CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'daki terör saldırısına ilişkin, "Emniyetin önüne bariyer kurmasınlar, emniyeti engellemesinler Emniyet Genel Müdürüğü bunların hepsini toparlar, hepsini yakalar, hepsini yargının önüne çıkarır. Kim engelliyor bunları? Ben engellemiyorum, engelleyenler hükümet olanlar. Emniyetin görev yapması engelleniyor" dedi.
Kılıçdaroğlu, Star TV canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Ankara'daki terör saldırısı sonrası yaptığı açıklamayı değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Dik duran, onurundan ödün vermeyen bir söylemin dillendirilmesi gerekiyordu bunu yaptım. Emin olun ne söylediğimi de bilmiyorum, içimizden gelen duyguları dile getirmeye çalşıtık" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu davet ettiğinde Merkez Yönetim Kurulu'nu topladığını ve "davet ediyor biz neleri söyleyelim" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, " Çankaya'ya gittim, Sayın Başbakan uzun bir bilgi verdi. Sonra ben de kendisine belli konulardaki endişelerimizi dile getirdim. Sadece o günü yaşanan olayı değil, şu veya bu şekilde onunla bağlantılı hukuk, demokrasi, yargının bağımsızlığı gibi olayların alt yapısını oluşturan başka olaylar hakkındaki kaygılarımızı da dile getirdik" ifadesini kullandı.
21 kişilik canlı bomba listesi
Kılıçdaroğlu, bir terör örgütü isminin kendilerine geldiğini, kendisinin de o ismi görüşmede Davutoğlu'na ilettiğini bildirdi.
Davutoğlu'nun daha sonra ki bir aşamada İstihbarat Daire Başkanını davet ederek, "Ensar El Şeria" ismini ona verdiğini dile getirirken, "Ama ben o gün, olayın olduğu gün benim Sayın Başbakana verdiğim ismin, emniyet kayıtlarına girdiğini gayet iyi biliyorum. Resmi belgelere girdiğini gayet iyi biliyorum. Ama bu belge var, o gün emniyet kayıtlarına girdiğini biliyoruz, nereyi işaret etitğini şu anda söylemek istemiyorum, ama belli bir ili, belli bir kişi ismi işaret ediyor ve bu Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yazışmalarında da var. Sorun şu; terör eylemi gerçekleştiğinde gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığını, ben canlı bomba eylemi yapacak isimlerin listesinin de olduğunu ifade ettim. Ben 'korkarım canlı bomba olan iki isim o listede olmaz' dedim. Ama olursa çok daha vahim, demek ki hükümet olarak siz bunları biliyorsunuz, isimleri var, fotoğrafları var, kaldıkları yerler belli. Bunların büyük bir kısmı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Üzülerek söylüyorum bu iki isim 21 kişilik listede var. Var olduğunu bildiğim için iki bakanın istifasını istedim Sayın Davutoğlu'ndan."
Canlı bombayla ilgili farklı bağlantıları olduğuna yönelik açıklamaların hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, hükümetin halka doğru bilgi vermesi gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Suruç katliamanı yapan kimdi? IŞİD'dı. Bu katlimı yapan kim? Yine IŞİD, şimdi araya bir sürü şeyler katmanın hiçbir gerekçesi olamaz. PKK bir terör örgütüdür, IŞİD'de bir terör örgütüdür. Bu eylemi IŞİD militanları gelmiştir, yapmışlardır. Sayın Başbakan bana bilgi verdiği zaman Adıyaman'dan bahsetti oradaki örgütlenmeden bahsetti. 'Bana verdiğiniz bu bilgilerin tamamı bizde var dedim.' Özel bir istihbarat yapmaya gerek yok, orada halkın konuştuğu şeyler. Bunları rapora bağladık. Sizin ismini telafuz ettiğiniz kişiler bizim raporlarımızda var zaten. Anne babaları anlattı bizlere" diye konuştu.
Konuyla ilgili yayın yasağına da değinen Kılıçdaroğlu, faillerin zaten belli olduğunu hatta arkasındaki kişilerin de belli olduğunu öne sürdü.
Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Hükümet müdahale etmesin, emniyeti engellemesin, emniyet bütün bunların hepsini 24 saatte çözer. Öyle uzun değil, 24 saatte bulur ve hepsini çözer. Emniyete açık ve net engel konuluyor. Bütün bu bilgiler var emniyetin elinde ama siyasi otorite emniyeti engelliyor. Olayların faillerinin bulunması, yakalanması için çaba harcayan emniyeti engelliyor. 21 veya 22 kişilik listeyi hazırlayan kim, emniyet. Fotoğraflayan emniyet, siyasilere bilgi veren emniyet. Bunları takip eden emniyet. Bıraksınlar emniyet görevini yapsın. Hükümet kanadında şöyle bir korku hakim. 'IŞİD'in üzerine gider ve adını telafuz edersek IŞİD, Türkiye'de yeni eylemler yapar.' Zaten yapıyor. 49 diplomatımızı esir aldılar, IŞİD demekten korkuyorlardı. Niye korkuyorsunuz? IŞİD'in üzerine gitmeye cesaret edemiyorlar. Şimdi araya PKK'yı katıyorlar, araya paraleli katıyorlar ya açık meydanda ya militanlar meydanda. Kimi kandırıyorsunuz? Açıkça söyle. Emniyetin önüne bariyer kurmasınlar, emniyeti engellemesinler Emniyet Genel Müdürüğü bunların hepsini toparlar, hepsini yakalar, hepsini yargının önüne çıkarır. Kim engelliyor bunları? Ben engellemiyorum, engelleyenler hükümet olanlar. Emniyetin görev yapması engelleniyor."
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın devlete yönelik suçlamalarda bulunduğunun hatırlatılması üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Sayın Demirtaş topu tümüyle devlete atıyor. Devlet bir tüzel kişilik, devleti yöneten hükümettir, siyasi partidir. Eğer devleti yönetenler, devletin organlarının yasalara göre çalışmasını engellerse, hükümet zaafiyeti ve devlette zafiyet ortaya çıkar. Devletle siyasi otoriteyi birbirinden ayırmamız gerekiyor, bu ayrım HDP kanadında yok. Onlar devleti suçluyor, devletin suçu yok, suçlu olan devleti yöneten siyasi iktidardır" dedi.
"Erdoğan şu anda Sayın Davutoğlu'na güvenmiyor..."-
Kılıçdaroğlu, iki bakanın istifa etmesi yönündeki çağrısını yinelerken, bütün demokratik ülkelerde sorumluların siyasiler olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İstifa mekanizmasının bu tür olaylarda hemen devreye girmesine karşı olduğunu, bununla birlikte eğer muhalefet liderleri partilerini iktidara taşıyamıyorsa niye istifa etmiyorlar?" yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine ise şu yanıtı verdi:
"İkisinin arasındaki farkı bilmeyecek kadar eğer bir insan kendisinden vazgeçmişse, eğer muhalefeti suçlamak için bunu kullanabiliyorsa gerçekten ben o insana acırım. Biz terör mü estirdik, bir şey mi oldu? Hayır. Benim bir sorumluluğum yok ki. Benim sorumluluğum; ülkenin birliğini ve bütünlüğünü savunmaktır. Bu ülkede 102 kişi patlayan bombalarla hayatını kaybetmişse bunun bir siyasi sorumlusunun olması lazım. Kim? Erdoğan'ın bunu düşünmesi lazım. Erdoğan şu anda Sayın Davutoğlu'na güvenmiyor. Bakın bunu da çok net söylüyorum, güvenmiyor. Güven konusunda ciddi sorunu var. Neden? Davutoğlu bana dedi ki 'patlamayla ilgili önce bir soruşturma yapacağız, müfettişlere talimat verdim.' Bakana bağlı müfettiş bakanı nasıl sorgulayacak? Arkasından Cumhurbaşkanı 'DDK'yı harakete geçirdim' dedi. Güzel bir şey. Neden geçiriyor? O bakanların istifa etmesi gerekiyor. Yarın DDK, 'güvenlik zafiyeti var' diyecek. Dememesi mümkün değil. Ankara'nın göbeğinde hiçbir önlem alınmadı. Şimdi kim istifa edecek, Başbakan mı, yoksa iki bakan mı?"
"MİT Müsteşarı yoktu
Davutoğlu ile görüşme sırasında MİT Müsteşarı'nın olup olmadığına dair bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, Davutoğlu'nun Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı ile MİT Müsteşarını da çağırdığını ve içeride beklediklerini söylediğini aktardı.
Davutoğlu'nun "arzu ederseniz gelsinler bilgi versinler" dediğini de dile getiren Kılıçdaroğlu, kendisinin ise "böyle bir arzusunun olmadığını ilettiğini" kaydetti.
Bir süre sonra Davutoğlu'nun MİT Müsteşarını davet ettiğini bildiren Kılıçdaroğlu, "Odaya gelen kişi MİT Müsteşarının Genelkurmay'da bir toplantıda olduğunu ama 5 dakika içinde gelebileceğini söyledi. Onun üzerine İstihbarat Daire Başkanı çağrıldı ve o bazı bilgiler verdi. Yani MİT müsteşarı bu olayda yoktu" diye konuştu.
Davutoğlu'nun kendisiyle ilgili "İçeride konuşulan herşeyi dışarıda anlatıyor" dediğinin söylenmesi üzerine ise Kılıçdaroğlu, şunları dedi:
"İçeride konuşulanları dışarıda anlatsam Davutoğlu çok zor durumda kalır. Ama arzu ediyorsa 'içeride konuşulanları Sayın Kılıçdaroğlu tamamını anlatabilir' derse ben anlatırım. Benim devlet terbiyem buna izin vermediği için 'aramızda kalsın' dediği hiç bir konuyu dışarıya taşımadım. Kendi MYK üyelerime dahi anlatmadım. Ama Sayın Davtuoğlu, içeride konuşulanları, IŞİD bağlantılarını, 'Kılıçdaroğlu anlatabilir' derse ben tamamını anlatırım, hiç meraklanmasın. Kim zor durumda kalırmış o zaman çok daha net çıkar ortaya. Sayın Davutoğlu'na çağrı yapalım, içeride bize anlatılanları ben anlatayım. Kim zor durumda kalır göreceğiz."
Konya'da oynanan milli maçı da hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Milli maçta yabancılar dahil ölen çocuklarımız için saygı duruşunda bulundular, bazıları saygı duruşunda bulunmadılar, neresi burası biliyor musunuz. Mevlana'nın makamının bulunduğu yer, o insana bile saygı duymuyorsanız ne diyeyim ben size" diye konuştu.
"Böyle bir ortamda Cumhurbaşkanı sizinle görüşmek isterse sarayda, acaba CHP'nin saray boykotu kalkar mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Eğer olaydan hemen sonra dört siyasi parti lideri davet edilseydi, tabii bizim 'ben gitmem' gibi bir düşünceye kapılmamız doğru olmazdı. Davutoğlu'nun oradaki tavrı doğrudur, sorumlu olan o dur. Bizi gerçek anlamda bilgilendirecek olan Davutoğlu'dur. Dolayısıyla teklifi son derece yerindedir ama teklifin bir önemli eksiği vardır, Sayın Demirtaş davet edilmemiştir, bu yanlıştır. Bunun doğru olmadığını Sayın Davutoğlu'na da söyledim. Huzuru egemen kılacaksak, siyasi kavgaları bir kenara bırakmamız lazım" değerlendirmesinde bulundu.
Suruç olayı sonrası verdikleri önergeyi hatırlatan Kılıçdaroğlu, burada da bir canlı bomba olduğunu ve kişinin elini kolunu sallayarak geldiğini aktardı.
"Hangi gerekçeyle önlemin alınmadığını ben çok iyi biliyorum" diyen Kılıçdaroğlu, "Sayın Davutoğlu bunu açıkla derse ben bunu da açıklarım. Bana o da söylendi. Hangi gerekçeyle önlem alınmadı? Emniyet istihbaratından gelen arkadaş ikimize de söyledi. Bazı şeyleri açıklarsam Davutoğlu asla rahat edemez, biz açıklamayız. 'Bunlar burada kalsın' dediği için. Ben de orada tutuyorum. Verdiğimiz önergenin kıymeti çok önemliydi, eğer o önergenin gereği yapılsaydı, 'nedir bu olay?' diye sorulacaktı" açıklamasını yaptı.
Bahçeli'nin yanıtı ve Demirtaş'a suikast iddiaları
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yaptığı görüşme çağrısı ve verdiği yanıtın sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Sayın Bahçeli zamanlama olarak uygun görmeyebilir. Ama 102 kişinin öldüğü, cumhuriyet tarihinin en kanlı eyleminin yapıldığı bir ortamda biz görüşmeyeceksek, ne zaman görüşeceğiz? Bu soru havada. Biz bir araya gelebilmeyiz, konuşmalıyız. Kendisi ne zaman arzu ederse bizim kapılarımız açıktır" dedi.
Demirtaş'a suikast iddiası ile ilgili bir soru üzerine, bu iddiayı kendisine sorduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Ciddi bir iddia. Sayın Demirtaş kendisine bu bilginin Kobani üzerinden ulaştığını ve bunu yazılı olarak hükümete ilettiklerini ve önlem alınmasını istediklerini bana aktardı. Ciddi bir iddia araştırılması soruşturulması gereken bir iddia. Hangi örgütlerin böyle bir iddiayla yola çıktıklarını herhalde hükümet yetkilileri biliyordur" ifadesini kullandı.
"Siz tehdit alıyor musunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, bir kez TBMM'de saldırıya uğradığını zaman zaman da protestolar olduğunu söyledi. Bunları olağan karşıladığını belirten Kılıçdaroğlu, "Herhangi bir örgüt tarafından, herhangi bir tehdit şu ana kadar almadım, inşallah da olmaz" dedi.
- "Umarım kendi insansız hava aracımızı düşürmemişizdir..."
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin düşürdüğü insansız hava aracına ilişkin bir soruyu yanıtlarken de "umarım kendi insansız hava aracımızı düşürmemişizdir, iki tarafta kabul etmediğine göre kime ait aracı düşürdük biz" diye konuştu.
Başka bir soruyu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, sandık güvenliğiyle ilgili bir endişe taşımadığını söyledi. İktidar partisinin kendilerini daha önce " Sivas'ın ötesine gidememekle suçladığını" aktaran Kılıçdaroğlu, "Çok şükür biz gidiyoruz, herkes gidiyor ama bunlar gidemiyor ancak gizli gidebiliyorlar, başbakanlık koltuğunda otururken" değerlendirmesini yaptı.
Kılıçdaroğlu, olası koalisyon ihtimalinde birinci tercihinin AK Parti dışındaki bir koalisyon ortağı olduğunu yineledi.
Koalisyon senaryolarını erken bulduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin sorunlarını ve çözüm yollarını en iyi bilen partinin CHP olduğunu savundu.
Bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Oy tahminine yönelik bir oran vermek istemiyorum, ama benim görüdüğüm kadarıyla oyu yükselen tek parti konumundayız şu anda, inşallah iyi bir çıtayı yakamış oluruz" dedi.
"Başarısızlık da bir kan değişikliğine gidilir mi?" denmesi üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Özel bir kıstas belirlemiyorum onu belirleyecek toplumdur. Özel olarak 'ben illa koltuğumda kalacağım ve buradan ayrılmayacağım' diye bir düşüncem olmadı. Ben siyasetin kendisini topluma adanmışlık olarak görüyorum. Benim bireysel bir çıkarım yok. Genel Başkanlar aslında ciddi bir sorumluluk altındadır" yanıtını verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, başka bir soru üzerine de Davutoğlu ve eşinin insan olarak çok iyi olduğunu ve saygı duyulacak bir aile olduğunu dile getirirken, herhangi bir özel sorunları da olmadığını kaydetti.
Son Dakika › Politika › CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?