Zonguldak'ta maden ocağında gaz zehirlenmesi: 2 ölü
ZONGULDAK'ta özel maden şirketine ait kömür ocağında çalışan 2 maden işçisi, gaz zehirlenmesi sonucu hayatlarını kaybetti.
Asma Mahallesi'nde faaliyet gösteren özel şirkete ait kömür ocağında gece vardiyasında çalışan işçiler 40 yaşındaki Kenan Kulakçı ve 26 yaşındaki Oğuz Demir, sabaha karşı mesai bitiminde ocaktan çıkmadı. İş arkadaşları, birlikte çalışan iki madenciye bakmak için ocağa girdi. Kulakçı ve Demir, ocakta madencilerin tuvalet ihtiyacını giderdikleri bölümde yerde hareketsiz yatarken bulundu. Arkadaşları tarafından ocaktan çıkarılan madenciler, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Kulakçı ve Demir, hastanede yapılan müdahaleye rağmen hayatlarını kaybetti. Gaz zehirlenmesi sonucu yaşamını yitiren madencilerin kesin ölüm nedeni otopsi sonucu belirlenecek.
Madencilerden birisinin tuvalet ihtiyacı için çalışma yerinden ayrılması ardından geri dönmemesi üzerine diğerinin peşinden gittiği ve ikisinin de gazdan zehirlenerek öldüğü tahmin edilirken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
GÖRÜNTÜ GEÇİLECEK
Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,
==============================================
Az pişmiş et minik Kumsal'ı ölümün eşiğine getirdi
MUĞLA'nın Dalaman İlçesi'nde yediği az pişmiş etten mikrop bulaştığı için böbrek yetmezliği başlayan, 13 gün hiç idrar yapamayan ve bağışıklık sistemi zarar gören 1.5 yaşındaki Kumsal Meryem Aldemir, Denizli'deki Pamukkale Üniversitesi Hastanesi'nde 20 günü yoğun bakım olmak üzere toplam 1.5 ay süren tedaviyle ölümden döndü. Geçirdiği zorlu tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuşan ve etrafına gülücükler saçan Kumsal, taburcu olacağı günü bekliyor.
Dalaman İlçesi'nde yaşayan Necla-Ahmet Aldemir çiftinin 1.5 yaşındaki bebekleri Kumsal Meryem Aldemir'in vücuduna yediği az pişmiş etten mikrop bulaştı. Bağırsağa yerleşen mikrop zehirli toksin üretince, minik Kumsal birden hastalandı. Önce ishal olan, ardından da 13 gün hiç idrar yapmayan minik Kumsal, ailesi tarafından Denizli'de Pamukkale Üniversitesi Hastanesi'ne getirildi. Yapılan kontrollerde kan değeri oldukça düşük çıkan ve sağlık durumu ağır olan Kumsal, Çocuk Nefroloji ve Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selçuk Yüksel ile Çocuk Yoğun Bakım ve Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özkan Herek tarafından hemen tedaviye alındı. Kumsal'ın vücuduna, yediği az pişmiş etten mikrop bulaştığı, bağırsağa yerleşerek zehirli toksin ürettiği, bu nedenle 13 gün boyunca hiç idrar yapmadığı, vücudunun şiştiği, ileri derecede halsiz ve normalde 12 olması gereken kan değerlerinin de 7'ye kadar düştüğü tespit edildi.
Pamukkale Üniversitesi Hastanesi Çocuk Nefroloji ve Çocuk Cerrahisi Bölümü'nde tedaviye alınan ve hayati tehlikesi bulunan mini Kumsal, ilk olarak 20 gün boyunca yoğun bakımda tutuldu. Ardından periton diyaliz uygulaması gerçekleştirilerek vücuttan fazla sıvısı çekildi. Mikrop nedeniyle hasar alan vücudun mikroplara karşı savuma sisteminin de düzelmesi sağlandı. 1.5 ay süren tedavinin ardından minik Kumsal, sağlığına kavuştu.
Çocuk Yoğun Bakım ve Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özkan Herek, bu tür hastalıkların küçük çocuklara iyi temizlenmemiş gıdalardan ya da az pişmiş etten bulaştığını belirterek, "Hemolitik üremik sendromu adı verilen ve sıklıkla erken çocukluk döneminde görülen bu hastalık ciddi bir hastalıktır. Bu hastalar hayatlarını kaybetmelerine ya da diyaliz bağımlısı olarak yaşamlarını sürdürmek zorunda bile kalabilir. İki farklı tipi bulunan hemolitik üremik sendromu en sık görülen şekli halk arasında zehirli ishal olarak bilinen durum ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Zehirli ishale neden bakteri salgıladığı toksinler nedeniyle özellikle böbreklerin küçük damarlarında pıhtı tıkaçları oluşturmakta, böylece böbreğin kanı süzme, zararlı maddeleri vücuttan uzaklaştırma, tansiyonu dengeleme gibi görevlerini yapmasını engellemektedir. Hastaların hızla kan değerleri düşer, böbrek idrar çıkarma fonksiyonunu gerçekleştiremediği için vücut şişer, tansiyon tedavi edilemez noktalara yükselir. Hemolitik üremik sendromun diğer tipi ise, vücutta konpleman denilen sistemin (vücudun mikroplara karşı savunmasında rol alan) bozulmasından kaynaklanır. Her iki durumda da hasta hayatı büyük risk altındadır" dedi.
Kumsal'ın 20 günü yoğun bakım toplam 1.5 ay tedavi süreci geçirdiğini ifade eden Herek, "Hastamıza diyaliz yaptıktan sonra ilaçla tedavi ederek tamamen iyileşmesi sağlandı. Gayet güzel bir şekilde iyileşti. Özellikle çiğ ette bulunan mikrop bağırsağa girdiği zaman çoğalıyor ve zehirli toksin salgılıyor. Böbrekte ileri derece yıkıcı harabiyet yapıyor. Aynı zamanda kanı pıhtılaştıran elemanlara zarar veriyor. Kan değerini 12 olması gerekirken, 7'ye kadar düşürüyor. Çok hızlı şekilde müdahale etmek gerekiyor. Bu tür hastalarda erken teşhis hayat kurtarır. Bu nedenle gıdaların iyi temizlenmesi ve etlerin iyi pişmesi gerekiyor. Özellikle idrar çıkışına dikkat etmeliyiz. İdrarın rengi açık sarı olması gerek. Koyu sarıysa su tüketiminin az olduğunu gösterir" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Minik Kumsal'dan hasta odasında görüntü
Kumsal'ın oyuncaklarıyla oynaması
Prof. Dr. Özkan Herek'in açıklaması
Haber- Kamera: Ramazan ÇETİN/ DENİZLİ,
=========================================
İlk olarak Halisdemir'in kabrine gitti
NİĞDE Valiliğine atanan Yılmaz Şimşek, ilk olarak 15 Temmuz kahramanı şehit Ömer Halisdemir'in kabrini ziyaret etti.
Vali Şimşek, Çukurkuyu kasabasında bulunan Halisdemir'in kabrinde dua ettikten sonra, şehidin baba evine geti. Ömer Halisdemir'in babası Hasan Hüseyin Halisdemir'e başsağlığı dileyen Vali Şimşek, daha sonra gazetecilere şu açıklamayı yaptı.
"Çukurkuyu kasabası bizim için, Türkiye için çok özel bir yer. Ben de vali olarak bu özel yerde göreve başlamanın gururunu yaşıyorum. Valiliğe başlamanın hemen akabinde şehidimiz Ömer Halisdemir'in kabrini ziyaret ettik. Ailesini ziyaret ettik. 15 Temmuz'da Ömer Halisdemir yapmış olduğu kahramanlıkla göstermiş olduğu cesaretle bir anlamda darbenin seyrini değiştirdi. Bu şekilde de ülkemizin kaderi değişmiş oldu. İnşallah bundan sonra bu kahramanlar milletimizin içinden her zaman çıkmaya devam edecektir."
Görüntü Dökümü
-------------------------
Valinin çiçekle karşılanması
Şehit Ömer Halisdemir'in kabrini ziyaretinden görüntü
Ziyaretten detay görüntü
Vali Şimşek'in açıklaması
Haber-Kamera: Ali KADI/NİĞDE,
===========================================
Deniz şenliğinde yağlı direk heyecanı
ANTALYA'da, Kumluca Belediyesi tarafından düzenlenen Mavikent Deniz Şenliği'nde gerçekleştirilen yağlı direkten bayrağı alma yarışması renkli görüntüler oluşturdu.
Kumluca Belediyesi tarafından bu yıl 3'üncüsü gerçekleştirilen Mavikent Deniz Şenliği Karaöz Koyu'nda yapıldı. Şenlik, Kumluca Belediye Başkanı Ak Partili Hüsamettin Çetinkaya'nın denize çelengi atmasıyla başladı. Kafkas oyunları dans grubu ile öğrencilerin bale gösterileri sunduğu şenliğe katılanlar müzik dinletisi eşliğinde eğlenceli vakit geçirdi. Yamaç paraşütçüleri ise gökyüzünde Türk bayrağı açarak şenliğe coşku kattı. Denizde ise ayrı bir coşku yaşandı. Türk bayraklarıyla donatılan tekneleriyle kıyıya yanaşan denizciler, sirenlerle şenlik alayını selamladı.
Şenlik kapsamında düzenlenen yüzme yarışmasında dereceye girenlere ödüllerinin verilmesinden sonra konuşan Belediye Başkanı Çetinkaya, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı'nın liman başkanlığı olan yerlerde kutlandığını hatırlattı. Kumluca'da liman başkanlığı olmaması nedeniyle bayram etkinliklerini şenlik kapsamında sürdürdüklerine değinen Başkan Çetinkaya, şenlik coşkusunu uzun yıllar devam ettireceklerini, bölgeye küçük bir liman yapılacağını söyledi.
YAĞLI DİREĞE YOĞUN İLGİ
Şenliğin finalinde ise yağlı direkten bayrak alma yarışması yapıldı. Yarışmaya 30 kişi katıldı. Bayrağı almaya çalışanlar zorlu anlar yaşadı. Yaklaşık 1,5 saat süren yarışmada, yağlı direkten bayrağı Alpay Taşkın almayı başardı. Başkan Çetinkaya, Taşkın'a madalya verdi. Taşkın, bayrağı kazandığı için mutlu olduğunu söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------------
Kalabalıktan görüntü
Yaşlılardan görüntü
Belediye Başkanı Hüsammettin Çetinkaya'nın çeleng atması
Yarış için kayıt yapanlar
Yağlı direkten görüntü
Paraşütlerden görüntü
Belediye Başkanı Çetinkay'nın konuşması
Yüzme yarışması
Etkinliklerden görüntü
Yağlı direkten bayrağı almaya çalışanlar
Detaylar
Bayrağı alan Alpay Taşkın görüntü
Başkan Çetinkaya ve Alpay Taşkın röpleri
Haber: Tolga YILDIRIM- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA-DHA)
===============================================
Hayvan barınağında sulu serinlik
ADANA'da hissedilen hava sıcaklığı 45 dereceyi bulurken, belediyeye ait barınaktaki köpekler, üzerlerine su sıkılarak serinletilmeye çalışılıyor.
Merkez Sarıçam İlçesi'nde bulunan hayvan barınağında bulunan yaklaşık 1000 köpek de aşırı sıcaktan etkilendi. Ağaç gölgelerine sığınan köpeklerin üzerine görevliler hortumla su sıkıyor. Bazı köpekler de içmeleri için su doldurulan kaplara yatarak serinlemeye çalışıyor. Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu (HAYKONFED) Başkanı Nesrin Çıtırık, hayvanların sıcaktan çok çabuk etkilendiğini bu nedenle çeşitli yöntemlerle onları serinletmeye çalışıldığını söyledi. Çıtırık, "Hayvanlar, barınak görevlilerin geniş kaplara koyduğu suların içine girerek ve üzerlerine sıkılan suyla serinliyorlar. Sıcak havalarda hayvanlara dikkat etmek gerekiyor. Su içtikleri kaplar geniş tutuluyor. Çünkü hayvanlar ayaklarından serinledikleri için, suyun içine ayaklarını sokup çıkardıkları zaman bile serinliyorlar" dedi. Adana'da hava sıcaklığı gölgede 40 derece olurken yüzde 30 nemle birlikte hissedilen sıcaklık ise 45 dereceye ulaştı.
Görüntü Dökümü
-----------------------
Barınaktaki köpeklerden genel ve detay görüntüler
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkanı Nesrin Çıtırık'ın konuşması
Nesrin Çıtırık'ın hayvanların üzerine su sıkması
Sulanan hayvanlardan genel ve detay görüntüler
Belediye görevlilerinin hayvanların üzerine su sıkması
Barınkataki hayvanlardan görüntü
Su içen hayvanların görüntüsü
Güneşin görüntüsü
Barınak tabelası
Haber: Murat KİBRİTOĞLU -Kamera: Eser PAZARBAŞI/ADANA,
===============================================
Rengi, kokusu, kazancıyla lavanta güzelliği
TÜRKİYE'nin önemli turizm beldelerinden olan, İzmir'in Çeşme İlçesi'ne bağlı Alaçatı'da 10 yıl önce farkındalık yaratmak amacıyla başlanan lavanta tarımı, ekonomik kazanç kapılarından birisi haline geldi. 10 dönümlük alanda 7 bin köke kadar yapılan ekim sonrasında, yaş ve kurutulmuş olarak tatilcilere satılan lavantanın, balı da üretilmeye başlandı. Eşsiz güzellikteki lavanta yetiştirenlerin en büyük hedefi ise Fransa'nın Provans bölgesindeki gibi kozmetik sektörüne hammadde üretecek duruma gelmek.
İzmir'in gözde tatil yerlerinden olan Alaçatı'nın turizmdeki yıldızı, her geçen yıl parlamayı sürdürdü. Özellikle iç turizmin öne çıktığı bölgelerinden birisi durumuna geldi. Turizmdeki gelişmeyle birlikte, tarımın etkin olarak yapıldığı bölgede zaman içinde gerileme yaşandı. Bu durumu göz önünde bulunduran Alaçatı Koruma Derneği'nin o zamanki başkanı İbrahim Topal'ın girişimleriyle, farklı bir ürünün üretimine geçildi. Hem turizme alternatif olması hem de tarım için farkındalık yaratılması için lavanta ekimine başlandı.
15 KÖKLE BAŞLADI, 7 BİN KÖKE ÇIKTI
Bu projenin ilk adımı olarak Isparta'dan getirilen 15 lavanta fidesinin ekibi yapıldı. Küçük bir alanda başlayan lavanta tarımı, turizmle yarışamasa da üreticiler için ikinci biri gelir kapısı durumuna geldi. 15 kökle başlayan lavanta yetiştiriciliği, aradan geçen 10 yılda, 10 dönüme ve 7 bin köke çıktı. Eşsiz güzellikteki rengi ve kokusu, ilk olarak Alaçatı sokaklarını güzelleştirdi. Üreticiler, lavantaları yaş yada kurutulmuş olarak bölgeye gelen tatilcilere satmaya başladı. Üretilenin tamamının satıldığı bölgede, lavanta çiçek açtığı zamanlarda bal üretimi de gerçekleştirildi. Üretilen balın yapılan testlerinde çok özel ballarla yarışacak kadar sağlığa olumlu etkilerinin bulunduğu saptandı. Ancak eşsiz güzellikteki lavanta yetiştirenlerin en büyük hedefi ise Fransa'nın Provans bölgesindeki gibi kozmetik sektörüne hammadde üretecek duruma gelmek.
"LAVANTAYA SAHİP ÇIKMALIYIZ"
Alaçatı bölgesinde lavantanın ekiminden üretimine kadar önemli çabaları olan İbrahim Topal, bu tarımı geliştirmeleri gerektiğini vurguladı. Ürettikleri lavantaların sadece Alaçatı'yı güzelleştirmekle kalmadığını anlatan Topal, "Fidanların budanması zamanında elde ettiğimiz fideleri, Tekirdağ'dan İskenderun'a kadar isteyen tüm belediyelere gönderdik. Lavantalarımız ekildikleri o alanları da güzelleştirdi. İsteyen herkese bu yönde yardımda da bulunuyoruz" dedi. Lavanta ekim alanlarını geliştirmek adına çalıştıklarını söyleyen İbrahim Topal, "Şimdilik ürettiğimizi Alaçatı sokaklarında satıyoruz. Bunun gelişmesi lazım. Turizmle yarışamayız belki ama önemli bir tarım ürünü olabilir. Farklı bir gelir kapısı olabilir. Tüm bunlar için çalışıyoruz. Küçük bir projeydi, şimdi binlerce köke kadar çıktık. Isparta'daki gibi geliştirebiliriz. ya da Fransa'nın Provans bölgesindeki gibi kozmetik sanayinin hammaddesi olarak da üretebiliriz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Lavanta tarlasından görüntü.
İbrahim Topal'la röportaj.
Alaçatı sokaklarından görüntü.
Anons
Haber: Taylan YILDIRIM, kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR
========================================
Motosiklet Festivali'nde akrobasi gösterisi nefes kesti
ANTALYA'nın Manavgat İlçesi'nde düzenlenen Uluslararası Motosiklet Festivali'nde akrobat Brian Capper şovu nefes kesti. Festival kapsamında konser veren şarkıcı Koray Avcı, "Herkes motosiklet sever. Ben de motosiklet seviyorum ama maalesef binemiyorum. Çünkü korkuyorum" dedi.
Manavgat Belediyesi tarafından düzenlenen 7'nci Uluslararası Manavgat Motosiklet Festivali'nin ikinci gününde Titreyengöl Boğaz mevkiinde çeşitli yarışmaların yanı sıra Güney Afrikalı motosiklet akrobatı Brian Capper şov yaptı. Boğaz Otel'in önüne kurulan rampadan motosikletle alana inen Capper, yaptığı birbirinden ilginç ve tehlikeli hareketlerle izleyenlerin yüreğini ağzına getirdi. 7 kişiyi yere bir sıra halinde yan yana yatıran Capper, önce başlarına neredeyse sıfır mesafeden geçti, ardından motosikletle hepsinin üzerinden atladı. Capper'in hareketleri izleyicilerden büyük alkış aldı. Brian Capper'in gösterisini Manavgat Belediye Başkanı CHP'li Şükrü Sözen'in yanı sıra Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) Başkanı Ahmet Boztaş ve sivil toplum kuruluşlarının başkanları da takip etti.
2 KİLOMETRELİK ARAÇ KUYRUĞU
Festival kapsamında akşam yapılacak Koray Avcı konserini izlemek için Manavgat, Antalya ve çevre ilçelerden gelenler nedeniyle trafik tıkandı ve zaman zaman 2 kilometrelik araç kuyruğu oluştu. Konser için gelenler kamp alanını tamamen doldururken, aralarında engellilerin de olduğu izleyici sayısının 15 bini geçtiği belirtildi.
"ULUSLARARASI BOYUTA TAŞIMAYA ÇALIŞIYORUZ"
Konserden önce bir konuşma yapan Başkan Şükrü Sözen, festivali düzenledikleri ilk zamanlarda büyük eleştiri aldıklarını belirterek, "Bugün geldiğimiz bu nokta bizim doğru yolda olduğumuzun en büyük göstergesidir. Uluslararası boyuta taşımaya çalışıyoruz ve Türkiye'nin festivalleri içinde bir numara yapmaya gayret ediyoruz" dedi.
Başkan Sözen konuşmasının sonunda, motosiklet yarışçısı 2015 FIM Avrupa Superstock 600 şampiyonu Toprak Razgatlıoğlu'na plaket verdi.
"ŞALVAR VE TİŞÖRT ÖNEMLİ"
Daha sonra şarkıcı Koray Avcı sahneye çıktı. Kendisini izlemeye gelenlerin bayramını kutlayan Avcı, "Ben 10 gündür bayram kutluyorum. Bayram kıyafetlerimi giydim. Kendimi biraz çıplak hissediyorum kumaş pantolonla ama olsun. Sizlerin karşısına güzel çıkmak bizim için çok büyük bir durum. Şalvar ve tişört önemli, bir süre sonra şalvar ve tişört giymek zorundayım, çünkü 50 derece gibi bir sıcaklık var. Dayanabileceğimi zannetmiyorum" diye konuştu.
"MOTOSİKLETE BİNMEKTEN KORKUYORUM"
Motosiklet Festivali'nde olduğu için mutlu olduğunu belirten Koray Avcı, "Herkes motosiklet sever. Ben de motosiklet seviyorum ama maalesef binemiyorum. Çünkü korkuyorum. Motosiklet seven herkese teşekkür ediyorum" dedi.
Koray Avcı, konuşmasının ardından söylediği birbirinden güzel parçalarla kendisini izlemeye gelenlere coşkulu anlar yaşattı.
"MANAVGAT ŞELALESİ'NDE ÇAY İÇMEYİ BABAM ÇOK SEVERDİ"
Konser öncesinde kaldığı otelde gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Koray Avcı, çocukluğunda İzmir Seferihisar ve Manavgat'a tatile geldiklerini anlatarak, "Bizim en büyük heyecanımız Konya'dan gelirken aşağı dönüp, Manavgat'a gelerek, şelalede ayağımızı suya uzatıp çay içmekti. Babam çok severdi" diye konuştu.
"ŞARKI SÖYLERKEN AŞKI YAŞIYORUM"
Hayalleriyle yaşadığını aktaran Koray Avcı, bir gazetecinin aşk hayatı konusunda sorduğu soru üzerine şunları söyledi:
"Ben aşkımı konuşamayacak kadar sadık, başkasıyla paylaşıp onu ifşa edemeyecek kadar kıskanç bir adamım. Var ya da yok, bunu konuşacak bir durum yok ama ben zaten şarkı söyleyerek yeterince o aşkı yaşıyorum. Bana ne büyük hediye zaten budur hayatım boyunca, aldığım en büyük hediye şarkı söylerken aşkı yaşayabilmek."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Genel görüntü
Brian Capper'ın motor şovu
Şükrü Sözen'in konuşması
Şükrü Sözen'in Toprak Razgatlıoğlu'na plaket vermesi
Koray Avcı'nın sahnedeki konuşması
Koray Avcı'nın şarkı söylemesi
RÖP: Koray Avcı
Detay görüntüler
HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN/MANAVGAT (Antalya),
======================================
JİKAD'a Japonya Dışişleri Bakanlığı'ndan ödül
JAPONYA İzmir Kültürler Arası Dostluk Derneği (JİKAD), Japonya Dışişleri Bakanı Ödülü'ne layık görüldü. Konsolos Keiichi Kosaki derneği ziyaret ederek ödül hakkında bilgi verdi.
Japonya Dışişleri Bakanlığı tarafından, uluslararası ilişkilerde farklı alanlarda faaliyet gösteren, Japonya ve çeşitli ülkeler arasındaki dostluk ve güven ilişkisinin gelişmesi adına katkı sağlayan şahıs ve kuruluşlara verilen Japonya Dışişleri Bakanı Ödülü, bu yıl JİKAD'a verildi. Japonya İstanbul Başkonsolosluğu'nda görevli Konsolos Keiichi Kosaki, İzmir'e gelerek derneği ziyaret etti ve ödül hakkında bilgi verdi. Keiichi Kosaki, derneğe Japon kültürünü tanıtmak adına gösterdiği çaba için teşekkür ederek, "Bu bizim için özel bir ödül. Daha önce de Türkiye'de bu ödülü verdik. Ancak oldukça nadiren verdiğimiz bir ödül. JİKAD'ın yaptığı çalışmalar çok önemli. Bu nedenle ödüle layık görüldüler. Çalışmalarının aynı şekilde devam etmesini diliyorum" diye konuştu. JİKAD Başkanı Arzu Yücel ise ödüle layık görüldükleri için çok mutlu olduklarını belirterek, "Biz gönüllü olarak faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bunun çok büyük bir enerjisi oluyor. İnsanların hayatlarında iz bırakmaktan çok mutlu oluyoruz. Yaptığımız çalışmaların bu şekilde takdir edilmesi çok değerli. Japonların teşekkürü boldur. Minnettarlıklarını hissedersiniz. Bu duygu çok teşvik edicidir bu ödül de büyük bir teşvik oldu bizim için" dedi.
"JAPONLARIN PLANLI YAŞANTISI BENİ ETKİLEDİ"
Japonya'da insanların planlı yaşantısının kendisini çok etkilediğini belirten çevre mühendisi Yücel, "Ben 2004 yılında Osaka'da mesleğim ile ilgili eğitime gittim. Biz oraya gitmeden önce her şey planlanmıştı ve hiç aksamadan gerçekleşti. Bu beni çok etkiledi. Benim hayatıma en çok yansıyan oların bu planlı ve programlı yaşamları oldu. Ayrıca Tanabata festivali ve Sakura geleneğini de çok beğendim. Bunları Türkiye'de anlatmak için bir site kurdum sonra bu derneğe dönüştü. Artık hem Japon kültürünü hem de Japonca'yı öğrettiğimiz kurslarımız var. Yıl içinde bu kültürü tanıtacak etkinliklerimiz oluyor. İzmir'de ve Türkiye'de yaşayan Japonları ve Japon kültürüne ilgi duyan Türkleri bir araya getiriyoruz" diye konuştu.
"JAPONLAR İZMİR'İ ÇOK SEVİYOR"
Japonların İzmir'i çok sevdiklerini belirten Yücel, "Japonlar duygularını içlerinde yaşıyorlar. Biraz kapalı bir toplum. İzmir'in yaşantısını seviyorlar, Türkiye'de duyguların açık yaşanmasını seviyorlar. Türk insanının mutluluğunu ve üzüntüsünü ifade etmesini beğeniyorlar" dedi. Sınıf öğretmenlerinin kurslarına ilgi gösterdiğini belirten Yücel, "Origami kurslarımıza katılıyorlar. Sonra öğrendiklerini öğrencilerine anlatıyorlar. Japonca kursumuz da çok ilgi görüyor. Japonca öğrenmek isteyenler kurslarımıza katılabilir ve yaklaşık 6 aylık bir sürede yeterince sıkı çalışılırsa Japonca ana hatlarıyla öğrenilebilir. Türkçe'ye çok benzeyen bir dil" diye konuştu.
JİKAD HAKKINDA
JİKAD, 2010 yılında Japonya severler tarafından kuruldu. Daha sonra İzmirlilerin de ilgisi ve katılımıyla Japonya'yı tanıtıcı faaliyetler ve iki ülkenin işbirliği ile gerçekleştirilen birçok etkileşim faaliyetleri düzenledi. Dernek, '2010 Türkiye'de Japon Yılı' etkinlikleri kapsamında İzmir'de yaklaşık 40 organizasyona ev sahipliği yaptı ve destek sundu. 2014 yılından itibaren de her yıl Japonya İstanbul Başkonsolosluğu ile işbirliği içerisinde 'İzmir Japon Kültür Haftası-İzmir'de Japon Sakura Esintisi' adı altında etkinlikler gerçekleştiriyor. Dernek lisans düzeyinde Japonca öğrenenlerin dışında, kendi imkanlarıyla Japonca öğrenenlere yönelik ulusal düzeyde Japonca konuşma yarışmasını düzenliyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Keiichi Kosaki ile röp.
Arzu Yücel ile röp.
Genel ve detay görüntüler
Haber: Timur TARLIĞ - Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,
==============================================
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-4 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?