Hayvanları Seviyorum Ama Aynı Zamanda Onları Öldürüyorum'

Alaska'da bir avcı olan Christine Cunningham, avcılık ile ilgili negatif anlayışı değiştirmeyi umduğunu açıklıyor. Cunningham, "En çok duyduğum soru, 'Hayvanları hem sevip hem de nasıl öldürebiliyorsun' oluyor" diyor.

"PSİKOPAT DİYENLER OLDU"

"Avcılık yaptığım için bana "psikopat ve katil" diyenler de oldu. Bu kelimeleri genelde bana uzak olan insanlardan geliyor ama bu bakış açısını anlayabiliyorum." diye ekliyor

Christine Cunningham yazın günlerin kışın ise gecelerin uzun olduğu bir yerde yaşıyor. Kenai Yarımadası, Alaska haritasına bakıldığında ülkenin en büyük şehri Anchorage'ın hemen yanında bulunuyor. Ama gerçekte bu birkaç saatlik bir yolculuk demek. Christine ve sevgilisi Steve Meyer, bu coğrafyada avcılık yapıyor.

BURASI ALASKA

"Bir avcı, nesillerdir besin gerekliliği için avlanılan Alaska'da, bir hayvanı yemek için öldürür. Ancak insanların yaşaması için diğer canlıların ölmesi gerektiği gerçeğine alışmaları güç. Alaska'da doğdum ama avcılık yapan insanların yer aldığı bir ailede büyümedim. Birçok kişi gibi ben de besin için markete gidiyordum. Bilinç altında bir zamanlar hayatta olan bir hayvanı yediğimi düşünmüyordum."

"BİR HAYVANI ÖLDÜRÜP TEMİZLEYEBİLEK MİYDİM?"

Christine şöyle devam ediyor: "Şehirlerde yaşayan birçok kişinin doğa ile birebir ilişkisi bulunmuyor. Daha da ötesinde, yenilenebilir besin kaynaklarına da ulaşamıyorlar. Ben bir ördek avına katıldım ve et yemenin gerçekten ne demek olduğunu anlamak istedim. "Bir hayvanı öldürüp temizleyebilecek miydim? Bunu görmek istedim. Düşündüm ki, eğer bu sürece katılmazsam, iki yüzlülük yapacak, sorumluluktan kaçarak hayatın gerçeklerine gözümü kapayacaktım."

"STEVE GİBİ BİR SEVGİLİM OLDUĞU İÇİN ŞANSLIYIM"

Çift, Kenai Dağları'ndaki yürüyüşleri sırasında geyiklerle, vaşaklarla, ayılarla, kurtlarla, sansarlarla ve dağ keçileri ile birçok kere karşılaştı. Ancak Christine 2016 yılında, Alaska'nın en kuzeyindeki Brooks Range'e yapılan bir geziye kadar büyük bir hayvanı avlamak için ateş etmemişti.

İlk avı bir Kuzey Amerika Ren geyiği idi. "Steve gibi bir sevgilim olduğu için çok şanslıyım. O Kuzey Dakota'da geçen çocukluğundan bu yana avlanıyor.

"Köpeklerimizle birlikte kuş avlarına çıkmaya başladıktan sonra bir başka boyuta geçtik. Köpek, vahşi yaşamla bizim hayatımız arasında bir aracı olarak davranıyor."

9 KÖPEKLERİ VAR

Christine ve Steve'in 9 tane kuş avı köpeği bulunuyor. İki Labrador ile 7 İngiliz Setter cinsi köpekleri, avlanan kuşların yerlerinin belirlenmesinde onlara yardım ediyor.

"Ağustos ayından Mart'a kadar olan av sezonunda, günlük izin verilen av limiti, 5 ila 10 kuş arasında değişiyor. Ancak biz çok nadir bu miktarlarda kuş avlıyoruz. Avları taşıdığımız çantalar görevlililer tarafından kontrol edilmek istenebilir ama bu çantaları onlara göstermek gibi yasal bir zorunluluk bulunmuyor."

ARAŞTIRMACILARA DA YARDIM EDİYORLAR

Christine, avcılık yanlısı bir çevre koruma organizasyonu için çalışıyor. Ayrıca ülke genelinde, kar tavukları üzerine biyologlarla avcıların bir arada çalıştığı bir programa da gönüllü olarak katılıyor. Biyologlar avcıların sağladığı kar tavuğu tüyü örnekleri ile bu hayvanların yaş ve cinsini belirlemeye çalışıyor.

"Avcılık literatürü genel olarak, "erkek egemen kahramanlık" hikayeleri ile doludur ancak benim tecrübemden yola çıkarsak, bu daha çok bireysel sorumluluk anlayışına dönüşmeli" diyen Christine, "ABD'de şu anda avcılığa başlayan kadınların sayısı erkeklerden daha fazla. Benim umudum avcılık hakkındaki olumsuz bakışı değiştirmek." diyerek sözlerini bitiriyor.