Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhurbaşkanı elbette Anayasa'da sınırları çizilen yetkiler çerçevesinde ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir Anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir. Hem buna engel olup hem de 'Cumhurbaşkanı her şeye karışıyor' demek, yağmur altında yürürken ıslanmaktan şikayet etmekten farksızdır" dedi.
Erdoğan, Rize Valiliği tarafından organize edilen ve kentteki sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcilerinin de katıldığı öğle yemeğine iştirak etti.
Burada yaptığı konuşmada, kendisine yönelik "Cumhurbaşkanı her şeye karışıyor" ve "Cumhurbaşkanı koalisyon istemiyor, Başbakan istiyor" şeklindeki yorumlara tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sözleri söyleyenlerin iddialarını ispat etmekle mükellef olduğunu belirtti.
Söz konusu yorumlarda bulunanların geçmişte cumhurbaşkanlarına "Pislik atarak, onları karalayarak ve yıpratarak indirmeye alıştığını" vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tabi bunlar milletin seçtiği cumhurbaşkanını da görmediler. ya atanarak gelen cumhurbaşkanlarıyla çalıştılar ya da parlamento içerisinde seçilmiş cumhurbaşkanları ile çalıştılar. Suriye meselesi de, terör meselesi de, koalisyon meselesi de, paralel yapılanmalar tehdidi de bunu dışında değil. Hepsinin faturası kime kesiliyor? Cumhurbaşkanına. 7 Haziran seçimlerinin ardından tüm dünyada bütün gazeteler, televizyonlar ne söylüyor, 'Erdoğan kaybetti'. Seçime giren ben değilim, niye bununla beni ilgili hale getiriyorsunuz? Dert başka, yine yıpratmak. Bu hassasiyetlerin hepsi de Türkiye'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, birliğinin, beraberliğinin maziden atiye uzana hedeflerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu sıradan bir oyun değil. Aslın tüm bu olup bitenler karşısında sessiz kalırsam, atıl kalırsam, milletimin bana verdiği gücü ve imkanları kullanmazsam sorumluluklarımın gereğini yerine getirmemiş olurum. Böyle bir cumhurbaşkanı arzu edenler mutlaka vardır. Onların da kimler olduğunu gayet iyi biliyorum. Kusura bakmasınlar ben onların arzu ettikleri cumhurbaşkanı olmadım, olmayacağım."
-"Sözümün gereğini yerine getirmek mecburiyetindeyim"
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına seçildiğinde millete, milletin tarafında bir cumhurbaşkanı olacağı ve vazifesini bu şekilde yürüteceği sözünü verdiğini, o dönem alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağını da dile getirdiğini anımsattı.
"Tarafsızlık"tan bahsedenlere, tarafsız olmayacağı, kendisinin milletin tarafında olacağı karşılığını verdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu sözümün gereğini ne pahasına olursa olsun yerine getirmek mecburiyetindeyim. Biliyorsunuz, biz mevcut anayasayı değiştirmek için hükümete geldiğimiz günden beri mücadele ediyoruz. Şimdi 'yeni anayasa' diyorlar değil mi? Biraz dürüst olun dürüst. Biz yeni anayasa kuralım diye o kadar ilginç bir teklif getirdik ki. Bizim o dönem 326 milletvekilimiz var, diğerlerinin toplamı 119. Onlar 9 üyeyle bu komitede yer alıyor, biz 3 üye ile yer alıyoruz. Böyle bir adalet olur mu? Bunların hiçbir kalkıp da 'olmaz canım bu haksızlık' demedi. Biz bu çalışmaya bu şekilde girdik. Ne oldu? Madde sayısı 47'ydi sanırım oraya geldi, bunlar çekildiler. Niye çekiliyorsunuz? Arkadan bir açıklama yaptı malum zat, dedi ki 'gelin oturup bunu yapalım'. Arkadaşlarıma 'gidin görüşün' dedim. Görüştüler. Ne dediler biliyor musunuz? Sayın ana muhalefet başındaki zat, 'ikimiz olmaz, dördümüzün de bunu parafe etmesi lazım'. Zaten dördü bunları parafe etmiş vaziyette. Dördünün onayıyla bu 47 madde çıktı, niye dürüst olmuyorsunuz? Şimdi onlar minderden kaçıyorlar. İkimiz bu işi yapalım, hiç olmazsa bu 47 maddeyi halledelim. Çünkü ikimiz buna haydi haydi yetiyoruz. Yine dürüst davranmadılar çekildiler. 60 madde oldu aynı şeyi yaptılar. Bunlar bize dürüstlük dersi veremez. Bunlar hiçbir zaman dürüst olamadılar."
-"Ne nedir, kim kimdir bunu gayet iyi biliriz"
Türkiye'de her zaman dürüstlüğün sembolünün daha önce mensubu olduğu parti olduğunu ifade eden Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı makamında da milletin tarafında olarak görevlerini aynı şekilde sürdüreceğini belirtti.
Bugün kendisini anayasadaki yetkilerini aşmakla suçlayanların olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Açık söylüyorum. Mevcut anayasanın cumhurbaşkanına verdiği yetkileri bilmeyenler bunlar. İnanın bilmiyorlar. Cumhurbaşkanın yetkileri nelerdir haberleri yok. Bunlar damdan düşmediler, bunlar sadece önlerine konulanı okudular. Biz siyasetin içinde tırnaklarımızla bu toprakları eşeleye eşeleye kırk yıl bunun mücadelesini verdik. Ne nedir, bunu gayet iyi biliriz. Kim kimdir, bunu gayet iyi biliriz. Seçildiğim andan beri anayasanın bize verdiği yetki neyse, yasaların bize verdiği yetki neyse biz bu yetkileri kullandık. Asla bunun dışına çıkmış değiliz. Neymiş toplu açılışlara katılıyorum, bu onları rahatsız ediyor. Katılmamak gibi bana bir Anayasal engel gösterebilir misiniz? Cumhurbaşkanının, toplu açılışlara katılıp, oralarda kurdele kesmek ve konuşma yapmaktan daha doğal ne gibi yetkisi olabilir? Bundan sonrada katılacağım. Bundan sonrada oralarda bulunacağım, milletimle iç içe bulunacağım. Buna yetkiniz yok. Milletimle benim bağımı koparamazsınız."
"Türkiye 10 Ağustos 2014'te yeni bir döneme girmiştir"
Erdoğan, Türkiye'de hala 10 Ağustos 2014 seçimlerinin ifade ettiği anlamı kavramayan bir kesimin bulunduğunu belirterek, salondakilere şöyle seslendi:
"Beyler, Türkiye 10 Ağustos 2014 tarihinde milletin doğrudan cumhurbaşkanını seçmesiyle yeni bir döneme girmiştir. Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı elbetti anayasada sınırları çizilen yetkiler çerçevesinde ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır. Bu makamda kim oturursa otursun yapacağı budur. İster kabul edilsin, ister edilmesin. Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir. Hem buna engel olup hem de 'Cumhurbaşkanı her şeye karışıyor' demek yağmur altında yürürken ıslanmaktan şikayet etmekten farksızdır. Bunların durumu budur."
"Cümle dertler tükenir bir gün, Türkiyem gök maviliğince rahat, Rüzgar gibi savruluyor harmanlar, çalmak üzere özlenen saat" dizelerini okuyan Erdoğan, "İnşallah bu saat çalacak" dedi.
"Hiçbir Müslümanın ümitsizliğe düşme hakkı yok"
Zalimlerinin, sadece vicdansız ve ahlaksız değil aynı zamanda korkak olduğunu da vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hiçbir Müslümanın ümitsizliğe düşmeye hakkı yoktur. Bize müjdelenen zaferin yakın olduğuna inanıyorum. Bu zafer bize yakın. Yeter ki birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, ferasetimizi kaybetmeyelim" diye konuştu.
"Şu terör belası sakın ha bizlere korku vermesin" diyen Erdoğan, gelen şehitler için herkesin üzüldüğünü ifade ederek, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Ama şunu unutmayalım ki Kabil ve Habil biliyorsunuz bir sürecin başlangıç noktasıdır. İki kardeş, Kabil katil, Habil maktul. Oradan bir süreç başlıyor. Peki bu kıyamete dek sürecek mi? Evet, sürecek. Bu olaylar sürerken gönlümüz bunların minimize olmasıdır, adeta yok seviyesine gelmesidir. Dünyanın şu anda bakın birçok yerinde bu olaylar yaşanıyor. İşte Pakistan'dan al Afganistan'dan İran'dan Irak'tan, Suriye, Filistin, Mısır, Libya bütün bölge adeta bir yay hattı, buralarda çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Dünyanın değişik yerlerinde aynı şekilde bunlar yaşanıyor. İşte son zamanlarda yapmış olduğumuz operasyonlarla şu anda çok ciddi bedel ödetiyoruz. Bu şehitlerimizin kanı yerde kalmıyor ve kalmayacak. ve bu bedeli ağır ödemeye devam edecekler. Arkalarında terör örgütlerinin olduğunu söyleyenler bu bedeli ağır ödeyecekler. ya gelirsiniz bu parlamentoda insanca çalışırsınız ya da sizler de kendinize uygun yerleri bulursunuz. Eğer 'Demokrasi', 'Hak ve özgürlükler' diyorsanız, bunların yeri bellidir. Demokrasi silahla yapılmıyor. Demokrasi, fikirle düşünceyle sözle yapılıyor. Buralarda bu var mı? Yok. Ha bunlar bir şey daha aldılar, bir de sazla yapılıyor. Bunların durumu bu. Ama tabii bunlar sazendeyken bunların arkasında da farklı bir orkestra var biliyorsunuz. Bunların hepsinin de inanıyorum ki benim milletin bu son dönemdeki gelişmelerle hesabını soracaktır."
"Bu bir işarettir, işaret fişeğidir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, millet ayağa kalktığında tam kalktığını belirterek, "Her zaman her yerde söyledim, o birlik, beraberliktir. Ne dedim? Hep 'Tek millet' dedim, 'Tek bayrak' dedim, 'Tek vatan' dedim, 'Tek devlet' dedim. Bu millet kavramının içinde sadece Türkler yok. Burada Kürdü de var, Lazı da var, Çerkezi de var, Gürcüsü de var, Abazası da var, 78 milyonun tamamı bu tek millet kavramının içinde. Burada ayrılık yok. Kimler ayrı gayrı biz onları gayet iyi biliyoruz, siz de biliyorsunuz" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tek bayrak, bizim bu bayrağımızdan başka bayrak yok. İşte 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır'. Rengimiz şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız, her bir yıldız bizim şehidimizdir. Biz buna böyle bakıyoruz. Vatan, 780 bin kilometrekare. Kimse bu vatan toprakları üzerinde herhangi bir operasyon düşünmesin. Kusuru bakmasın avucunu yalar. Bedelini de çok ağır öder. İşte bu operasyonlarda gerektiğinde ta Kandil'e kadar uçaklarımız uçmuştur. Bu bir işarettir, işaret fişeğidir. ya Irak, ülkesindeki bu tür barınan teröristlere gereken hesabı soracak, o sormazsa biz soracağız. Olan bu. Aradılar cumhurbaşkanlarıyla konuşmalar yaptık, ben kendilerine aynısını söyledim. Dedim, 'Ben size daha öncede söyledim. Bak sabrediyoruz. ya bu Kandil'in hesabını sorun, eğer siz sormazsanız Kandil'in hesabını bizi sormaya mecbur tutacaksınız'. İşte geldi vakti ve sorduk. Aynı şey ülkemizde de böyle. Onun için bu milletin kimse ne zaman nasıl tavır alacak, bunu sınamaya, test etmeye kalkmasın. O bizim kendimize ait stratejimizdir. Şimdi bu strateji uygulamaya girmiştir. Allah yar ve yardımcımız olsun."
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Erdoğan Rize'de - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?