Yerel seçimler ve özellikle 23 Haziran İstanbul seçimlerinde birçok belediye başkanlığının kaybedilmesinin ardından AKP'de "yeni döneme" ilişkin iç tartışmalar sürüyor.
Bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimine göre hesapların yapıldığı partide, ivmenin yukarıya dönmesi için "aktörler" üzerinden yapılacak değişikliklerin beklentiyi karşılamayacağı, "yeni bir siyasi rotayı" içeren "yapısal" değişimlerin yaşama geçirilmesi gerektiği beklentisi dile getiriliyor.
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu hareketlerinin de "ciddiye alınması gerektiği" ve gerekirse yeniden birlikte yol yürünmesine dönük adımlar atılması gerektiği ifade ediliyor.
Kurban bayramı sonrasında yeni parti kurma hazırlığındaki eski yol arkadaşları Ahmet Davutoğlu'nun memleketi Konya ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün memleketi Kayseri'nin de aralarında bulunduğu illerden "teşekkür" gezilerine başlaması beklenen Erdoğan'ın, partideki "değişim" sürecini sonbahara bırakacağı tahmini yapılıyor.
Önümüzdeki sürece ilişkin parti kulislerinde yapılan değerlendirmeler ve dile getirilen beklentiler şöyle:
Seçim sonrasında seçmenin mesajını aldıklarını ve gerek kabine, gerekse partide gerekli değişimi yapacakları mesajını veren Erdoğan'ın, "etki-tepki" oluşmaması için bu değişim konusunda aceleci olmama kararı aldığına dikkat çekiliyor.
Parti yönetimi ve kabinede değişimin yanı sıra başkanlık sisteminde yapılacak değişiklerin de seçmen tabanında bir etki yaratmayacağını düşünenler var.
Erdoğan'ın yakın çevresinden bir siyasetçi, mevcut politikaların sürdürülmesi ve sadece kişiler üzerinden yapılacak değişikliklerin, seçmeni ikna etmeye yetmeyeceğini düşünüyor.
Söz konusu siyasetçi, "Mesela, Berat Albayrak'ı görevden aldığında, 15-20 gün belki bir etkisi olabilir. Ama geçicidir. Değişim talebi karşılanmadığı zaman size daha büyük bir ivme ile geri dönüşü oluyor ve taktik hatalara yol açıyor. O nedenle değişimi kişilerde değil, yapısal değişimlerde aramak gerekir" görüşünü dile getirdi.
Yapısal değişim ile "başkanlık sisteminin aksayan yönlerinin düzeltilmesi, ya da sistemden geriye dönüş" değil, siyaset yapma anlayışı ve Türkiye'nin yüzünü döneceği rotaya işaret ediliyor. TBMM tatile girmeden önce açıklanan yargı reformu eylem planıyla ilk adımı atılan AB ile yeniden diyalog kapısının açılmasına dönük yeni adımların atılabileceği ifade ediliyor.
Bu konuda yapılan değerlendirmelerde, "Ama artık bunun adını biraz koymak lazım. Artık sadece söz yetmez, icra aşamasına geçilmeli ve bu konuda yapısal değişiklikler artık ortaya konulmalıdır" önerisi seslendirilirken, henüz bu yönde adım atılacağına dair bir işaret bulunmadığına da vurgu yapılıyor.
AKP'de baştan beri ve özellikle yerel seçim sonrasında MHP ile ittifakın seçim kaybında etkili olduğu yorumu yapıldığı bir kesim tarafından sık sık dile getiriliyor.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu rahatsızlıkların tersine ilk kez MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi evinde ziyaret etmiş ve sonrasındaki açıklamalarında da "ittifakın devam edeceğine" bir kez daha vurgu yapmıştı.
Erdoğan'a yakın kaynaklar, MHP ittifakın, "zorunluluktan" değil MHP Lideri Bahçeli'nin hükümet politikalarına verdiği destekten duyulan memnuniyete bağlıyorlar.
Erdoğan'ın sık sık ittifak vurgusu yapması, "MHP ile mecburiyetimiz yok. Bir hukukumuz, angajmanımız var onu korumaya çalışıyoruz. Bahçeli zorlu süreçlerin sağ salim geçirilmesini sağladı. Erdoğan'ın ittifak konusuna sık sık vurgu yapması daha çok bizim partimizin içine, bizim arkadaşlarımıza yönelik" yorumunu yapıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "arkadan hançerlemekle" suçladığı Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun yeni parti kurma girişimleri AKP'de dikkatle izleniyor. Özellikle Babacan hareketinin yüzde 1'lik bir parti bile olsa, Cumhurbaşkanlığı seçimini etkileyeceğini düşünülüyor.
Partili bir kaynak bu konuda, "Seçmen, HDP'ye oy verir ama ülkeyi yönetemeyeceğini bilir, CHP'ye oy verir yönetemeyeceğini bilir - ki CHP bu tarzda giderse 4 yıl sonra Türkiye'yi yöneteceğine kanaat getirebilir. Ama Ali Babacan'ın yüzde 1'lik bile potansiyeli olsa onu alternatif olarak değerlendirir seçmen. Çünkü Babacan'ın Abdullah Gül desteği nedeniyle yönetme kabiliyeti olduğunu düşünür. Keza Ahmet Davutoğlu zaten eski başbakan. Onun için bu hareketleri ciddiye almak gerekir" değerlendirmesi yaptı.
Partide Erdoğan'ın, Babacan ve Davutoğlu'nu partiye davet ve yeniden birlikte hareket etmeye dönük bir "barış hamlesi" yapması beklenmiyor. Zira bu kadar yollar ayrılmışken, bunun karşılığının olamayacağı da ifade ediliyor.
Ancak, Erdoğan'ın, bu yönde bir hamle yapması gerektiğini savunanlar da yok değil. Erdoğan'a yakın bir kaynak, "Bence bu konuda adım atılmalı. Hala o yönde ufak tefek çabalar var ama başarılı olma ihtimali çok güçlü değil şu anda. Tayyip Bey çok çok isterse, o birliktelik sağlayabilir, ama istemesi önemli" görüşünü dile getirdi.
AKP'de erken seçim seçeneği güçlü görülmüyor. Ancak bu konuda MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin tavrının belirleyici olacağı vurgusu yapılıyor. Parti kulislerinde "mecbur kalınmazsa erken seçim olmaz" değerlendirmesi yapılırken, mecbur kalınacak nedenler olarak, "ekonomi ve Bahçeli'nin kararı" olarak ifade ediliyor.
Bu konuda, "Seçim tarihi belirleme Bahçeli'nin bir anlamda iktidar alanı. Bunun dışında yakın zamanda bir erken seçim olmaz" yorumu yapılıyor.
Son Dakika › Dünya › AKP'de nasıl bir değişim isteniyor? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?