Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, en çok korumaya mazhar ve mecbur olunan konunun yargı olduğunu belirterek, "hukukun gerçekten üstünlüğünü ve yargının verdiği kararların vicdanlarda yer edebilmesi için herkesin titizlikle yargı kurumlarını koruması gerekir ama en başta da kendileri, buna tabi ki dikkat etmeleri gerekir. Buralarda eğer itibarsızlık söz konusu olursa o zaman ciddi problem ortaya çıkar" dedi.
Gül, HaberTürk Televizyonunda canlı yayınlanan "Basın Kulübü" programında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Gezi olaylarında özellikle devlet memurları olan zanlılıların kayrıldığı yönünde çok ciddi şikayetlerin olduğu, bir güvensizlik olduğunun sorulması üzerine, Gül, "bunlar tabi ki Türkiye'nin resmini bozar bu tip şeyler, bize yakışmaz, açıkçası bununla ilgili toplumun bir kesimiyle ilgili böyle şikayetler, öbür kesiminde başka türlü şikayetler ..Buralarda objektif kurallar neyse tam işletilmeli, hiç bir toplumun kesimi kendisini dışlanmış veya kendisini ikinci sınıf görmemeli. Böyle bir muameleye kesinlikle tabi tutulmasına doğrusu karşıyım, müsaade etmem, bunların varsa hepsinin düzeltilmesi gerekir" şeklinde konuştu.
-Dış politika
Bir kaç yıl önceyle kıyaslandığında özellikle dış politikada ciddi sorunlar yaşandığının görüldüğünün belirtilerek, "bugün geldiğimiz noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz, bu Türkiye'nin imajını bozan bir durum değil mi, bunu nasıl aşabilir Türkiye?"' şeklindeki soru üzerine, Gül, bu yönde Türkiye'nin yeni bir atılım yapması, Avrupa Birliği ile müzakere sürecinin tekrar canlandırılması gerektiğini vurguladı. Burada en çok tıkayıcı unsurun Fransa'nın politikası olduğunu hatırlatan Gül, "Ama Fransa'daki seçimlerde Cumhurbaşkanı değişikliğinden sonra yeni Cumhurbaşkanı o pozisyonu değiştirdi. Ben Hollande ile iki kez uzun görüşme yaptım ve neticede kendisini de Türkiye'ye davet ettim. yakında Türkiyeye gelecek uzun yıllardan sonra. Dışarıdan ziyade bizim kendi içimize bakmamız gerekir" dedi.
Türkiye'nin son 10 yıllık başarılarının altında kendilerinin özellikle Avrupa Birliği doğrultusunda yaptıkları köklü reformların çok büyük katkısı olduğuna dikketi çeken Gül, şöyle devam etti:
"AB'ye sonra tam üye olunur olunmaz bu ayrı bir konu ama önemli olan Avrupa Birliği'ne mensup herhangi bir ülke gibi, gelişmiş, demokrasisi hukuku ve ekonomisi olan bir ülke olmaktır. Aynı Norveç gibi hatta şunu dillendiriyorum, belki Türk halkı sonunda Norveç gibi olmayı tercih edecektir. Ama o noktaya gelmek için bu reformlara hız vermek gerekir. Nihayette 'hukukun üstünlüğü' dediğimiz gibi demokrasi dediğimiz, 'check-balance' sistemleri dediğimiz konular, Avrupa'da da kolay ortaya çıkmadı, çok büyük acılar yaşandı Avrupa'da faşizm, komünizm krallıklar.. Nihayette ikinci dünya harbinde 50 milyon insanının ölmesi neticede anladılarki herkesin mutlu yaşabilmesi, müreffeh yaşayabilmesi için böyle bir demokratik hukuk devletini gerçekleştirmek... Bizim de doğrusu yolumuz budur. Bu açıdan buna tekrar bir önem vermek gerekir. Bu doğrultuda tekrar pozitif enerji oluşturmak gerekir. "
Dünyanın her tarafında Türkiye ile ilgili çok güzel şeylerin söylendiğini, yazıldığını, her gittikleri yerde çok büyük itibar gördüklerini anlatan Gül, kendisinin Cumhurbaşkanı olarak Amerika'dan Avrupa'ya kadar nereye gittiyse olağanüstü itibar gördüğünü, Başbakan'nın da gittiğinde aynı şekilde itibar gördüğünü söyledi,
Gül, "Dolayısıyla bizim bu dünyayla ilişkilerimizi herhangi bir şekilde zayıflatmamızın hiçbir izahı söz konusu olamaz. Görüntü dediğiniz gibi böyle bir görüntü ortaya çıkıyor bunu muhakkak giderecek bir şekide yeni belki atılım, söylem... Aslında belki söylem çok daha önemli. Çünkü hepsiyle müteffiklik ilişkisi içindeyiz bu açıdan söylemi bu yönde biraz daha güçlü yaparsak eminim ki bu söylediğiniz görüntü de ortadan gider" şeklinde konuştu.
-HSYK ile ilgili bir çalışma olup olmadığını bilmiyorum"
"HSYK'nın yapısını değiştirmeye yönelik bazı adımlar atılacak gibi gözüküyor, oradaki atamaların Parlemanto tarafından yapılması da konuşuluyor sizin bu konudaki görüşünüz nedir?" şeklindeki soru üzerine Cumhurbaşkanı Gül, böyle bir çalışmanın olup olmadığını bilmediğini ifade etti. Gül, "Ama bugünkü bu düzenlemeler yapılırken o zaman Avrupa Birliğiyle de yakın çalışma işbirliği içinde hep yapılmıştı ama bir değişiklik ihtiyacıyla ilgili veya onunla ilgili bir düzenlemeden doğrusu haberim yok. Olabilir, ne yapılacak ona bir bakmak gerekir" değerlendirmesinde bulundu.
Böyle bir düzenlemeye ihtiyaç olup olmadığının sorulması üzerine, Gül, "Daha birşey söyleyemem" dedi .Önceki düzenlemenin AB kiriterlerine uygun bir şekilde gerçekleştiğini anlatan Gül, "Ama bu temel kriterleri bozmamak şartıyla, düzenleme yapılamaz diye de bir şey diyemem doğrusu" şeklinde konuştu.
-"En çok korumaya mecbur olduğumuz konu: yargı"
Üyelerin Parlemonto tarafından seçilmesine nasıl baktığının sorulması üzerine, Gül, detayını bilmeden birşey söylemek istemediğini vurguladı. Gül, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bütün görmem gerekir. Çünkü buralar tabii hassas önemli kurumlar gerçekten. Deminden beri farklı farklı sebeplerden dolayı yargıdan şikayet edildi. Bir taraftan Gezi meseleleriyle ilgili söylendi bir taraftan yolsuzluk iddialarının başka bir şekilde ortaya çıkartıldığı ile ilgili iddialar var, öbür taraftan baktığınızda askerlerin çektiği şeyler var dolayısıyla çok dikkat etmeniz ve onun için en çok korumaya mazhar veya mecbur olduğumuz konu yargıdır, hukukun gerçekten üstünlüğünü ve yargının verdiği kararların vicdanlarda yer edebilmesi için herkesin titizlikle, yargı kurumlarını koruması gerekir ama en baştan da kendileri, buna tabiki dikkat etmeleri gerekir. Buralarda eğer itibarsızlık söz konusu olursa o zaman ciddi problem ortaya çıkar."
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un durumunun hatırlatılması üzerine Gül, Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanması gerektiğini önceden söylediğini hatırlatarak, "hukukçu değilim ben" dedi.
- "Yargı mensupları ve kurumları çok dikkatli ve hassas olmalı"
Devletin en etkili makamlarının Cumhurbaşkanının, Başbakanın, değişik kesimlerin, Başbuğ'un ve milletvekillerinin tutuksuz yargılanması gerektiğine vurgu yaptığı anımsatılarak, "Yargı da ısrarla bunları dinlemiyor. 'Hukuk bunu gerektiriyor' mu diyeceğiz? Kamuoyunda 'İlker Başbuğ'u bırakmayanlar Nedim Şener'i, Hanefi Avcı'yı içeri atanlar, sırf siyasi nedenlerle hukuku kullanarak bunu yapıyorlar' gibi bir algı var bunu nasıl aşacağız" diye sorulması üzerine Gül, yargı mensupları ve yargı kurumlarının bu tip algılamaların ortaya çıkmaması için çok daha hassas ve dikkatli olmaları gerektiğinin altını çizdi. Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:
"Eğer farklı açıdan bakıyorsanız beni yanlış anlayabilirsiniz. Diyebilirsiniz ki 'acaba Cumhurbaşkanı şöyle bir şeyi korumak mı istiyor, acaba şunun dillendirilmesinden rahatsız mı oluyor' gibi bakılabilir. Ama ilkeli bir bazda, prensipli bir şekilde baktığınızda, altını özellikle çiziyorum, yargının bağımsızılığı ve tarafsızlığı herşeyin başında gelir. Bunun hem kararını verirken hem kendi kararını verme süreci içerisindeki çalışma davranışları açısından. Onun için Meclis Başkanının söylediği, anayasa maddesi, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili maddeleri, bütün bunlara herkesin titizliklikle riayet etmesi şarttır. Eğer edilmezse bugün birisi şikayet eder ama yarın bir bakarsınız başkası şikayet eder. Bugün birinin 'bunda ne var' diye savunduğu konu, yarın gelir kendisinin şikayet konusu haline dönüşür. Onun için herkesin, hepimizin ilkeli ve prensipli olmamız gerekir. Fikrimiz, düşüncemiz, inançlarımız, siyasi görüşlerimiz ne olursa olsun hukuk, yargı söz konusu olduğunda bunları bir kenara bırakıp bizi bağlayan yasalara göre hareket etmemiz gerekir ve edilmesi gerekir."
-Cumhurbaşkanlığı seçimleri
Gül, Cumhurbaşkanlığı seçimine 8 ay kaldığının hatırlatılması, yeniden aday olmayı düşünüp düşünmediğinin ve siyasete dönüp dönmeyeceğinin sorulması üzerine, "Bu konuyla ilgili de cumhurbaşkanı seçimleriyle ilgili de bütün bazı olayları falan hep onlara bağlayanlar da çok. Türkiye'de bütün cumhurbaşkanlığı seçimleri çok sancılı, kavgalı oldu. Çok konuşulur, yazılır. Gerçekten de öyle oldu bana kadar, benim seçimime kadar öyle oldu. Yaşananları, olanları, bitenleri biliyoruz. Ondan sonra bir çok şey değişti. Kurallar gayet net açık şekilde ortaya kondu. Anayasa değişikiliği yapıldı ve nihayette halkın oyuyla, nasıl seçileceği cumhurbaşkanının belli" dedi.
Seçimlere ilişkin 30 Ağustos'ta bu takvimin başlayacağını ve Yüksek Seçim Kurulu'nun o süre içerisinde takvimini ilan edeceğini dile getiren Gül, "Adaylar ortaya çıkacak ve ona göre eminim ki hiçbir problem yaşanmadan Türkiye bu sefer seçimini yapacak. Siz de takdir edersiniz, şu anda bu konuyla ilgili bir şey söylemem için erken, hepimiz için erken bu konular. Ama şunu söylemek isterim, bu çerçeve içerisinde, Türkiye'ye herhangi bir siyasi risk primini kimse koymaz. Bunları otururuz, konuşuruz, günü gelir her şey nasıl yapılacak, nasıl olacak bakılır" değerlendirmesinde bulundu.
"Sorun çıkmaz mı diyorsunuz" şeklinde soru üzerine Gül, cumhurbaşkanlığı konusunda bu çerçeve içerisinde Türkiye'de daha önceden yaşandığı gibi kavgaların olmayacağını belirtti.
"Kastedilen, en çok merak edilen sizin Başbakan ile hukukunuz" denilmesi üzerine Gül, şunları kaydetti:
"Ben bu kadar söylemiş olayım. Bununla ilgili açıkçası herhangi bir, konuşulmuş, yazılmış bunların hiç birisi söz konusu değil. Onları da herkesin bilmesini isterim. Bu memleket hepimizin hep beraber bu ülkeyi daha iyi günlere taşımak için hepimizin tabiki çırpınması gerekir. Demin, söyledim. Memleketimizin kıymetini bilmemiz lazım. Şöyle bir haritaya baktığınızda, programın başında söylediğim şey, o bir ufuk turu yaparken, söylediğim. İslam dünyasına şöyle bir bakın, bölgemize, Ortadoğu'ya bir bakın, İran'ın dünya ile kopuk olan hali ve kendi içindeki büyük ekonomik sıkıntıları, çok büyük sıkıntıları olan bir ülke. Irak'ın, büyük meselerine bakın, 10 bin kişi ölmüş. Nereye gideceği belirsiz. Suriye'nin içinde yaşadığı durum, ne kadar herkesi kahrediyor, herkese ne kadar çok gözyaşı döktürüyor. Yine bölgemizin ve İslam dünyasının en büyük ülkelerinden biri olan Mısır'ın içinde bulunduğu hal, nereye gidecek bu şekilde. Avrupa'ya geldiğinizde ekonomik problemler... Böyle bir durumda Türkiye, doğrusu son konuştuğumuz ve Haziran'da olan olayları şöyle bir kenara alırsanız, Türkiye'nin başarılarını gölgelememek gerekir ve Türkiye'yi daha ileriye hep beraber taşımamız gerekir. Onun için de herkesin ben mutlu olmasını önce söylerim."
Herkesin konjonktürel, günlük şeylerle değil daha stratejik meselelere, Türkiye'yi geleceğe taşıyacak ve Türkiye'nin köklü sorunlarına olumlu yönde gelişmeleri sağlayacak konulara yönelmesi gerektiğini vurgulayan Gül, "Bu yıl mahalli seçimler olacak, cumhurbaşkanlığından sonra genel seçimler olacak. 2 yıl içinde 3 seçimi yapacağız. Türkiye bütün bunları, olgun demokratik yapısı içinde gayet ben düzgün bir şekilde geçireceğine inanıyorum ve tekrar söyleyeceğim memleketin kıymetini hepimizin bilmesi gerekir. Dışarıda olup bitenleri görerek. Memleketin iyiliği için yapıcı bir şekilde herkesin gece gündüz çalışması gerekir" ifadelerini kullandı.
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Gül Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?