiz dağlanıyor, o çocuk görüntülerini hele hele gördükçe, o masum insanların böyle boy boy yan yana dizilmiş cenazelerini gördükçe, 'insanım' diyen insanın bundan etkilenmemesi, göz yaşı dökmemesi, kahrolmaması mümkün değil. Bütün bu yapanlar kahrolsunlar ama insanlık var olsun, sevgi dostluk, kardeşlik var olsun diyorum" dedi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen MKYK toplantısının ardından gazetecilere, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Çözüm süreci kapsamında üzerinde çalışılan demokratikleşme paketinin, MKYK toplantısında gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine, Çelik, "Bu çözüm sürecine katkıda bulunacaktır ancak şuna şartlanmayalım:  Efendim, 'PKK şöyle şöyle adım atacak, karşılığında şu şu olacak.' Böyle bir şey söz konusu değil. PKK olmasa da Türkiye'de böyle bir mesele söz konusu olmasa bile biz kendini öteki hisseden, birileri tarafından ötekileştirilen farklı etnik unsurların farklı inanç gruplarının, makul, meşru, mantıklı taleplerini karşılarız. Bugüne kadar karşıladık bundan sonra da karşılayacağız. Bu hukuk devleti anlaşıyımızın gereğidir. Bunu yapacağız" yanıtını verdi.

Demokratikleşme paketinin özünün, 2011'de seçime giderken yayınladıkları seçim beyannamesi olan Hedef 2023'teki birinci bölümde yer aldığına işaret eden Çelik, şunları kaydetti:

"İleri demokrasiye ulaşmak için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Ama toplumsal algıyı iyi yöneterek yapacağız. Her şey bir günde olmuyor. Zamanın ruhu diye bir şey var. Zamanın ruhu neyi gerektiyorsa onu yapıyoruz, yapmaya devam ediyoruz. AK Parti 4. Olağan Kongresi öncesinde yine kamuoyuyla paylaştığımız AK Parti 2023 Siyasi Vizyonu diye belgemiz var. Burada 64 madde var, kamuoyuyla paylaştığımız, taahhüt ettiğimiz. Bunları yapacağız."

Çözüm süreci kapsamında akil insanların 7 bölgeye dağılarak insanların nabzını tuttuğunu anımsatan Çelik, şöyle devam etti:

"Olması gereken olmaması gereken nedir sorularını sordular. 7 bölgedeki insanımızın bazı talepleri var, bazı hassasiyetleri, endişeleri var. Onların yansıyacağı bir çalışma yapıldı. Bu arada bazı siyasi partilerin dillendirdiği hususlar var. Onlar ciddiye alındı. Bir çalışma yapıldı. Sayın Başbakanın çalışma takvimine bağlı olarak bu iki gün sonra olabilir, 3-5 gün sonra olabilir, temenni ederim ki ağustos bitmeden ve eylül başında bir araya geleceğiz. Sayın Başbakanımız ile birlikte konular üzerinde, maddeleri üzerinden bir kez daha geçeceğiz. Son şeklini aldıktan sonra, burada Anayasa değişikliğini gerektiren şeyler olabilir, Anayasa değişikliğini gerektiren hususlar olabilir, kanunda çözülmesi gereken bazı şeyler olabilir. Yönetmelik, tüzük, talimatname vesaire bunlar olabilir. Bunlar icra organının tasarrufunda zaten. Bir de sadece idari tasarrufla halledilebilecek hususlar var. Burada da kendisini bir şekilde haksızlığa uğramış hisseden, eksikliği hissedilen yargı sisteminde bizim eksik olarak gördüğümüz birçok husus bir araya getirilmiştir. Ümit ediyorum ki açıklandığı zaman, 'bu da iyi oldu toplum bunu bekliyordu' diyebileceğiniz bir manzarayla karşılaşmayı ümit eduyoruz. Bu çıktıktan sonra, Türkiye'deki demokrasi, dört dörtlük, bizim ileri demokratik standartlar dediğimiz standartlara ulaşmış mı olacak? Hayır uzun ince bir yoldur. Yola devam ediyoruz ve ihtiyaçlar gerektirdikçe bunları yapmaya devam edeceğiz."

-"Bizim bu fitneyi bitirmemiz gerekiyor"-

"PKK ile ilgili husus şudur:  PKK silahlı unsurlarını çeksin, silah bıraksın derken peki silahlarını bıraktılar, sınırın öte tarafına gittiler sonra? Bunlar ne olacak? İşin o kısmı belli zamanlamaya belli adımlara bağlıdır" ifadesini kullanan Çelik, şöyle devam etti:

"Silahları bırakacaksınız, yurt dışına gideceksiniz, eve dönüş yasası ile mi bunlar gelecek? Pişmanlık yasasıyla mı gelecek? Daha başka düzenlemeler mi yapılması gerekiyor? Bunlar yapılacaktır, yapılması gerekiyor. Bizim bu fitneyi bitirmemiz gerekiyor. Bana meslektaşlarınız  soruyorlar, 'bunun bir garantisi var mı, çözüm sürecinin?' Ben size garantisi olan bir şey söyleyeyim:  Eğer bu irade olmazsa bu mesele çözülmezse biz 30 yıldan beri yaptığımız gibi her akşam kaç şehit verdiğimiz ve kaç PKK'lının etkisiz hale getirildiğini saymakla meşgul olacağız. Bunları seyrediyor olacağız. Siyasi ve sosyal olaylarda aspirin gibi tablet gibi bir çözüm yoktur. İnsan aklının üretebileceği, insan vicdanının üretibileceği çözümler vardır. Hükümet böyle bir sorumluluk almıştır. Ancak BDP ve PKK cephesinde maalesef bir açıklama enflasyonu var. Özellikle Abdullah Öcalan'ın televizyon seyrettiğini öğrenen bazı BDP'li arkadaşlar orada sadakat yarışına girdiler. Biri diyor ki özgür olsun. Biri diyor ki başımıza sultan olsun. Biri diyor ki derhal buraya gelsin. Herkes makul olanla ilgilenmek zorundadır. Abdullah Öcalan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olmuş bir mahkumdur. Şu anda da İmralı'da mahkumiyetini yaşamaktadır. Abdullah Öcalan'ın bir çözüm sürecine bir katkısı olacaksa eyvallah..."

-"Süreci zehirlemeye yönelik insanlar açıklama yapmaktan hassaten kaçınmalıdır"-

"Bu süreci zehirlemeye yönelik insanlar açıklama yapmaktan hassaten kaçınmalıdır" diyen Çelik, şöyle devam etti:

"Bu açıklamalar yapılırken şehit aileleri göz önününde bulundurulmalıdır, gazilerin hassasiyeti göz önünde bulundurulmalıdır. Türkiye'de Kürt olmayan, Türkiye'nin çoğunluğunun duyguları ve hissiyatı gözardı edilmemelidir. Çözüm süreci bir taraftan birlerini abat ederken diğerlerini berbat etmeye yönelik değildir. AK Parti söyle bir şey yapmaz. AK Parti, Türkiye'nin birlik bütünlüğünü sorgulama konusu yapmaz. Bunu herkesin böyle bilmesi lazım. Biz 81 ilin partisiyiz. Biz bir etnik parti değiliz. MHP olsak Türkçülük ile oy almaya çalışırız. BDP olsak Kürtçülük ile oy almaya çalışırız. Biz AK Parti'yiz, Hakkari de bizim için de çok önemli Edirne de çok önemli. Muğla'da önemli Artvin de Sinop da Mersin de Ankara da çok önemli. Türkiye'de AK Parti'yi 7 bölgede birinci yapan esas anlayış bu. Çözüm süreciyle ilgili mesele bundan ibarettir."

Çelik, AK Parti'nin yaptırdığı anket sonuçlarına ilişkin detay sorulması üzerine, "Bizim anketler bütün Türkiye'yi kapsayan şekilde yapılır. Çok geniş bir denekle yapılır. Dolayısıyla onun detayları önümde değil ama bugüne kadar en sağlıklı sonuç alacak şekilde anketler yapıldıysa bu da öyle yapıldı" yanıtını verdi.

" Mısır'dan sonra Suriye'de de Arap dünyasının kimyasal silah kullanmaya yönelik ciddi bir kınama, somut adım atmaması sizi şaşırttı mı" şeklindeki bir soruyu da yanıtlayan Çelik, şöyle konuştu:

"Başbakanımızın söylediği çok anlamlı bir söz vardı, Hazreti Yusuf'u kuyuya atanlar, kardeşleriydi. Ormana, 'balta seni kesiyor' demişler, 'ne yapayım sapı bendendir' demiştir. Voltair'in meşhur sözü var, der ki, "Tanrım beni dostlarıma karşı koru, çünkü ben düşmanlarımla başa çıkabilirim. Kartalın bacağına ok saplanmış, dönmüş bakmış ki okun kuyruğunda kuş tüyü var. Demiş, 'ne acıdır ki bana saplanan okun kuyruğunda hemcinsimin tüyü var."

Hüseyin Çelik, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri ile ilgili kendisinin Twitter üzerinden bazı açıklamalarda bulunduğunu, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök ve Sözcü gazetesinin ise bunun üzerine kendisine tepki gösterdiğine dikkat çekerek, şöyle devam etti:

"Eleştirmekte ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. Yani Ertuğrul Özkök gibi gazetecilikte itibarının sonuna gelmiş veyahut da itibarını sıfırlamış olan, bütün ömrünü darbelere payandalık yapmış olan, bütün ömrü verilen talimatlarla manşet atarak gazetecilik yapmakla geçmiş olan böyle birisi bizi hem de çok kerih bir üslupla susmaya davet ediyor. Sayın Özkök biz konuşurken de susarken de senin ağzına bakarak, senden talimat alarak bunları yapmayacağız. Biz entellektüel olarak, biz akademisyon olarak, biz insan olarak, biz Müslüman olarak, babası İhvan-ı Müsliminin bir muhibbi olan insan olarak 'sayın genel sekreter neden susuyorsun?' dedik. Haklıydık. Ama biz Ertuğrul Özkök'e göre büyük bir günah işlemişiz. Bakıyorum ona benzer bazı daha yazarlar hemen koroya katıldılar. Kusura bakmasınlar biz ne zaman konuşacağımızı, ne zaman susacağımızı bu zadegana sorarak tayin edecek değiliz."

Çelik, "Başbakan Erdoğan, 'Mısır'daki darbenin arkasında İsrail var' dedi. Gelen tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine de "İsrail ile ilgili yapılan bir açıklamaya İsrail'in cevap vermesini anlarım. Mısır'la ilgili olduuğu için Mısır bir şey söylemiştir, onu da anlarım. Peki Amerika Birleşik Devletleri'ne ne oluyor? Yani ABD, İsrail adına konuşma hakkını niye kendinde buluyor ki ben onu anlamıyorum. Türkiye bir NATO ülkesidir, İsrail değildir. Ama NATO'daki müttefikimiz olan ülke, İsrail adına bir açıklama yapıyor. Bizim bugüne kadar alıştığımız şey değildir bu. Bunu ibretle ve hayretle karşıladık. İlgili merciler de herhalde yetkililerimiz Amerikalı yetkililerle elbette bu meseleyi konuşacaklardır" ifadesini kullandı.

-"Kadına karşı şiddet uygulanması kabul edeceğimiz bir şey değil"-

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in, BM'den gelen ödenekleri kullanmayacağına dair ifadelerinin sorulması üzerine, Çelik, şunları söyledi:

" Birleşmiş Milletler'den gelen ödenekler bizim özellikle bazı sosyal sorumluluk projelerinde harcadığımız ödenekler içinde okyanusta bir damla değildir. O ödeneklerin sembolik bir anlamı vardır. Bu uluslararası bir dayanışmasının eseridir. Belli uluslararası tecrübeden yararlanma, uzmanlardan yararlanma, vesair, vesair gibi olaylarla ilgili olarak bu uluslararası fonlar, BM'nin çeşitli kuruluşlarının gönderdiği fonlar bu açıdan bir anlam ifade ediyor.

Ama ben Sayın Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez'in kesinlikle açıklamalarına yüzde yüz katılıyorum. Elbette kadına karşı şiddet uygulanması bizim şiddetle reddettiğimiz, kabul edeceğimiz bir şey değil. Her zaman söyledim, kadınlar toplumumuzun yarısıdır. Kadınını önemsemeyen bir toplum aklının yarısını, varlığının yarısını önemsemiyor demektir, kendi kendisini önemsemiyor demektir. Burada bir kere tartışma götürmez bir pozisyonumuz var, ve hükümetimizin bu konuda attığı adımlar ortada.  Ancak, BM kadına şiddet meselesiyle ilgileniyor. Peki insanlığa karşı işlenmiş suçla neden ilgilenmiyorsun? İnsanlığa karşı icra edilen katliamla niye ilgilenmiyorsun? İnsanlığın haysiyet ve onurunu ayaklar altına alanlarla niye ilgilenmiyorsun ey BM? Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanımızın buradaki tavrını ben isabetli bir duruş, bir tavır olarak değerlendiriyorum, ben de buna katılıyorum. Varsın paraları kendilerinin olsun. Bizim hamdolsun harcayacak paramız var."

Çelik, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın yurt dışındaki ekonomik dalgalanmaya karşı somut adım önerip önermediği yönündeki bir soruya da şu yanıtı verdi:

"Netice, eğer tesir dışarıdan gelirse hava rüzgarlıysa panjurlarınızı kapatmanız lazım. Bacalarınıza varıncaya kadar herşeyi gözden geçirmeniz lazım. Türkiye tabii bunu yapıyor. Yani bizim kendi içinde sağlam olmamız lazım, sağlam bir vücuda dışarıdan giden mikroplar zarar veremez. Direncin artırılması için tabi ki alınması gereken tedbirler var. Bizim bütçe açığımız yok çok şükür, bütçe fazlamız var. Cari açık, ekonomimizin problemlerimizden birisidir. Onunla ilgili de ciddi mücadele veriliyor. Bu insanların ayağını yorganına göre uzatamamasından kaynaklanan, malumunuz zaten şu anda gündemde olan kredi kartlarının belli bir düzene sokulmasıyla ilgili çabalar var. Finans sektöründe, reel sektörde, sanayide efendim, ihracat kredilerinde uygulanan faizde, birçok konuda şu anda ciddi bir çalışma var. Onunla ilgili de bilgiler verdi ama bu basın toplantısı kapsamı içerisinde bir ekonomi dersi verecek değilim."

Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:

"Biz zulmün olmadığı, haksızlığın olmadığı bir dünya özlüyoruz ve son olarak bir atasözüyle bitireyim ben konuşmamı. Hem Suriye için, hem Mısır için, neresi için olursa olsun söylüyorum. Atasözümüz der ki, 'mazlumun ahı tahttan indirir şahı.' Hiç kimse saltanatına, hiç kimse elindeki silaha, sopaya güvenmesin. Mazlumun ahı şahı tahtından indirir. Dolayısıyla Suriye'de de Mısır'da da ben eninde sonunda, kazanacak olan Mısır halkının ve Suriye halkının olacağına inanıyorum. Onlarla dayanışmamıza devam edelim.

Hakikaten yüreklerimiz dağlanıyor, o çocuk görüntülerini hele hele gördükçe, o masum insanların böyle boy boy yan yana dizilmiş cenazelerini gördükçe, insanım diyen insanın bundan etkilenmemesi, göz yaşı dökmemesi, kahrolmaması mümkün değil. Bütün bu yapanlar kahrolsunlar ama insanlık var olsun, sevgi dostluk, kardeşlik var olsun diyorum."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Politika AK Parti Mkyk Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement