Başbakan Davutoğlu Avustralya'da - Son Dakika
Politika

Başbakan Davutoğlu Avustralya'da

Başbakan Davutoğlu Avustralya\'da

Davutoğlu: (3) "Dönem başkanlığımızda herkesin sesi olacağız ve gündemi bu şekilde hazırlayacağız. Mümkünse de düşük gelirli ülkeleri ve G20 ülkelerini bir araya getirmeye ve birbirlerini anlamalarını sağlamaya çalışacağız" "(Türkiye'nin dönem başkanlığında) Uluslararası sistemin dinamiklerine bakacağız.

14.11.2014 08:05

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin G20 dönem başkanlığında herkesin sesi olacağını belirterek, "Mümkünse de düşük gelirli ülkeleri ve G20 ülkelerini bir araya getirmeye ve birbirlerini anlamalarını sağlamaya çalışacağız" dedi.

Başbakan Davutoğlu, "Küresel Gelişmeyi Güçlendirme: G-20 Brisbane Zirvesi'nin Sınamaları ve Katkıları Konferansı"nın kapanış oturumunda konuştu.

Davutoğlu, İngilizce yaptığı ve TRT Haber'de simultane tercüme edilen konuşmasında, Avustralya dönem başkanlığının gündeminin çok güzel hazırlandığını, önceki dönem başkanlıklarınca belirlenin konuların da olduğunu kaydetti.

G20 üyesi ülkelerin gayri safi yurt içi hasılalarının yüzde 2 artırılması konusundaki çalışmaların, dünyadaki küresel ekonomiyi çok önemli şekilde etkileyecek bir unsur olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Daha öncesinde bine yakın politik taahhütten bahsedilmişti, bunları takip edeceğiz. ve orta vade büyüme stratejileri gerçekten çok önemli ve değiştirilmemeli. Değiştirilmemeli derken siyasi konulara feda edilmemeli. Her bir üye ülkenin siyasi konuları için feda edilmemeli" diye konuştu.

Davutoğlu, Türkiye'nin dönem başkanlığındaki önceliklere de değinerek, "Uluslararası sistemin dinamiklerine bakacağız ve önümüzdeki yılların sıkıntılarını gözönünde bulunduracağız. Bunu yaparak da belli konulara odaklanacağız. Sadece G20 ülkelerinin sıkıntılarına değil, küresel ekonomiye de aynı zamanda" değerlendirmesinde bulundu.

G20'nin çok yıllı gündeminin takip edileceğini anlatan Davutoğlu, çünkü örgütün, ilerleyen yıllar için de çok yıllı hedefleri bulunan bir yapı olduğunu söyledi.

Türkiye'nin gelecek için kalkınmayı en önemli unsur olarak gördüğünü aktaran Davutoğlu, bunun sadece G20 ülkeleri için değil dünyadaki tüm ülkeler için önemli olduğunu ifade etti.

"Gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeleri uluslararası sistem içerisine entegre etmek Türkiye'nin en önemli önceliklerinden bir tanesidir" diyen Davutoğlu, böylesi bir küresel ortam içinde ülkeler arasında oligarşik farklılıklar olmaması gerektiğini dile getirdi.

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"(Bizler gelişmiş ülkeleriz. Dolayısıyla bizler belli problemlerden ari kalırız, yoksulluk gibi problemler bizi etkilemez) diyemezsiniz. Artık böyle bir muafiyet yok. Hiç kimse bundan ari değil. Çünkü gelişmekte olan ülkelerin sermayesi gelişmiş ülkelerle neredeyse baş başa geliyor. Aynı zamanda da mülteciler sorunu var. Bu da şöyle bir sorun yaratıyor. Bu insanlar az gelişmiş, düşük gelirli ülkelerden geliyorlar ve ne mali sermayeleri var ne de ellerinde bir iş gücü piyasasına katılabilecekleri becerileri var. Afrika'dan gelen göç de bunun bir örneği. Dolayısıyla bu gelişmekte olan ve az gelirli ülkeleri uluslararası ekonomik sistem içine entegre etmezsek o zaman hiçbir ülke işsizlik ve finansal krizlerden muaf kalamaz. Türkiye en az gelişmiş olan ülkeleri ve düşük gelirli ülkelerin uluslararası ekonomik sistem içerisine nasıl entegre edileceğine kafa yoruyor, bununla ilgili çalışmalar yapıyor."

-"En az gelişmiş ülkeler terimi reddedilmeli"-

Türkiye'nin 2010-2020 yılları arasında en az gelişmiş ülkeler için koordinatör ülke olduğunu, 2015'in ara gözden geçirme yılı olarak belirlendiğini anımsatan Davutoğlu, en az gelişmiş ülkeler bakanlar toplantısının Türkiye'de yapıldığını ve toplantıda "en az gelişmiş ülkeler" teriminin reddedilmesi gerektiğinin konuşulduğunu anlattı.

Davutoğlu, bazı ülkelerin tarihi ve medeniyet geçmişlerinin çok derin olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mesela Nepal, ruhaniliğin merkezlerinden birisidir. Nepal'e 'en az gelişmiş ülke' nasıl dersiniz? Maneviyatta, ruhaniyette bu kadar gelişmiş bir ülkeye bunu söyleyemezsiniz. 47 ülke en az gelişmiş ülke olarak sıralanıyorlar. 'Bizler insanlık adına konuşmalıyız' diyordum ya işte bir kast sistemi uygulayamayız. 'Bunlar problemli ülkelerdir, geliri olmayan ülkelerdir' gibi konuşamayız. 'Bizler de seçilmiş insanlarız, G20'yiz, onlar adına her şeye biz karar veririz' şeklinde bir yaklaşıma giremeyiz. Onlar da bu sürecin bir parçası olmak zorundalar. En azından müzakere veya istişare noktasında bugün olmasa da yarın onların da işin içerisine girmesi lazım."

Türkiye'nin Afrika'da son 5 yıl içinde 25 büyükelçilik açtığını anımsatan Davutoğlu, "Bir çok Afrikalı başbakan ve devlet başkanı bize şunu söylüyor:  G20 içinde bizim sesimiz olun. Biz de dönem başkanlığımızda herkesin sesi olacağız ve gündemi bu şekilde hazırlayacağız. Mümkünse de düşük gelirli ülkeleri ve G20 ülkelerini bir araya getirmeye ve birbirlerini anlamalarını sağlamaya çalışacağız" ifadesini kullandı.

Buradaki kilit unsurun herkesi uluslararası ekonominin içine entegre etmek olduğunu ifade eden Davutoğlu, bu noktada Afrika'ya hammadde kaynağı olarak bakılmaması gerektiğini, bu insanların, insanlığın ortak kaderinin de bir parçası olduğunu söyledi.

Davutoğlu, 2015 kalkınma gündemi içinde Türkiye'nin, yoksulluğun azaltılması ve insana odaklı yaklaşım gibi referans noktaları bulunduğunu belirterek, "Tüm bu finansal mimari içinde güzel, çekici terimler kullanıyoruz insanlar için ama eğer insanoğlunun ihtiyaçlarına bir cevap olmuyorsa bir yaraya merhem olmuyorsa bunlar anlamsızdır" diye konuştu.

Kalkınmanın odağını belirledikten sonra onu destekleyecek ilk unsurun ticaret olacağını dile getiren Davutoğlu, tarihsel olarak da bakıldığında ticaretin sadece farklı bölge veya ülkeler arasında malların değil aynı zamanda davranışların ve yaşam standartlarının da paylaşımı anlamına geldiğini kaydetti.

Davutoğlu, G20 üyesi ülkeler içinde ticaret olursa o zaman yaşam standartlarının da iyi standartların da paylaşılacağını dile getirerek, böyle çalışmalar yapılması gerektiğini ve Türkiye'nin çok taraflı ticaret çalışmalarına başlama konusunda ön ayak olacağını aktardı.

-"Halklarımız daha refah içerisinde yaşar"-

Ortak çıkarlar için en iyi yöntemin liberal ticaret rejimleri kurmak olduğunu, herkesin birbirine özgürce mal satabilmesi gerektiğini belirten Davutoğlu, "Deneyimler şunu söylüyor ki daha entegre ticaret rejimleri olursa halklarımız daha refah içerisinde yaşar" dedi.

Davutoğlu, Türkiye'nin 4-5 yıl önce Ortadoğu için yeni bir vizyon ortaya koyduğunu anlatarak, şunları kaydetti:

"Şu anda hala hatırlıyorum ve gerçekten çok büyük hayal kırıklığına uğradım. 2009 yılında Dışişleri Bakanı olduktan sonra bu politikayı barış ve istikrar için ortaya koymuştum Ortadoğu'da. 4 tane tamamlayıcı hedefimiz vardı. Ortak güvenlik ve istikrar bölgesi, ikincisi ekonomik karşılıklı bağlılık, üçüncüsü çok kültürlü ortak varlık ve dördüncüsü yüksek düzeyde siyasi diyalog.

Tarihten ne öğrendik? Tarihten öğrendiğimiz şu, barışın en iyi yolu birbirine bağlı ve bağımlı ekonomik yapı kurmaktır. İşte bu nedenle biz vize liberalleşme rejimi uyulamaya koyduk Lübnan, Suriye ve Irak ile. Serbest ticaret bölgeleri kurduk Türkiye, Irak ve Suriye arasında 2010 yılında kriz başlamadan önce. Biz herkese şunu söylüyorduk o zaman, 'biz siyasi sınırlara tabii ki saygı duyuyoruz ama siyasi sınırlar ticaret ve kültür ilişkileri söz konusu olduğunda artık ortada olmayacak'. Terör saldırıları veya mülteciler gibi konular ortaya çıkınca tabii ki sıkıntı oluyor ama bunlar olmadan önce ticari açıdan ülkeler birbirlerine bağımlı ve bağlı olduğu zaman çok daha rahat bir ortam ortaya çıkıyor."

Almanya ve Fransa'dan örnek veren Davutoğlu, şunları söyledi:

"Son 400 yıl içinde Fransa Berlin'i, Almanya da Paris'i defalarca işgal etti ve Alsas-Loren bölgesi en büyük çatışma bölgelerinden bir tanesiydi ama daha sonra ortak pazar noktasına girdiler Avrupa Birliği'nden önce bir ekonomik topluluk olarak ortaya çıktılar ve daha sonra savaş sebeplerinin tamamı anlamsızlaştı. Şimdi ortak bir pazar var ve entegre siyasi ve ekonomik bölge ortaya çıkardılar.

Verimli ve yeterli bir ekonomik ve ticari mekanizma olmadan diğer unsurlar gelmez. Kültürel değerler ve ekonomik değerler birbiriyle ticaret edilmeli büyük şehirler arasında. Bir şehir iyi bir pazarı yoksa eski zamanlarda kesinlikle gelişemezdi. Bugün de bir ulusun yükselişine bakıyorsak bir bölgenin yükselişine bakıyorsak en önemli gösterge piyasadır, pazardır. Aynı zamanda insan ve malların serbest dolaşımıdır. Ulaşımdır, ulaştırmadır.

Mesela Türk ekonomisi yükseliyorsa İstanbul'da yükseliyor. İstanbul bir çok insan için, bir yerden bir yere gitmek için en iyi kavşak noktası ve biz İstanbul'da yıllık 150 milyon yolcu kapasiteli üçüncü bir havalimanı inşa ediyoruz. Bu ticaret gerçekten çok önemli. Hem kalkınma için önemli hem de aynı zamanda istihdamın yaratılması için önemli."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Başbakan Davutoğlu Avustralya'da - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement